YARGITAY
ONSEKİZİNCİ CEZA DAİRESİ
Esas | : 2016/10761 |
Karar | : 2018/7567 |
Tarih | : 16.05.2018 |
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Hakaret
HÜKÜM : Mahkumiyet
KARAR
Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede, başkaca nedenler yerinde görülmemiştir,
Ancak;
Hakaret fiilinin cezalandırılmasıyla korunan hukuki değer, kişilerin onur, şeref ve saygınlığı olup, bu suçun oluşabilmesi için, davranışın kişiyi küçük düşürmeye matuf olarak gerçekleşmesi gerekmektedir, bir hareketin tahkir edici olup olmadığı bazı durumlarda nispi olup, zamana, yere ve duruma göre değişebilmektedir. Kamu görevlileri veya sivil vatandaşa yönelik her türlü ağır eleştiri veya rahatsız edici sözlerin hakaret suçu bağlamında değerlendirilmemesi, sözlerin açıkça, onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnadını veya sövmek fiilini oluşturması gerekmektedir. Sanığın başka bir suçtan yargılandığı davada, duruşma düzenini bozduğu gerekçesiyle duruşma salonundan çıkartıldığı esnada mahkeme heyetine hitaben “beni nereye atıyorsunuz lan” şeklinde, kaba ifade niteliğindeki sözlerin, mağdurların onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmaması nedeniyle hakaret suçunun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden, mahkumiyet kararı verilmesi,
Kanuna aykırı ve sanık …’ın temyiz nedenleri ile tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 16/05/2018 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Adana Cumhuriyet Başsavcılığı 01/12/2011 gün ve 2011/11242 sayılı iddianame ile … hakkında 18/10/2011 tarihinde kurulu halinde çalışan kamu görevlilerine görevlerinden dolayı hakaret suçu nedeniyle TCK 125/3-a-5, 53 maddeleri gereğince cezalandırılmaları için kamu davası açmış.
Adana 5. Sulh Ceza Mahkemesi 24/09/2012 gün 2012/1939 sayılı kararı ile sanığın TCK 125/1-3-a, 43, 62, 53 maddeleri gereğince cezalandırılmasına karar vermiştir.
Karar 02/11/2012 tarihinde sanık tarafından temyiz edilmiş.
Yargıtay 18. Ceza Dairesi 24/11/2015 gün 2015/11769 sayılı kararıyla sözlerin kaba söz olduğunu suç oluşturmadığını, kabule göre aleniyet unsurunun uygulanmaması, ek savunma verilmemesi, eksik ceza tayin nedeniyle hükmün bozulmasına karar vermiştir.
Adana 23. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonrası 08/03/2016 tarihinde 2016/50 esas ve 2016/178 sayılı kararıyla sanığın TCK 125/3a, 125/4, 43/2, 62/1, 58, CMK 326/son maddeleri gereğince mahkumiyetine karar verildiği.
Bu karar 14/03/2016 tarihinde sanık tarafından temyiz edilmiştir.
Yargıtay 18. Ceza Dairesi 16/05/2018 gün 2016/11761 esas ve 2018/7567 sayılı kararı ile eylemin suç oluşturmadığı belirtilerek hükmün bozulmasına oy çokluğuyla karar vermiştir.
Yüksek Dairenin bozma kararına katılmıyorum.
Nedenler:
İddianameye, mahkeme kararına ve Yargıtay bozmasına konu olan ve kabul edilen eylem “18/10/2011 tarihinde sanığın Adana 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2011/62 esas sayılı dosyasında nitelikli cinsel saldırı ve yağma suçlarından tutuklu olarak yargılandığı sırada duruşma esnasında huzuru bozma ve müdahillere hakaret vari eylemlerde bulunup yargılamayı engellemeye çalıştığından salondan dışarı çıkartıldığı sırada “beni nereye atıyorsunuz lan” şeklindeki eylemleridir.
Sanık Adana Ağır Ceza Mahkemesinde cinsel saldırı ve yağma suçlarından yargılanırken duruşmada sergilediği tavırları nedeniyle salon dışına çıkartılırken aleni ortamda mahkeme heyetine hitaben söz konusu eylemi işlemiştir.
Hakaret suçu TCK 125. maddesinde tanımlanmıştır.
TCK 125 maddesi;
1) Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Mağdurun gıyabında hakaretin cezalandırılabilmesi için fiilin en az üç kişiyle ihtilat ederek işlenmesi gerekir.
2) Fiilin, mağduru muhatap alan sesli, yazılı veya görüntülü bir iletiyle işlenmesi halinde, yukarıdaki fıkrada belirtilen cezaya hükmolunur.
3) Hakaret suçunun;
a) Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı,
b) Dini, siyasi, sosyal, felsefi inanç, düşünce ve kanaatlerini açıklamasından, değiştirmesinden, yaymaya çalışmasından, mensup olduğu dinin emir ve yasaklarına uygun davranmasından dolayı,
c) Kişinin mensup bulunduğu dine göre kutsal sayılan değerlerden bahisle, işlenmesi halinde, cezanın alt sınırı bir yıldan az olamaz.
4) Hakaretin alenen işlenmesi halinde ceza altıda biri oranında artırılır.
5) Kurul hâlinde çalışan kamu görevlilerine görevlerinden dolayı hakaret edilmesi hâlinde suç, kurulu oluşturan üyelere karşı işlenmiş sayılır. Ancak, bu durumda zincirleme suça ilişkin madde hükümleri uygulanır.
Maddenin birinci fıkrasında hakaret suçunun temel şekli, 3. ve 4. fıkralarında ise nitelikli halleri düzenlenmiş olup, madde gerekçesinde de “hakaret fiillerinin cezalandırılmasıyla korunun hukuki değer, kişilerin şeref, haysiyet ve namusu, toplum içindeki itibarı, diğer fertler nezdindeki saygınlığıdır” şeklinde açıklama yapılmıştır.
