Kira Parasının Tespiti Davası Her Zaman Açılabilir

T.C.
YARGITAY
Altıncı Hukuk Dairesi

Esas No : 2014/12983
Karar No : 2014/14460
Tarih : 24.12.2014

İÇTİHAT METNİ

DAVA ve KARAR :

Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı kira bedelinin tespiti davasına dair karar, davacı ve davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.

Dava, kira bedelinin tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece ihtar ve tebliğ şartına uyulmadığından bahisle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı ve davalı tarafından temyiz edilmiştir.

21.11.1966 gün ve 19/10 Sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince, kira parasının tespiti davası her zaman açılabilir. Kira parasının arttırılması ile ilgili olarak gönderilen ihtarname veya aynı amaç için açılan davanın dilekçesinin tebliğ tarihi, tespit edilecek kira parasının geçerli olacağı dönemin belirlenmesi açısından önemlidir.

Somut olayda davacı vekili 17.05.2013 tarihli dava dilekçesinde; Davacının, davalının kiracı olduğu taşınmazı 06.12.2012 tarihinde satın aldığını ve davalıya 21.12.2012 tarihinde tebliğ edilen ihtarname ile kiralanın ihtiyacı nedeniyle tahliye edilmesi ve bu tarihe kadar da kira bedelinin rayiçlere göre ödenmesi hususunun bildirildiğini, davalının ihtara cevabında önceki malik ile yapılan 5 yıl süreli aylık net 4.000,00 TL bedelli kira sözleşmesi olduğunu beyan ettiğini ve alım satım belirsizliğinden faydalanarak kira bedelini rayiçlerin çok altında aylık 4.000,00 TL olarak ödediğini, belirterek kira bedelinin davalıya gönderilen ihtarnamenin keşide tarihi olan 18.12.2012 tarihinden itibaren aylık 26.000,00 EURO olarak tespitine karar verilmesini istemiştir. Davalı cevap dilekçesinde; önceki malik ile imzalanan 01.03.2012 tarihli 5 yıl süreli aylık 4.000,00 TL bedelli kira sözleşmesi ile taşınmazda kiracı olduğunu, yapılan sözleşmenin taşınmazı satın alan davacıyı da bağlayacağını belirterek davanın reddini savunmuştur. Davacı, davalının sunduğu kira sözleşmesindeki imzanın önceki malike ait olmadığını, önceki malikin de yazılı sözleşme olmadığını kendilerine beyan ettiğini belirterek itiraz etmesi üzerine, tanık olarak dinlenen önceki malik R. K., davalının 15-20 senedir dükkanda kiracı olduğunu, taşınmazı satmadan önce davalının en son ödediği kira bedelinin aylık brüt 5.000,00 TL, net 4.000,00 TL olduğunu, ancak gösterilen 5 yıl süreli kira sözleşmesindeki imzanın kendisine ait olmadığını beyan etmiştir. Mahkemece, davalının sunduğu yazılı kira sözleşmesindeki imzanın önceki malik tarafından reddedilmiş olması nedeniyle sözleşmedeki süre şartının ispatlanıp ispatlanmadığı değerlendirilmeden ve sözleşme süresinin ne olduğu tartışılmadan davalının eski malikin kiracısı olduğu, davacının da eski malikin halefi olduğundan kira ilişkisinin devam ettiği, ihtarın ve tebliğin süreye ve usule uygun olmadığı davanın koşulları mevcut olmadığından” bahisle davanın reddine karar verilmiştir. Mahkeme gerekçesi yerinde olmadığı gibi, kira süresi ve davalının dayandığı yazılı kira sözleşmesinin geçerli kabul edilip edilmediği de, gerekçeden anlaşılamamaktadır. Zira davacı ve önceki malik davalının sunduğu kira sözleşmesindeki imzayı inkar etmiş, önceki malik, davalının 15-20 yıldır taşınmazda kiracı olduğunu iddia etmiştir. Davacı ve önceki malik tarafından davalının dayandığı kira sözleşmesindeki kiraya verenin ismi altındaki imza kabul edilmediğine ve sahteliği iddia edildiğine göre bu husus araştırılmadan hükme esas alınamaz.

Mahkemece öncelikle davalının sunduğu 01.03.2012 tarihli yazılı kira sözleşmesinde kiraya veren sıfatıyla atılan imzanın, davacının halefi olduğu önceki malik R. K.’ya ait olup olmadığına ilişkin HMK’nun 211 maddesi gereğince bilirkişi incelemesi yaptırılması, imzanın sahte olduğunun anlaşılması halinde, davacı tarafından kira sözleşmesinin 5 yıl süreli olduğu kabul edilmediğinden, sözleşmenin başlangıç tarihi üzerinde durulup ve davacının kira bedelinin rayiçlere göre ödenmesini bildirir 21.12.2012 tarihinde davalıya tebliğ edilen ihtarnamesi de nazara alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik araştırma ve inceleme ile davanın reddine karar verilmesi doğru değildir.

Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.

SONUÇ :

Yukarında açıklanan nedenlerle davacının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün bozulmasına, bozma nedenine göre davalının temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edenlere iadesine, 24.12.2014 tarihinde oybirliği ile, karar verildi.

Bu Yazıyı Paylaşın