YARGITAYONBİRİNCİ CEZA DAİRESİ
Esas | : 2016/2597 |
Karar | : 2018/2523 |
Tarih | : 22.03.2018 |
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Vergi Usul Kanununa Aykırılık
HÜKÜM : Beraat
Sanıklar hakkında vergi suçu ve vergi tekniği raporu ile mütalaaya uygun olarak “2006, 2007, 2008, 2009 ve 2010 takvim yıllarında sahte fatura düzenlemek ve kullanmak” suçlarından açılan kamu davasında; sanıkların savunmalarında suça konu faturalardaki alış ve satışlarının gerçek olduğunu, atılı suçları kabul etmediklerini belirtmelerine karşılık, dosyada mevcut 11.11.2011 tarihli VDENR-2011-2875/129 sayılı Vergi Tekniği Raporunda; “mükellef kurumun işyerinde yapılan yoklamalarda işyerinin kapalı olduğu ve iş yerinde faaliyetin söz konusu olmadığına ilişkin tespitlerin muhtelif tarih ve sayılı tutanaklarla vergi dairesi müdürlüğü tarafından tespit edilmesi, mükellef kurumun 30 m2 büyüklüğünde iş yerinin olması, şube ve deposunun bulunmaması, binek otomobil haricinde aracının ve demirbaşının olmaması, işçi çalıştırmaması ve 50.000 TL gibi küçük miktarlı sermeyesinin olmasına rağmen 2006, 2007, 2008, 2009 ve 2010 hesap dönemlerinde milyonlarca liralık ciro elde etmesinin iktisadi, ticari ve teknik icaplara uygun olmaması, mükellef kurumun yasal defterlerini boş ibraz etmesi, dönemler itibariyle vergi dairesine verdiği beyannamelerde bazı dönemlerde ödenecek vergi beyan etmesine karşın ödenmesi gereken vergileri ödememesi, mükellef kurumun Ba-Bs beyannameleri ile KDV matrahları arasında uyumsuzlukların olması, mükellef kurumun 2006, 2007, 2008, 2009 yılları kurumlar vergisi beyannamesi ekinde yer alan gelir tablosunda çok yüksek tutarlarda ciro beyan etmesine rağmen ödenecek kurumlar vergisinin yapmış olduğu ciroya göre küçük bir meblağdan ibaret olması ve 2010 yılı kurumlar vergisi beyannamesini vermemesi, mükellef kurumun iş yerine yapılan yoklamalar sonucunda 05.05.2009 tarihinde iş yeri adresinde bulunamaması ve başka yerde faaliyette bulunduğunun tespit edilememesi sonucunda 30.04.2010 tarihinde bağlı bulunduğu vergi dairesince mükellefiyetinin terk ettirilmesine rağmen yoklama tarihi ve resen terk tarihinden sonra da fatura bastırmaya ve yüksek miktarlı faturalar düzenlemeye devam etmesi, mükellef şirketin inşaat malzemelerinin yanı sıra yüksek miktarlı nakliye, vinç kiralama ve kömür faturası düzenlemesine rağmen mükellef kurumun alış faturalarına bakıldığında vinç kiralama işlemini ve kömür alışlarını haklarında sahte belge düzenlediğine dair VTR düzenlenen şirketlerden temin etmiş olması, mükellef kurumun düzenlemiş olduğu faturaların cilt koçanlarında sıra numarası takip edilmeden gelişigüzel belge düzenlendiği, yine mükellef kurumca 39951 sıra numarası ile başlayan fatura cildinde boş olan faturaların birinci nüshalarının koparılmış olduğu, 2. ve 3. nüshalarının ise boş olduğu, sahte belge ticareti yapan şirketler tarafından mükellef kurum adına düzenlenen bazı faturaların seri ve sıra numaralarının aynı, fatura tutarlarının ve mal cinslerinin farklı olduğu, bir nüshasının asıl diğer nüshasının fotokopi olduğu, söz konusu faturaların boş olarak fotokopilerinin çekildiği ve boş olan fatura asılları yazıcı ile ve fotokopilerinin ise elle daha sonra doldurulduğu ve mükellef kurum tarafından bu sahte faturaların bilerek kullanılması, mükellef kurumun haklarında sahte belge düzenlediği tespit edilen mükellefler adına fatura düzenlemesi,” sebepleriyle mükellef kurumun 01.01.2006 tarihinden itibaren gerçek bir ticari faaliyetinin bulunmaması, komisyon geliri elde etmek amacıyla piyasaya sahte fatura satan paravan bir şirket olması, bu tarihten itibaren düzenlemiş olduğu tüm belgelerin sahte olarak değerlendirilmesi gerektiğinin belirtilmesi karşısında, öncelikle sahte fatura düzenlemek ve kullanmak suçlarında