Emekliler İçin Tünelin Ucunda Işık Yok

Yerel seçimler geride kaldı. İktidarın, 16 milyon emeklinin 9 milyonunu aylık 10.000 TL maaşa mahkum edip, kötü yönetiminin faturasını ödettiği emekliler, seçimde oyları ile iktidara kırmızı kart gösterdiler. Hazine ve Maliye Bakanı’nın “%50’den fazla faizle borç alıp emekliye zam yapsa idik, gelecek nesillere de ipotek koyacaktık, o yüzden bunu yapmadık” açıklaması da, bu konunun tuzu biberi oldu sanki.

Bugün sizlere; Sosyal Güvenlik Kurumu’nun 2023 yılı Faaliyet Raporu’nda yer alan sonuçlar yardımı ile geleceğe ilişkin düşüncelerimi paylaşacağım.

GELİRLER Y ÜZDE 44 ARTTI AMA YETMİYOR

Kurumun en önemli gelir kaynağı olan prim gelirleri, 2023 yılında bütçeye göre %33,8 oranında artarak 1.463,3 milyar TL olmuş. Prim gelirlerindeki artışta; asgari ücret artışı, sigortalı sayısı ve memur maaş katsayısındaki değişimler etkili oldu.

2023 yılında emekli aylıkları için bütçede hedef 1.029,9 milyar TL olarak belirlenmişti. Ancak bu tutar yıl sonunda 1.408,6 milyar TL olarak gerçekleşti.

Türkiye’de 2023 yılında sosyal sigorta sistemi; gelir-gider farkı (açık) tutarı bütçe tahminine göre %33.5 artış ve bütçe transferi tutarı ise %45.8 artış gösterdi. Asgari ücret ve memur maaş katsayısının bütçe öngörüsünün üzerinde artırılması ile prim yapılandırma gelirlerinde meydana gelen artışlar sonucunda, prim gelirleri beklenen tutarın üzerinde gerçekleşti.

Prim geliri artışına bağlı olan devlet katkısı tutarı %31.5 oranında arttı. Devlet katkısındaki artış, asgari ücret ile memur maaş artışlarının bütçe hedefinin üzerinde gerçekleşmesi ile 7440 sayılı Kanun kapsamında tahsil edilen prim yapılandırma gelirlerinden kaynaklanıyor.

EMEKLİLERİN SEFALETİNDEN İKTİDAR SORUMLU

Biraz hafıza tazeleyelim, 2002 yılında en düşük emekli aylığı asgari ücretin 1.5 katı idi. Bugün ise, asgari ücretin %58’i. Bu sonuç, emeklileri sosyal atık olarak gören anlayışın 1.10.2008’den sonra bağlanan emekli aylıklarında aylık bağlama oranını düşürmesi ve TÜFE’ye göre 6 ayda bir yapılan artışların açıklanan TÜFE rakamlarının gerçeği yansıtmamasından kaynaklandı. Asgari ücrete, asgari ücreti işverenler ödediği için TÜFE rakamının çok üzerinde zam yapılırken, emekliye verilen her artış bütçe açığı yaratıyor diye TÜFE rakamından sapılmadı. Asgari ücretin artması sigorta prim matrahı yükseldiği için, sigorta sisteminin daha çok prim tahsilatı yapmasına neden oluyor. Yukarıdaki tabloda bu durum net bir şekilde görülüyor.

Türkiye’de siyaset, seçmenin oyunu almak için sosyal güvenlik sistemine müdahale ediyor. Sonra da bu düzenlemeyi yaptık böyle oldu diyor. Mazerete bakın, silah zoruyla mı yaptınız? Dünya’ya bakalım, siyaset emeklilik yaşını yükseltmek için zaman zaman ortaya çıkıyor. Türkiye’de sosyal güvenlik sisteminde mevcut adaletsizlikleri yazmaya kalksak, 12 cilt ansiklopedi olur. Bütün bu adaletsizlikler, iş bilmez iktidarların ülkeyi bir gün daha fazla yönetmek için yaptıkları oy cambazlıklarına dayanıyor. Konu, “emekliye seyyanen zam yapmadık oy vermedi, memurlara zam yaptık ama bize oy vermediler” yakınmasına inebiliyor.

En düşük memur maaşı 33.000 TL, en düşük memur emeklisi 18.000 TL, en düşük SGK ve BAĞ-KUR emeklisi 10.000 TL maaş alıyor. Bir kilo et 500 TL, resmi enflasyon %68.50. Enflasyon durdurulamıyor, sabit gelirli açlık sınırının altında yaşamaya çalışıyor. Emekli olmak için 20 ila 40 yıl arası prim ödeyenlere, para yok deniliyor.

Türkiye’de lükse, şatafata, uçak inmeyen havaalanına, araç geçmeyen yol ve köprülere para var, emekliye yok. Son yıllarda sosyal güvenlik sisteminin verdiği açıklar azalmasına rağmen, para yok deniliyor. Bu kafa ile emekli maaşı sorununun çözülmesi mümkün değil. Çalışanları uzun süre çalışmaya teşvik edecek sistem değişiklikleri üzerinde çalışmak şart. Enflasyon %72 iken, kamu bankalarından yıllık %8.5 faizle 10 yıl vadeli kredileri kimlere verdiniz? Bu kredileri alanlar KKM yaptı mı? Bu soruları artırmak mümkün.

“Ele verir talkını, kendi yutar salkımı.”

Bu Yazıyı Paylaşın