Bekârlık Vergisi Gelir mi?

Verginin vergisi, hatta verginin vergisinin vergisini icat etme konusunda maharet sahibi olduğumuzu biliyoruz.

Örneğin araç alımlarında ödediğimiz özel tüketim vergisinin katma değer vergisini ödüyoruz.

O yetmiyor, cep telefonlarında özel tüketim vergisi, TRT payı ve bunların da katma değer vergisini ödüyoruz.

Bir gün bir bakmışsınız bekârlık vergisi de gelmiş. Gelmez mi diyorsunuz? Çok da emin olmayın.

BEKÂRLARDAN VERGİ ALMAYA KALKMAK BUGÜNÜN İŞİ DEĞİL

Bekârlardan vergi almaya kalkmak aslında bugünün işi değil. Cumhuriyet tarihi boyunca, bekârlardan vergi almaya kalkan bir vergi damarı var. Meclis’e defalarca bu konuda kanun teklifleri verilmiş. Her biri kendisine göre bir gerekçeyle bekârlardan vergi alınması gerektiğini savunmuş.

1920 yılında Canik Milletvekili Hamdi Bey, 1921 yılında Erzurum Milletvekili Salih Efendi ve 1929 yılında Yozgat Milletvekili Süleyman Sırrı İçöz bekârlardan vergi alınması için kanun tekliflerini Meclis’e sunmuşlar ve kabul edilmemiş. Süleyman Sırrı İçöz bu konuyu öyle bir kafasına takmış ki teklifini bazı farklılıklarla 1931, 1940 ve 1944 yıllarında da yinelemiş, ama bir sonuç alamamış.(*)

GEREKÇE NE?

Peki durup durup bekârlara vergi uygulanmak istenmesinin sebebi ne? O dönemde sebep şu görünüyor: Savaşlar sebebiyle yetişkin erkek sayısındaki azalma, kötü sağlık koşulları sonucu ölümler ve işgücü eksiklikleri. Aslında kendi içinde bir mantığı var ama, neyse ki bu işlerin “zorla” olamayacağı görüşü o dönemlerde baskın çıkmış.

İş öyle boyutlara gelmiş ki Mustafa Kemal Paşa kürsüye çıkıp özetle “Bu iş zorla olmaz, o zaman sağlık şartlarını daha iyi hale getireceğiz ki ölümler azalacak.” demek zorunda kalmış.

PEKİ GÜNÜMÜZLE İLGİSİ NE?

Tarihin tozlu raflarında yerini almış bu işlerin yeniden hatırlanmasının sebebi, ekonomik sebepler nedeniyle evlilik sayısının giderek azalması ve doğum hızının bir anda yerle yeksan olması. Toplum evlenemiyor ve çocuk sahibi olmak istemiyor. Çünkü geçinemiyor. Bu düşüşleri yaşanan salgına bağlayanlar var ama sayılar bunun tersini gösteriyor. Çünkü evlenme sayısı 2015 yılından beri düşüyor:

Bu düşüş öyle bir yansımaya yol açıyor ki nüfus artış hızı 1 yıl içinde binde 13,9’dan binde 5,5’e gerilemiş. Bekârlık sultanlık olmuş, tek başına çocuk yapmanın yolu da bulunamamış. Yastık altındaki döviz ve altınların her gün hatırlandığı bir dönemde, bu gidişatın sonu nereye çıkar, bunu da ilerleyen zamanlarda göreceğiz.

BEKÂRLIK VERGİSİ GELİR Mİ?

Gelir mi gelir. Çünkü bekârlık vergisi gelirse, aslında bir kez daha verginin vergisini almış oluruz, ki bu bizim yabancısı olduğumuz bir şey değil. Çünkü aslında başka bir yolla ücretli çalışanlara bekârlık vergisini zaten uyguluyoruz.

Adına Asgari Geçim İndirimi dediğimiz ve her yıl asgari ücreti açıklarken sanki bu bir asgari ücretmiş gibi rakamlara dahil ettiğimiz asgari geçim indirimi, bekârlara daha az veriliyor. Bekâr bir asgari ücretli 2021 yılında 268,31 TL. asgari geçim indirimi alırken, evli, eşi çalışmayan ve çocuksuz bir asgari ücretli 321,98 TL. alıyor. Hatta bu rakam çocuk sayısına göre 456,13 TL.ye kadar çıkıyor.

Yani bekâr asgari ücretli daha az asgari geçim indirimi alarak, bir bakıma kaynağında kesilen bir vergi ödüyor.

Olan yine gariban bekârlara oluyor.

Umalım ki yine birisi verginin vergisini almaya kalkmasın.

[mks_separator style=”solid” height=”2″]

(*) Sevilay Özer, Cumhuriyet’in İlk Yıllarında Bekârlık Vergisi’ne İlişkin Tartışmalar, Gazi Akademik Bakış-173 Cilt: 6 Sayı: 12 Yaz 2013

Bu Yazıyı Paylaşın