Usulsüz Atama İle Kazanılmış Hak Elde Edildiği İddia Edilemez

T.C.
SAYIŞTAY
Beşinci Dairesi
Karar No : 146
Tarih : 26.01.2016

 

  • PERSONEL ATAMASI

ÖZET :

………..Belediyesinde Şef kadrosunda bulunan ………..’ın, 02.08.2011 tarihindeki istisnai memuriyet kadrosu içerisinde yer alan Özel Kalem Müdürlüğü kadrosuna atanmasını takiben, 15.08.2011 tarihinde de 04.07.2009 tarih ve 27278 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren “Mahalli İdareler Personelinin Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Esaslarına Dair Yönetmelik” te öngörülen eğitim ve sınav şartını yerine getirmeden, Mali Hizmetler Müdürlüğü kadrosuna görevde yükselme suretiyle asaleten atandığı ve bu usulsüz atama sebebiyle kendisine yapılan, atandığı kadro ile eski kadrosu arasındaki (Mali Hizmetler Müdürlüğü-Özel Kalem Müdürlüğü) fark maaş ödemeleri (Özel Hizmet Tazminatı, Ek Ödeme ve Yan Ödeme fark ödemeleri) dolayısıyla ………..-TL tutarında kamu zararına neden olunduğu konusuyla ilgili olarak;

KARAR :

04.07.2009 tarih ve 27278 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren “Mahalli İdareler Personelinin Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Esaslarına Dair Yönetmelik” in “Amaç” başlıklı 1 inci maddesinde; “Bu Yönetmeliğin amacı, liyakat ve kariyer ilkeleri çerçevesinde, hizmet gerekleri ve personel planlaması esas alınarak, mahalli idarelerde görev yapan Devlet memurlarının görevde yükselme ve unvan değişikliklerine ilişkin usul ve esasları düzenlemektir.” denilmektedir.

Aynı Yönetmeliğin “Kapsam” başlıklı 2 nci maddesinin ilk fıkrasında ise; “ Bu Yönetmelik, il özel idareleri, belediyeler ve bu idarelerin bağlı kuruluşları ile bunların kurdukları birlik, müessese, işletme ve bunlara bağlı döner sermayeli kuruluşlarda, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu hükümlerine tabi olarak görev yapan personelden, görevde yükselme suretiyle atanacaklar ile en az ortaöğretim düzeyinde mesleki ve teknik eğitim sonucu ihraz edilen unvanlara, unvan değişikliği suretiyle atanacakları kapsar.” hükmü bulunmaktadır.

Yönetmelikte geçen, Görevde yükselme, Görevde yükselme eğitimi Görevde yükselme sınavı kavramlarına ilişkin tanımlar ise yine aynı Yönetmeliğin “Tanımlar” başlıklı 4 üncü maddesinin e, f ve g bentlerinde; “e) Görevde yükselme: Bu Yönetmeliğin 5 inci maddesinde sayılan üst görevlere, aynı veya başka hizmet sınıflarından yapılacak atamaları, f) Görevde yükselme eğitimi: Görevde yükselmeye ilişkin olarak Bakanlık veya Bakanlığın izin verdiği kurum tarafından verilecek eğitimi, g) Görevde yükselme sınavı: Görevde yükselme eğitimini tamamlayanların tabi tutulacağı yazılı sınavı” şeklinde yapılmıştır.

Yönetmeliğin “Görevde yükselme ve unvan değişikliğine tabi kadrolar” başlıklı 5 inci maddesinde görevde yükselmeye tabi kadrolar sayılmış ve Müdür kadrosunun görevde yükselme eğitimi ve görevde yükselme sınavına tabi kadrolar arasında yer aldığı belirtilmiştir.

Yönetmeliğin “Görevde yükselme sınavına tabi olarak atanacaklarda aranacak genel şartlar” başlıklı 6 ncı maddesinde; Görevde yükselme suretiyle atanacaklarda aranacak genel şartlardan birinin de; “ Görevde yükselme eğitimini tamamlayarak, sınavında başarılı olmak.” olduğu belirtilmiştir.

