Hüküm Ancak İddianamede Unsurları Gösterilen Suça İlişkin Fiil ve Faili Hakkında Verilebilir

T.C.
YARGITAY
Üçüncü Ceza Dairesi

Esas No : 2018/11493
Karar No : 2019/7063
Tarih : 03.04.2019

İÇTİHAT METNİ

DAVA :

Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle evrak okunarak;

Gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR :

O yer Cumhuriyet savcısının temyiz dilekçesinde sanık … hakkında kasten yaralama suçundan kurulan mahkumiyet hükmünü sanık lehine, sanık … hakkında ise hakaret suçundan açılan dava ile ilgili hüküm kurulmamasını temyiz ettiği görülmekle, bu kapsamla sınırlı olarak yapılan temyiz incelemesinde;

1- )Sanık … hakkında hakaret suçundan açılan dava ile ilgili hüküm kurulmamasına yönelik o yer Cumhuriyet savcısının temyiz itirazlarının incelenmesinde;

Sanık hakkında, katılana karşı hakaret suçundan açılan kamu davası ile ilgili olarak herhangi bir hüküm kurulmadığı anlaşılmış ise de bu konuda zamanaşımı süresi içinde hüküm kurulabilmesi mümkün görüldüğünden ve temyize konu bir hüküm bulunmadığından, bu hususta karar verilmesine yer olmadığına ve dosyanın mahkemesine gönderilmesi için incelenmeksizin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

2- )Sanık … hakkında silahla tehdit suçundan kurulan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına karşı sanık … müdafiinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına karşı başvurulacak kanun yolu 5271 Sayılı CMK’nin 231/12. maddesinde hiçbir istisna öngörülmeksizin “itiraz” olduğu belirtilmekle, CMK’nin 264. maddesine göre de, kanun yolunun ve merciin belirlenmesinde yanılma başvuranların haklarını ortadan kaldırmayacağından, sanık müdafiinin temyiz talebi itiraz niteliğinde kabul edilerek, itiraz mercii tarafından incelenerek karar verilmek üzere temyizen incelenmeyen dosyanın mahalli mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

3- )Sanık … hakkında kasten yaralama suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik sanık … müdafiinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;

5237 Sayılı TCK’nin 86/1. maddesi gereğince temel cezaya hükmedilirken kastın yoğunluğu, katılanda oluşan yaralanmanın birden fazla olması, meydana gelen zarar ve tehlikenin ağırlığı nazara alınarak, TCK’nin 61. maddesi ve TCK’nin 3. maddesindeki orantılılık ilkesi gözetilerek sonuç cezaya etkili olacak şekilde alt sınırdan uzaklaşılması gerektiğinin gözetilmemesi aleyhe temyiz bulunmadığından,

Kabule göre de; sanık hakkında kasten yaralama suçundan kurulan hükümde 5237 Sayılı TCK’nin 86/1. maddesi uyarınca tayin edilen 1 yıl 6 ay hapis cezasının, TCK’nin 86/3-e maddesi uyarınca (1/2 ) oranında artırılması sırasında ”1 yıl 15 ay” hapis cezası yerine hesap hatası yapılarak 2 yıl 3 ay olarak belirlenmesi, bu ceza üzerinden TCK’nin 87/1-c maddesi uyarınca bir kat arttırım yapılması sonucunda ”2 yıl 30 ay” hapis yerine 4 yıl 6 ay hapis cezası olarak belirlenmiş ise de TCK’nin 87/1-son maddesi uyarınca cezanın 5 yıla çıkarılması karşısında sonuca etkili görülmediğinden; Anayasa Mahkemesi’nin 24.11.2015 tarihli ve 29542 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 tarihli ve 2014/140 Esas – 2015/85 Karar sayılı kararı ile 5237 Sayılı TCK’nin 53. maddesindeki bazı ibareler iptal edilmiş ise de bu husus infaz aşamasında dikkate alınabileceğinden bozma nedeni yapılmamıştır.

Yapılan yargılamaya, toplanan ve karar yerinde açıklanan delillere, mahkemenin kovuşturma sonucunda oluşan inanç ve takdirine, gösterilen gerekçeye ve uygulamaya göre sanık … müdafiinin temyiz itirazlarının reddiyle hükmün istem gibi ONANMASINA,

4- )Sanık … hakkında kasten yaralama suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik sanık … müdafiinin, sanık … hakkında silahla tehdit suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik sanık … müdafiinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;

