Mozart dinlemenin mental sağlık üzerinde olumlu etkileri olabilleceği fikri ilk olarak 1990’lı yıllardaki araştırma bulgularından elde edildi. O zamandan beri de birçok çalışma yapıldı, ancak çoğunun az sayıda katılımcı içermesi veya değişken kalitede olması konu üzerinde genel olarak karışık delillere yol açmıştır. Bu delillerden bazıları da “Mozart Etkisinin” birçok klinisyen tarafından bazı şüpheleri tedavi etmede kullanıldığı anlamına geliyordu. Şimdi de University of Pisa’dan araştırmacılar, Mozart müziğinin epilepsi üzerindeki etkisiyle ilgili araştırmaların sistematik bir incelemesini yaptılar.
Klinik tedaviyi analiz etmek için kabul edilen standart yöntemlere göre çalışarak, yayımlanmış 147 araştırma makalesine bakan araştırmacılar, daha sonra araştırmanın alaka düzeyi ve kalitesi gibi şeylere göre değerlendirmelerde bulundular. Bu incelemenin ardından, Mozart’ın müziğinin epilepsi üzerindeki etkisine ilişkin mevcut en iyi bilimsel yaklaşımı temsil eden 9 ayrı grupta topladıkları 12 araştırmayı ele aldılar.
Yapılan değerlendirmelerde, Mozart’ı özellikle günlük olarak dinlemenin epileptik nöbetlerde önemli bir azalmaya ve ayrıca epilepsi hastalarında anormal beyin aktivitelerinde azalmaya (epileptik hastalarda yaygın olarak görülen interiktal epileptiform deşarjlar olarak adlandırılır) yol açtığı görüldü. Tek bir dinleme seansından sonra meydana gelen bu etkiler, uzun bir tedavi süresinden sonra da devam etti.
Bu bulgu, esasında Mozart’ın müziğinin epilepsi üzerindeki etkisine ilişkin ilk inceleme değil, ancak son birkaç yılda yeni bir araştırma akışı olmasından kaynaklı geriye dönüp genel resme bakmak oldukça önemliydi. Çünkü her araştırmanın tasarımı değişiklik gösteriyor, örneğin bazı araştırmalarda tek bir dinleme seansına bakılırken; diğerlerinde günlük dinleme seanslarına bakılır, bu nedenle de genel bir sonuç çıkarmak pek kolay değildir.
Epilepsi, tüm dünyada her 100 insandan yaklaşık birinde görülen şaşırtıcı biçimde yaygın bir hastalıktır. Bu yaygınlık, epilepsinin önemli sosyal ve kişisel maliyetleri olduğu anlamına gelir. Çoğunlukla ilaçlarla tedavi edilse de bu ilaçlar hastaların yaklaşık %30’unda işe yaramaz, bu nedenle de diğer tedavilere açık olmak gerekir. Araştırmacılara göre, önemli olan, bu tedavilerin test edilebilmesi ve işe yaradığının gösterilebilmesidir.
Meta-analiz çalışması, Mozart’ı dinleme süresinin epileptik nöbetlerde %31 ila %66 arasında değişen ortalama bir azalma sağlayabileceğini, ancak bunun kişiden kişiye ve kullanılan müzik uyaranına göre değiştiğini gösteriyor. Mozart Etkisi ile ilgili orijinal çalışmalarda, Mozart’ın “Sonata for two pianos, K. 448” parçası kullanıldı ve bu parça çalışmalarda en çok kullanılan müzik olarak kaldı. Benzer şekilde K545 piyano sonatının da bir etkisi olduğu gösterilmiştir.
Tüm kültürlerin bir müziği vardır, bu yüzden de bunun belli bazı psikolojik ihtiyaçları karşıladığını söyleyebiliriz. Araştırmacılara göre, Mozart Etkisinin mekanizmaları yeterince anlaşılmamıştır. Bununla birlikte diğer müzikler de benzer etkilere sahip olabilir, ancak Mozart’ın sonatlarının epilepsi üzerinde çalışmaya özellikle uygun olan ayırt edici ritmik yapıları vardır. Bu yapısından kaynaklı, Mozart’ın müziği çeşitli beyin sistemlerini uyarıyor olabilir ancak bu iddianın yine de araştırmaya muhtaç olduğunu söylemek gerekiyor.
Öte yandan bu araştırmanın bir “review- gözden geçirme/yeniden değerlendirme” olduğunu, orijinal araştırma olmadığını da hatırlatalım. Esasında bu çalışmanın gösterdiği bir şey, müziğin zihin üzerindeki etkisiyle ilgili daha tutarlı çalışmalara ihtiyacımız olduğudur.
Nöropsikiyatrik bozuklukların tedavisinde invaziv olmayan beyin stimülasyon tekniklerine ilgi artmaktadır. Bu inceleme, Mozart müziğinin etkili bir invaziv olmayan nörostimülasyon yöntemi olabileceğini ve tedavisi zor hastalarda bile epileptik nöbetlerin sıklığını azalttığını ortaya koyuyor. Ancak bu yöntemin klinik ortamlarda kullanılabilmesi için Mozart müziğinin beyin bölgeleri üzerindeki etkisinin kesin mekanizması daha iyi anlaşılmalıdır.