Yapılan yeni bir araştırmaya göre otomasyona direnç gösterebilecek işlerin oranı küçük şehirlerde, büyük yerleşimlere oranla daha az. Dolayısıyla bu bölgelerde yaşayanlar için robotların işleri devralma zamanı yaklaşıyor.
Massachusetts Teknoloji Enstitüsünün Medya Laboratuvarı (MIT Media Lab) biriminden Iyad Rahwan ve ekibi ABD’deki otomasyona yatkın iş alanlarında araştırmalar yaparak şehrin büyüklüğü ile yapay zeka ve robot teknolojilerinin işçilere etkisi arasında bir bağlantı buldular. Bulgular incelendiğinde, kabaca söylemek gerekirse nüfusu 100.000’den az olan şehirlerin sakinlerinin işlerini kaybetme riski altında olduğu görülüyor.
ABD’nin doğu kıyısında yer alan şehirlerde otomasyonla halledilemeyecek işlerin çok fazla olduğunu söylebiliriz. Örneğin Washington DC’de hükümetin çalışması için gerekli, tamamen makinelere devredilemeyecek birçok iş sahası bulunuyor. 8.5 milyon insanın yaşadığı New York’ta da yine insan faktörünü zorunlu kılan, özel yetenek gerektiren iş kolları mevcut.
Diğer tarafta California’daki Madera County, bağcılıkla uğraşan 60.000 nüfuslu küçük bir şehir. Buradaki tarımla alakalı birçok iş, makineler tarafından kolayca halledilebilir. Hemen yanındaki San Fransisco ise 850.000 nüfusu ve inovasyon merkezi olması dolayısıyla otomasyona daha dirençli olacak ve böylece insan odaklı işlerin varlığı korunacak.
Gelecek Üzerine Kumar Oynamak
Genel eğilim bu şekilde, ancak tabii ki duruma uymayan bazı aykırılıklar da var. Las Vegas 600.000 sakiniyle görece büyük bir şehir ama ekonomosi ileride tamamen otomatik hale getirilebilecek kumar işletmelerine dayalı. Bir başka istisna ise Colorado eyaletinin 100.000 nüfuslu küçük şehri Boulder. San Fransisco örneğinde olduğu gibi burada da insanlar işlerini kaybetmeyecek, çünkü Boulder birçok yeni şirkete ev sahipliği yapıyor.
Rahwan hemen telaşlanmaya gerek olmadığı görüşünde. “Otomasyon çok acımasız, büyük çapta bir işsizliğe neden olmayacaktır ama bir sarsıntı yaşanacaktır.” diyor. Bu etki, yeniden eğitim seçeneğinin talep görmesine, göçe yahut kolayca işsiz kalınmayacak yeni iş türlerinin ortaya çıkmasına yol açabilir.
Tarihten bir örnek ATM’nin icadının banka memurlarına etkisidir. İlk başta insanlar banka memurluğu mesleğinin yok olacağını düşündüler ancak gerçekte banka memurlarının sayısı arttı. Çünkü ATM’ler para saymak yerine müşteri odaklı başka işlerle meşgul olunmasını sağladı.
Otomasyon üzerine mevcut tartışma genelde Oxford Üniversitesi’nin bir çalışmasına dayanıyor. Uzmanlara hali hazırdaki işlerin hangilerinin robotlar ve yapay zeka ile daha kolay otomatikleştirilebileceğinin sorulmasıyla yapılmış bir araştırma bu. Cevaplardan yola çıkılarak ABD’deki işlerin %47’sinin bilgisayarlaşma tehdidi altında olduğu sonucuna varılmış.
Kesin rakamlar ortaya koymak yanıltıcı olabiliyor, çünkü otomasyonun etkilerini öngörmek aslında sadece bilgiye dayalı bir tahmin. Ancak göreceli etkiye -neresinin etkiye daha açık olduğuna- bakmak yine de olayı biraz olsun anlamamızı sağlayabilir.
Orta Kademe Yönetime Saklanmak
Yeni çalışmada, Rahwan ve ekibi makineleşmesi zor işlerin daha büyük şehirlerde yaygın olduğunu buldular. Bir kasiyerin işini makinelere yaptırmak görece daha kolaydır. Bu türden bir işin insanlar arasındaki oranı şehrin nüfusuna bağlı olmayacaktır. Ancak analitik düşünme, yönetim ve organizasyon becerisi gerektiren bilgisayar bilimi ve kimya gibi işlerde çalışanların oranı şehir büyüdükçe artmaktadır. Bir şehir yeterince büyüdüğünde daha teknik işleri de destekleyebilir hale gelir.
Londra’daki İş Kurumundan Lesley Giles’e göre araştırmanın bir başka sonucu, mega şehirlerin öneminin daha da artacağı gerçeği. “Daha büyük şehirler; kaynakları, yetenekleri ve uzmanlığı kendine çekiyor. Bu da bir büyüme ve gelişme döngüsü yaratıyor.” diyor Giles.
Bulgular Avrupa’daki benzer iş koşullarına sahip şehirlere de uygulanabilir. Ancak bazı yerler farklı bir model izliyor. Örneğin Çin’de şehirler tek bir tür üretime yoğunlaşıyor, bu yüzden otomasyonun etkileri buralarda daha farklı bir süreç izleyebilir.
Otomasyonun, robotların yaşamımıza etkisinin gelecekte nasıl şekilleneceği henüz netlik kazanmış değil. Bununla birlikte şehirlerin büyüklüklerinin burada bir rol oynayacağı görülmekte. “Makineleşme sürecinin yaratacağı dalgalarda işsiz kalmak istemiyorsak yeteneklerimizi birleştirip daha yaratıcı yollar açmamız gerekiyor.” diyen Rahwan ayrıca şunu ekliyor: “Belki Metropolis korkularımızın cevabı olabilir.”