Yönetmeliğin 7 nci maddesinde ise, görevde yükselme sınavına tabi olarak atanacaklarda aranacak özel şartlar belirlenmiş olup, Müdür kadrosuna atanabilmek için şu şartlar sıralanmıştır;

a) Müdür kadrosuna atanabilmek için;

1) 657 sayılı Kanunun 68 inci maddesinin (b) bendinde belirtilen atanma şartlarını taşımak,

2) Fakülte veya dört yıllık yüksekokul mezunu olmak,

3) Teknik öğrenim gerektiren müdürlüklere atanabilmek için; yükseköğretim kurumlarının, kadronun görev alanı ile ilgili eğitim ve öğretimde bulunan en az dört yıllık bölümlerinden veya bu bölümlere denkliği kabul edilen yurtdışındaki yükseköğretim kurumlarının ilgili bölümlerinden mezun olmak,

4) Teknik öğrenim gerektiren müdürlüklere yapılacak atamalar dışında, diğer müdürlükler için son müracaat tarihi itibariyle üç yılı uzman, şef, ayniyat saymanı, kontrol memuru ve muhasebeci kadrosunda olmak kaydıyla en az on yıl hizmeti bulunmak,”

“Mahalli İdareler Personelinin Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Esaslarına Dair Yönetmelik” in yukarıda belirtilen maddelerindeki düzenlemelerden anlaşılacağı üzere, 5 inci madde de sayılan “Görevde yükselme ve unvan değişikliğine tabi kadrolar” içerisinde yer alan Müdürlük kadrosuna “görevde yükselme” suretiyle atanabilmek için görevde yükselme eğitimine katılınması ve eğitimini tamamlayanların da yapılacak görevde yükselme sınavına katılarak bu sınavda başarılı olmaları gerekmektedir. Müdürlük kadrolarına atanabilmek için eğitim şartı ise, fakülte veya dört yıllık yüksekokul mezunu olmaktır.

Diğer taraftan, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun “İstisnai memurluklar” başlıklı 59 uncu maddesinin ilk fıkrasında istisnai memurluklar sayılmış, Özel Kalem Müdürlüğü de bu memurluklar arasında belirtilmiştir. Ancak maddenin ikinci fıkrasında, birinci fıkrada sayılan memurların bulundukları kadroların, emeklilik aylığının hesabında ve diğer memurluklara naklen atanmalarında herhangi bir sınıf için kazanılmış hak sayılmayacağı hükmü yer almaktadır. Dolayısıyla, Özel Kalem Müdürlüğü’ne atanmış olma herhangi bir kazanılmış hak teşkil etmeyeceği gibi başka bir müdürlüğe atanmanın bir basamağı da değildir.

Konuyla ilgili ödeme emri belgeleri ve ekleri ile ……… Belediyesi personeline ilişkin personel dosyalarının incelenmesi sonucunda, Şef kadrosunda görev yapan …………..’ın, 02.08.2011 tarihinde Özel Kalem Müdürlüğü kadrosuna atandığı, akabinde ise, 15.08.2011 tarihinden itibaren de Mali Hizmetler Müdürlüğü kadrosuna görevde yükselme suretiyle asaleten atandığı anlaşılmıştır. İlgili kişinin Özel Kalem Müdürlüğü kadrosuna atanabilmesi için, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 59, 60 ve 61 inci maddesinde yer alan “İstisnai memurluklar” ile ilgili düzenlemelere göre, sınava girmesine ve eğitim şartını yerine getirmesine gerek bulunmamaktadır. Dolayısıyla, fakülte veya dört yıllık yüksekokul mezunu olmayan ………….’ın 02.08.2011 tarihinde Özel Kalem Müdürlüğü kadrosuna yapılan atamasında mevzuat açısından bir engel bulunmamaktadır. Diğer taraftan, ilgili kişinin 15.08.2011 tarihinde Mali Hizmetler Müdürlüğü kadrosuna atanması ise mümkün değildir. İlgilinin Mali Hizmetler Müdürlüğü kadrosuna atanabilmesi, hem eğitim şartını sağlamasına hem de görevde yükselme süreçlerini başarıyla tamamlamasına bağlıdır. Ancak, belirtildiği üzere, ………… lise mezunu olup, görevde yükselme sınavına da girmemiştir. Dolayısıyla, Mali Hizmetler Müdürlüğü kadrosuna yapılan bu atamanın mevzuata aykırı olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda, ……….’a, mevzuata aykırı olarak atandığı kadro olan Mali Hizmetler Müdürlüğü kadrosu ile Özel Kalem Müdürlüğü kadrosunda kendisine ödenen maaşlar arasındaki fark tutarı toplamı olan ………….-TL (Özel Hizmet Tazminatı, Ek Ödeme ve Yan Ödeme fark ödemeleri) arasındaki 2013 yılında oluşan toplam fark) fazla ödemede bulunulmuştur.