Sanık … hakkında yargılama konusu kasten yaralama eyleminin, 5237 Sayılı TCK’nin 86/1, 86/3-e, 87/1-c-son maddesi kapsamında kaldığı ve alt sınırı beş yıl hapis cezasını gerektiren suçlardan olduğu, ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 11.10.2011 tarih ve 2011/10-182 Esas – 2011/204 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere, 19.12.2006 tarihinde yürürlüğe giren 5560 Sayılı Kanun’la değişik 5271 Sayılı CMK’nin 150/3. maddesiyle “alt sınırı beş yıldan fazla hapis cezasını gerektiren suçlarda” müdafii görevlendirilmesinin zorunlu olduğunun hükme bağlanması karşısında, alt sınırı beş yıl hapis cezasını gerektiren suçlar yönünden müdafii görevlendirilmesi zorunluluğu bulunmadığından tebliğnamenin bildirilen bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir.

a- )Sanık …’in üzerine atılı 5237 Sayılı TCK’nin 86/1, 86/3-e ve 87/1-c-son maddelerinde öngörülen cezanın alt sınırının 5 yıl hapis cezası olması nedeniyle, sanığın duruşmada hazır bulundurulması, bunun mümkün olmaması durumunda ise SEGBİS sistemi aracılığıyla savunmasının alınması gerektiği gözetilmeden yakalama emri ile başka mahkemede savunmasının alınması suretiyle 5271 Sayılı CMK’nin 196/2. maddesine aykırı davranılması,

b- )Sanık … hakkında kasten yaralama suçundan kurulan hükümde 5237 Sayılı TCK’nin 86/1. maddesi gereğince temel cezaya hükmedilirken kastın yoğunluğu, katılanda oluşan yaralanmanın birden fazla olması, meydana gelen zarar ve tehlikenin ağırlığı nazara alınarak, TCK’nin 61. maddesi ve TCK’nin 3. maddesindeki orantılılık ilkesi gözetilerek sonuç cezaya etkili olacak şekilde alt sınırdan uzaklaşılması gerektiğinin gözetilmemesi,

c- )5271 Sayılı CMK’nin 225/1. maddesinde “Hüküm, ancak iddianamede unsurları gösterilen suça ilişkin fiil ve faili hakkında verilir.” hükmü düzenlendiği, iddianamede suçun nitelendirilmesinde silahla tehdit suçunun gösterilmemiş olmasına karşın, anlatım kısmında “Müştekinin suç tarihinde Çatı gazinosunda çağırdığı ticari taksiye binerek yaklaşık 100 metre gittiği, … plakalı aracın önlerini keserek içerisinden şüphelilerin indiği, şüpheli Ramazan’ın belinden çıkardığı ele geçmeyen kuru sıkı tabanca ile ateş ettiği…”nin yazılı bulunduğu ancak mahkeme tarafından silahla tehdit suçuna vücut veren maddi olayın “sopa ile tehdit ettikleri” şeklinde hatalı değerlendirilerek sanık … hakkında yazılı şekilde karar verilmesi,

Kabule göre de;

d- )Sanık … yönünden 5237 Sayılı TCK’nin 86/1. maddesi uyarınca tayin edilen 1 yıl 6 ay hapis cezasının, TCK’nin 86/3-e maddesi uyarınca (1/2 ) oranında artırılması sırasında ”1 yıl 15 ay” hapis cezası yerine hesap hatası yapılarak 2 yıl 3 ay olarak belirlenmesi, bu ceza üzerinden TCK’nin 87/1-c maddesi uyarınca bir kat arttırım yapılması sonucunda ”2 yıl 30 ay” hapis yerine 4 yıl 6 ay hapis cezası olarak belirlenmiş ise de TCK’nin 87/1-son maddesi uyarınca cezanın 5 yıla çıkarılması,

e- )Sanık …’ın, silahla tehdit eylemini birden fazla kişi tarafından birlikte gerçekleştirdiği kabul edilerek diğer sanık … hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesine rağmen 5271 Sayılı CMK’nin 226. maddesi hükmü gereğince ek savunma hakkı verilerek hakkında TCK’nin 106/2-c maddesinin de uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,

f- )Anayasa Mahkemesi’nin 24.11.2015 tarihli ve 29542 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 tarihli ve 2014/140 Esas – 2015/85 Karar sayılı ilamı ile 5237 Sayılı TCK’nin 53. maddesindeki bazı ibarelerin iptal edilmesi nedeniyle hak yoksunlukları yönünden sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,

SONUÇ :

Bozmayı gerektirmiş, sanık … müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden 6723 Sayılı Kanun’un 33. maddesiyle değişik 5320 Sayılı Kanun’un 8/1. maddesiyle yürürlükte bulunan 1412 Sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca istem gibi BOZULMASINA, 1412 Sayılı CMUK’un 326/ son maddesi uyarınca sanığın kazanılmış hakkının saklı tutulmasına, 03.04.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Bu Yazıyı Paylaşın