Bayram yazılarını yazarken bir önceki yıla bakıyorum. Neler yazmışım, neler yaşıyormuşuz, yine, yeni, yeniden nasıl bir fırtınanın ortasındaymışız. Geçen yılın yazısında şu cümle yer alıyor: “Neyin gelmekte olduğunu ne kadar idrak edebildik bilemiyorum ama, artık o zaman diliminin içindeki yolculuğumuz hızlanarak devam ediyor. Yeni ve daha sert sarsıntılara doğru.”
Elbette bahsettiğim ekonomik sıkıntılardı. O günden bugüne kadar herkes iliklerine kadar hissetti bunu. Kimimiz çaresiz parasızlıklar içinde, kimimiz işsizliklere deva bulma peşinde 2019 Ramazan Bayramı’ndan 2020 Ramazan Bayramı’na kadar geldik.
Ama aklıma, hep birlikte hayatta kalma derdine düşeceğimiz bir virüs belasıyla uğraşacağımız, karantinalara alınacağımız, yolculuk yasaklarıyla karşılaşacağımız, eğitimin kesintiye uğrayacağı, ibadetin mekân değiştireceği gelmemişti.
Yaşamadığımız ne varsa yaşadık, yaşıyoruz.
Meslek olarak yaşadıklarınızdan da fazlasını yaşadık bu süreçte. Sorumluluklarını üstlendiğimiz mükelleflerimizi, insan olarak tanıdığımız çalışanlarını, veri isteyen ve bekleyen Devlet’i, hepsini kırmadan dökmeden idare ettik. Evrak yığınları içerisinde, gelen evrakların hangi yolları izleyerek geldiğini bile bilmeden çalışmak zorunda kaldık. Bırakın belirli aralıklarla yazdığımız yazıları yazmayı, akşam sofralarında telefonda açıklama yapmaktan ailemize ayıracak vakit bulamadık.
Bulamadık ama bu tantanada evin annesinin aslında ne kadar iyi bir eğitimci olduğunu, 7 yıl sonra birlikte bu kadar uzun süre geçirdiğimiz evin kızının aslında ne kadar güzel kahve yaptığını ve evin neşesi oğlumuzun bir öpücüğünün bile aslında ne kadar kıymetli olduğunu da anladık.
Virüs sebebiyle hayatını kaybeden meslektaş haberlerinin yarattığı huzursuzluklar içinde, ama tabiî bunu belli de etmemeye çalışarak geçen şu süreçte, ilk defa sokağa çıkma kısıtlamalarıyla bir bayramı karşılar haldeyiz.
Her şeyin daha güzel olacağı beklentisiyle karşıladığımız ve uğradığımız hasarın gerçek boyutunu henüz düşünmek istemediğimiz bu günlerde, sosyal mesafeye uyarak, maskelerin ardında gözlerimizle gülmeyi öğrenmeye çalışarak, büyüklerimizi ellerinden, küçüklerimizi gözlerinden öpüyoruz.
Ramazan Bayramınız mübarek olsun.