5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununun “Kamu Zararı” başlıklı 71 inci maddesinde, Kamu zararı; “Kamu görevlilerinin kasıt, kusur veya ihmallerinden kaynaklanan mevzuata aykırı karar, işlem veya eylemleri sonucunda kamu kaynağında artışa engel veya eksilmeye neden olunmasıdır.” şeklinde tanımlanmış ve “Mevzuatında öngörülmediği halde ödeme yapılması” hususu da kamu zararının belirlenmesinde esas alınacak kriterler arasında sayılmıştır. Bu durumda, ……….’a yapılan ………..-TL tutarındaki mevzuata aykırı atamadan kaynaklanan fazla ödeme, “Mevzuatında öngörülmediği halde ödeme yapılması” halidir. Dolayısıyla, yapılan bu fazla ödeme ile ………….-TL tutarında bu kamu zararına yol açılmıştır.

Gerçekleştirme Görevlileri …….., ………. ve Harcama Yetkilisi …….. ile Üst Yönetici ……………, yapılan ödeme sonunda kamu zararına yol açılmadığını belirtikleri savunmalarında; her ne kadar, ismi belirtilen kişiye atandığı kadroya göre yapılan maaş ödemesinin mevzuata uygun olarak yapıldığını ve kişinin atandığı kadronun görevlerini de fiilen yaptığını, bu nedenle kamu zararı olduğu iddia edilen tutarların kamu zararı değil, fiilen yapılan görevin karşılığı olduğunu, bu kişinin atandığı kadroya 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununun 86 ncı maddesine istinaden vekâleten atanmış olması halinde, asılda aranan şartları taşıdığından ve bu görevi fiilen yürüttüğünden dolayı kamu zararı olarak iddia edilen tutarları zaten alacağının ortada olduğunu, bu ödemelerin kamu zararı olduğu kabul edilecek olsa dahi, Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulunun …….. gün ve E: …….., K: ………. sayılı Kararına göre, kamu zararına yol açan hatalı ödemenin ilk yapıldığı tarihten başlamak üzere 90 gün içinde geri alınmasının kabil olduğunu ve 90 günlük süre geçtikten sonra istirdat edilemeyeceğinin belirtildiğini, (bu süreler daha sonra 60 gün olarak değiştirilmiştir.), dolayısıyla, kamu görevlilerine daha önce sehven kanuna aykırı olarak yapılmış fazla ödemelerin, Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulunun ……. günlü, E:…….., K:……….. sayılı Kararına istinaden kamu zararı kapsamında değerlendirilmemesi gerektiğini,

İfade etmiş olsalar da, yapılan bu savunmaya katılmak mümkün görünmemektedir. Öncelikle belirtmek gerekir ki, yazılan sorguda, söz konusu kişiye atandığı kadronun maaşının hatalı ödendiğine ilişkin bir iddiada bulunulmamıştır. Ancak, kişinin atandığı kadronun görevlerini fiilen yapmış olması yapılan ödemenin kamu zararı olduğu gerçeğini değiştirmemektedir. Belirtildiği üzere, söz konusu mevzuata aykırı atamalardan kaynaklanan ödemeler ile “Mevzuatında öngörülmediği halde ödeme yapılması” durumu gerçekleşmiştir. Bu durumda, 5018 sayılı Kanunun 71 nci maddesine göre kamu zararına neden olunduğu açık bir husus olarak karşımıza çıkmaktadır. Diğer taraftan, yapılan işlemin vekaleten görevlendirme olmaması sebebiyle, 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununun 86 ncı maddesine dayalı olarak yapılan savunmanın incelenen konu ile ilgisi bulunmamaktadır. Vekaleten yapılan görevlendirmelerde, aylıksız vekaletin asıl olduğu gerçeği de göz ardı edilmemelidir. Yine savunmada, bazı Yargıtay ve Danıştay Kararlarından ve Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulunun ……… gün ve E: ……….., K: ………. sayılı Kararından söz edilmekte ise de, söz konusu Kararların mevcudiyeti Sayıştayın tazmin hükmüne engel teşkil etmemektedir. Ayrıca Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulunun …….. gün ve E: ………, K: ………. sayılı Kararında, sorgu konusu hususu destekler mahiyette unsurlar da bulunmaktadır. Çünkü, Kararda, açık hata durumunda kamu zararı olan meblağın ilgilisinden her zaman geri alınabileceği net bir şekilde ifade edilmiştir. Mevzuatında sınav veya eğitim şartı getirilmiş bir kadroya, gerekli şartları sağlamadığı halde bir memurun atanmış olması da, Kararda belirtilmiş olan açık hataya örnek teşkil etmektedir.

