İngiltere’den bilim insanları, genetik farklılıkların insanların hassasiyet seviyesindeki değişimler üzerindeki etkisini belirlemek için bir çalışma gerçekleştirdiler. Yapılan çalışmada, hassasiyet farklılıklarının yüzde 47’sinin genetik farklılık kaynaklı olduğu belirlendi.
Molecular Psychiatry dergisinde bu ay yayınlanan yeni bir çalışma, genetik faktörlerle açıklanabilecek hassasiyet farklılıklarının, karakteristik hassasiyete oranının ölçülmesini konu alıyor. Araştırmanın konusundan da anlayabileceğiniz üzere hassasiyetlerinizin tamamı karakterinizle ilgili değil.
Yapılan araştırmaya göre hassasiyet farklılıklarının yüzde 47’si genetik faktörlerden kaynaklanırken geri kalan yüzde 53’ü çevresel faktörlerden kaynaklanıyor. Yani karakterinizi oluşturan faktörlerin tamamı, genel hassasiyet durumunuzun sadece %53’ünü belirliyor.
Çalışmaya katılan araştırmacılardan Londra Queen Mary Üniversitesi’nden gelişim profesörü Michael Pluess, “Hassasiyet konusunda en yanlış kanı, insanların hassasiyeti zayıflık ve bir açık olarak görmesi olduğunu düşünüyorum” dedi.
Michael Pluess, “Hassasiyet, etrafımızda olup bitenler hakkında farkındalık, empati, daha yaratıcı düşünme, büyük sorunları derinlemesine işleme koyma ve düşünme yeteneği gibi birçok güçlü özelliğe sahiptir. Toplumun bu becerilere sahip insanlara umutsuzca ihtiyacı var” dedi.
Bilim insanları, insanların hassasiyet farklılıklarını belirlemek için gerçekleştirdikleri çalışmalarında 1.800 çift yumurta ikizi ve 1.000 tek yumurta ikizinden, bireyin çevreye duyarlılığının test edilmesini sağlayan ve farklı hassasiyet türlerini ortaya çıkmak için tasarlanmış bir anketi cevaplamalarını istediler.
Araştırmacıların çalışmayı ikizler üzerinde yapmasının önemli bir sebebi var. İkizler, çevrelerinin ve genetiğin hassasiyet üzerindeki etkisinin ortaya çıkarılmasını sağlayabilecek temel koşullara sahipler. Zira ikizler çoğunlukla aynı çevre koşullarında büyürler ve daha da önemlisi tek yumurta ikizleri aynı genlere sahipler.
Çalışmanın sonuçları, genetik mirasın insanların hassasiyeti üzerindeki büyük etkisini ortaya koyuyor. Genetik miras, ne kadar hassas bireyler olacağımızın belirlenmesinde neredeyse çevre koşulları ile aynı öneme sahip.
Çalışmada aynı zamanda hassasiyetin tipik olarak bir kişinin olumlu veya olumsuz deneyimlerden ne kadar güçlü etkinlediği de tanımlandı. Çalışmanın sonuçlarına göre, hassas olarak değerlendirilen insanlar, olumsuz deneyimlerden etkilendikleri gibi olumlu deneyimlerden de çok fazla etkileniyorlar. Hatta hassas insanlar, diğer insanlara göre daha derinden algılıyorlar ve bu deneyimlerden daha fazla faydalanıyorlar.
İnsanların hassasiyeti ve genetiği arasındaki ilişki, geçmişte yapılan çalışmalarda da incelenmişti. Pluess, daha önce yapılan araştırmaların insanların yaklaşık üçte birinin yüksek hassasiyete sahip olduğunu belirlediğini belirtti.