T.C. |
||
Esas No | : 2015/4624 | |
Karar No | : 2016/1971 | |
Tarih | : 15.02.2016 |
İÇTİHAT METNİ
DAVA :
Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde çalışırken 31.12.2007 tarihinde geçirmiş olduğu kazanın iş kazası olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalılar vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
KARAR :
Dava, davacının 31.12.2007 tarihinde Suudi Arabistan’da geçirmiş olduğu kazanın iş kazası olduğunun tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Olay tarihinde yürürlükte bulunan 506 Sayılı Kanun’un 11.maddesinde iş kazasının tanımı yapılmış, devamı maddelerinde sağlanan yardımlar ve işverenin yükümü düzenlenmiştir. Bir olayın iş kazası sayılması gerektiğinin tespitine dair davanın nihayetinde 506 ve 5510 Sayılı Kanun gereğince hak sahiplerine iş kazası sigorta kolundan gelir bağlanması sonucu doğabileceği gibi, diğer yandan bir sosyal sigorta olayının iş kazası sayılıp sayılmaması işverenin dahi hak alanını ilgilendirir. Zira işveren kusurlu ve olay da iş kazası ise, Kurum bağladığı gelirin peşin değerini işverenden isteyebilecektir.
Olayın iş kazası sayılması gerektiğinin tespitine dair davanın asıl amacı, 506 ve 5510 Sayılı Kanun gereğince hak sahiplerine iş kazası sigorta kolundan gelir bağlanmasının teminine yöneliktir. Diğer yandan bir sosyal sigorta olayının iş kazası sayılıp sayılmaması işverenin dahi hak alanını ilgilendirir. Zira işveren kusurlu ve olay da iş kazası ise, Kurum bağladığı gelirin peşin değerini işverenden isteyebilecektir.
Öte yandan, kamu hukuku alanına giren sosyal güvenlik hukukunun hizmet akdiyle çalışanlar yönünden başlıca kaynağını oluşturan 506 Sayılı Kanun Sosyal Sigortalar Kurumu’na yükümlülükler getiren bir sosyal güvenlik sözleşmesi veya topluluk sigortası bulunmadığı takdirde kural olarak Türk Milli sınırları içerisinde ve Türkiye’de tescilli işyerleri ve işverenler ile yasa kapsamındaki işçiler için uygulanabilir. Başka bir anlatımla, 506 Sayılı Kanun’un uygulama alanı devletin hükümranlık sahası ile sınırlı olup, ülke sınırları dışında uygulanamaz.
506 Sayılı Kanun’un ülke dışında meydana gelen sigorta olaylarında uygulanabilmesi işçinin önceden sigortalısı olduğu işveren tarafından geçici bir görev ile yurtdışındaki işyerine götürülmesi veya Sosyal Sigortalar Kurumu’na yükümlülükler getiren sosyal güvenlik sözleşmesi veya kısa vadeli sigorta kollarını da kapsayan topluluk sigortaları bulunması halinde mümkün olabilir.
506 Sayılı Kanun’un 86.maddesine göre, Kurum 2. ve 3. maddelere göre sigortalı durumunda bulunmayanların Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca onanacak genel şartlarla (İş kazalarıyla meslek hastalıkları), (Hastalık), (Analık), (Malullük, yaşlılık ve Ölüm) sigortalarından birine, birkaçına veya hepsine toplu olarak tabi tutulmaları için, işverenlerle veya dernek, birlik, sendika ve başka teşekküllerle sözleşmeler yapabilir.(Ek fıkra: 29.7.2003 – 4958 S.K./40. md.) Malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tabi olanların malullük, yaşlılık ve ölüm sigortası primi, bu Kanunun 78. maddesine göre belirlenen prime esas kazanç alt ve üst sınırı arasında olmak şartıyla kendilerinin belirleyeceği miktarın % 30’udur.Ait olduğu ayı takip eden ayın sonuna kadar ödenmeyen primler için bu tarihten başlanarak 80. madde hükmüne göre gecikme zammı uygulanır.(Ek fıkra: 29.7.2003 – 4958 S.K./40. md.) Sosyal güvenlik sözleşmesi imzalanmayan ülkelerde iş üstlenen işverenlerin yurt dışındaki iş yerlerinde çalışmak üzere giden Türk işçilerine istekleri halinde 85. madde hükümleri uygulanır.
