Tam 30 yıldır her aralık ayı Türkiye ve dünya ekonomisi ve piyasaları hakkında tahminlerimi kıymetli ve kanıma susayan izleyici kitlemle paylaşırım. Bu 30 yılda yazdıklarımın hiç biri doğru çıkmadı. Peki niye göle maya çalıyorum? Çünkü, ben köktendinci bir Etkin Piyasalar müridiyim. Eğer ben yazmasam, Goldman Sachs yazmazsa, Işık Ökte yazmazsa, Tuncay Turşucu yazmasa, yatırımcı nasıl bilgi bulup da fiyat belirleyecek?
Kendimi milyonlarca uzmanın küçük coşkulu dereler gibi bilgi dağarcıklarını Eksiksiz Enformasyon Nehri’ne akıttığı bir deltanın küçük bir ırmağı olarak canlandırıyorum. Benim nehre saldığım toksik atıklar, suyu kirletmeye yetmeyebilir, ama mühim olan denemek değil mi? Sayın Erdoğan da benim gibi yapmıyor mu? Yeni Ekonomi Modelinin (YEM) bir diğer adı da “BDB”. Açılımı “Bir Deneyelim Bakalım”.
30 yıllık kahinlik tecrübemle en zorlandığım yıl olacak 2022. Çünkü, kendimi yerçekiminin gerçek olmadığını ispat etmek için gökdelenin 150ci katından paraşütle aşağıya fırlatan çılgın bilim insanına benzetiyorum. Tam 50ci kata varmış ki, camı açan bir muzur “Hocam deney nasıl gidiyor” diye sormuş hınzırca. El-cevap “Şu ana kadar bir sorun yok”.
Ne demek istiyorum? Halihazırda MGK politikası olan Yeni Ekonomik Modelinin (YEM) yıl boyunca süreceğini varsaysam, ekonomi hakkında tahmin çok kısa ve görsel olacak. İşte aşağıda:
Piyasa öngörüm de basit ve kurnazca:
Bu deney Türkiye’yi Hiroşima’ya benzeteceğine göre, yıl boyunca sürecek varsayımı anlamsız olur. Onun yerine, Saray’da hala aklın zerresi dahi olsa kalmıştır duası eşliğinde: YEM Şubat sonunda terkedilecek diyorum.
İyi de yerine ne gelecek? Erdoğan Türkiye’yi Çin’e çevirmekten vazgeçse de, herhalde faiz inadı sürer diyerek, TCMB’nin dövize güçlü ve kararlı müdahale ettiği bir rejime geçeceğimizi tahmin ediyorum. Eğer yılbaşında açıklanacak zamların vatandaşa kısmen de olsa ferahlık getirmesi isteniyorsa, devalüasyon-enflasyon bağını koparmak yetmez. Döviz kurunun dez-enflasyon da üretmesi gerekir. Türkiye’nin cari açığı kalmayacağı ve tüm yabancı para da kaçtığına göre, dolar/TL’yi 10.00-11.30 bandında fixlemek mümkün.
En son varsayım ise erken seçim olacak mı sorusuna verilmesi gereken cevap. Bana göre, bu hükümet Haziran’ı çıkartmaz, ama takip ettiğim uzmanların çoğunluk görüşünü varsayım olarak benimsedim: Erken seçim Ekim 2022’de yapılacak.
Temasta bulunduğum “dış güçler” ve Yahudi lobisinin maşası basın organlarına göre, Erdoğan ve AKP-MHP iktidardan giderse, sisteme acaip para yağacak. Eğer bu malum dış güçler, algı operasyonunda beni kurban seçmedilerse, erken seçim sonrası ekonomik panorama olumlu anlamda çok daha farklı görünür. Dolayısıyla, tahminlerim erken seçime kadar geçerli.
