Yüksek Öğretim Kurulu’nun 26/03/2020 Tarihli Basın Açıklaması

Değerli basın mensupları….

Bildiğiniz gibi 12 Mart tarihinde Devletimizin kararıyla üniversitelerimiz, diğer okulllar gibi eğitim öğretime ara verdi. Bunu takiben 23 Mart tarihi itibariyle eğitim öğretimin kesintiye uğramaması ve uygulamada birlik düşüncesiyle verilen bu ara sonlandırıldı ve bir hafta sonra eğitim öğretim dijital ortamda, uzaktan ve açıktan öğretim ile başlatıldı.

Bu salgın Çinde ciddi boyutlara ulaştığından itibaren YÖK olarak dünyada yükseköğretim alanında iyi olan ülkelerin ilgili bakanlıklarının ve sıralamalarda en önde yar alan üniversitelerin salgın karşısındaki açıklamaları ve uygulamaya sokmaya çalıştıkları önerileri mercek altına aldık ve iyi örnek aradık. Önerilen tedbirler, YÖK olarak uygulamaya koyduklarımızdan farklı değildir. Pek çok ülkede halen bir belirsizlik ve üniversite hayatı ile ilgili bir kaos sürmektedir. Zira bu salgın ile ülkelerin öncelikleri değişti.

YÖK olarak bu zor sürecin geleneksel yöntemlerle sürdürülemeyeceğini biliyoruz. Bundan dolayı bu mücadeleyi farklı bir kulvarda sürdürmemiz gerektiğini düşünerek bir yıl önce başlattığımız uzaktan öğretim ve dijital öğrenme imkanlarını devreye soktuk. Bu gün dahil her gün binlerce materyal öğrencilerimize dijital ortamda sunulmakta, her gün yeni sanal sınıflar devreye sokulmaktadır.

Diğer taraftan açık öğretim fakültelerindeki  eğitim öğretim de devam etmektedir. İlavaten bu üç üniversitemizin katkılarıyla açık öğretimdeki programlarının ders materyallerini dijital ortamda YÖK Dersleri Platformu adı altında bütün üniversitelerimize açtık. Bu platform diğer üniversitelerimizin de katkılarıyla sürekli gelişmekte ve zenginleşmektedir. Bu platform bilginin ve bilimsel birikimin paylaşımına önemli katkı sunmaktadır.

Değerli basın mensupları…

Dünyada Kovid-19 salgını bütün hızıyla devam etmektedir. Bir süre daha evde kalmak, devletimizin beyanlarına uygun bir şekilde sosyal faaliyetlerimizden feragat etmek sadece başımızın tacı  yaşlı insanlarımız için değil istikbalimizin teminatı olan gençler de dahil bütün yaş grupları için elzemdir. YÖK olarak üniversitelerden istediklerimiz bu çerçevede şekil bulmaktadır.

Bilindiği gibi,  yükseköğretimin kendisine has özellikleri bulunmaktadır. Yükseköğretim eşitlilik, farklılık, özgünlük  temelinde yükselir. Bu onu daha faal ve operasyonel kılar. YÖK’ün son yıllarda sergilediği çevik yönetim ile Türk yükseköğretiminin zeminini, asgari standartlarını muhkem kılması, üniversitelerimizin yetkinliği ile birleştiğinde bu küresel ölçekteki tehdit ve tehlikeyle de mücadele etme konusunda farklı imkanlar ortaya çıkarmaktadır. Ayrıca  geçtiğimiz yıllarda Yeni YÖK olarak başlattığımız Dijital Dönüşüm ve Açık Bilim projeleri bu konuda üniversitelerimize yardımcı olmaktadır. Yetki devri süreçleri ile gelişimini desteklediğimiz üniversitelerimiz ülkemizde aslında sağlam bir zeminde durmaktadır. Bu olağanüstü günlerin yaşandığı süreçte pek çok ülkeye göre neyi nasıl yapabileceğini çok daha iyi bilen Devlet – Vakıf  üniversitelerimiz bulunmaktadır.

