Evet, inanılmaz ve akıl alır gibi değil ama, ülkemizde vergisiz kazanca rastlandı.
Bizim gibi, verginin bile vergisini icat edip yıllardan beri özel tüketim vergisinin katma değer vergisini alarak verginin kitabını tersten de olsa yazmayı başarmış bir ülkede, vergisiz bir kazançla karşı karşıya kaldık.
Nedir bu? Bakın şudur:
KUYRUKLAR KUYRUKLAR
Haftalardan beri bilhassa iki bankanın önünde emeklilerin promosyon kuyrukları var.
Mesela bizim ilçemizde bu kuyruklar, promosyonu veren bankanın önünden başlayıp, yan köşedeki bankanın önünden ilerleyerek, köşeden banka promosyonunu veren bankanın arkasına dolaşıp oradaki 3 harfli marketlerden birinin önündeki kuyrukla birleşti.
Kuyruğa elinde taburesiyle gelenler oldu.
Sabah namazından sonra kuyruğa girenler gördük.
Bankanın şubesinin olmadığı komşu ilçelerden gece yarısından sonra minibüs kaldırıp toplu olarak gelenler vardı.
Kuyruk kavgaları çıktı.
Kuyrukta bekleyenler, diğer işlemler için bankaya gelen bireysel ve ticari müşterilere sardı.
Bu arada banka personelinin de sıtkı sıyrıldı.
VERGİSİZ KAZANÇ
İşte bankaların hem çalışanlara hem de emeklilere verdiği bu maaş promosyonunun tek bir vergisi bile yok!
İnanılır gibi değil.
Nasıl gözden kaçmış?
Nasıl atlanmış?
Salgın döneminde verdiği nakdi ücret desteklerinden damga vergisini; kira yardımlarından, KOSGEB desteklerinden, SGK prim teşviklerinden ve hatta Ramazan kolilerinden de gelir vergisini eksik etmeyen devletimiz, bu promosyon işini başıboş bir kazanç halinde Anadolu Yarımadasına bırakmış.
GELİR VERGİSİ? YOK!
Niye yok? Çünkü 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun ilgili 61. maddesinde ücret tarif edilirken “işverene tabi belirli bir işyerine bağlı olarak” çalışmaktan bahsediyor.
Ne emeklinin ne de çalışanın banka ile bir bağı yok ki. Banka bu promosyonu hesaba yatırıyor.
Hatta banka, bu promosyonu çalışanların kurumlarına gönderdiğinde, ilgili kurum bunları hiç üzerine gelir olarak kaydetmeden çalışanların hesaplarına aktarsa da gelir vergisi yok.
DAMGA VERGİSİ? YOK!
Niye yok? Çünkü 488 Sayılı Damga Vergisi Kanunu’nun ilgili 1. maddesinde sayılan kâğıtlar hep bir hizmet ödemesini ilgilendiriyor.
Ortada ne alınan ne de verilen bir hizmet yok ki. Hatta ücrete sayılacak bir ödeme de olmadığına göre neyin damga vergisi olacak ki?
KATMA DEĞER VERGİSİ? YOK!
Niye yok? Çünkü 3065 Sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun ilgili 1, 4 ve 20. maddelerine göre verginin konusu değil, verilen bir hizmet yok ve matrahı teşkil eden bir durumla karşı karşıya değiliz.
Eh, ortada bütün bunlar olmayınca elbette katma değer vergisi de yok.
VERASET VE İNTİKAL VERGİSİ? YOK!
Niye yok? Çünkü 7338 Sayılı Veraset ve İntikal Vergisi Kanunu’nun 1. maddesinde vergiye tabi olmayı gerektiren ivazsız ifadesinin aksine, bu işlem ivazlıdır.
Yani karşılıklı bir işlemdir.
Yani “ben maaşı senden alırım ama bana bir sakal at.” ya da “ben sana bir sakal atayım sen de maaşını benden al.” türüdür.
Karşılıklılık olduğuna göre o zaman verasetlik ya da intikallik bir durum da yok.
PEKİ NE VAR?
Ne var biliyor musunuz?
Din İşleri Yüksek Kurulu’nun “Bankaların, kamu veya özel sektörde çalışanlara, çalıştığı kurumlar tarafından maaşlarını kendilerinden almayı tercih etmeleri karşılığında vermiş oldukları promosyonlar, işleyiş bakımından faize tam olarak benzememekle birlikte faiz şüphesinden de tümüyle uzak değildir.” fetvası var.
Artık orası da sizin aklınıza kalmış.
Bizim işimiz değil.
Biliyorsunuz biz, bizi ilgilendirmeyen her konuya burnumuzu sokacağız diye uğraşmıyoruz.
Hay aksi!
Tam sizi vergiden kurtarıyorduk, yine bir yere yakalandınız galiba.
[mks_separator style=”solid” height=”2″]
Fotoğraf: İnebolu Postası Gazetesi