DANIŞTAY
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas | : 2022/2437 |
Karar | : 2022/3071 |
Tarih | : 16.05.2022 |
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : …Vergi Dairesi Başkanlığı
(…Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : …
İSTEMİN KONUSU : …Vergi Mahkemesinin …tarih ve E:…, K:…sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına ortağı ve kanuni temsilcisi olduğu şirketin vergi borçlarının tahsili amacıyla düzenlenen …tarih ve …sayılı ödeme emirlerinin iptali istemiyle açılmıştır.
Vergi Mahkemesi kararının özeti: Danıştay bozma kararı üzerine Vergi Mahkemesinin temyize konu kararıyla; davacı adına şirket ortağı sıfatıyla düzenlenen …tarih ve …ana takip dosya numaralı ödeme emri içeriğinde yer alan kamu alacağının vade tarihinin 31/10/2003 olduğu ve bu kamu alacağı açısından tahsil zaman aşımı süresinin 31/12/2008 olduğu, söz konusu kamu alacağının tahsili amacıyla asıl borçlu şirket adına düzenlenen 2003/82275 takip dosya numaralı ödeme emrinin 14/09/2008 tarihinde usulüne uygun olarak ilanen tebliğ edildiği, ödeme emri tebliğinin zaman aşımı süresini kesmesi nedeniyle tahsil zaman aşımı süresinin 31/12/2013 tarihinde dolduğu, davacı adına şirket ortağı sıfatıyla düzenlenen …tarih ve …ana takip dosya numaralı ödeme emrinde, alacağın tahsil zamanaşımına uğramış olması nedeniyle hukuka uyarlık bulunmadığı, davacı adına kanuni temsilci sıfatıyla düzenlenen …tarih ve …ve …ana takip dosya numaralı ödeme emirleri açısından: Şirketin 09/09/1996 tarih ve 4119 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nde yapılan ana sözleşme ilanına göre ilk yedi yıl süre ile eşit hisseli ortaklardan … tarafından müdürlüğü yürütülmek üzere şirket işleri ve muamelelerinin ortaklar kurulu tarafından seçilecek bir veya birkaç müdür tarafından yürütüleceği ve temsilinin şirket müdürleri tarafından yapılacağının belirlendiği, şirketin kurucu ortakları olan …ve …’ün hisselerinin bir kısmını almak suretiyle 23/12/1997 tarihinde şirket ortağı olan davacının hiçbir zaman şirket müdürü olarak seçilmediği ve kurucu ortaklar ile aynı tarihte 04/09/2008 tarihinde şirket hisselerini devrederek şirketten ayrıldığı, 6762 sayılı Yasa’nın 540.maddesinin 3. fıkrasında yer alan “Kuruluştan sonra şirkete giren ortaklar, bu hususta umumi heyetin ayrı bir kararı olmadıkça, idare ve temsile mecbur değildirler.” hükmü uyarınca şirketi temsil ve ilzama yetkili kılınmayan davacının kanuni temsilci sıfatıyla takip edilmesinde ve davacı adına kanuni temsilci sıfatıyla düzenlenen dava konusu 17/04/2015 tarih ve … ve …ana takip dosya numaralı ödeme emirlerinde hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.
TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Vergi Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın, davacı adına şirket ortağı sıfatıyla düzenlenen 17/04/2015 tarih ve 2015/01 ana takip dosya numaralı ödeme emrine ilişkin kısmının bozulmasını gerektirecek nitelikte bulunmamıştır.
Davacı adına kanuni temsilci sıfatıyla düzenlenen …tarih ve …ve …ana takip dosya numaralı ödeme emirlerine ilişkin temyiz istemine gelince;
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 10. maddesinde; tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde bunlara düşen ödevlerin, kanuni temsilcileri, tüzel kişiliği olmayan teşekkülleri idare edenler ve varsa bunların temsilcileri tarafından yerine getirileceği, yukarıda yazılı olanların bu ödevleri yerine getirmemeleri yüzünden mükelleflerin veya vergi sorumlularının varlığından tamamen veya kısmen alınamayan vergi ve buna bağlı alacakların, kanuni ödevleri yerine getirmeyenlerin varlıklarından alınacağı açıklanmıştır.
Davacının şirket ortağı olduğu dönemde yürürlükte olan 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 540. maddesine göre; aksi kararlaştırılmış olmadıkça, ortakların hep birlikte müdür sıfatıyla şirket işlerini idareye ve şirketi temsile mezun ve mecbur oldukları, şirket mukavelesi veya umumi heyet kararı ile şirketin idare ve temsili ortaklardan bir veya birkaçına bırakılabileceği, kuruluştan sonra şirkete giren ortakların, bu hususta umumi heyetin ayrı bir kararı olmadıkça, idare ve temsile mezun ve mecbur olmadıkları, 541. maddesinde de; şirket mukavelesi veya umumi heyet karariyle şirketin idare ve temsili, ortak olmayan kimselere de bırakılabileceği hüküm altına alınmıştır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun “Limited Şirket” başlıklı altıncı bölümde yer alan 623. maddesinde; şirketin yönetimi ve temsili şirket sözleşmesi ile düzenleneceği, şirketin sözleşmesi ile yönetimi ve temsili, müdür sıfatını taşıyan bir veya birden fazla ortağa veya tüm ortaklara ya da üçüncü kişilere verilebileceği, ancak en az bir ortağın, şirketi yönetim hakkının ve temsil yetkisinin bulunması gerektiği hüküm altına alınmıştır.
