Türkiye Artık Zor Büyür

AKP’de hasbi ve hesabı hesaplaşma başlarken, ardında yatan sorunun metal yorgunluğu olduğu teşhisini bizzat canımdan çok sevdiğim ve uğruna canımı feda etmeye her daim hazır olduğum Sevgili Başkanım Erdoğan koydu. Yüksek müsadeleri ile bir ekleme yapmak isterim. Metal yorgunluğu yanında bir “beygir terlemesi” meselesi var. TUİK istediği kadar malum yerini yırtsın, %6.5 büyüdük desin, o verileri ciddiye alan ekonomistler de 3Ç2107’de %7, 8, 9, 10 reel büyüme tahmin etsin, büyüme zortladı. Bu sene vergi kıyakları, global ortamın lehimize seyretmesi ve Kredi Garanti Fonu (KGF) kumpası sayesinde biraz büyüdük. Seneye bunların hiç biri sahnede olmayacak. Türkiye bizim gibi genç ülkelerde durgunluk anlamına gelen %2.5-3 büyüme temposuna düşecek. Enflasyon en az %8, eğer Dolar Endeksi güçlenir, ya da TCMB faiz indirmeye zorlanırsa %10 veya üstüne çıkacağı için de teknik olarak stagflasyona girebiliriz.

Neden bu kadar kötümserim? Öncelikle, bu sene öyle %5-6 büyüme yok. Dün de “TUİK verilerine eleştiri yağmuru” başlıklı analizimde uzman görüşlerine yer verdim, TUİK vahim bir ölçüm hatası yaparak büyümeyi abartılı hesaplıyor. Harbi büyüme %3-4’ü geçmez. Bakın, dünyaca ünlü Nielsen’in tüketiciler arasında yaptığı araştırmadan ne sonuçlar çıkıyor:

  • “2017’nin ikinci çeyreğinde Türkiye tüketici güven endeksi ise anlamlı bir yükselişle (orta parmak emojisi) 107’ye ulaştı. 2016’nın dördüncü çeyreğinden bu yana 3 puanlık artış gösteren global tüketici güven endeksi de 2017’nin ikinci çeyreğinde 104 puana geldi” (Amma anlamlı ha, 6 ayda %3 artmış tüketici güveni. Ekonomi mevsimsellikten arındırılmış olarak %6’dan fazla büyüdüyse, tüketici güveni niye bu denli ürkek?)

Ve Nielsen devam ediyor:

“Araştırma sonuçlarına göre, Türk halkının en büyük endişesi geçen senenin ikinci çeyreğinde yüzde 38’le ve 2016’nın dördüncü çeyreğinde yüzde 43’le terörizm olmuştu. Araştırma; bu durumun 2017’nin ikinci çeyreğinde de hala en büyük endişe olarak kalmaya devam ettiğini, ancak yüzde 24’e gerileyerek geçtiğimiz yılın aynı çeyreğine ve yine geçtiğimiz yılın dördüncü çeyreğine göre anlamlı bir düşüş gösterdiğini belirtiyor. Aynı dönemde ekonomik durum ile ilgili endişe yüzde 9’dan yüzde 20’ye yükselmiş görünüyor(Kaynak: Hürriyet).

Benzer sonuçları Dünya Gazetesi için hazırlanan Xsights anketinde de saptıyorum. Nasıl büyüme gurban bu, hızlandıkça millet panik atağına giriyor?

2017’de büyüme ihracat, bütçe harcamalarında artış ve KGF pompası sayesinde sağlandı, ekonomide iç dinamizm oluşamadı. Bunu görmek için de sabit sermaye yatırımlarına bakarak başlayalım:

Yukardaki tablo İngilizce, fakat kırmızı çizgi makina ve ekipman yatırımları. Hala ekside. Eğer makina ve ekipmanı yenilemezseniz, nasıl büyüyeceksiniz? Bir sorun daha var, teknoloji kullanacak, yüksek teknoloji gerektirecek işlerde çalışacak genç eleman kıt. İspat etmek için Gila Benmayor’un Cuma günü Hürriyet’te çıkan makalesinden alıntı yapalım:

“2007 yılından bu yana eğitimin kilometre taşlarını paylaşan ERG Koordinatörü Batuhan Aydagül “ Şunu gördük ki çocuklar öğrenmiyor, ama biz de öğrenmiyoruz. Aynı tartışmalar sürüp gidiyor” diyor….

Öğrencinin bilgisinin yanı sıra bilgiyi yaşam koşullarına uyarlamayı ölçen şu meşhur PİSA 2015 sonuçlarına göre, Türkiye’de 15 yaşındaki çocuk temel becerilerden yoksun.

2015 yılında Türkiye 70 ülke arasında matematikte 49. , okumada 50.,fende ise 52. sırada yer aldı”.

Tabii, bu ekonomide organik büyüme sağlamak imkansız, millet robot üretiyor, biz tank egsozuna tıkayacak t-şört. O zaman dış koşullar ya da hükmet ve TCMB yordamıyla büyüme sağlanabilir mi sorusuna cevap arayalım.

