Arıların tozlaşma yapmaması durumunda meyve ve sebze çeşitliliğinin yüzde 75’inin kaybedileceği uyarısında bulunan Hacettepe Üniversitesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Aslı Özkırım, “Balkonunuza ve bahçenize arıların sevdiği çiçekleri ekin. Balkonunuzdaki çiçeklere konduğunda korkmayın, onları kovmayın.” çağrısı yaptı.
Arıların yaşamını tehdit eden unsurlar ve alınması gereken önlemlere ilişkin bilgi veren Hacettepe Üniversitesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi ve Hacettepe Üniversitesi Arı ve Arı Ürünleri Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdür Yardımcısı Doç. Dr. Aslı Özkırım, 2006’dan bu yana arıların neslinin tehlike altında olduğunu söyledi.
Arıların çevreye bağlı yaşadığını ve çevredeki her türlü değişikliğin göstergesi olduğunu belirten Özkırım, “Biz, çevrede yolunda gitmeyen bir şeyler varsa bunu önce arılardan anlıyoruz. 2006’dan beri de yolunda gitmeyen bir şeyler olduğunun farkındayız ve arıların neslinin tükenme tehdidiyle karşı karşıya kaldığı bir gerçek. Bazı yıllarda bu en üst seviyeye ulaşıyor, bazı yıllarda daha düşük oluyor.” ifadelerini kullandı.
– “Tedbir alınmazsa meyve ve sebze çeşitliliği azalacak”
Özkırım, arıların ekosistemdeki en önemli görevinin tozlaşma olduğunu, tozlaşma yapılmadığında meyve ve sebze üretiminin olmayacağını belirterek, “Arılar tozlaşma yapmazsa tükettiğimiz meyve ve sebzelerin yüzde 75’ini kaybetmeye başlarız. Çünkü bu meyve ve sebzelerin çiçekleri sadece böcekler tarafından tozlaştırılırsa meyveye dönüşebiliyor. Yani bir meyve ya da sebzenin çiçek açması onun meyveye ya da sebzeye dönüşebileceği anlamına gelmiyor. O çiçeğin, döllenmesi için arıya ihtiyacı var.” diye konuştu.
Arı neslinin tükenmesinin ciddi sorunları beraberinde getirebileceğine işaret eden Özkırım, “Tedbir alınmazsa pazar tezgahlarındaki meyve ve sebze çeşitliliği önce azalacak, azalınca fiyatı yükselecek, insanlar ulaşamaz hale gelecek, kiloyla alınanlar taneyle alınır hale gelecek. Alım gücü azalacak, sonra da bu ürünler zaten tamamen yok olacak.” dedi.
Arıların tek görevinin bal yapmak olmadığını vurgulayan Özkırım, “Ülkemizde arılar hep bal yapmakla eşleştirilmiş. İnsanlara ‘Arılar yok oluyor.’ dediğimizde, ‘Arılar olmazsa bal olmaz, ben de kahvaltıda bal yemesem ölmem.’ diye düşünüyorlar. Böyle olunca sanki bir tehdit yok gibi düşünülüyor ama aslında önemli bir tehdit söz konusu.” değerlendirmesinde bulundu.
Arıların doğaya ve çevreye sayısız faydaları bulunduğuna işaret eden Özkırım, “Sadece sebze ve meyve değil, lor, süt, yoğurt da arısız olamaz. Çünkü Türkiye’deki meraların yüzde 95’i arıların tozlaşması sayesinde oluşuyor ve bu mera alanları besicilikte kullanıyor yani büyükbaş ve küçükbaş hayvanlardan süt eldesinde yine arıların payı var. Bu ilişkiyi kurarsak arıların doğaya ve çevreye kazandırdıklarını daha iyi anlarız.” ifadesini kullandı.
– “Meyve ve sebze çeşitliliği için arılara yaşam alanı açın”
Türkiye’deki arı çeşitliliğine vurgu yapan Özkırım, tüm Avrupa’da 3, sadece ise Türkiye’de 5 çeşit arı olduğunu söyledi. Bu genetik zenginliğin korunması gerektiğini ifade eden Özkırım, şunları kaydetti:
“Meyve ve sebze çeşitliliği için arılara yaşam alanı açın. Apartman dairesinde yaşasanız bile saksıyı toprakla doldurabilir ve arıların sevdiği çiçekleri balkonunuza, bahçenize ekebilirsiniz. Yani süs bitkisi yerine bal veren bitkileri tercih edin. Arıyı cezbeden mor, sarı, mavi gibi ballı bitkiler ekebilirsiniz. Örneğin melisa, kekik bitkisi. Maydonoz bile arı için müthiş bir nimet. Böylelikle arıların açlıkla karşı karşıya kalmasını önlemiş olursunuz. Ve arılar balkonunuzdaki çiçeklere konduğunda korkmayın, onları kovmayın ve onlara doğal yaşam alanı açın.”
Karbondioksit gazının yükselmesine bağlı olarak sıcaklık değişimlerine yol açacak basınçlı, gazlı ürünlerin de kullanılmaması gerektiğini ifade eden Özkırım, “Sıcaklıkların değişmesi sadece arıların değil, birçok canlının ölümüne sebep olur. Basınçla çalışan kozmetiği hem siz kullanmayın hem de kullananlara engel olun. Çünkü iklimsel değişiklikler de arılarla birlikte birçok canlının ölümüne sebep olur. Bunu zaten ozon tabakası için yapıyoruz.” sözlerine yer verdi.
Özkırım, tarım ilaçlarının kullanıldığı alanlarda pestisit ve ot öldürücü ilaçlar kullanılmaması gerektiğini de ifade etti.