Stanford Üniversitesi Tıp Fakültesinde çalışan bilim insanları, insülin direnci ile majör depresif bozukluk oluşma tehlikesinin artışını birbirine bağlamış.
Psikiyatri ve davranış bilimleri profesörü olan Natalie Rasgon şöyle aktarıyor: “Eğer insülin direnciniz varsa, majör depresif bozukluğa yakalanma tehlikeniz insülin direnci olmayan birine göre iki kat daha fazla; daha önce hiç depresyon yaşamamış olsanız bile.”
5 Amerikalıdan en az 1 tanesi, hayatlarının bir döneminde majör depresif bozukluk yaşıyor. Hastalığın belirtileri arasında sürekli mutsuzluk, umutsuzluk, rehavet, uyku bozuklukları ve iştah kaybı yer alıyor. İnsanı büyük oranda güçten düşüren bu hastalığa katkıda bulunan bazı etmenler (ör. çocukluk travmaları, sevilen birinin kaybı veya COVID-19 salgının stresleri), önleyebileceğimiz şeyler değil. Fakat insülin direnci önlenebilir: Beslenme şekli, egzersiz ve ihtiyaç durumunda ilaçlar ile birlikte azaltılabilir veya ortadan kaldırılabilir.
Araştırmacıların bulguları, üç gün önce American Journal of Psychiatry bülteninde çevrim içi yayımlandı.
Yapılan çalışmalar, 3 kişiden en az birinin insülin direnciyle yaşadığını ve çoğu zaman bunu bilmediğini doğruluyor. Söz konusu sağlık durumu, Tip 1 diyabette olduğu gibi pankreasın kan dolaşımına insülin salgılama kabiliyetindeki eksiklikten değil; vücut genelindeki hücrelerin bu hormonun emirlerini dinleme kabiliyetinin azalmasından kaynaklanıyor.