Eski Ehliyetle Kaza Yaparsanız…

Aslında eski ehliyetle kaza yaparsanız, sizi direkt hem hâlâ eski ehliyetle trafikte olduğunuz için hem de kaza yaptığınız için meşe sopasıyla dövmek lazım ama ben işin yasal boyutunu anlatacağım.

Biliyorsunuz Türkiye kendi kendine sorun üretme konusunda eşi benzeri olmayan bir ülke.

Bu bizim ekmek yememize sebep oluyor orası ayrı ama bu sefer yarattığı sorun bayağı mahkemelik iş de çıkarır gibi duruyor.

Zaten bir süre bekleyip yazmamın sebebi de neler olduğunu görme isteği.

EHLİYETLER DEĞİŞİYOR

Devletimiz 2 Ağustos 2013 tarih ve 28726 Sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 6495     Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun un 23. maddesi ile 2918 sayılı Kanuna geçici madde 22’yi eklemiş ve ehliyetlerin değiştirilmesine karar vermişti.

Buna bağlı olarak 17 Nisan 2015 tarih ve 29329 Sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan  Karayolları Trafik Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik ile yönetmeliğin 87. maddesi değiştirilmiş ve mevcut ehliyetlerin 01.01.2016 tarihinden itibaren yeni ehliyetlerle değiştirilmesi için defalarca son tarih verilmişti.

Bu tarih 31 Ekim 2025 tarihinde sona erdi ve bir kez daha uzatılmadı.

Bakın 10 yıldan bahsediyoruz.

10 yıl boyunca sosyal medyada izlenmedik reels, kalp atılmadık story bırakmayan halkımızın hatırı sayılır bir kısmı yine de ehliyetlerini değiştirmedi.

Bunların ne kadarı aktif durumdadır bilemiyorum ama bu sayının 1,5 milyon civarında olduğu söyleniyor.

Genel anlamda “mala davara faydası olmayan” bu adamların yarattığı sorun aslında burada bitmiyor çünkü burada başlıyor.

ESKİ EHLİYETLE KAZA YAPARSANIZ NE OLUYOR?

Şimdi bu adamların büyük bir kısmının halen trafikte araç kullandığını hepimiz biliyoruz.

Peki eski ehliyetle kaza yaparlarsa kasko ya da trafik sigortası açısından durumları nedir?

Çünkü bu, kendilerinden çok bizi ilgilendiriyor.

Aslında 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 39/3. maddesine göre eski ehliyet diye bir kavram yok, geçersiz ehliyet var. Yani eski ehliyetle kaza yapan sürücü “ehliyetsiz sürücü”dür.

Yine Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’na göre de durum aynı.

Yani eski ehliyet hem trafikten men sebebidir hem de trafik sigortası bakımından rücu işlemi gerektirir.

Keza Kara Araçları Kasko Genel Şartları da kasko ödeme talebinin reddini gerektiriyor.

PEKİ TÜRK TİCARET KANUNU NE DİYOR?

Şimdi bütün bunlar tamam ama burada başka bir durum var.

Türk Ticaret Kanunu’nun 1401-1520 maddeleri sigorta hukuku ile ilgili.

120 madde.

Kanunun 1423. maddesinin başlığı “Aydınlatma Yükümlülüğü”. Madde diyor ki;

(1) Sigortacı ve acentesi, sigorta sözleşmesinin kurulmasından önce, gerekli inceleme süresi de tanınmak şartıyla kurulacak sigorta sözleşmesine ilişkin tüm bilgileri, sigortalının haklarını, sigortalının özel olarak dikkat etmesi gereken hükümleri, gelişmelere bağlı bildirim yükümlülüklerini sigorta ettirene yazılı olarak bildirir. Ayrıca, poliçeden bağımsız olarak sözleşme süresince sigorta ilişkisi bakımından önemli sayılabilecek olayları ve gelişmeleri sigortalıya yazılı olarak açıklar.

(2) Aydınlatma açıklamasının verilmemesi halinde, sigorta ettiren, sözleşmenin yapılmasına ondört gün içinde itiraz etmemişse, sözleşme poliçede yazılı şartlarla yapılmış olur. Aydınlatma açıklamasının verildiğinin ispatı sigortacıya aittir.

(3) Hazine Müsteşarlığı, çeşitli ülkelerin ve özellikle Avrupa Birliğinin düzenlemelerini dikkate alarak, tüketiciyi aydınlatma açıklamasının şeklini ve içeriğini belirler.

İş burada biraz karışıyor.

Şunu biliyoruz:

Sigorta şirketleri benim takip edebildiğim kadarıyla 7 Kasım 2025 tarihinde eski ehliyetlerin geçersiz sayılması sebebiyle yaşanacakları acentelerine bildirmeye başladılar. Hatta bizim ilçemizde de ben, sosyal medyada takip ettiğim bir sigorta acentemizin bunu sorumluluk bilinciyle duyurduğunu gördüm.

Gördüm ama sigorta şirketlerinin acentelerine yaptığı bildiri kanunun “aydınlatma yükümlülüğü”nü yerine getirmesine sayılır mı biraz şüpheliyim.

Bilhassa önümüzden geçen Tüketici Hakem Heyeti kararlarında öyle enteresan şeylere rastlıyoruz ki bu konu bizzat yargının önüne gittiğinde ne yaşanır tahmin etmek zor.

VE BAKIN NELER OLUYOR?

Konunun üzerinden 1 ay geçmeden ben bir başka ilde tesadüfen hazırlık aşamasındaki bir dava dosyasına göz atma imkânı buldum.

Konu birebir anlattığım şey.

Eski ehliyetle (geçersiz ehliyetle) yapılan bir kazada sigortanın kasko reddi ve trafik sigortası rücu işlemine karşı dava açılmak üzere.

Şu iddia ediliyor dava dosyasında:

“1-Evet kaza yapıldığında ehliyetimiz geçersizdi ama bu bir ehliyetsizlik durumu değildir, ehliyet iptal edilmiş değildir ki ehliyetsizlik durumu olsun, hatta parasını verdiğim gibi ehliyete ait bütün haklarım iade edilebilmektedir. Üstelik ehliyetin iptal edilmek yerine bedeli ödenerek iadesi ehliyet değişikliği işlemlerinde bir hak olarak tanınmıştır.  

2-Kazanın yaşanma sebebi ehliyetimizin o anki geçersizliği değildir. Ehliyetimiz geçerli olsaydı da bu kaza yaşanabilirdi. Dolayısıyla ehliyetimin anlık geçersizliği kazanın olup olmamasında etkili olmadığı gibi, ödeme ya da rücuda da etkili olamaz.

3-Zaten olayın varacağı nokta ve vahameti hakkında bilgilendirilmediğimiz gibi konu ile ilgili bir uyarı da yapılmamıştır.”

Nasıl ama?

YARGI BİR TARAFA DA KURUL NEREDE?

Bakın yargı bu konuda normalde sigorta şirketlerini haklı bulur ama Türk Ticaret Kanunu’ndaki “aydınlatma yükümlülüğü” her şeyi değiştirebilir.

Bütün bunların yaşanacağı az çok belliyken ve mesela muhtemel sıkıntılar benim konum olmadığı halde ilgimi çekmişken, biz ilgili kurumun konuyla ilgili düşüncelerini bilmiyoruz ama Zimbabve heyetiyle yapılan istişarelerini falan okuyoruz.

Gerçi şaşırılacak bir durum da yok.

Ne diyordu şair?

“Türkiye ağır yüktür, kemiği çatırdatır.”

Bu Yazıyı Paylaşın