16 Nisan 2016 Tarihli Resmi Gazete
Sayı : 29686
Maliye Bakanlığı (Gelir İdaresi Başkanlığı)’ndan:
MADDE 1 – 30/6/2007 tarihli ve 26568 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Tahsilat Genel Tebliği (Seri: A Sıra No:1)’nin Birinci Kısım İkinci Bölümünün “V. Amme Alacağı Ödenmeden Yapılmayacak İşlemler ile İşlem Yapanların Sorumlulukları” başlıklı alt bölümünün (3) numaralı bölümünün yedinci paragrafı aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Vadesi geçmiş borç durumunu gösterir belge talep eden borçlulara, başvuracakları vergi dairesi tarafından, kapsama giren vergi türleri açısından bağlı olunan veya daha önce mükellefiyet kaydı bulunan vergi dairelerinden temin edilen bilgiler de dikkate alınarak bu belge verilir.”
MADDE 2 – Aynı Tebliğin Üçüncü Kısım Birinci Bölümünün “I-Tahsil Zamanaşımı” başlıklı alt bölümü aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“1. 6183 sayılı Kanunun 102 nci maddesinde “Amme alacağı, vadesinin rasladığı takvim yılını takip eden takvim yılı başından itibaren 5 yıl içinde tahsil edilmezse zamanaşımına uğrar. Para cezalarına ait hususi kanunlarındaki zamanaşımı hükümleri mahfuzdur.
Zamanaşımından sonra mükellefin rızaen yapacağı ödemeler kabul olunur.” hükmü yer almaktadır.
Bu hükümde, amme alacağının vadesinin rastladığı takvim yılını takip eden takvim yılı başından itibaren 5 yıl içinde tahsil edilemeyen bu alacakların zamanaşımına uğrayacağı düzenlenmiştir.
Özel kanunlarında Tahsili Emval Kanununa göre takip edileceğine dair hüküm bulunan ve sözleşmeye dayanan alacakların zamanaşımı süresinin tespitinde de 6183 sayılı Kanunun 2 ve 3 üncü maddelerinin amme alacağının kapsamı ve tanımına ait hükümleri dolayısıyla, 5 yıllık sürenin esas alınması gerekmektedir.
- 6183 sayılı Kanunun 102 nci maddesi uyarınca, gerek özel kanunlarında ödeme süresi gösterilmiş olsun, gerekse özel kanunlarında ödeme süresi gösterilmemiş olduğu için ödeme süresi 37 nci maddeye göre tayin ve tespit edilmiş bulunsun, bütün amme alacaklarının (para cezaları hariç) zamanaşımının tayininde, vade tarihinin rastladığı takvim yılını takip edecek olan takvim yılının başı esas alınır.
- 6183 sayılı Kanunun 103 üncü maddesinde zamanaşımının kesilmesi düzenlenmiştir.
Madde hükmüne göre zamanaşımının kesilmesi halinde, amme alacağının zamanaşımı süresinin hesabında, zamanaşımının kesildiği tarihin rastladığı takvim yılını takip eden takvim yılının başı esas alınır.
- 6183 sayılı Kanunun 104 üncü maddesinde de zamanaşımının işlememesi halleri düzenlenmiştir.
Borçlunun yabancı memlekette bulunması, hileli iflas etmesi veya terekenin tasfiyesi dolayısıyla zamanaşımının işlememesi halinde, süre sebeplerin kalktığı günün bitmesinden itibaren başlar.
Diğer taraftan, 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre takip edilen amme alacaklarının tahsil zamanaşımının işlememesini sağlayacak şekilde özel kanunlarda düzenleme yer alabilmektedir. Bu tür durumlarda özel kanunlarda yer alan hükümlere istinaden amme alacaklarının tahsil zamanaşımının işlemeyeceği tabiidir.
Bu kapsamda, 2004 sayılı Kanunun iflas ertelemesi ile ilgili 179/b maddesinde “Erteleme kararı üzerine borçlu aleyhine 6183 sayılı Kanuna göre yapılan takipler de dahil olmak üzere hiçbir takip yapılamaz ve evvelce başlamış takipler durur; bir takip muamelesi ile kesilebilen zamanaşımı ve hak düşüren müddetler işlemez.” hükmü yer almaktadır. Bu hükme göre, 6183 sayılı Kanun kapsamında takip edilen amme alacaklarına ilişkin tahsil zamanaşımı iflas ertelemesi süresince işlemez.
- 6183 sayılı Kanunun 3 üncü maddesinde, Kanunda geçen para cezaları teriminin; adli ve idari para cezalarını ifade ettiği hükme bağlanmıştır.
- Adli para cezaları ile ilgili zamanaşımı süresi 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 68 inci maddesinde genel süre şeklinde on yıl olarak belirlenmiştir.
Ancak, aynı maddede;
– Fiili işlediği sırada oniki yaşını doldurmuş olup da onbeş yaşını doldurmamış olanlar hakkında, on yıllık sürenin yarısının; onbeş yaşını doldurmuş olup da onsekiz yaşını doldurmamış olan kişiler hakkında on yıllık sürenin üçte ikisinin geçmiş olması halinde cezanın infaz edilmeyeceği,
– Türleri başka başka cezaları içeren hükümlerin, en ağır ceza için konulan sürenin geçmesiyle infaz edilmeyeceği,
düzenlendiğinden, adli para cezalarının zamanaşımına uğrayıp uğramadığının bu hükümler de dikkate alınmak suretiyle tespit edilmesi gerekecektir.