TCK’nın soruşturma ve kovuşturma başlıklı 131. maddesinin birinci fıkrasında ise; “kamu görevlisine karşı görevinden dolayı işlenen hariç” hakaret suçunun soruşturması ve kovuşturması, mağdurun şikayetine bağlıdır” hükmüne yer vermiştir. Buna göre TCK 131/1 maddesinde kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret dışında kalan hakaret suçlarının takibinin şikayete tabi olduğu açıkça ifade edilmiştir.
Hakaret fiillerinin cezalandırılmasıyla korunan hukuki değer, kişilerin onur, şeref ve saygınlığı olup, bu suçun oluşabilmesi için, davranışın kişiyi küçük düşürmeye matuf olarak gerçekleşmesi gerekmektedir. Bir hareketin tahkir edici olup olmadığı bazı durumlarda nispi olup, zaman, yer ve duruma göre değişebilmektedir. Kişilere yönelik her türlü ağır eleştiri veya rahatsız edici sözlerin hakaret suçu bağlamında değerlendirilmemesi, sözlerin açıkça onur, şeref ve saygınlığı rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnadı veya sövme fiilini oluşturmaması gerekmektedir.
Hakaret suçu serbest hareketli bir suç olup sözler, yazılar, çizim vb. hareketlerle işlenebilir. Bu suçun manevi unsuru genel kasttır, mağdurun sıfatı bilinerek hareket edilmelidir.
Hakaret suçları ifade özgürlüğünü sınırlayan hallerden bir tanesidir. Doğal haklardan kabul edilen ifade hürriyeti çoğulcu demokrasilerde vazgeçilmez ve devredilmez bir niteliğe sahiptir. İfade hürriyeti insanın özgürce fikirler edinebilme, edindiği fikir ve kanaatlerden dolayı kınanmama, bunların meşru yöntemlerle dışa vurabilme imkan ve özgürlüğüdür. Temel hak ve özgürlüklerden olan bu hak bir çok uluslararası belgeye, Anayasaya ve kanunları konu oluşturmuştur. Ancak ifade hürriyetinin sonsuz ve sınırsız olmadığı kısıtlı da olsa sınırlandırılmasının gerekeceği uluslararası ve ulusal alanda normlara konu edinmiştir. Uluslararası alanda İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesinin 10/2. maddesinde “kullanılması görev ve sorumluluk yükleyen bu özgürlükler, demokratik bir toplumda, gerekli tedbirler niteliğinde olarak … başkalarının şöhret ve haklarının korunması … için Yasayla öngörülen bazı merasime, koşullara, sınırlamalara veya yaptırımlara bağlanabilir. “Anayasa’nın 26/2. maddesinde “bu hürriyetlerin kullanılması … başkalarının şöhret veya haklarının … korunması amacıyla sınırlanabilir”. Söz konusu sınırlama veya müdahale için Yasal bir düzenleme, sınırlamanın meşru bir amacı ve nedenlerinin bulunması, sınırlamanın meşru amaçla orantılı ve önlemin demokratik toplum bakımından zorunlu olması gerekmektedir.
TCK 125/3-a maddesinde hakaret suçunun kamu görevlisine karşı işlenmesi halinde verilecek cezanın yaptırımı düzenlenmiş, TCK 6. maddesi kamu görevlisi deyiminden “kamusal faaliyetin yürütülmesine, atama veya seçilme yoluyla ya da her hangi bir suretle sürekli, süreli veya geçici olarak katılan kişi” tanımlamıştır. Burada ki temel ölçüt kamusal bir faaliyetin olmasıdır. Mahkemede görevi yapan hakimlerin kamusal görev ifa ettiğinden tereddüt etmemek gerekir.
AİHM, Lesnik/Slovakya davasında kamu görevlilerinin görevlerini yerine getirirken hoşgörü göstermeleri gereken eleştiri sınırının diğer insanlara göre daha geniş olduğu ancak kamu görevlilerinin siyasetçilerde olduğu gibi her türlü söylemlerini yakın denetime açtıkları anlamına gelmeyeceği üstelik görevlerini hakkıyla yerine getirmeleri için kamu güvenine sahip olmaları gerektiğini bunun ise kamu görevlisinin asılsız suçlamalara karşı korunmakla sağlanabileceğini vurgulamıştır.
AİHM, Schöpfer/İsviçre davasında ise davanın taraflarından biri olan avukatların yargı sistemine saygılı olması gerektiğini, avukatların hakim aleyhine aşırı abartılı ve hakaretvari dil kullanmamaları gerektiğini belirtmiştir.
Sonuç:
Adana 2. Ağır Ceza Mahkemesinde cinsel saldırı ve yağma suçlarından tutuklu sanık olarak yargılandığı duruşmada duruşmanın huzurunu bozan ve müdahillere hakaretvari eylemlerde bulunan, yargılamayı engellemeye çalışan ve salon dışına çıkartılmasına karar verilen …’ın bu sırada Mahkeme Heyetine hitaben onların toplum, adliye, meslektaşları içindeki ve duruşma salonundaki saygınlığını küçük düşüren, onurunu zedeleyen ve kamunun yargısal faaliyete güveninin dedikoduya malzeme olmasına ve zayıf düşmesine, toplumun adalet duygusunun bozulmasına neden olan bu eylemini mahkeme heyetini küçük düşürmek için ve hakaret etme kastıyla işleyen …’ın üzerine atılı kamu görevlilerine görevlerinden dolayı hakaret suçunu işlediği için hükmün onanması gerektiği düşüncesindeyiz.