Binek Otomobil Kiralama ve İkinci El Araç Satışı Faaliyetiyle Uğraşan Davacı Tarafından Otomobil Alımı Esnasında Yüklenilen %18 Kdv İle Otomobilin Satışı Esnasında Hesaplanan %1 Kdv Arasında Oluşan Fark İadeye Konu Edilebilir

T.C.
DANIŞTAY
Vergi Dava Daireleri Kurulu

Esas No : 2019/1115
Karar No : 2021/80
Tarih : 10.02.2021

İÇTİHAT METNİ

İstemin Konusu : … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararının temyizen incelenerek Bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ:

Dava Konusu İstem :

Davacı tarafından, 2010 yılında indirimli orana tabi teslimler nedeniyle yüklenilen ancak ilgili dönemlerde indirim yoluyla giderilemeyen katma değer vergilerinin 2011 yılının Kasım dönemine ait katma değer vergisi beyannamesi ile iadesi talebiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali ile 6.605.970,68 TL katma değer vergisinin yeminli mali müşavir raporunun vergi dairesine sunulduğu tarihi takip eden üç aylık sürenin sonundan itibaren hesaplanacak gecikme faizi ile birlikte iadesine karar verilmesi istemiyle dava açılmıştır.

… Vergi Mahkemesinin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararı:

3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun “İndirilemeyecek Katma Değer Vergisi” başlıklı 30. maddesinin birinci fıkrasının (b) işaretli bendinde, faaliyetleri kısmen veya tamamen binek otomobillerinin kiralanması veya çeşitli şekillerde işletilmesi olanların bu amaçla kullandıkları hariç olmak üzere işletmelere ait binek otomobillerinin alış vesikalarında gösterilen katma değer vergisinin indirilemeyeceği düzenlenmiştir.

Bu hükmün değerlendirilmesinden, faaliyetleri otomobil kiralaması olan firmaların bu amaçla kullandıkları araçlara ait alış vesikalarında gösterilen katma değer vergilerini faaliyet alanlarına ilişkin yüklenilen katma değer vergilerinden indirilebilecekleri sonucu ortaya çıkmakla birlikte ihtilaf, araç alımı esnasında ödenen katma değer vergisi oranının %18, kiralama süresi içinde hesaplanan ve tahsil edilen katma değer vergisi oranının %18, kira süresi sonunda araçların satışı esnasında hesaplanan ve tahsil edilen katma değer vergisi oranının ise indirimli oran uygulaması çerçevesinde %1 olması nedeniyle indirime konu edilemeyip yüklenilen fark verginin iadesinden kaynaklanmaktadır.

3065 sayılı Kanun’un 29. maddesinin ikinci fıkrasında, indirimli orana tabi teslim ve hizmetlerin gerçekleştiği vergilendirme döneminde indirilemeyen verginin muhtelif borçlara mahsuben iade edileceği, yılı içinde mahsuben iade edilemeyen verginin ise nakden iade edileceği düzenlenmiş olup bu düzenlemeden anlaşılacağı üzere, indirimli oranda vergilendirilen mal teslimi ve hizmet ifası için yüklenilen verginin bir yıl içinde indirilememesi halinde indirilemeyen vergiden yıl içinde teslim ve hizmetlerin bünyesine giren kısmın iadesi gerektiği açıktır.

Olayda, binek otomobil kiralama ve ikinci el araç satışı faaliyetiyle uğraşan davacı tarafından otomobil alımı esnasında genel oranda yüklenilen katma değer vergisi (%18) ile otomobilin satışı esnasında indirimli oranda hesaplanan katma değer vergisi (%1) arasında oluşan farkın iadeye konu edilmesine yasal bir engel bulunmamaktadır.

Davacı tarafından yeminli mali müşavir tasdik raporu ile başvuruda bulunulmasına rağmen, idarece gerekli incelemeler yapılmaksızın ve gerçek durum ortaya konulmaksızın, binek otomobillerin işletme olarak kullanıldığından ve bu nedenle de verginin itfa edilmiş olduğunun kabulü gerektiği varsayımından hareketle tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uyarlık görülmemiştir.