506 Sayılı Kanun’un 7.maddesinde yer alan ” İşveren tarafından geçici görevle yabancı ülkelere gönderilen sigortalıların bu Kanun’da yazılı hak ve yükümleri bu görevi yaptıkları sürece de devam eder” hükmü yer almaktadır. 506 Sayılı Kanun nın 7. maddesiyle aynı yönde düzenleme getiren 5510 Sayılı Kanun’un 5’inci maddesinin g bendinde ise; “Ülkemiz ile sosyal güvenlik sözleşmesi olmayan ülkelerde iş üstlenen işverenlerce yurt dışındaki işyerlerinde çalıştırılmak üzere götürülen Türk işçilerinin 4. maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı sayılacağı, bunlar hakkında kısa vadeli sigorta kolları ile genel sağlık sigortası hükümlerinin uygulanacağı, bu sigortalıların uzun vadeli sigorta kollarına tabi olmak istemeleri halinde, 50. maddenin ikinci fıkrasındaki Türkiye’de yasal olarak ikamet etme şartı ile aynı fıkranın (a) bendinde belirtilen şartlar aranmaksızın haklarında isteğe bağlı sigorta hükümlerinin uygulanacağı, bu kapsamda, isteğe bağlı sigorta hükümlerinden yararlananlardan ayrıca genel sağlık sigortası priminin alınmayacağı, bu bent kapsamında yurt dışındaki işyerlerinde çalışan sigortalıların, bu sürede ödedikleri isteğe bağlı sigorta primlerinin 4. maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalılıktan sayılacağı” belirtilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerin incelenmesinden; davacının 1.10.1994 tarihinden itibaren 506 Sayılı Kanun kapsamında yaşlılık aylığına hak kazanmış olduğu, 31.12.2007 tarihinde Suudi Arabistan’da santral projesinde “Borucu” olarak çalışan davacının paket halinde bulunan boruların kaldırılıp ahşap üzerine konulması sırasında, boruların hızla ahşap üzerine konulmasıyla tahtanın kırılarak yaralanması şeklinde kaza olayının meydana geldiği, davalı işyerince işyeri kaza tutanağının düzenlenmiş olduğu, davacıya ait yurt dışı-giriş çıkış kayıtlarının dosyaya sunulduğu, davacı adına 22.7.2007-7.10.2009 tarihleri arasında geçen çalışmalarına dair olarak davalı Ltd. ünvanlı işyerince düzenlenen çalışma belgesinin dosyaya sunulduğu, Kurum tarafından gerçekleşen olaya dair olarak düzenlenmiş herhangi bir teftiş raporuna ulaşılamadığının Mahkeme’ye bildirildiği, yargılama esnasında alınan bilirkişi raporunun dosyaya sunulduğu, duruşmalarda davacı ve davalı işyeri tanıklarının dinlenmiş olduğu anlaşılmaktadır.
Somut olayda; dosya kapsamında toplanan delillerden davacının davalı işyeri nezdinde geçen çalışması sabit olup, davalı işyeri açısından meydana gelen kaza olayı iş kazasıdır. Bununla birlikte adı geçen ülke ile Türkiye arasında Sosyal Güvenlik Kurumu’nu yükümlülükler altına sokan Sosyal Güvenlik Sözleşmesi mevcut olmamakla davalı işveren ile Kurum arasında topluluk sigortası sözleşmesinin yapılmadığı ve davacı adına kaza tarihi itibariyle Türkiye’de davalı işyerince de Kurum’a bildirilmiş bir hizmetinin bulunmadığı anlaşılmakla davalı Kurum yönünden meydana gelen olay bir iş kazası olmayıp Kurum hakkındaki davanın reddine karar verilmesi gerekmektedir.
Yapılacak iş, Suudi Arabistan ‘da geçirmiş olduğu kazanın iş kazası olduğu tespiti isteminin davalı işyeri açısından kabulüyle davalı Kurum açısından reddine dair karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalılar vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ :
Hükmün yukarda açıklanan sebeplerle BOZULMASINA, fazla alınan temyiz harcının istenmesi halinde davalılardan ..’ne iadesine 15.2.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.