Geçtiğimiz hafta bir haber yayımlandı. Başlığı “2017’de Vergi Rekoru Kırılacak.” Gerçi Özel Tüketim Vergisi icat edildiğinden beri yeni vergiler çıkartmaya gerek kalmıyor. Hedefinde şaşma mı var, hemen ÖTV’yi artırıyorsun hedefi tutturuyorsun ama, bu sefer hedef vergi rekoru kırmak olduğuna göre belki yeni vergi kalemleri de gelebilir. Madem yeni vergiler aramak icap edecek, o zaman Türkiye’nin geçmiş tecrübelerinden istifade etmekte yarar var. Bakın geçmişte hangi vergiler gündeme gelmiş:
BEKÂRLIK VERGİSİ
Yozgat Milletvekili Süleyman Sırrı İçöz, yememiş içmemiş düşünmüş taşınmış 18 Mart 1929 tarihinde Meclis’e Bekârlık Vergisi Kanun Teklifi vermiş. Aslında ondan önce de bu teklifler konuşulmuş ama hiç biri Süleyman Sırrı Bey’inki kadar yankı uyandırmamış.
ASANSÖR VERGİSİ
11 Şubat 2002 tarihinde Asansör Vergisi konuşulmuş. Ayıplanmış. Gerçi bugünkü asansörlerin yeni yönetmeliğe uygun hale getirilebilmesi için istenen paralardan çok farklı değil ama, en azından bugünkünün bir gerekçesi var. Neyse ki o dönemde çok üstelenmemiş.
SEYAHAT VERGİSİ
Gelir dağılımındaki dengesizliği gidereceğiz diye yeni vergiler düşünülmüş. 14 Nisan 1978 tarihli gazetede seyahat vergisinden bahsedilmiş. Bugün yeni bir vergi halkın umurunda bile değil, ama o gün panik yaratmış.
GERDEK VERGİSİ
Bunun gazete kupürünü bulamadım. Bu vergi aslında Osmanlı döneminde alınmış. Osmanlı’da ”arusiye” denilen düğün ve gerdek vergisi varmış. Vergiyi kadılar tahsil edermiş. Ödemeyen de gerdeğe giremezmiş. Zenginden bir altın, fakirden on iki akçe, orta halliden ikisinin ortası bir ödeme alınırmış. Toprak sahibinin de arazisinde yaşayanların evlenmesi halinde vergi alma hakkı varmış. Verginin miktarı gelinin bakire olup olmamasına göre değişirmiş. Bakire için 60, dul kadın için 30 akçeymiş. Gayrimüslimler bu miktarların yarısını verirlermiş. Göçebeler vergilerini para ile değil, koyunla öderler ve ödeme yapmadan gerdeğe giremezlermiş. Cumhuriyet döneminde henüz bunu öneren biri olmamış.
Bakalım şu ahir ömrümüzde daha ne vergilerle karşılaşacağız.