Dosyanın incelenmesinden; davacı şirketin 09/09/1996 tarih ve 4119 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nde yapılan ana sözleşme ilanına göre ilk yedi yıl süre ile eşit hisseli ortaklardan … tarafından müdürlüğü yürütülmek üzere, şirket işleri ve muamelelerinin ortaklar kurulu tarafından seçilecek bir veya birkaç müdür tarafından yürütüleceği ve temsilinin şirket müdürleri tarafından yapılacağının belirlendiği, 31/12/1997 tarih ve 4452 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nde yapılan ilana göre, 23/12/1997 tarihi itibarı ile davacı …’nın şirkete hissedar olarak katıldığı, geçen süreçte pay ve sermaye değişiklikleri olmakla birlikte şirketin temsiline dair ilan edilmiş bir kararın bulunmadığı, 09/09/2008 tarih ve 7145 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nde yapılan ilan ile davacının şirketteki hisselerini 04/09/2008 tarihi itibarıyla devrederek şirket ortaklığından ayrıldığı, 04/09/2008 tarihi itibarıyla …isimli kişinin şirket müdürü olduğu, davacının 1997 ila 2008 yılları arasında şirket ortağı olduğu, 09/09/1996 ila 09/09/2003 tarihleri arasında yedi yıllık süre için şirket kanuni temsilcisi bulunan …’ün görev süresinin sora ermesinden sonra 09/09/2003 ila 28/08/2008 tarihleri arasında şirket kanuni temsilcisinin kim olacağına dair bir belirleme yapılmadığı, bu nedenle 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 540.maddesi gereğince ortakların hepsinin kanuni temsilci sıfatıyla sorumlu olması nedeniyle dava konusu …tarih ve …ve …ana takip dosya numaralı ödeme emirlerinin düzenlendiği, Vergi Mahkemesi’nce; 6762 sayılı Yasa’nın 540. maddesinin 3. fıkrasında yer alan “Kuruluştan sonra şirkete giren ortaklar, bu hususta umumi heyetin ayrı bir kararı olmadıkça, idare ve temsile mecbur değildirler.” hükmü uyarınca şirketi temsil ve ilzama yetkili kılınmayan ve sonradan şirkete ortak olan davacının kanuni temsilci sıfatıyla takip edilmesinde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır.
Mülga 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 540. maddesi hükümlerinin değerlendirilmesinden, tüm ortakların limited şirketlerde hep birlikte temsile yetkili ve şirket borçlarından dolayı kanuni temsilci sıfatıyla sorumlu oldukları, şirketin idare ve temsili ortaklardan bir veya birkaçına bırakılması halinde yalnızca bunların kanuni temsilci sıfatıyla sorumlu olacakları, kuruluştan sonra şirkete giren ortakların ise, bu hususta umumi heyetin ayrı bir kararı olmadıkça, idare ve temsile mezun ve mecbur olmadıkları, kurucu ortak olmayıp sonradan şirkete ortak olan kişilerin şirketi idare ve temsile mecbur olmaması halinin, kurucu ortakların şirketteki ortaklıklarının devam ediyor olması ve şirkete kuruluşundan itibaren hiç kanuni temsilci seçilmemesi halinde uygulanabileceği, şirketteki kurucu ortakların tümünün hisselerini devretmesi halinde veya ortak olunduğu sırada mevcut bir kanuni temsilci varsa ve kanuni temsilcinin görev süresi bittikten sonra şirkete yeni bir kanuni temsilci seçilmediyse, bu tarihten sonra tüm hissedarların şirketi idare ve temsile mezun ve mecbur kabul edilmesi gerektiği, yeni kanuni temsilci seçilmesine karar alınmadığı takdirde tüm ortakların limited şirketlerde hep birlikte temsile yetkili oldukları ve şirket borçlarından dolayı kanuni temsilci sıfatıyla sorumlu tutulacakları anlaşılmaktadır.
Davacının şirket ortağı olduğu tarihte, şirketin kanuni temsilcisinin … olduğu, kanuni temsilcinin temsil yetkisinin sona ermesinden sonra kanuni temsilci seçilmediği, bu durumda, davacı ile birlikte tüm ortakların kanuni temsilci sıfatıyla sorumlu tutulmasında hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle verilen kararda isabet görülmemiştir.
Şirket tüzel kişiliğinden tahsil olunamayan kamu alacağının ödenmesine ilişkin davacının kanuni temsilci sıfatıyla sorumlu olduğu sonucuna varıldığından, …tarih ve …ve …ana takip dosya numaralı ödeme emirleri yönünden, asıl borçlu şirket adına düzenlenen ödeme emirlerinin usulüne uygun tebliğ edilip edilmediği, asıl borçlu şirket hakkında mal varlığı araştırması yapılıp yapılmadığı, zamanaşımı vb. hususlar yönünden değerlendirilmek suretiyle yeniden bir karar verilmesi gerektiğinden temyize konu kararın buna ilişkin kısmında isabet görülmemiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
Temyiz isteminin kısmen kabul, kısmen reddine,
…. Vergi Mahkemesinin …tarih ve E:…, K:…sayılı kararının, davacı adına şirket ortağı sıfatıyla düzenlenen …tarih ve …ana takip dosya numaralı ödeme emrine ilişkin kısmının oybirliğiyle ONANMASINA,
Anılan Vergi Mahkemesi kararının, davacı adına kanuni temsilci sıfatıyla düzenlenen …tarih ve …ve …ana takip dosya numaralı ödeme emirlerine ilişkin kısmının Üye …’ nin karşı oyu ve oyçokluğuyla BOZULMASINA,
Bozulan kısım hakkında yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Vergi Mahkemesine gönderilmesine,
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş (15) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16/05/2022 tarihinde karar verildi.
(X) KARŞI OY :
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, temyize konu mahkeme kararının bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığından temyiz isteminin reddi gerektiği görüşüyle Dairemiz kararına katılmıyorum.