Son iki aydır dolar kurunda diğer gelişen ülke para birimlerine göre Türk Lirası’nda negatif anlamda ciddi bir ayrışma var. Bunun sebeplerine baktığımızda bize özgün kırılmaların olduğunu görüyoruz. Bunların başında ise Halkbank ile toplamda altı bankaya ceza kesilebileceği iddiaları gündemde tutuluyor. ABD Hazine Bakanlığı Yabancı Varlıkların Kontrolü Ofisi (OFAC) bu konuda geçmişte birçok bankaya farklı sebeplerden dolayı ceza kestiği biliniyor. En yüksek yaptırım ihlal cezası Fransa’nın en büyük bankalarından BNP Paribas, İran, Sudan ve Küba gibi ülkelere uygulanan yaptırımları ihlal etmesinden verilmişti.
Mahkeme sadece söz konusu rekor para cezası ile de yetinmemiş, Fransa bankasının ABD’deki bankacılık yapma lisansını da iptal etmek istemiş bunun üzerine BNP Paribas lisansının iptalini engellemek ve para cezasını düşürmek için çalışmış ve yüklü miktarda ceza yemekten de kurtulamamıştı.
Ayrıca, 2012 senesinde de bir İngiltere-Hong Kong Bankası olan HSBC bankası da aynı karara istinaden, İran ile ambargoyu deldiği için yine bir ABD mahkemesi tarafından iki milyar dolar cezaya çarptırılmıştı. OFAC tarafından Amerikan finans sistemini suiistimal eden, yaptırımlarını hiçe sayan kurumları soruşturmada gösterilen işbirliği ve dayanışmanın bir sonucudur. Hazine Bakanlığı, Amerikan finans sistemini bu davada da görülen yasadışı aktivitelere karşı korumak için çalışmaya devam edecektir”açıklaması yapılmıştı.
ABD geçtiğimiz yıllarda Sudan, İran, Kuzey Kore ve Küba gibi ülkelere uygulanan yaptırımları ihlal edilmesi veya bankacılık faaliyetlerinde usulsüzlük yapıldığını tespit ederse bankalara ceza kesiyor ve cezanın ödenmemesi durumunda ise kurumları uluslararası finans piyasalarına erişimlerini kesmekle tehdit ediyor. Şu ana kadar kesilen en büyük 5 cezanın 3’ü ABD kökenli bankalardan oluşuyor. Toplam ceza miktarı yaklaşık 55 milyar dolara ulaştı.
Birleşmiş Milletler (BM) ABD’nin öncülüğünde İran nükleer silah geliştirmeye çalışıyor diye ambargo kararı aldı. Türkiye de, ulusal çıkarlarına aykırı olduğu gerekçesi ile bu ambargoya, bir ölçüde mesafeli duruyordu.
Halkbank’ın ABD’de şubesi, şirketleri olmadığı için ABD mahkemeleri bizim bu banka için ceza kesemiyorlar ama uluslararası ekonomik yaptırımlar yapabilme kabiliyeti olduğu için meselenin milli egemenlik, milli çıkarlar, milli bankacılık kavramları öne çıkarılarak tartışılabilir, bu tezler kısmen ya da büyük ölçüde doğru da olabilirler ama uluslararası siyaset, hele işin içinde İran var ise, başka yönlerde kayma ihtimali olabilir.
Bizim gibi gelişmekte olan ülkelerin dünya ile entegre olabilmesi için ulusal çıkarlarından büyük tavizler vermeden dengeleri de kontrol ederek ayakta kalmayı bilmemiz gerekiyor. Süper güçler ile kavgalı olmanın faturasını geçtiğimiz yıllarda Rusya ile görmüştük. Bir günde alınan kararlar ile turizm seyahatleri kapatılmış, vizeler tek taraflı olarak yeniden konmuş, sebze-meyve ihracatı yasaklanmıştı.
Bu tatsız olayları sonlandırabilmek için birçok konuda taviz vermek durumunda kalmıştık. Hala sorunların bir kısmı kaldırılsa bile vize ve sebze-meyve yasağı kısmen devam etmekte.
Küresel dengelerle kavgalı hale gelmenin de ülkeye faturası bazen çok büyük olabiliyor.
ABD Hazinesi bankalara değişik cezalar kesmesiyle birlikte, görüldüğü gibi yaptırım ihlalleri sebebiyle yüklü miktarda ceza kestiği görülüyor.
1) Yaptırım ihlalinde en yüksek cezayı 8.9 milyar dolar ile Fransız BNP Paribas’a kesilmiş.
2) Yaptırım İhlali sebebi ile 2008 yılından sonra kesilen ceza miktarı 12 milyar 106 milyon dolar.
3) Ceza kesilirken ülke ayrımı yapılmadığı görülüyor.
Kaynak: dunya.com-Özcan Kadıoğlu