Gerçekleştirme Görevlileri ………. ve ………. ile Harcama Yetkilisi …………., sorumluluğa ilişkin savunmalarında ise; söz konusu Yönetmelik kapsamında yapılması gereken atamaların, gerek 1580 sayılı mülga Belediye Kanununun “Belediye memurlarının tayini” başlıklı 96 ncı, gerekse 03.07.2005 tarihli Resmi Gazetede ilan edilerek yürürlüğe giren 5393 sayılı Belediye Kanununun 38 ve 49 uncu maddelerindeki hükümler gereğince, üst yönetici konumundaki belediye başkanı tarafından yapıldığını, birim müdürlerinin ya da harcama yetkililerinin ve gerçekleştirme görevlilerinin bu yapılan atamaların Yönetmeliğe uygun olup olmadığını bilmelerinin mümkün olmadığını, Yönetmeliğe uygun olmadığını bilmeleri halinde bile, yapılan atamalara müdahale etme, bu atama uygun değil deme hak ve yetkilerinin bulunmadığını,

Yönetmeliğe aykırı yapıldığı belirtilen atamalarda, kendilerinin gerçek dışı beyanı veya hilesinin bulunmadığını,

Yetkileri dâhilinde olmadığı aşikar olan bir konunun (personel ataması) şahıslarıyla irtibatlandırılmasının hukuken mümkün olmadığını, Sayıştay Genel Kurulunun ………. sayılı ve ………. tarihli Kararında belirtildiği üzere, “Mevzuata aykırı karar, işlem ve eylemle zarar arasında bir illiyet olmalıdır” unsurunun tahakkuk etmediğini, bu itibarla söz konusu atama ile kamu zararına neden olunmuş olsa dahi, şahıslarının mali sorumluluğunun oluşmayacağını,

Dolayısıyla, Yönetmelik hükümlerine uyulmadan yapılan atamalar nedeni ile oluştuğu iddia edilen kamu zararından, atama yetkilisi olmamaları, yapılan atamalara ve görevlendirmelere müdahil olma görev ve yetkilerinin bulunmaması nedeni ile sorumluluklarının olmadığını,

İfade etmişlerdir.

Gerçekleştirme Görevlileri ve Harcama Yetkilisi tarafından yapılan bu savunma, bu kişilerin kamu zararındaki sorumluluklarını kaldırır mahiyette değildir. Şöyleki;

5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununun 32 ve 33 üncü maddelerinde;

“Harcama talimatı ve sorumluluk

Madde 32- Bütçelerden harcama yapılabilmesi, harcama yetkilisinin harcama talimatı vermesiyle mümkündür. Harcama talimatlarında hizmet gerekçesi, yapılacak işin konusu ve tutarı, süresi, kullanılabilir ödeneği, gerçekleştirme usulü ile gerçekleştirmeyle görevli olanlara ilişkin bilgiler yer alır.

Harcama yetkilileri, harcama talimatlarının bütçe ilke ve esaslarına, kanun, tüzük ve yönetmelikler ile diğer mevzuata uygun olmasından, ödeneklerin etkili, ekonomik ve verimli kullanılmasından ve bu Kanun çerçevesinde yapmaları gereken diğer işlemlerden sorumludur.