Şimdi, başlayalım. Temel senaryomuz şöyle: Faiz indirimleri yeni yılda duracak (politika faizi %12’de kalır), TCMB döviz satışları yoluyla dolar/TL’yi 10.00-11.50 bandında istikrara kavuşturacak. Bu senaryoda, 2021’den biriken maliyet artışları enflasyona yansır ve Mart’ı görmeden TÜFE’de %30’u görürüz. Fakat, bu seviye tavan olur. 2Ç2022’de enflasyon yatay seyreder, yazın malum nedenlerle geriler, 4Ç2022 sonunda ise enerji fiyatlarının alacağı şekle göre yılı %20-25 bandında bitirir.
2 nedenden dolayı cari açık sorunumuz olmaz. İlkin, YEM iç talebi Tahtalıköye göndereceği için, enerji, ilaç ve gıda dışında ithalat sıfırlanır. Fakat, AB ve Arap ülkelerinin 2022 yılında da devam etmesi beklenen büyümesi sayesinde ihracatta dolar bazında %10-15 artış beklerim. 2022 turizm geliri beklentileri yine abartılı, $30 milyar hedefi tutmaz. Fakat $24-25 milyar makul.
Cari açık vermeyeceğiz derken 2ci gözlemim de şu: Biz cari açık vermek istesek de, dünya artık bize borç verecek kadar aptal değil. Hatırlayalım, 2022 yılında kredi notumuz en az bir basamak daha düşecek ve global finansal koşullar sıkılaşacak.
TUIK verilerine göre (gülümsedim) 2021 yılını %10 civarında bir reel büyüme ile kapatacağız. 2022 yılında ise 1Ç’de derin bir resesyona şahit olacağız. 2Ç2022’de Ç/Ç büyüme çok cılız olur, 3Ç ve 4Ç’de trende dönüş başlar. Hepsini toplasam, konsensusa yakın bir rakam elde ediyorum: %3.
2021 yılında %10 büyürken çok az istihdam üreten bu ekonomi, %3 büyümeyle daha fazlasını beceremez. İşgücüne katılım oranları çok oynak, ama TUIK’in bu sene açıklamaya başladığı geniş kapsamlı işsizlik 2022 ortalamasında %20’nin altına düşmez.
Kahreden bir enflasyon, kur belirsizliği ve dış alıcı eksikliği yüzünden, 10 yıl vadeli DİBS getirisinin %30’lara kadar çıkması gerekir. Ama, alıcılar “elleri mahkum” pozisyonunda BES ve ticari bankalar. 1Ç-3Ç sonu arasında 10 yıl vadeli getiride zirve en fazla %23-24 olur. Son çeyrekte yeni hükümetin karakteri ve küresel akımlarının etkisiyle %20’nin altını görebiliriz.
Borsa’yı bekleyen en önemli risk MSSCI Gelişmekte Olan Piyasalar (GOP, Ülkeler = GOÜ) Endeksi’nden kovulup, Frontier Market (Jungle Piyasalar) statüsüne indirgenmek. Bu durumda pasif endeks fonları net-net $2.5 milyar çeker Borsa’dan. Fakat yerli ilgisi bitmeyecek, çünkü enflasyona karşı en iyi korunma ikinci el araba değil, hisse senetleri. Faizlerin yıl boyunca suni olarak düşük tutulduğu bir ortamda, BİST-100 %30 civarında prim yaparsa şaşırmam. Ama, muhalefet başkanlık ve TBMM’ni ele geçirirse, 2021-2022 sonu arasında EN AZ %50 dolar bazında prim beklerim.
CDS’ler YEM çağında EN AZ 600 baz puanı görecek. Fakat döviz kurunun kontrol altına alındığı bir ortamda, 450 düzeyine döneriz. Daha fazla inmez, çünkü kur riskinin yerini yıl boyunca artacak bütçe açıkları alacak. Eurobond’larda prim var ama, ama vade riski almaya değmez. Kısa vadeliler hem durulan dövizden destek alır, hem de sundukları GOÜ’e göreceli yüksek getiriden. Fakat, uzun vade global finansal koşulların sıkılaşması ile çok oynak seyreder. Hata, bir miktar daha değer kaybedebilir.
İşte ise 800 kelimede Türkiye’nin 2022 hikayesi. Boz boz harca.
Kaynak: paraanaliz.com-Atilla Yeşilada