Pazar günü sevgili abim ve çok beğenerek takip ettiğim Habertürk yazarı Muharrem Sarıkaya’nın makalesinde hükümet için şöyle diyordu: “İlk uğraşları da öyle AVM veya cadde mağazaların ne zaman açılacağı, futbol sezonunun ne zaman başlayacağı veya okulların bu yıl açılıp açılmayacağına odaklı değil”. Yaşlıların eksersiz ihtiyaçlarını karşılamak için çırpınıyormuş benim iyi kalpli hükümetim. Ben de sadık bir neo-kripto-Erdoganist olarak “Alın işte münafıklar” dedim, kendi kendime, FETÖCÜ belediyelerin sabotajı, satılık basının çığlıkları, Üst Akıl ve Faiz Lobisi’nin çelmeleri arasında kahramanca uğraş veriyor bu hükümet halkının refahı için. Gözyaşları içinde bir şişe JD’yi halledip, “Beraber yürüdük biz bu yollarda, sosyal mesafeyi kollayarak” şarkısını terennüm edip, rahat bir uykuya daldım.
Ve beklenen açıklama bugün geldi: “Berber, kuaför, güzellik salonu gibi işletmeler 11 Mayıs’ta faaliyete geçebilecek. Aynı şekilde Sağlık Bakanlığı’nın belirlediği şartlara uyulması şartıyla AVM’ler 11 Mayıs’tan itibaren hizmet vermeye başlayabilecek”. Vay be, hem ihtiyarlara egsersiz yaptıracak, hem de halka para harcatacak bir çözüm düşünmüş Saray Dehası. İki ay içinde de tüm dış ticaret TL’yle yapılacak, o zaman kasmaya gerek yok. Hemen son JD’mi açıp, başladım bülbül gibi ötmeye “Biz birbirimizi enfekte ederiz, size ne, size ne, yerli ve milliyiz biz, size ne, size ne?”
Türkiye’de Nisan’da başlayan, ekonomiyi açsan da kapasan da amuda kaldırsan da devam edecek Ekonomik Buhran yakında bu siyasi zihniyeti de süpürüp gidecek. Tarih de vereyim Temmuz.
Ekonomik Buhran derken de Nisan’da PMI yok şu kadar düşmüş, yok ihracat bu kadar azalmış, hiç birine bakmadım bile. Ekonominin kapısına kilit vurulmuş, tabii ekonomik aktivite göstergeleri düşecek. Bir ekonomi duyaeni, ırkçılık ve cinsiyet ayrımcılığı yüzünden (ben vejeteryanım) Nobel ödülü esirgenen bir Üst Deha böyle basit ekonomik analizler yapmaz. O —ki bu arada FÖŞ’ü tarif ediyorum eğer hala anlamadınızsa– ağızdan swap alır, idrar testinin kokusundan projeksiyon ve enjeksiyon yapar.
DÖRT temel nedenden dolayı önümüzdeki aylarda Ekonomik Buhran yaşayacağız ve 2021’e kadar da bitmeyecek.
NEDEN BİR: Kendi Bilim Kurullarınızı dinleyin. Türkiye’de kaç yüzbin asemptomatik hasta, yani “gizli taşıyıcı” var, test yapmadınız. Bunlar AVM’lerde, plajlarda, berberlerde bol bol enfeksiyon üretecek.
NEDEN İKİ: Kur şoku yediniz ama, sizde beyin ölümü Çin’de Covid-19 virüsü laboratuardan kaçmadan önce gerçekleştiği için farketmediniz. Bu satırları yazarken, dolar/TL 7.05’e dayanmış. Bir kaç güne kadar 7.00 sınırının altına itemezseniz, dünyada bütün traderlar ve Türkiye’de dolar manyağı yüzbinlerce “yatırımcı” da trendi takip edip size Peder Brunson’ın selamını getirecek. TL’nin değer kaybı 2 ay içinde, ekonomide talep normalleşmeye başlayınca enflasyona sızacak. Önümüzdeki 12 ayda $170 milyar FX borç ödemesi olan özel sektörde kanlı basur etkisi yaparak, “konkordato” kelimesini hepimize hatırlatacak. En iyiliksever, tonton işkadını bile çalışanlarını kapının önüne koymak zorunda kalacak.