Giderin gerçekleştirilmesi

Madde 33- Bütçelerden bir giderin yapılabilmesi için iş, mal veya hizmetin belirlenmiş usul ve esaslara uygun olarak alındığının veya gerçekleştirildiğinin, görevlendirilmiş kişi veya komisyonlarca onaylanması ve gerçekleştirme belgelerinin düzenlenmiş olması gerekir. (Değişik son cümle: 22/12/2005-5436/10 md.) Giderlerin gerçekleştirilmesi; harcama yetkililerince belirlenen görevli tarafından düzenlenen ödeme emri belgesinin harcama yetkilisince imzalanması ve tutarın hak sahibine ödenmesiyle tamamlanır.

Gerçekleştirme görevlileri, harcama talimatı üzerine; işin yaptırılması, mal veya hizmetin alınması, teslim almaya ilişkin işlemlerin yapılması, belgelendirilmesi ve ödeme için gerekli belgelerin hazırlanması görevlerini yürütürler.

(Ek üçüncü fıkra: 22/12/2005-5436/10 md.) Elektronik ortamda oluşturulan ortak bir veri tabanından yararlanmak suretiyle yapılacak harcamalarda, veri giriş işlemleri gerçekleştirme görevi sayılır. Bu fıkranın uygulanmasına ilişkin esas ve usûller Maliye Bakanlığınca belirlenir.

Gerçekleştirme görevlileri, bu Kanun çerçevesinde yapmaları gereken iş ve işlemlerden sorumludurlar.” düzenlemeleri bulunmaktadır.

İç Kontrol ve Ön Mali Kontrole İlişkin Usul ve Esasların;

10 uncu maddesinde; “Ön malî kontrol görevi, idarelerin yönetim sorumluluğu çerçevesinde, harcama birimleri ve malî hizmetler birimi tarafından yerine getirilir.

…..

Gelir, gider, varlık ve yükümlülüklere ilişkin malî karar ve işlemler, harcama birimleri ve malî hizmetler birimi tarafından idarenin bütçesi, bütçe tertibi, kullanılabilir ödenek tutarı, ayrıntılı harcama veya finansman programları, merkezi yönetim bütçe kanunu ve diğer malî mevzuat hükümlerine uygunluk yönlerinden kontrol edilir. ….”,

11 inci maddesinin son fıkrasında da; “Malî karar ve işlemlerin ön malî kontrole tâbi tutulması ve ön malî kontrol sonucunda uygun görüş verilmiş olması, harcama yetkilileri ve gerçekleştirme görevlilerinin sorumluluğunu ortadan kaldırmaz.”,

12 nci maddesinin ikinci ve üçüncü fıkralarında ise; “Harcama birimlerinde süreç kontrolü yapılır. Süreç kontrolünde, her bir işlem daha önceki işlemlerin kontrolünü içerecek şekilde tasarlanır ve uygulanır. Malî işlemlerin yürütülmesinde görev alanlar, yapacakları işlemden önceki işlemleri de kontrol ederler. Süreç kontrolünü sağlamak amacıyla malî işlemlerin süreç akış şeması hazırlanır ve üst yöneticinin onayı ile yürürlüğe konulur.

Harcama yetkilileri, yardımcıları veya hiyerarşik olarak kendisine en yakın üst kademe yöneticileri arasından bir veya daha fazla sayıda gerçekleştirme görevlisini ödeme emri belgesi düzenlemekle görevlendirir. Ödeme emri belgesini düzenlemekle görevlendirilen gerçekleştirme görevlileri, ödeme emri belgesi ve eki belgeler üzerinde ön malî kontrol yaparlar. Bu gerçekleştirme görevlileri tarafından yapılan kontrol sonucunda, ödeme emri belgesi üzerine “Kontrol edilmiş ve uygun görülmüştür” şerhi düşülerek imzalanır.”,

Denilmektedir.

