Asgari ücret açıklandığına göre yıllık Bağ-Kur yazımızı yazma vaktimiz de geldi demektir.
Gerçi son 2 yılda asgari ücret 4 kere belirlendiği için yılda 2 yazı yazdık ama Bağ-Kurlunun durumunda bir düzelme de olmadı.
Olmadığı gibi aksine bir de oltaya takıldı.
Oltaya takıldığı için ihyalarını yaktı, askerlik borçlanmalarını ödemedi.
Neredeyse 1 yıldır prim gün sayısının 7.200 güne indirilmesini beklerken, bir de baktı ki ödeyeceği aylık prim neredeyse 7.200 TL olmuş.
Yıllardır yanında çalıştırdığı işçisi erken emeklilikten yararlanıp emekli oldu ama Bağ-Kurlunun kendisi hâlâ prim ödüyor.
Hem de 9.000 gün.
Halbuki bu gözler “Bağ-Kur primini 7.200 güne İNDİRDİK” yazılı seçim beyanı bile gördü.
Öyle değil mi?
BİR ESNAF DÜKKÂNIN ANAHTARINI KAÇ LİRAYA ÇEVİRİYOR?
Şimdi sıradan bir küçük esnafı düşünelim.
Tesisatçılık yapıyor. Berberlik, oto tamirciliği, çiğ köfte satıcılığı, artık siz hangisini dilerseniz.
Yanında da 1 tane sigortalı çalışanı var.
Maksadı ben yatayım da işçi çalışsın değil.
Diyor ki dükkânda 1 kişi daha çalışırsa daha fazla iş alırım, daha fazla iş alırsam da daha fazla kazanırım.
İşte bu esnaf, dükkânın kapısını açmak için anahtarı bir çeviriyor, karşısına şu tablo çıkıyor:
Eğer prim borcu yoksa 6.500,82 TL çalışanı için, yine eğer prim borcu yoksa 5.900,74 TL de kendisi için sigorta primi ödüyor ve 17.002,12 TL de çalışanına aylık veriyor.
Toplam 29.403,68 TL.
Eğer borcu varsa bu rakam 31.403,92 TL oluyor.
Kira, elektrik, su, telefon, internet, vergi, şu, bu saymıyoruz bile.
Bu Bağ-Kurlu % 10 kâr marjı ile çalışıyorsa ve prim borcu yoksa ayda ortalama 294.000,00 TL ciro yapmalı ki bunu ödeyebilsin.
Yani günde 9.800,00 TL.
Yani sabah 7’de açıp, akşam 7’de kapatsa açık kaldığı her saat 816,67 TL.
Cumartesi Pazar demeden.
5 kuruş sermaye birikimi yapamadan.
Evine gerektiği kadar pazar parası bırakamadan.
Çocuğunun okul ve kırtasiye alışverişini yapamadan.
Ve sokaktaki adamdan durmadan “Yine mi zam yaptınız?” lakırdısını duya duya.
Ve unutmayın diye bir kez daha altını çiziyorum: Henüz kira, elektrik, su, telefon, internet, vergi, şu, bu mevzusuna geçemeden.
7.200
İşte bu matematiğin ortasındaki Bağ-Kurlu bir kez daha acı gerçekle yüzleşiyor.
Yıllardır prim gün sayısının 9.000 günden 7.200 güne düşürülmesini beklerken;
Yıllardır yok o torba yasada varmış yok bu torba yasada çıkıyormuş dedikodularını duyarken;
Bırakın bütün bunları, “Bağ-Kur primini 7.200 güne İNDİRDİK” sözünü kulağıyla duymuş, gözüyle de okumuşken;
Bugün gelinen noktada prim gün sayısı 7.200 güne inmedi ama ödeyeceği aylık Bağ-Kur primi geldi 7.200 Türk Lirasına dayandı.
Üzücü. İç acıtıcı. Yürek burkucu.
Ama yapacak bir şey de yok.
7.200 gün hayaliyle 7.200 Türk Lirasına dayanmış Bağ-Kur primini ödemeye devam edecek.
Niye?
Niyesi belli.
Çünkü gerçekler acı.
Çünkü herkes kendi seçimini yaşıyor.