T.C. |
||
Esas No | : 2019/315 | |
Karar No | : 2019/3790 | |
Tarih | : 08.04.2019 |
İÇTİHAT METNİ
DAVA :
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR :
Davacı … vekili, boşanmayla birlikte davalının … isimli işyerinin bulunduğunu, bu işyerinin davacı ve ailesinin katkıları ile alındığını, dükkanda satılan süs eşyalarını davacının yaptığını, davalı adına kayıtlı … ve … plakalı iki araç olup, davalının Bingöl’deki hesaplarında da ortaklık olduğunu açıklayarak, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 100.000 TL katkı payının faiziyle davacıya verilmesini, ayrıca ziynet eşyaları elinden zorla alındığından, 20.000 TL değerinde set, 24.000 TL değerinde 6 bilezik, 7.000 TL değerinde 10 adet tam altın, 1 adet çeyrekli bilezik ve 5000 TL değerinde ziynet eşyalarının davacıya iadesini talep etmiştir.
Davalı … vekili, davalının bir aracı olup, bu aracın da bankadan rehinli olarak alındığını, aracın 36 taksitle alındığını, son taksit tarihinin 17.03.2016 olduğunu, … plakalı aracı sattığını, aracın bedeli ile aracın borçlarını, rehinli alınan … plakalı aracın peşinatını, kalan kısmıyla da SGK primlerini ve davacının borçlarını ödediğini, davalının işyerini vakıf desteği ile açtığını, taşınmazı olmadığını açıklayarak davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, boşanma ve ferilerine ilişkin verilen kısmen kabul kısmen redde ilişkin hükmün davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyizi üzerine Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 15.09.2015 tarihli ve 2015/1846 E. 2015/15923 K. sayılı ilamı ile davacının boşanma ve ziynet alacağı davaları yanında 100.000 TL katkı payı alacağı talebinin de olduğu, bu talebi hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisinin doğru olmadığı gerekçesiyle kararın bozulmasına, tarafların sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmiş, mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda, boşanma, velayet, maddi, manevi tazminat talepleri bozma ilamına konu edilmediğinden bunlarla ilgili karar verilmesine yer olmadığına, davacının ziynet alacağı davasının kısmen kabulüne, 48.387 TL ziynet alacağının dava tarihinden itibaren faizi ile tahsiline, katkı payına yönelik talebinin kısmen kabulüyle 33.046.42 TL katkı payı alacağının karar tarihinden itibaren faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1. Davalı vekilinin ziynet alacağına ilişkin hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Bozma öncesi mahkemece, davacının talep etmiş olduğu 6 adet 40 gram altın bilezik, 22 ayar 200.00gr set, 10 adet tam altın, 55 gr 1 adet çeyrekli bileziğin davacı tarafından davalıya verildiği, ancak daha sonra davacıya geri vermediği anlaşıldığından kuyumcu bilirkişisi tarafından belirlenen dava tarihindeki değeri olan 43.387,00TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesi gerektiği hüküm gerekçesinde belirtildikten sonra, hükümde 43.387,00 TL maddi tazminatın 21.10.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,fazlaya ilişkin talebin reddine karar verildiği, Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin bozma ilamında da, boşanma ve ziynet alacağı yanında katkı payı alacağının da talep edildiği, bununla ilgili olumlu veya olumsuz karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozma kararı verildiği, dolayısıyla mahkemece ziynet alacağı ile ilgili de hüküm kurulduğunun bozma ilamı ile de kabul edildiğinin, tarafların sair temyiz itirazları reddedilerek ziynet alacağına ilişkin hükmün onandığının anlaşıldığı, mahkemece bozmaya uyularak verilen yeni hükümde, kuyumcu bilirkişinin 02.08.2014 tarihli raporuna göre 43.387 TL altın bedeli ve 5000 TL nakit para toplamı olmak üzere toplam 48.387 TL alacağın dava tarihinden itibaren yasal faizi ile davalıdan tahsiline ilişkin hüküm verildiği anlaşılmaktadır.
Vermiş olduğu bir hüküm Yargıtay tarafından bozulan ve Yargıtayın bu bozma kararına gerek iradi ve gerekse kanuni şekilde uymuş olan hukuk mahkemesi, bozma kararı doğrultusunda inceleme yapmak ve hüküm vermek zorundadır. Mahkeme, bozma kararından dönerek direnme kararı veremeyeceği gibi, hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan bölümleri hakkında da yeni bir hüküm kuramaz. Bu müesseseye “usuli müktesep hak” veya “usule ilişkin kazanılmış hak” denir. “Usuli Müktesep Hak”, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay İçtihatları ile kabul edilmiş, usul hukukunun ana ilkelerindendir ve kamu düzeni ile ilgilidir. Açıkça bozmaya uyulmasına karar verilmesiyle, taraflardan birisi yararına usule ilişkin kazanılmış hak doğar. Bundan sonra mahkemenin yapacağı iş, bozma kararı uyarınca ve o doğrultuda işlem yapmak ve gerekli kararı vermekten ibarettir. Kural olarak, hakim ara kararından dönebilirse de, bozmaya uyulmasına ilişkin karar bunun istisnalarındandır. Farklı anlatımla; bozma kararına uyan mahkeme, bununla bağlıdır.
Hal böyle olunca, bozma kararının kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan bölümleri hakkında davalı erkek yararına usule ilişkin kazanılmış hak doğduğundan, davalı aleyhine ilk kararda verilen, 43.387 TL alacak miktarından fazla olacak şekilde, 48.387 TL alacağa hükmedilmesi hatalı olmuştur.