suçun maddi konusunun fatura olması, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 227. maddesinin 3. fıkrasındaki “Bu Kanuna göre kullanılan veya bu Kanunun Maliye ve Gümrük Bakanlığına verdiği yetkiye dayanılarak kullanma mecburiyeti getirilen belgelerin, öngörülen zorunlu bilgileri taşımaması halinde bu belgeler vergi kanunları bakımından hiç düzenlenmemiş sayılır” şeklindeki düzenlemeye göre de faturaların Vergi Usul Kanununun 230. maddesinde öngörülen zorunlu bilgileri içermesinin gerekmesi dosyada sadece sanıkların ortağı oldukları …. … Malz. Nak. İnş. Paz. San. Tic. Ltd. Şti. adına düzenlenen faturaların onaylı suretlerinin bulunduğu, suça konu diğer takvim yıllarına ilişkin sanıkların düzenledikleri ve kullandıkları iddia olunan faturaların asılları ya da suretlerinin dosya içerisinde bulunmadığı ve dosyada hangi yıla ait olduğu belirtilmeyen bir takım faturalara ilişkin adli emanet kaydının bulunduğu anlaşılmakla, öncelikle adli emanetin 2011/11957 sırasına kayıtlı faturaların duruşmaya getirtilerek şirketin düzenlediği ve kullandığı iddia olunan suça konu her takvim yılına ait kanaat oluşturacak sayıda olup olmadığının ve incelenerek kanunda öngörülen şekil şartlarını taşıyıp taşımadığının tespit edilmesi, adli emanette yer alan faturaların suça konu her takvim yılına ait kanaat oluşturacak sayıda olmadığının tespit edilmesi halinde ise, ilgili vergi dairelerinden araştırılarak suça konu takvim yıllarına ait fatura asıl ya da örneklerinden de kanaat oluşturacak sayıda temin edilip dosya arasına konulması, incelenerek kanunda öngörülen şekil şartlarını taşıyıp taşımadığının tespit edilmesi, faturaların temin edilmesinden sonra ise dosyada mevcut 11.11.2011 tarihli VDENR-2011-2875/129 sayılı Vergi Tekniği Raporundan suça konu faturaları düzenleyen ve kullanan bir kısım şirketler/kişiler hakkında karşıt inceleme yapıldığının anlaşılması karşısında maddi gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde tespit edilmesi bakımından, suça konu faturaları düzenleyen ve kullanan diğer şirketler/kişiler hakkında karşıt inceleme yapılıp yapılmadığının ilgili vergi dairelerinden sorulması, yapılmış ise bu vergi raporlarının ve Vergi Tekniği Raporunda belirtilen diğer raporların dosya arasına alınması, bu şirket yetkilileri hakkında sahte fatura kullanmaktan/düzenlemekten dava açılmış olup olmadığının araştırılması, açıldığının tespiti halinde dava dosyaları getirtilip incelenerek bu davayı ilgilendiren delillerin onaylı örneklerinin dava dosyasına intikal ettirilmesi, faturaların gerçek alım-satım karşılığı olup olmadığının belirlenmesi yönünden mal ve para akışını gösteren sevk ve taşıma irsaliyeleri, teslim tesellüm belgeleri, bedellerinin ödendiğine ilişkin ticari teamüle uygun kanıtlama yeteneği olan geçerli ödeme belgeleri ve satıcının kasasına ya da banka hesabına girip girmediğinin tespiti ile yeterli üretimi, mal girişi ya da stoğu olup olmadığı da araştırılıp, karşılaştırmalı bilirkişi incelemesi yaptırılması, suça konu faturaları kullanan ve düzenleyen şirket yetkilileri veya kişiler de dinlenerek sözü edilen faturaları hangi hukuki ilişkiye dayanarak kimden aldıkları, sanıkları tanıyıp tanımadıklarının sorulmasından sonra toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sanıkların hukuki durumlarının takdir ve tayini gerekirken 17.04.2012 tarihli somut değerlendirme içermeyen bilirkişi raporuna dayanılarak eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde kararlar verilmesi,
Adli emanetin 2011/11957 sırasına kayıtlı suça konu fatura, defterler ve belgelerin dosyada delil olarak saklanması yerine ilgili şirketlere iadesine karar verilmesi,
Yasaya aykırı, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 22.03.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.