Eylül ayının sonu geldi. Üniversiteler kampüslere, liseler okullara geri dönüyor. Memur tayinleri, bilmem kaç yıl gecikmeli öğretmen atamaları devam ediyor. Yaşanan bu büyük iç göçün en önemli kalemlerinden biri hem ülkemiz hem de İnebolu için kira.
Neredeyse 2 yıldır devam eden salgın dönemi sonrası kiralarda yaşanan % 35-40 civarı artışlar başta öğrencisi olan aileler olmak üzere herkesi zor durumda bıraktı. Yurt ihtiyacının karşılanamaması sorunu daha da artırdı. Öyle ki, en azından şu an için ısınma sorunu konuşulmaz hale geldi.
Kiralardaki bu artış, haliyle kira depozitolarında da artışa yol açtı. Kira depozitosu öyle yanlış bir şekilde uygulanır durumda ki, kiracılar resmen esir alınmış, ev sahipleri de bu işten haksız kazanç sağlar hale gelmiş.
Uygulamada ne yapılıyor? Ev sahibi artık o sabah kalkıp nasıl bir ruh haliyle nasıl bir depozito isterse, bu miktar depozito olarak kendisine veriliyor. “Memur kefil getir” tarzı işleri mevzu bahis etmiyorum.
İşte ev kiralamalarında gündeme gelen “depozito” aslında dikkat edilmesi gereken bir nokta. Gelin özetleyelim:
NE KADAR DEPOZİTO İSTEYEBİLİRSİNİZ?
Ev sahipleri depozito miktarını kendi keyiflerine göre belirleyemezler. Çünkü bu konuda kanuni bir düzenleme var.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 342.maddesi halk arasında “depozito” olarak bilinen ödemeyi “güvence” olarak adlandırıyor ve “Konut ve çatılı işyeri kiralarında sözleşmeyle kiracıya güvence verme borcu getirilmişse, bu güvence üç aylık kira bedelini aşamaz.” diyor.
Yani 3 aylık kira bedelini aşan her uygulama kanuna aykırıdır. Tabiî ortalık yerli ve millîden geçilmediği için, bu depozitonun evinizi Türk Lirası’ndan kiraya verdiğiniz için Türk Lirası olarak alınması gerektiğini söylemeye de gerek yok.
DEPOZİTO EV SAHİBİNDE Mİ DURUR?
Kocaman bir HAYIR. Aksine kiracıda durur. Çünkü aynı kanunun aynı maddesi bunu da düzenlemiş.
Madde, “Güvence olarak para veya kıymetli evrak verilmesi kararlaştırılmışsa kiracı, kiraya verenin onayı olmaksızın çekilmemek üzere, parayı vadeli bir tasarruf hesabına yatırır, kıymetli evrakı ise bir bankaya depo eder. Banka, güvenceleri ancak iki tarafın rızasıyla veya icra takibinin kesinleşmesiyle ya da kesinleşmiş mahkeme kararına dayanarak geri verebilir.” diyor.
Yani kiracı, depozitoyu ev sahibine vermiyor, kiracı adına açılacak vadeli bir tasarruf hesabına yatırıyor ve fakat ev sahibinin rızası olmadan bu paraya dokunamıyor.
Depozito olarak belirlenen para, aslında kiracının parası olduğu için, ev sahibiniz sizin paranızla dolar alıp ya da parayı faize yatırıp da hem kiranızdan hem de depozitonuzdan istifade etmesin, aynı zamanda paranız da değer kaybetmesin diye Devlet bu yolu uygun görmüş.
TAYİNİNİZ ÇIKTI OKUL BİTTİ GİDİYORSUNUZ, NE YAPILACAK?
Merak etmeyin, aynı kanunun aynı maddesi bunu da yazıyor.
Diyor ki, “Kiraya veren, kira sözleşmesinin sona ermesini izleyen üç ay içinde kiracıya karşı kira sözleşmesiyle ilgili bir dava açtığını veya icra ya da iflas yoluyla takibe giriştiğini bankaya yazılı olarak bildirmemişse banka, kiracının istemi üzerine güvenceyi geri vermekle yükümlüdür.”
Yani, depozitonuzu bankadan geri alabilmek için ev sahibinizin rızası lazım. Eğer ev sahibinizle bir problem varsa, ev sahibi bunu 3 ay içerisinde bankaya bildirmek zorunda. Bir problem varsa ve bildirmediyse, siz şanslısınız, çünkü banka 3 ay geçtikten sonra bir rıza aramaksızın, zaten sizin olan parayı size geri vermekle yükümlü.
DEPOZİTOYA DİKKAT
İşte yukarıda saydıklarımız sebebiyle depozitoya dikkat diyoruz. Kanuna göre aslında tamamen kiracı lehinde olan depozito ya da kanuni adıyla güvence bedeli, uygulamada ev sahiplerinin kiracı depozitoları üzerinden haksız kazanç elde etmesine yol açıyor.
EVİ ZOR BULDUK SEN NE DİYORSUN?
“Yurt çıkmamış, ev bulunamamış, bulunsa bile zar zor bulunmuş, depozitosu mu dert oldu?” diyorsanız, tek kelimeyle haklısınız. Üzerine kurabileceğim bir cümle yok, da ben yine de haklarınızı hatırlatmış olayım.