Dış koşulların aleyhimize döndüğü bir gerçek. Fed hem bilanço daraltıyor, hem de 2018 boyunca faiz artıracak. Hem Türk hem de yabancı uzmanlar “Gelişmekte Olan Piyasaları (GIP, Ülkeler = GOÜ) hiç kasmaz” diyor, öyle mi acaba? Valla ben bu satırları yazarken Fed faiz artıracak, Trump da vergi reformu yasalaştıracak diye dolar/TL 3.62 olmuştu.

(Kaynak: Mahfi Eğilmez)

Fed-AMB adımları bal gibi de küresel finansala koşulları sıkılaştıracak. Yani dışardan para temin etmek daha pahalıya malolacak. Yani? Bakın aşağıdaki grafiğe:

Bankalar artık dışardan net kredi almıyor. Krediler daha da pahalılaşacak, daha az kredi alacaklar, ya da içerde kredi maliyeti yükselecek. O zaman sabit sermaye yatırımı ve konut-araba kredisi de pahalılaşacak, zaten reel harcanabilir geliri artmayan tüketici de harcamaktan vazgeçecek.

O zaman yeni bir KGF deneyelim? Tabii Hazine kefaletini 1 trilyon TL’ye yükseltelim. Yükseltin de bankalarda kredi verecek kaynak kalmadı. Halen TL kredi/mevduat oranı %140. Mevduatta büyüme büyük oranda döviz cinsinden, ama iş dünyası TL kredi istiyor. Fakat, ortada TL yok, çünkü banka dışarda maliyeti %12.50’u bulan faizlerle swap yapamıyor. Nasıl banka bilançosunu büyütüp kredi vereceksin? Halen %16-18 bandında fiyatlanan kredi faizi %20’ye tırmanacak, alan şirket batacak. Bir de yetmezmiş gibi bankalara 2 puan ekstra vergi koydun.

Kolay, bütçe harcamalarını artıralım. Tabii, Türkiye’nin kamu borcu/GSYIH oranı %30 filan, bütçe açığı da herkese parmak ısırtacak kadar düşük, %2. Ama harcamaları artırmak için borçlanacaksın, o zaman da bankalara mevduat kalmayacak. Kredi faizleri yükselecek. Özel sektör yine harcama yapamayacak.

Hmmm…peki TCMB faizleri indirse? Zaten ister istemez indirecek, çünkü–malum, yüksek faiz yüksek enflasyona neden oluyor. Zaten enflasyon da Ocak’ta %9’a düşer, ehh bu kadar yüksek faiz verip Faiz Lobisi’ni zengin etmeye ne mahal var? Kesin şu müsibeti, vatandaş bol bol kredi kullansın.

Eyvallah, ama yılbaşından bu yana vatandaş 25 milyar dolar döviz biriktirmiş. Bakın, altın tahviline de talep nerdeyse yok. Millet devletine güvenmiyor, TL tutmuyor. Yabancı sadece faiz yüksek diye Türkiye’de kalıyor. Bir de bu faizi kesersen, yerli iyice dövize yumulur, yabancı da soluğu kapıda alır. Dolar/TL 4’ü aşar, enflasyon %12-15’e tırmanır. Seçmen AKP’ye sandıkta nanik yapar.

Yok mu kardeşim bu işin bir yolu? AKP 2019’da başkanlık ve TBMM seçimlerini kazanmazsa vatan CHP denen FETÖ ve PKK işbirlikçisi hainlerin eline düşebilir. Evet, ben de bundan çok korkuyorum. CHP’yi iktidarda görmek! Ya da Kılıçdaroğlu’nun başkan olması. Uuuuu….soğuk terler döktüm valla.   Ülkeyi terkederim daha iyi.

Tek bir çare var. Açarsın telefonu Türkiye Varlık Fonu’na, “git dışardan 10-20 milyar dolar ne bulursan borçlan, kamu bankalarına ver. Onlar da herkese %13’den bol miktar kredi dağıtsın!” dersin. Bir 50 milyar TL de banka bilançolarında asla geri gelmeyecek KGF kredisini VIDIMIK’a çevirip TCMB bilançosuna biber dolması usulü gömersin. Sonra 2018 başında konut, araba, beyaz-siyah-pembe eşya, mobilya, düğün ve nişan masrafları, sünnet, kına gecesi, Haç ve Umre’de KDV, ÖTV ve gelir vergisini sıfırlarsın. Bütçe açığı /GSYİH %3’e kadar genişler.

2018’in ilk yarısını atlatır, ikinci yarıda sandığa gidersin. Beş yıl daha sevgili başkanım ve mezara kadar vefa borcum olan canım partimin liderliğinde yerli ve milli yaşamaya devam ederiz.

Kaynak: paraanaliz.com-Atilla Yeşilada

 

Bu Yazıyı Paylaşın