Ayrıca, adli para cezalarının zamanaşımının tayininde adli para cezasına hükmedildiğine ilişkin mahkeme kararının kesinleştiği gün esas alınacak ve süre bu günden itibaren işlemeye başlar.
Diğer taraftan, 5237 sayılı Kanunun 71 inci maddesinde “(1) Mahkûmiyet hükmünün infazı için yetkili merci tarafından hükümlüye kanuna göre yapılan tebligat veya bu maksatla hükümlünün yakalanması ceza zamanaşımını keser.
(2) Bir suçtan dolayı mahkûm olan kimse üst sınırı iki yıldan fazla hapis cezasını gerektiren kasıtlı bir suç işlediği takdirde, ceza zamanaşımı kesilir.” hükmü yer almaktadır.
Bu hükme göre, adli para cezalarının tahsil zamanaşımı süreleri maddede yer alan nedenlerden dolayı kesilebilmektedir.
Öte yandan, adli para cezalarının zamanaşımına uğrayıp uğramadığının tespitinde 6183 sayılı Kanunun 103 ve 104 üncü maddelerinde düzenlenen tahsil zamanaşımını kesen haller ile tahsil zamanaşımının işlememesi hallerinin de dikkate alınması gerekeceği tabiidir.
Adli para cezalarına ilişkin tahsil zamanaşımını kesen bir halin mevcut olması durumunda yeniden işleyecek zamanaşımı süresi 5237 sayılı Kanun kapsamında belirlenir.
- İdari para cezaları ile ilgili olarak zamanaşımına ilişkin özel hükümler 5326 sayılı Kabahatler Kanununda düzenlenmiş olup, söz konusu düzenlemelere yönelik açıklamalar anılan Kanunla ilgili Genel Tebliğde yapıldığından bu bölümde idari para cezalarının zamanaşımına uğramasıyla ilgili ayrıca bir açıklama yapılmamıştır.
- 2004 sayılı Kanun gereğince borçlunun iflasına hükmedilmesi sonucunda mallarının tasfiye edilmesine rağmen alacaklıların alacaklarını elde edememeleri durumunda aciz vesikası düzenlenmektedir.
2004 sayılı Kanunun 143 üncü maddesinin altıncı fıkrasında “Bu borç, borçluya karşı, aciz vesikasının düzenlenmesinden itibaren yirmi yıl geçmesiyle zamanaşımına uğrar.” hükmü yer almaktadır.
Buna göre, iflasına karar verilen amme borçlusu hakkında 2004 sayılı Kanunun ilgili maddeleri uyarınca yapılan tasfiye sonucunda amme alacağının tahsil edilememesi halinde aciz vesikasının düzenlendiği tarihten itibaren yirmi yıl geçtikten sonra bu alacak zamanaşımına uğrayacaktır. Dolayısıyla, tahsil dairelerinin bu hususu dikkate alarak amme alacağının zamanaşımına uğrayıp uğramadığını tespit etmeleri gerekmektedir.
- Zamanaşımına uğramış amme alacaklarının terkin işlemleri alacaklı amme idarelerince, ilgili mevzuat hükümlerine göre sonuçlandırılır.
- 5345 sayılı Gelir İdaresi Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun 4 üncü maddesinin (o) bendinde, “Terkini gereken vergiler ile tahsili zamanaşımına uğrayan Hazine alacaklarının kanunlar gereğince terkin edilmesiyle ilgili işlemlerin yerine getirilmesini sağlamak.” görevi Gelir İdaresi Başkanlığına verilmiştir.
Madde metninde “Hazine alacakları” ibaresi yer almakla birlikte, aynı maddenin (f) bendinde, Devlet alacaklarının tahsilini sağlamak ve bu konuda gerekli tedbirleri almak görevi de Gelir İdaresi Başkanlığına verildiğinden, terkin işlemleri ile ilgili Başkanlığa verilen yetkinin, Devlet tüzel kişiliğini oluşturan kamu idarelerinin 6183 sayılı Kanun hükümlerine tabi alacakları için geçerli olduğu tabiidir.
- Tahsil zamanaşımına uğrayan amme alacaklarının terkini için Ek-10’da yer alan Zamanaşımına Uğramış Amme Alacaklarına İlişkin Terkin Cetveli kullanılır.
Zamanaşımına Uğramış Amme Alacaklarına İlişkin Terkin Cetveli, tahsil daireleri tarafından her borçlu için ayrı ayrı olmak üzere 3 nüsha düzenlenir.
Zamanaşımına uğramış olan amme alacaklarının kayıtlardan silinebilmesi, bu konuda yetkili olan makamdan alınacak izne bağlıdır.
Yetkili makama birden fazla borçluya ait cetvelin gönderilmesi gerektiği durumlarda, cetvellerin yanında bu cetvellere ilişkin icmalin de oluşturularak gönderilmesi icap eder.
- 6183 sayılı Kanun kapsamında olup Maliye Bakanlığına bağlı tahsil dairelerinin dışında başka kamu idareleri tarafından tahsil ve takip edilen ancak tahsil zamanaşımına uğramış alacakların terkin edilmesine ilişkin işlemler bu alt bölümde yapılan açıklamalar çerçevesinde gerçekleştirilir.”
MADDE 3 – Aynı Tebliğe ekteki Ek-10 eklenmiştir.
MADDE 4 – Bu Tebliğ yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
MADDE 5 – Bu Tebliğ hükümlerini Maliye Bakanı yürütür.