İşçiler, yanında işçi çalıştıranlar ve bizim gibi meslek mensuplarının bitmez tükenmez bir konusu vardır:
2 günlük rapor alan işçilerin rapor parası.
Aslında bunun başka bir yanı da var ama o, yazının ilerleyen satırlarında ortaya çıkacak.
RAPOR PARASI
İşçiler rapor aldıklarında, Devlet işçilerin çalışamadıkları bu sürenin parasını işçilere ödüyor.
Tabiî belirli bir ölçüde ve belirli şartlarla.
Çalışma hayatında “rapor parası” olarak bilinen bu ödeme Devlet’in kanunlarında “geçici iş göremezlik ödeneği” olarak isimlendiriliyor.
5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu‘nda “Geçici İş Göremezlik Ödeneği” başlıklı 18. madde işçilerin de iş göremezlik ödeneğini düzenliyor.
Bu madde;
“Kurumca yetkilendirilen hekim veya sağlık kurullarından istirahat raporu alınmış olması şartıyla;
a) İş kazası veya meslek hastalığı nedeniyle iş göremezliğe uğrayan sigortalıya her gün için,
b) 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi ile 5 inci madde kapsamındaki sigortalılardan hastalık sigortasına tabi olanların hastalık sebebiyle iş göremezliğe uğraması halinde, iş göremezliğin başladığı tarihten önceki bir yıl içinde en az doksan gün kısa vadeli sigorta primi bildirilmiş olması şartıyla geçici iş göremezliğin üçüncü gününden başlamak üzere her gün için,
……………………………………
geçici iş göremezlik ödeneği verilir.”
diyor.
ÜÇÜNCÜ GÜN?
Bu andan itibaren maddeyi bir kez daha okursanız konuyu anlamaya başlıyorsunuz.
Devlet diyor ki, “siz hasta olup rapor aldığınızda ben sizin almanız gereken ücreti, yatarak tedavilerde yarısı oranında, ayakta tedavilerde de üçte ikisi oranında karşılarım, ama üçüncü gününden itibaren.”
İşte tartışma burada başlıyor.
Bana iki günlük bir rapor verildiyse, benim çalışamamaktan kaynaklanan zararımı kim karşılayacak?
Devlet diyor ki “ben karışmam.”
İşveren diyor ki “kardeşim çalışmayan adama ben ne parası vereyim?”
İşçi diyor ki “ben insanım hasta olamam mı?”
GELELİM İŞİN DİĞER BOYUTUNA
Şimdi ben size önce iki günlük raporu örnek olarak verdim ama gelin şu maddeyi bir daha okuyun:
Ne diyor?
“Geçici iş göremezliğin üçüncü gününden başlamak üzere.”
Yani aslında raporun toplam gün sayısı ile ilgili bir durum yok.
Yani siz 10 günlük bir rapor almış olsanız bile Devlet size ödeme yaparken 8 günlük ödeme yapıyor.
Raporunuz 15 günlük mü? Size 13 gün parası ödüyor.
2 günlük paranız yine gidiyor yine gidiyor.
Devlet diyor ki “ben karışmam.”
İşveren diyor ki “kardeşim sen zaten Devlet’ten rapor parası almadın mı?”
İşçi diyor ki “aldım ama bir sor kaç günlük aldım.”
BAKIN ÇÖZÜM NEREDE?
Çözüm bambaşka bir yerde karşımıza çıkıyor.
Türk Borçlar Kanunu’nun 409. maddesi diyor ki “Uzun süreli bir hizmet ilişkisinde işçi, hastalık, askerlik veya kanundan doğan çalışma ve benzeri sebeplerle kusuru olmaksızın, iş gördüğü süreye oranla kısa bir süre için iş görme edimini ifa edemezse işveren, başka bir yolla karşılanmadığı takdirde, o süre için işçiye hakkaniyete uygun bir ücret ödemekle yükümlüdür.”
Bu kadar açık ve net.
İşçi, kusuru olmaksızın iş görme edimini ifa edemezse, başka bir yolla da karşılanmıyorsa, işveren, hakkaniyete uygun bir ücret ödemekle yükümlüdür.
Yani bu 2 günlük raporları ya da daha uzun süreli olup da Devlet tarafından ödenmeyen raporların 2 günlük bölümünü işveren ödemelidir.
Şimdi işverenler diyebilir ki “Bu kanunlar hiç mi bizden yana olmayacak?”
Evet, haklısınız ama, bunu soracağınız kişiler biz değiliz. İşçiler hiç değil.
Bunu soracağınız yer, gayet açık, gayet net.
Sormuyorsanız kimsenin yapacağı bir şey yok.