Mahkeme Kararına İstinaden İhtirazi Kayıtla Verilen Beyannameye İlişkin Kurum Stopaj Vergi İadesi, Kararın Verildiği Tarihin İçinde Bulunduğu Dönemde Gelir Kaydı Yapılarak Kurum Kazancının Tespitinde Dikkate Alınır

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

Büyük Mükellefler Vergi Dairesi Başkanlığı

Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü

 

Sayı

:

E-64597866-125-44

03.01.2022

Konu

:

Mahkeme kararına istinaden ihtirazi kayıtla verilen

beyannameye ilişkin kurum stopaj vergi iadesinin

hangi dönemin geliri olarak dikkate alınacağı hk.

İlgi

:

19.10.2021 tarihli özelge talep formunuz.

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda; yurt dışında mukim firmalardan internet ortamında almış olduğunuz reklam hizmetleri için bu şirketlere yaptığınız ödemelerden %15 oranında vergi kesintisi yaparak ilgili dönem muhtasar beyannamesiyle beyan ettiğiniz ve ödediğiniz ancak, bu ödemelerden vergi kesintisi yapılmaması gerektiği ileri sürülerek 2020/03 döneminden itibaren ihtirazi kayıtla verdiğiniz muhtasar beyannameler için dava açtığınız ve 2020/03-08 dönemleri için mahkemenin lehinize sonuçlandığı belirterek söz konusu iadelerin şirketinizce gelir kaydı yapılarak kurum kazancının tespitinde dikkate alınıp alınmayacağı ile gelir olarak dikkate alınacaksa hangi dönem kurum kazancına ekleneceği hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6 ncı maddesinde; kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı ve safi kurum kazancının tespitinde 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hüküm altına alınmıştır.

Gelir Vergisi Kanununun “Bilanço Esasında Ticari Kazancın Tespiti” başlıklı 38 inci maddesinde; bilanço esasına göre ticari kazancın, teşebbüsteki öz sermayenin hesap dönemi sonunda ve başındaki değerleri arasındaki müspet fark olduğu, bu dönem zarfında sahip veya sahiplerce işletmeye ilave olunan değerlerin bu farktan indirileceği, işletmeden çekilen değerlerin ise farka ilave olunacağı, ticari kazancın bu suretle tespit edilmesi sırasında, Vergi Usul Kanununun değerlemeye ait hükümleri ile bu Kanunun 40 ve 41 inci maddeleri hükümlerine uyulacağı hükme bağlanmıştır.

Ticari kazancın tespitinde “tahakkuk esası ilkesi” ve “dönemsellik ilkesi” olmak üzere iki temel ilke geçerlidir. Tahakkuk esası ilkesinde, gelir veya giderin miktar ve mahiyet itibariyle kesinleşmiş olması, yani geliri veya gideri doğuran işlemin tekemmül etmesinin yanı sıra, miktarının ve işlemden kaynaklanan alacağın veya borcun ödeme şartlarının da belirlenmiş olması gereklidir. Bu esas dikkate alındığında bir gelir veya gider unsurunun, özel bir düzenleme bulunmadığı sürece, mahiyet ve tutar itibariyle kesinleştiği dönem kazancının tespitinde dikkate alınması gerekmektedir. Dönemsellik ilkesi ise, bu gelir veya giderin ilgili olduğu döneme intikalinin sağlanmasını ifade eder. Ayrıca “dönemsellik” kavramı gereği işletmeler, gelir ve giderlerini tahakkuk esasına göre muhasebeleştirmek; hasılat, gelir ve karlarını aynı döneme ait maliyet, gider ve zararlarla karşılaştırmak durumundadırlar. Bu ilke uyarınca gelir ve giderlerin ilgili oldukları dönemde kaydedilmesi gerekir.

Mahkeme kararlarında, almış olduğunuz reklam hizmetlerine ilişkin ödemelerden yapmış olduğunuz vergi kesintilerinin şirketinize iade edilecek olmasının tereddüde yer bırakmayacak şekilde ifade edilmiş olması kaydıyla, şirketinize iade edilecek tutarın kurum kazancının tespitinde dikkate alınması gerektiği tabiidir.

Bu hüküm ve açıklamalar çerçevesinde, aldığınız reklam hizmetlerine ilişkin ödemelerden yapmış olduğunuz ve muhtasar beyannameyle ihtirazi kayıtlı olarak beyan ettiğiniz kurumlar vergisi kesintilerinin mahkeme kararıyla şirketinize iade edilmesine hükmedilmesi halinde, şirketinize iadesine karar verilen vergi kesintisi ve faiz tutarının, mahkeme kararının verildiği tarihin içinde bulunduğu dönemde gelir kaydı yapılarak kurum kazancının tespitinde dikkate alınması gerekmektedir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

Bu Yazıyı Paylaşın