Psikolojimizin bozulduğunu, uyku düzenimizin kaçtığını düşündüğümüz zamanlarda sığınmış olduğumuz antidepresan limanı aslında sağlığımızı korumuyor. Üstelik bize zarar veriyor bile olabilir.
PLOS One’da yayımlanan yeni bir araştırma, bu tür ilaçları kullanmayan depresyondan muzdarip kişilere kıyasla antidepresanların, uzun vadede kişilerin yaşam kalitesini iyileştirmediğini öne sürüyor. Antidepresan kullanımının tekrar düşünülmesi gerektiğini savunan bir dizi çalışmanın en sonuncusu olan söz konusu araştırmada elde edilen bulgulara göre daha iyi terapiler, depresyonun asıl çözümü olabilir. Bu ilaçların; kilo alımı, uykusuzluk, cinsel dürtü kaybı ve hatta aniden bırakılması halinde bağımlılığa işaret eden yoksunluk benzeri semptomlar gibi istenmeyen yan etkileri olduğu biliniyor.
Almohammed ve meslektaşları makalelerinde, insanların genel refahını, özellikle de yaşam kalitelerini sadece birkaç aylığına değil yıllarca iyileştirmenin “terapinin nihai hedefi” olduğunu ifade ediyor. Bununla birlikte, antidepresanların bu hedefe ulaşmaya yardımcı olup olmadığına dair şüpheler bulunuyor. Buna göre ilaç endüstrisinin, antidepresan ilaçların etkisiz olabileceğini gösteren pek çok veriyi kendi çıkarları için yıllardır gizlediği iddia ediliyor.
2005 ve 2016 yılları arasındaki süreci kapsayan sağlık kayıtlarına göre her yıl yaklaşık olarak ortalama 17 milyon yetişkine depresyon teşhisi konuyor. Bu sayının Hollanda veya Ekvador nüfusuna eşdeğer olduğunu düşündüğümüzde durumun ciddiyeti çok daha açık bir şekilde göze batıyor. Öte yandan bu 11 yıllık veri setindeki insanların yaklaşık üçte ikisinin kadın olmasının ise gerçek hayattaki cinsiyet eşitsizliğinin, ruh sağlığına nasıl yansıdığının bir göstergesi olduğu ifade ediliyor.