2. Davalı vekilinin araçlarla ilgili hükmedilen alacağa yönelik temyiz itirazlarına gelince;
Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir ( 6100 Sayılı HMK mad.33 ). İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, artık değere katılma alacağı isteğine ilişkindir.
Mal rejiminin devamı süresince, bir eşin sahip olduğu edinilmiş malda, diğer eşin artık değerin yarısı oranında katılma alacağı hakkı vardır. Artık değere katılma alacağı; eklenecek değerlerden ( TMK mad.229 ) ve denkleştirmeden ( TMK mad.230 ) elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere, eşin edinilmiş mallarının ( TMK mad.219 ) toplam değerinden, bu mallara ilişkin borçlar çıktıktan sonra kalan artık değerin ( TMK mad.231 ) yarısı üzerindeki diğer eşin alacak hakkıdır ( TMK mad.236/1 ). Katılma alacağı, Yasa’dan kaynaklanan bir hak olup, bu hakkı talep eden eşin gelirinin olmasına veya söz konusu mal varlığının edinilmesine, iyileştirilmesine ya da korunmasına katkıda bulunulmasına gerek yoktur.
Artık değere katılma alacağı miktarı hesaplanırken, mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olan malların, bu tarihteki durumlarına göre, ancak tasfiye tarihindeki sürüm ( rayiç ) değerleri esas alınır ( TMK mad.227/1, 228/1, 232 ve 235/1 ). Yargıtay uygulamalarına göre, tasfiye tarihi karar tarihidir.
Belirli bir malın eşlerden birine ait olduğunu iddia eden kimse, iddiasını ispat etmekle yükümlüdür. Eşlerden hangisine ait olduğu ispat edilemeyen mallar onların paylı mülkiyetinde sayılır. Bir eşin bütün malları, aksi ispat edilinceye kadar edinilmiş mal olarak kabul edilir ( TMK mad.222 ).
Yukarıdaki değer tespiti, belirleme ve hesaplamaların yapılabilmesi için gerek görülürse konusunun uzmanı bilirkişi veya bilirkişilerden de yardım alınmalıdır.
Somut olaya gelince; eşler, 09.01.2001 tarihinde evlenmiş, 21.10.2013 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün, kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir ( TMK mad.225/son ). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden 4721 Sayılı TMK’nin yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı ( 743 Sayılı TKM mad.170 ), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ise, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir ( 4722 Sayılı Kanun mad.10, TMK mad.202/1 ). Tasfiyeye konu … plakalı araç 07.12.2010 tarihinde, … plakalı araç 13.03.2013 tarihinde eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemde alınarak, davalı eş adına tescil edilmiş, davalı … plakalı aracı 14.08.2013 tarihinde, … plakalı aracı 17.12.2014 tarihinde üçüncü kişiye satış yoluyla devretmiştir. Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır ( TMK mad.179 ).
Mahkemece, … plakalı aracın kredi ödemelerinin devam ettiği, buna göre %19.44 edinilmiş mal oranı olduğu, … plakalı aracın ise borcu olmadığından hareketle, 22.09.2017 havale tarihli mali müşavir bilirkişi raporunda, 2007 model … plakalı kamyonet ile 2011 model … plakalı kamyonet için yapılan değer belirlemelerine dayanarak katılma alacağına hükmedilmiş ise de, verilen karar dosya kapsamıyla örtüşmemektedir. Mali müşavir bilirkişi tarafından internet çıktısı şeklinde raporuna ekli olarak dosyaya sunulan,Türkiye Sigorta Birliği tarafından belirlenen kasko değer listesine göre yapılan değer tespitinde, 2007 model … plakalı aracın, 2011 modelinin güncel değerinin, 47.848 TL olarak hesaplamaya eas alındığı, 2011 model … plakalı aracın güncel değerinin 54.113 TL olduğunun anlaşıldığı, mali müşavir bilirkişi tarafından, 27.03.2017 tarihli hesap raporundaki tespitlere göre hesaplama yapılırken, … plakalı araç için, dosyaya sunulan kayda göre diğer aracın 2011 model değeri olan 54.113 TL değer esas alınarak, yarısının davacının katılma alacağı olduğunun belirtildiği, … plakalı aracın değeri de, … plakalı aracın 2011 model değeri ile karıştırılarak, 47.848 TL olarak hesaplamaya esas alındığı, bunun %19.44 oranı ile çarpımının yarısı olan 4.650.83 TL katılma alacağı olduğunun belirtildiği, hesaplama yapılırken … plakalı aracın 2007 model olmasına rağmen 2011 yılı modelinin güncel değerinin esas alınarak hesaplama yapılması şeklinde hatalı değer tespitiyle birlikte, katılma alacağı hesabı yapılırken araç değerlerinde de hataya düşüldüğü anlaşılmaktadır. Buna göre, 2011 model … plakalı aracın, 36 ay vadeli kredi ile alındığı ve edinilmiş mal oranının ödenen taksit karşısında,%19.44 olduğu tespiti doğru ise de; araçların güncel değerinin uzman bilirkişiler aracılığı ile mal rejiminin sona erdiği tarihteki modelleri, nitelikleri ve durumlarına göre belirlenerek, temyiz edenin sıfatı da gözetilerek katılma alacağına hükmedilmesi gerekirken, dosya kapsamıyla örtüşmeyen tespitler ve hesaplamalar içeren bilirkişi raporuna dayanarak katılma alacağına hükmedilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ :
Yukarıda ( 1 ) ve ( 2 ) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulüyle usul ve kanuna aykırı bulunan hükmün 6100 Sayılı HMK’nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK’un 440/1. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 08.04.2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.