Böyle Bir Büyüme Mucizesi Görülmedi

‘Yan gelip yatma ekonomisi’ diyorum ya…

(…)

Herkes tatile gidiyor; birileri de köyüne. Ama köylerde köy yumurtası bile bulmak zor. Artık köylerimizde modernleşiyor. Yumurtayı kümesten değil, kasabalardaki marketlerden alıyorlar.

Küçük kasabalarda bile artık zincir marketler var. Sadece yumurta satılmıyor… Mesela ahırlar artık boş.

Çiftçilik uzmanlaşıyor ve modernleşiyor. Köylüler de daha ucuz diye yoğurt ve sütlerini zincir marketlerden alıyor.

Çiftlik yumurtası.

Pastörize süt.

Fabrika yoğurdu…

***

Böyle bir hayatı kim istemez ki. Zaten siyasi tercihlere yansıyan tablo ortada. Millet çalışmak istemiyor. Yan gelip yatarak zevk-ü sefa hayat sürmek istiyoruz.

Hatırlayın… Yarım ekmek arası helvaya yüzde 7,0 üzeri oy veren bizlerdik. Hatırlayın… Kim ne verirse 5 lira fazlası denilen seçim rüşvetini biz iktidara taşıdık. Hatırlayın…Her eve iki anahtarınızı aldınız mı?

Ne zaman ki günü düşünerek oy veriyoruz… Bedelini de sonradan çatır çatır ödüyoruz.

***

Son 14,5 yılda yaklaşık olarak 70 milyar dolarlık kamunun eski malını sattık. Yani geçmiş satışımızı nerede ise tamamladık.

Son 3-4 yılda ise gelecek satışını keşfettik. Hazineden tek kuruş para çıkmadan projeler gerçekleştiriyoruz; ama fiyatını soran yok. Sadece 5-6 şehir hastanesinin 25 yıllık kira garantisi 30 milyar dolar. Şimdiden gelecek satışımız 150 milyar doları çoktan aştı. Nükleer santraller, köprüler, havalimanları, yeni hastaneler eklenince gelecek satışımız tahminen 200250 milyar doları çok rahat geçiyor.

Tam rakamı bilmiyoruz. Çünkü ne muhalefet soruyor, didik didik ediyor; ne de devlet bir bütün olarak rakamları toplayıp kamuya açıklıyor. Ama gelecek satışımız son sürat sürüyor. Bu faturaları çocuklarımız-torunlarımız ödeyecek. Bunu hiç unutmayın… Çocuklarımızın, torunlarımızın geleceğini satıyoruz.

***

Son 14,5 yılda toplam 521 milyar dolar cari açık verdik. Bu açığı kapatmak için ise 301 milyar dolar dış borçları artırdık. Yabancılar da ülkemizde 185 milyar dolarlık yatırım yapmışlar. Kısaca yabancılardan ülkemize net olarak 572 milyar dolar para gelmiş.

Düşünsenize;

570 milyar dolar yabancılardan geliyor.

70 milyar dolar kamu malı satılıyor.

150 milyar dolar gelecek geliri satılıyor.

Ve ülkenin GSYH’sı 857 milyar dolara ancak ulaşıyor. Nasıl bir mucize?

***

Durun! Daha bitmedi. Aslında 857 milyar doların da hepsini çalışarak kazanmadık. Yani orada da kalem hesabımız var. Nasıl mı?

Yıl 2007:

GSYH hesabı yenileniyor. Eski hesaba göre 400 milyar 046 milyon dolar olan GSYH, yeni hesaplama yöntemi ile 526 milyar 429 milyon dolara çıkıyor.2006 yılında GSYH hesap yöntemi değişimi ile kağıt üzerinde 126.383 milyon dolar artıyor.

Yıl 2016:

GSYH hesabı yenileniyor. Eski hesaba göre 719 milyar 620 milyon dolar olan GSYH, yeni hesaplama yöntemi ile 861 milyar 467 milyon dolara çıkıyor. 2015 yılında GSYH hesap yöntemi değişimi ile kağıt üzerinde 141.847 milyon dolar artıyor.

Kısaca; bugün 856 milyar 791 milyon dolar olan GSYH’mızın tam 268 milyar 230 milyon dolarlık kısmını çalışarak değil, masa başında hesap değişimi ile kazanmış olduk.

Artık çok ama çok sevinebiliriz: Kişi başına 10.735 dolar gelirimiz var. Ama bu paranın 3.361 dolarını tek bir damla ter dökmeden havadan kazandık. 2004 yılında kişi başına gelirimiz 5.773 dolardan gerçekte 7.374 dolara çıkıyor. Kalan 3.361 doları kalem hesabı ile kazandık. Kısaca 14 yılda kişi başına sadece yüzde 27,7 zenginleştik. Ama ne çare…

Zaten toplumu alıştırdığımız tembellik.

Sanayiciyi alıştırdığımız imar rantçılığı.

Hizmet sektörünü alıştırdığımız ithalatçılık.

Bizi bu tabloya çoktan hazırladı.

Ama benim tek derdim var: Bu kadar ağır dış borç ve yabancı sermaye bağımlılığı ile, bu kadar ağır gelecek satışının faturasını kim-nasıl ödeyecek?

Asıl dert ise şu: Bu tabloyu bir de milli ekonomi diye sunmuyor muyuz? Bunu kim nasıl yiyor ve hazmediyor; bilmiyorum. Lütfen gerçeklere dönelim ve çalışalım. Artık çalışarak ve üreterek kazanmaya dönelim. Daha nasıl uyarayım?

Kaynak: Karar Gazetesi-İbrahim Kahveci

Bu Yazıyı Paylaşın