NEDEN 3: Aranızda Üniversite 1. Sınıf Makro 101 dersini alan bir tek kişi yok mu ya? Bu ekonominin dinamiği basit
İstihdam = Harcanabilir Gelir = Tüketim = Üretim ve Yatırım = Daha Fazla İstihdam
İstihdam kayıpları 4-8 milyon arasında. Yazın yerli turizmle yetineceğimiz için 5-9 milyona çıkar. Bu insanların hepsinin cebine en az asgari ücret kadar nakit koymak lazımdı. Koyuldu mu? Size 2 anket bulgusu vereyim:
Kimler yararlanamıyor? Önce kaçak çalışan göçmenler. Sonra aslında emek sınıfına dahil olan küçük esnaf. Daha sonra sigortasız çalışanların önemli bölümü. Tarım işçileri. 4 milyon kişi ayda TL1.127’ye geçiniyor, bunların aileri de var. Utanın be diyeceğim de, o gemi çoktan yelken açtı Alis Harikalar Diyarı’na.
Bu insanlar uzun süre zaruri ihtiyaçların ötesinde tüketemeyecek. AB bu sene en az %5, belki %12 daralacak. Rusya Covid-19’dan perişan, yakında kurt sürüleri Moskova’ya inecek. Arapların parası kalmadı. Yani, dış satım da yok. Sen aç AVM’leri, fabrikaları, bakalım alışveriş yapan, sipariş veren çıkacak mı?
Daha da kötüsü bu bir fasit dairedir. Neden?
NEDEN 4: “Devlet yardımı” diye banka kredilerini saydınız, çoğu ödenmeyecek, bankalarda yeni kredi verecek mevduat, işinsanında mal üretecek işletme sermayesi kalmayacak.
İspatı? Size bankaların açıkladıkları bilançolardan alıntı yaparak batık ve geri dönmesi zor krediler hakkında notlarını vereyim:
Akbank: Aktif kalitesi açısından ise 1Ç’de intikaller bir önceki çeyreğe göre oldukça gerilerken, Takipteki Krediler Oranı (TKO) konsolide bazda 10 bp artis ile %6,7’ye çıktı (solo: %7,4). Bu dönemde banka grup 2 (%11,8) ve takipteki krediler (%58,2) karşılık oranlarını artırırken…
Garanti: Böylece BDDK düzenlemelerinin de olumlu etkisi dahil olmak üzere bankanın ayni dönemde Takipteki Krediler Oranı (TKO) yılsonuna göre 37 bp düşüş ile %6,50’ye gerilemesine karşın, ihtiyatlılık çerçevesinde tüm aşamadaki karşılık oranları artış gösterdi. Yakın izlemedeki krediler için karşılık oranı %10,9’dan %14,5’e, takipteki krediler için ise %62,1’den %65,5 düzeyine çıktı.
YKB: Banka’nın 2019 sonunda %7,6 olan Takipteki Krediler Oranı (TKO) 1Ç itibariyle %7,1 düzeyine geriledi.
Özetle, 3 büyük bankada batık kredi oranı daha birinci çeyreğin sonunda %7 civarındadır. Provizyonlardan da geri ödenmesi zor kredi oranının %10’un altında olmadığını hesaplıyorum. 2 ve 3cü çeyrekte bu oranların artacağını düşünmek makul değil mi?
Portföyünün belki %20’si ana para ve faiz üretmeyen bir bankacılık sistemi daha ne kadar aba altından sopa tehdidiyle kredi verebilir? Vermeye devam ederse, bankaları kim kurtaracak? Vermezlerse, bu üretim ve kredili tüketim çarkı nasıl dönecek?
İktidarın önünde oylarının arttığına, ya da gerilemenin durduğuna dair anketler varmış. Olsa, yandaş anket şirketleri TV’dan inmezler, her gazetede manşet olurdu. Açıklayın o anketleri de görelim. Bende var, AKP+MHP toplamı kararsızlar dağıtıldıktan sonra %48. Kararsızlar %15. Onlar da herhalde MHP’yle HDP arasında kararsız değil. AKP’de eğreti durup Gelecek ve DEVA Partisi’ne göz kırpanlar.
Her iktidar dağıttığı cukka kadar makbuldür. Halkın cukkaya en çok ihtiyacı olduğu bu zor günde, hükümetin cukka testi negatif çıktı. Gerisi teferrüat olur, bugün sünnet, yarın erken seçim.
Kaynak: paraanaliz.com-Atilla Yeşilada