……… tarih ve ……….. sayılı “5018 sayılı Kanun Çerçevesinde Sorumlu Tutulacak Görevli ve Yetkililerin Belirlenmesi Hakkında Sayıştay Genel Kurul Kararı” nın “sorumlular” başlıklı 3 üncü bölümünde;

“3- Harcama Yetkilileri

a) Harcama Yetkililerinin Genel Sorumluluğu

… …

Bu nedenle, harcama yetkililerinin, harcama talimatlarının ve buna konu olan harcamaların bütçe ilke ve esaslarına, kanun, tüzük ve yönetmelikler ile diğer mevzuata uygunluğundan sorumlu olduklarına,

4- Gerçekleştirme Görevlileri

a) Ödeme Emri Belgesini Düzenlemekle Görevlendirilen Gerçekleştirme Görevlisinin Sorumluluğu

… …

Yapılan bu açıklamalara göre, aslî bir gerçekleştirme belgesi olan ödeme emri belgesini düzenleyen sıfatıyla imzalayan gerçekleştirme görevlisinin, düzenlediği belge ile birlikte harcama sürecindeki diğer belgelerin doğruluğundan ve mevzuata uygunluğundan harcama yetkilisi ile birlikte sorumlu tutulması gerektiğine,………” karar verildiği belirtilmiştir.

Anılan hususlar birlikte değerlendirildiğinde; harcama yetkililerinin, gerçekleştirme görevlileri ile birlikte harcama talimatlarının ve buna konu olan harcamaların bütçe ilke ve esaslarına, kanun, tüzük ve yönetmelikler ile diğer mevzuata uygunluğundan sorumlu oldukları anlaşılmaktadır.

Diğer taraftan, Üst Yönetici ………….. tarafından, 28.03.2004 tarihinde Belediye Başkanlığına seçildiği tarihten sonra kendisi tarafından Özel Kalem Müdürlüğü kadrosuna ve Mali Hizmetler Müdürlüğü kadrosuna görevde yükselme suretiyle atanmış …………….’ın her iki atamasında ve yine kendisi tarafından yapılmış olan diğer atamalarda, sorumluluğunun Belediye Meclisine karşı olması ve bu atamalardan Belediye Meclisinin bilgisinin de bulunması sebebiyle kendisine kamu zararı sorumluluğu yüklenmemesi gerektiği ifade edilmiş ise de; savunmalarda da belirtildiği üzere, belediyelerdeki atama işlemleri, 1580 sayılı mülga Belediye Kanununun “Belediye memurlarının tayini” başlıklı 96 ıncı ve 03.07.2005 tarihli resmi gazetede ilan edilerek yürürlüğe giren 5393 Belediye Kanununun “Belediye başkanının görev ve yetkileri” başlıklı 38 inci ve “Norm kadro ve personel istihdamı” başlıklı 49 uncu maddelerindeki hükümler gereğince, üst yönetici konumundaki belediye başkanı tarafından yapılmaktadır. Bu nedenle, ……….’ın söz konusu kadrolara atamalarını gerçekleştiren Üst Yönetici ……………’ın, Belediye Meclisine karşı olan sorumluluğunun, mevzuata aykırı olarak yapılmış bu atamalardan kaynaklanan kamu zararı sorumluluğunu ortadan kaldırdığını düşünmek mümkün görünmemektedir.

Dolayısıyla, ……….-TL tutarındaki kamu zararının sorumluluğu ……….’ın 15.08.2011 tarihinde mevzuata aykırı olarak Mali Hizmetler Müdürlüğü kadrosuna yapılan atama işlemini gerçekleştiren Üst Yönetici ile ödeme emri belgelerini imzalamak suretiyle ödemeyi gerçekleştiren Harcama Yetkilisi ve Gerçekleştirme Görevlilerine aittir.

Bu itibarla, Şef kadrosunda görev yapmakta iken Özel Kalem Müdürlüğü kadrosuna atanan ………..’ın, eğitim ve sınav şartlarını sağlamadığı halde, Mali Hizmetler Müdürlüğü kadrosuna mevzuata aykırı olarak atanması neticesinde oluşan ………..-TL tutarındaki kamu zararının;

Gerçekleştirme Görevlisi ………. ve Harcama Yetkilisi …………. ile Üst Yönetici …………….’a,

Müştereken ve müteselsilen 6085 sayılı Sayıştay Kanununun 53 üncü maddesi gereğince işleyecek faizleri ile birlikte ödettirilmesine,

