Yanlışlıkla kredi kartı numarası yazmış değilim.
Bir şeyin şifresini yazıyor değilim.
Gizli saklı şifreli yazışma yapıyor da değilim, büyük resim falan görmeye çalışmayın.
Klavye Aykut’un eline geçmiş de değil.
Kuzenlerim torun pışpışlıyor, yeğenlerim ve kızım üniversite derdinde.
Dolayısıyla onlar da yazmadı bu başlığı.
Ve inanın bu başlığı yaklaşık 90 karakter daha uzatmak mümkün, ben uzatmak istemedim.
NEDİR BU SAYILAR?
Bu sayılar bir sigortalı işçinin hangi kanuna veya teşvike bağlı olarak işe alındığını gösteren ya da işverenin hangi teşvikten yararlandığını gösteren sayılar.
Mesela Sosyal Güvenlik Kurumu’na borcunuz varsa bu numara 00000.
Borcunuz yoksa 05510.
Diğerleri de giderek içinden çıkılmaz hale gelen bir takım teşvikler.
NEDİR BU TEŞVİKLER?
Ballandıra ballandıra anlatılan bütün bu teşvikler, aslında kendi içinde bir sürü kurallara, ortalamalara, yaşa, başa, cinsiyete, işsizliğe, işsizlik maaşı alınıp alınmadığına, İşkur kaydının olup olmadığına, şuna buna bağlı teşvikler.
Yararlanabilen az olduğu gibi, tam yararlanırken 1 işçinin işten ayrılmasıyla birlikte bozulan uygulamalar.
Öteden beri sabit sayıda işçi çalıştıranlara zaten elle tutulur bir şey yok.
Bu teşviklerin hakkında uzun uzun toplantılar da yapılıyor, ama olmuyor.
Çünkü şartlar uygulanmasına bir şekilde izin vermiyor.
İyi niyetle başlanan, ama zaman içerisinde zıvanadan çıkan, artık iş yapıyoruz diye 3-5 ayda bir “Ben yeni bir şey buldum.” edasıyla açıklanan bu teşviklerle bir yere varmak da mümkün gözükmüyor.
NE YAPILMALI?
Aslında yapılacak şey, bütün bu sayılara boğulmuş teşvik sistemini yüzlerce sayfalık genelgelerle, yüzlerce değişik örneklerle açıklamaya çalışmaktan daha basit.
Genel sigorta primlerini düşüreceksiniz.
Bir anda hem işletme maliyetleri düşecek, hem her iş yeri teşvikli hale gelecek, hem de sistemin içerisindeki işçi sayısı bir anda artacak.
Yoksa o öyle olursa bu böyle olur, ama bunun yanında şunun da şöyle olması gerekir tarzı matematikteki mantık dersi uygulamalarıyla bir yere varılamadığı, bundan sonra da varılamayacağı belli oldu.
Tabiî önce birileri teşvik başarısızlığını kabul edecek, sonra da “Neymiş bu yapısal reformlar?” umursamazlığından vazgeçilecek.
Bir mıh bir nal kurtaracak, gerisi de daha hızlı gelecek.