Değerli basın mensupları…

Evet, dünyadaki üniversite sıralamalarında ilk yüzde bulunan üniversitelerin bile öğrencilerine net bir şekilde yol haritası sunamadığı bir ortamdayız. Dünyanın çeşitli ülkelerinde salgın sırasında okulların ve yükseköğretim kurumlarının yaklaşımlarını ve aldıkları önlemleri incelediğimizde, yükseköğretim kurumlarının salgın süresince eğitime devam etmediğini veya dijital ortamda devam ettiğini tespit ettik. Dünya genelinde 150’den fazla ülke çeşitli derecelerdeki üniversitelerini kapatmıştır. Bazı ülkelerde üniversitelerin bir kısmı kapalı iken bir kısmı kendi kararıyla açık. Fakat büyük ölçüde hakim olan durum belirsizliktir. Salgının tatil dönemine denk geldiği ülkelerde dönem açılışları, belirlenemeyen ileri tarihlere bırakılmış durumda. Avrupa’da Almanya gibi bazı ülkeler Bahar Döneminin açılışını erteleyenler, yani eğitim öğretimi bahar döneminde sürdürmek için tatil edenler arasında. İsveç ve Fransa’da eğitime ara verildiğini görüyoruz. Kore’de üniversitelerde online eğitim teşvik ediliyor. Üniversite özelinde bakacak olursak belirsizliklerin sürdüğünü, sadece dijital ortamları tavsiye ile yetinildiğini görüyoruz. Mesela Harvard Üniversitesinin de salgın sırasında yüzyüze eğitimi durdurduğunu, kampüsteki derslerini dijital ortamda yürütmek üzere teşvik ettiğini biliyoruz.

Böyle bir ortamdan toplumun bütün katmanlarının, iş dünyasının, sanayinin, turizmin, ekonomik faaliyetlerin, hatta dış politikaların etkilendiği ortadadır. Avrupa Birliği gibi küresel projelerin bile anlamını kaybettiği bu süreçten üniversitelerin, bilimin, akademinin etkilenmemesi gibi bir durum söz konusu olamaz. Fakat bize düşen bilimsel süreçlerin, akademik faaliyetlerin en az hasarla bu badireyi atlatmasına çalışmaktır. Zira bütün devletlerin şu veya bu oranda, ama mutlaka zararla ve hasarla çıkacağı bu süreç sonlandığında en büyük görev yine bilime ve akademiye düşecektir.  Onun için Devletimizin bilim çarkı hiçbir zaman durmamalıdır; yavaşlayabilir, bir başka surete evrilebilir, pek çok yararlı husustan bir süreliğine vazgeçilebilir.  Ama bu çark tamamen durmamalı…Türk yükseköğretimi pek çok ülkede olmayan bir tecrübeye sahiptir. Bu tecrübe bugünler içindir ve bu tecrübeden azami oranda istifade etmekteyiz.

Bugün YÖK Genel Kurulumuzda bazı hususlarda kararlar aldık.

Bu sene Bahar dönemi eğitim öğretim sürecini sadece uzaktan eğitim, açık öğretim ve dijital öğretim imkanları ile sürdürmeye karar verdik. Yani bahar döneminde yüzyüze eğitim yapılmayacaktır.

Üniversitelerimiz yukarıda zikrettiğimiz uzaktan eğitim, açıköğretim ve dijital öğretim imkanları altında sunamayacakları programları/dersleri ve uygulamalı dersleri yaz aylarında belirledikleri takvim içinde tamamlayacaklardır. Diğer bir ifade ile bu program ve dersler için bahar dönemi takvimini yaz aylarına taşımış oluyoruz. Türk yükseköğretiminin yaz okulu tecrübesi üniversitelerimiz için son derece değerli bir imkan sunmaktadır.

Yaz okulunun bitiş tarihleri gözönünde tutularak önümüzdeki yıl eğitim öğretim takvimini belirleyeceğiz. Bu hususta da geçmiş yıllarda sıradışı durumlarda gerçekleştirdiğimiz uygulamalar ve tecrübeler ışığı altında bu konuyu rahatlıkla yönetebileceğimize inanıyoruz.

Dolayısıyla şunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Kontrolden çıkan bir durum sözkonusu olmadan inşallah bu olağanüstü zor süreci yöneteceğiz ve en az hasarla atlatacağız.

Kampüslerde rektörlüklerce gerekli görülmeyen durumlar dışında öğrenci bulunmaması en doğru olandır. Bu konuda üniversitelerimiz gerekli tedbirleri alacaktır.

İdari ve akademik personelin ise asgari oranda ve seyreltilerek görevlerini yapmaları için gerekli tedbirlere dair bir müddetten beri yönlendirmelerimiz ve kararlarımız bulunmaktadır. Üniversitelerimiz ile daimi olarak 7/24 irtibat halindeyiz.