Üye ………..’in; “5018 sayılı Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanunu ile üst yöneticiler harcama sürecinin dışına çıkarılmıştır. Sistemin işleyişi konusundaki gözetim görev ve sorumluluğunu da kendilerine bağlı olan harcama yetkilileri ile diğer görevlilerin bilgi vermeleriyle yerine getirmektedirler. Memurların üst göreve yükseltilmesi için sınava girmeleri zorunluluktur. Bu kurala uyulmadan görevde yükseltme yapılması sonucu ödeme yapılması kamu zararına neden olmaktadır. Bu sonuca bilmesi gerekenler ödeme sürecinde görevli olan harcama yetkilileriyle gerçekleştirme görevlileridirler. Bu görevlilerin siyasi bir kişi olan belediye başkanını (üst yönetici), hukuka aykırı işlemin kamu zararına neden olacağı konusunda uyarmaları gerekirdi. Anayasaya göre ancak, kanunsuz emirlerin yazılı olarak verilmesi durumunda ast makamlar sorumlu tutulamazlar. Öte yandan, sorgu konusu edilen dönemde üst yönetici görevde değildir. Hiçbir resmi görevi olmayan, belediye ile ilişiği kesilmiş olan kimseye sorumluluk yüklenmesi mümkün değildir. Görevdeki üst yöneticinin kamu zararına neden olma süreciyle ilgisi bulunmamaktadır. Ödeme emri belgesinde imzaları bulunan ve ödemeyi gerçekleştiren harcama yetkilileri ve gerçekleştirme görevlileri, sorumlu oldukları sürece ilişkin kanuna aykırılığı zamanında ve usulüne uygun olarak üst yöneticiye bildirmiş olmadıklarından, sorumlu tutulmaları gerekmektedir Bu itibarla, üst yöneticilerin sorumluluğu bulunmadığından, oluşan kamu zararının, ödeme emri belgelerini imzalamak suretiyle ödemeyi gerçekleştiren harcama yetkilileri ve gerçekleştirme görevlilerine ödettirilmesine karar verilmesi gerekir.”

Üye …………..’ın; “Rapor maddesinde; hukuka açıkça aykırı atamalar nedeniyle meydana gelen kamu zararının, bu atama işlemini gerçekleştiren belediye başkanı ile mevcut/görevde bulunan belediye başkanına, müştereken ve müteselsilen ödettirilmesi, talep edilmiştir.

Ayrıntılı olarak raporda açıklandığı üzere, açıkça hukuka aykırı olan ve kamu zararının doğmasına da sebep olan idari işlem, görevde yükselme suretiyle yapılan atama işlemidir.

5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununun 32 nci maddesine göre, bütçelerden harcama yapılabilmesi, harcama yetkilisinin harcama talimatı vermesiyle mümkündür. Görevde yükselme suretiyle yapılan atama işlemi, bu madde anlamında bir harcama talimatıdır. Dolayısıyla bu işlemden kaynaklanan/doğan kamu zararından, kusuru ile mevzuata aykırı atama işlemini gerçekleştiren/harcama talimatı veren belediye başkanının sorumlu olması gerekir.

Mevcut belediye başkanı; 30 Mart 2014 tarihinde seçilmiş ve göreve başlamıştır. Konumu ve görev süresi gereği, belediye personelinin atanma işlemleri ile ilgili bilgi sahibi olma imkânı yoktur. Kaldı ki mevcut belediye başkanı, rapora konu olan hukuka aykırı ve kamu zararına sebebiyet veren söz konusu atama işlemini de iptal etmiştir. Bu duruma göre, anılan kişinin kusurundan ve dolayısıyla sorumluluğundan bahsedilemez.

SONUÇ :

Açıklanan gerekçelerle kamu zararının, tek başına, hukuka açıkça aykırı ve kamu zararının doğmasına sebep olan atama işlemini yapan belediye başkanına ödettirilmesi gerekir.”,

Şeklindeki ayrışık görüşlerine karşı,

İş bu ilamın tebliğ tarihinden itibaren 6085 sayılı Kanunun 55 inci maddesi gereğince altmış gün içerisinde Sayıştay Temyiz Kurulu nezdinde temyiz yolu ve 56 ncı maddesi gereğince beş yıl içinde Sayıştay Daireleri nezdinde yargılamanın iadesi yolu açık olmak üzere oyçokluğuyla karar verildi.

[mks_separator style=”solid” height=”2″]

Kaynak: Palmiye Yazılım


Bu Yazıyı Paylaşın