Şükrü Kızılot Anısına…

Bugün 22 Ağustos. Bu toprakların yetiştirdiği en değerli insanlardan biri olan Şükrü Kızılot’un vefatının ikinci yılı. En değerlilerinden biri, çünkü yetiştirdiği bütün insanları bir kenara bırakacak olsak bile, işini en iyi yapanlardan biri.

Anmak, ama daha da önemlisi unutmamak adına eminim ki ilerleyen yıllarda daha da önemli girişimlerde bulunulacaktır. Benim elimden gelen, “görmeyi” öğreten Şükrü Kızılot’un Sözcü Gazetesi’nde Nil Soysal’a anlattıklarını bu yazıya taşımak olacak bu yıl. Saygı ile.

[mks_separator style=”solid” height=”2″]

Şükrü Kızılot’ta fıkra çok.. Anekdot çok. Hoca’nın ününe ün katan mizah yönünü bilmeyen de yok. Ama bir pazar yazısı sonrasında savcılığa çağrılınca “Bu olay bana ders oldu. O gün bugündür böyle yazılara girmiyorum” diyor.

Maliye ve vergi deyince Türkiye’de akla gelen ilk isim hiç kuşku yok ki Prof. Dr. Şükrü Kızılot. Dile kolay; Hoca’nın bu alanda yazılmış tam 58 kitabı var.

Ama Hoca’nın ününe ün katan mizah yönünü de hemen hemen bilmeyen yok. İşte Kızılot Hoca ile bu kez tamamiyle mizah tadındaki sohbet için bir aradayız. Hoca’da fıkra çok.. Anekdot çok… Peki ya yaşanmış olaylar? Onlar daha da çok…

Konu “Viagra” ve söz Hoca’da:

“Antalya’da bir muhasebeci anlattı bu olayı bana. Dedi ki; ‘SSK’dan bir teftişim var. Gidiyorum, geliyorum olmuyor. En sonunda SSK müfettişi insafa geldi ve ‘Arkadaş ben senin işini bitiririm ama, sen bana bir tane 100’lük Viagra getir!’ Ben de gittim eczaneye, aldım getirdim. O da işimi halletti. ‘Yani Hocam artık rüşvetin türü değişti. Para yerine Viagra veriyorsunuz…’ dedi.”

‘İhbar kabul ettik’

Şükrü Hoca, bu ilginç anekdotu bir pazar günü kendi köşesinde yazmış. İşte ne olduysa da ondan sonra olmuş!

“Bir de baktım savcılıktan bir kağıt. Beni çağırıyorlar! Gittim; ‘Buyurun efendim, beni çağırmışsınız’ dedim.

Savcı; ‘Pazar günkü yazınızı ihbar kabul ettik, o sigorta müfettişi hakkında dava açacağız. Adını söyleyin..’

Dedim ki; ‘Vallahi bana da biri anlattı. Adını filan da vermedi. Anlatanın adını bile hatırlamıyorum’. Ama bana da ders oldu. O gün bugündür böyle yazılara girmiyorum. Çünkü anladım ki; bir kamu görevlisi ile ilgili yazıları savcılık ihbar kabul ediyor…”

Kanun maddesini değiştirten Anadolu kadını

Bir başka anekdotu anlatıyor Şükrü Hoca:

“Sekreterim dedi ki; ‘Bir kadın geldi. Yanında da 10 yaşlarında bir çocuk var. Israrla sizi istiyor.’ Gelsin bakalım dedim. Geldi, ama beni tanımıyor. Dedi ki; ‘Bankada kocamdan gizli 60 bin liram var. Faiz alıyorum. Ama şimdi bir kanun varmış; kadınlar faiz gelirlerini kocalarına bildirecek, vergisini ödeyecekmiş.’ ‘Evet’ dedim. ‘Aile reisi beyanı bunun adı.’ Dedi ki; ‘Söylersem bu parayı elimden alır. Hatta beni boşar…”

Hoca yazıyormuş

Hoca sormuş: İyi de benden ne istiyorsun?

“Ağabey ben öğrendim, kanunları sen yazıyormuşsun. Bir yazar mısın; kadınlar kendi gelirlerini beyan edecekler diye” demiş!

Hoca; “Ben kanunları yazmıyorum, açıklamalarını yazıyorum. Kanunlar Meclis’ten çıkıyor” diye diretse de kadıncağızı inandıramamış. Ama bu arzusunu dönemin Maliye Bakanı Zekeriya Temizel’e iletip, kanun maddesinin değişmesini sağlamış:

“Türkiye’de kanun maddesini, bir Anadolu kadını değiştirtti. Türkiye bunu bilmiyor. Şu anda bütün kadınlar muhtemelen okuma yazması bile olmayan bir Anadolu kadınına borçlular gelirlerinin kocaları tarafından bilinmemesi ve beyan edilmemesini içeren bu kanun maddesini..”

Kayahan’ın minibüsü

Kayahan aramış bir gün Hoca’yı: “Bir minibüsüm var. Şirkete kayıtlı. Bozuldu, tamir ettirdim. Bu masraflı şirkete yazabilir miyim?”

Hoca’da; “Yazarsınız tabii” demiş. “Ben de yazdım zaten” diyen Kayahan, diğer soruya geçmiş: “Ben sahneye çıkıp para kazanıyorum ve şirkette çalışan insanlara maaş ödüyorum ve devlete vergi ödüyorum. Peki ben arızalanırsam giderlerimi de masraf gösterebiliyor muyum?”

Hoca soruya şaşırmış ama yanıtlamış: “Hayır!” Ünlü sanatçı ile geçen konuşmanın devamını Hoca anlatıyor:

“Kayahan nedenini sordu haklı olarak. Dedim; ‘Kanun böyle. Kişisel masraf yazılamaz, minibüs masrafı yazılabilir.’ Kayahan çok sinirlendi; ‘Bu ne biçim kanun. Asıl ben önemliyim’ dedi. Aslında çok haklı. Ama bu da kanunlardaki boşluklardan biri işte..”

Bu Yazıyı Paylaşın