Bugün gençlerimizden istediğimiz dünyanın ve ülkemizin yaşadığı bu fevkalade zor süreçte,  mesuliyetinin idrakinde  bir vatandaş olarak, sağlık alanında yapılan bütün ikazları dikkate almaları ve bu süre içinde kendilerini geliştirebilecekleri, kültür dünyalarını zenginleştirecekleri kaynaklara yönelmeleridir. Herşeyin daha önceki gibi yürümesini ve rutinin değişmemesini beklememeliler. Dünya iki ay önceki dünya değildir. Bugün farklı bir dünya var. Kurallar değişti, demokrasinin bayraktarlığını yapan devletlerin en basit insan haklarına bile  kamu yararı için kısıt getirdiği günleri yaşıyoruz. Dolayısıyla gençlerimizin de beklentilerilerinin ve taleplerinin  bu çerçevede olması lazımdır. Bilmelidirler ki Amerika ve Avrupa ülkelerinde öğrencilerin eğitim öğretimleri de sonlandı, bir kısmı ise uzaktan öğretim ve dijital öğretimi hocalarına tavsiye etti. Fakat bir çoğu sadece üniversiteleri kapattı ve belirsizlik ortamı sundu öğrencilerine.

Bizler de biliyoruz ki, uzaktan öğretim ve dijital öğretim yöntemleri örgün öğretimin alternatifi olamaz. Üniversite hayatı eşsiz bir sosyalleşme ortamıdır. Fakat sevgili öğrencilerimiz… Yaşadığımız bu olağanüstü günlerde örgün öğretime ara vermek durumundayız. Bu süreçte dijital imkanlardan sizler için sonuna kadar istifade etmek istiyoruz. Bazı programlar uzaktan öğretimle, açık öğretimle sürerken bazıları yaz okuluna kalabilir. Bu yeni durumu kabullenmek durumundayız. Ayrıca  her bir programın doğası nasıl farklı bir talebelik öngörüyorsa burada da üniversitelerimizin bölümden bölüme farklı uygulamalarını anlayışla karşılayın. Bu uygulamalarda önceliğin sizlerin sağlığınız olduğunu, ülke çapında bir pişmanlığa düşülmemesi için bu tedbirlerin alındığını bilin.

Değerli basın mensupları…

Diğer bir konu da YKS…

YKS’nin,  25-26 Temmuz tarihlerinde yapılması kararlaştırılmıştır.  Bu kararı almamızdaki neden tedbirli olmak ve öğrencilerimizin daha salim ve dingin bir zihinle hazırlanarak bu imtihana girmesidir. ÖSYM ile bu takvimi birlikte sürdürüyoruz. Öğrencilerimiz ve ailelerimiz rahat olsun. Bu konudaki planlamalarımız tamamdır.

YKS’de sorulacak müfredat ile ilgili önceliğimiz bugünün gerçeklerinin yansıdığı bir şekilde öğrencilerimizin lehine olanı aramaktır. Sınavda sorulacak sorular, bu soruların kapsamı ve alanları Milli Eğitim Bakanlığı ile uyum içinde onlardan gelen tekliflere göre şekillenecektir.  Yükseköğretime giriş sınavlarının ortaöğretimi desteklemesi gerektiğinin farkındayız. Sınava girecek öğrencilerimiz şu açıdan rahat olsunlar. Daha önce yapılan çerçevede bir sınav olacaktır. Fırsat eşitliği ve sosyal adalet bizim vazgeçmeyeceğimiz bir esasımızdır.

Ve Sevgili  öğrencilerimizi canları gibi seven değerli anne babaları ve aileleri…

Lütfen şuna inanın.. Gençlerimiz için bu zor günlerde en iyisini sürekli arıyor ve yapmaya çalışıyoruz. Onların bu süreçten en az şekilde etkilenmesi için gayret ediyoruz. Dünyadaki üniversitelerde bu konuda ne oluyor, ne tür kararlar alınıyor, sürekli izliyoruz.  Geleceğe yönelik planlamalar yapıyoruz ve tedrici bir şekilde bunları hayata sokuyoruz. Şu an kontrollü bir süreç izlemekteyiz. Bu günleri de hep birlikte birbirimize kenetlenerek, dikkat, anlayış ve sabır ile aşacağız inşallah.

PROF. DR. M. A. YEKTA SARAÇ

YÜKSEKÖĞRETİM KURULU BAŞKANI

Bu Yazıyı Paylaşın