İdareyi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü tutan Anayasanın 125. maddesinin son fıkrası, yargı yeri kararı uyarınca iadesi gereken para üzerinde, idarenin tasarrufunda kalan sürede ilgilisi tarafından tasarruf edilememesinden doğan zararın giderilmesini de kapsamaktadır. İadesi gereken tutar yönünden vergi idaresi ile davacı arasındaki ilişki, iadenin yargı kararıyla hüküm altına alınması nedeniyle yöneltilen-idare ilişkisi olmaktan çıkarak borç ilişkisine dönüşmüştür. Dolayısıyla bu ilişkinin borçlusu tarafından alacaklısına, paranın tasarrufundan yoksun kalınan süre için, 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun hükümlerine göre faiz ödenmesi gerekmektedir.

Vergi mahkemesi bu gerekçeyle dava konusu işlemin iptali ile 6.605.970,68 TL katma değer vergisi iade alacağının idareye başvuru tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacıya iadesine karar vermiştir.

Davalının temyiz istemi istemini inceleyen Danıştay Dördüncü Dairesinin 20/12/2017 tarih ve E:2016/1571, K:2017/8685 sayılı kararı:

Davacı şirketin 2007 yılında aktifinde kayıtlı olan %18 oranında katma değer vergisi ödeyerek satın aldığı otomobilleri, 3065 sayılı Kanun’un 28. maddesinin verdiği yetki uyarınca Bakanlar Kurulunca belirlenen %1 oranındaki katma değer vergisini tahsil ederek 2010 yılında sattığı, bu suretle ortaya çıkan indirimli orana tabi araç satışlarından doğan iade alacakları için 05/07/2012 tarih ve 30 sayılı yeminli mali müşavir katma değer vergisi inceleme ve tasdik raporunun düzenlendiği, davacının katma değer vergisinin iadesi yolundaki isteminin yüklenilen vergilerin telafi edilmiş olduğunun kabulü gerekeceği yolundaki 30/07/2012 tarih ve 17013 sayılı işlemle reddedilmesi üzerine görülmekte olan davanın açıldığı anlaşılmıştır.

Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 28, 29 ve 30. madde hükümlerine göre binek otomobillerin iktisabında yüklenilen vergilerin indirim konusu yapılabilmesi için otomobilin işletme olarak kullanılması gerektiği açıktır. Otomobilin katma değer vergisi hesaplanmasını gerektirecek biçimde işletme olarak kullanılmış kabul edilebilmesinin de alış sırasında yüklenilen vergilerin işletme olarak kullanılması nedeniyle tahsil edilen vergilerle telafi edilmiş olmasına bağlı olduğundan dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.

Daire bu gerekçeyle kararı bozmuştur. Davacının karar düzeltme istemini reddetmiştir.

… Vergi Mahkemesinin … tarih ve E: …, K: … sayılı ısrar kararı:

Vergi mahkemesi, aynı hukuksal nedenler ve gerekçeyle ısrar etmiştir.

Temyiz Edenin İddiaları : Davacının iade talebinin Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 29/2. maddesi kapsamında değerlendirilemeyeceği belirtilerek aksi yönde verilen ısrar kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

Karşı Tarafın Savunması : Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.

Danıştay Tetkik Hakimi …. Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, ısrar kararının dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçe karşısında, yerinde ve kararın bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığından, istemin reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

KARAR :

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:

Dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçesi yukarıda açıklanan ısrar kararı, aynı hukuksal nedenler ve gerekçe ile Kurulumuzca da uygun bulunmuş olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, kararın bozulmasını gerektirecek durumda görülmemiştir.

SONUÇ :

Açıklanan nedenlerle;

1- Davalının temyiz isteminin REDDİNE,

2-… Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararının ONANMASINA,

2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 10/02/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Bu Yazıyı Paylaşın