Pac-Man diye bir oyun vardı hatırlıyor musunuz? Hayatta kalabilmek için labirent koridorlarında önüne geleni yiyen ve hayaletlerden kaçan sarı bir top. İşte ödediğiniz primin Pac-Man gibi, emekli maaşınızı yemesi rezilliği aynen devam ediyor. Bir değişiklik yok.
Böyle şeyler ancak bizim ülkemizde olduğu için, aslında çok da şaşırtıcı değil. Mevcut uygulamalara göre, bir kişi ne kadar çok prim öderse emeklilik maaşı o kadar az oluyor. Geçtiğimiz hafta prim gün sayısını doldurmuş iki ayrı kişiyle bundan sonrası için planlama yaparken bir kez daha karşımıza çıkan bu gerçeği özetleyelim.
HER ŞEY MEZARDA EMEKLİLİKLE BAŞLADI
Eski uygulamalarda emeklilik hakkını elde etmek kolaydı. Gün sayınız tuttuğu gibi emekli olunabiliyordu. Bu aslında özetle şu demekti: 38 yaşında emekli olunabilir. Nitekim böyle emekliler de var şu anda. Ve evet… Akıl kârı bir iş de değildi.
Daha sonra yapılan değişikliklerle, kamuoyunda mezarda emeklilik olarak bilinen ve yıl, yaş ve gün hesabının tamamının tutmasını gerektiren uygulama başladı.
Ve en son bir darbe daha geldi, emeklilik yaşı uzatıldı.
BEKLEME SÜRESİ
Bu uygulamalar neticesinde, neredeyse herkese prim ödeme günü sonrasında yıllarca yaş bekleme piyangosu vurdu. Yaş için beklerken de Bağ-Kurlular ticarete, SSK’lılar da zaten çalışmaya devam ettikleri için bekleme süresi içerisinde de prim ödemeye devam ediyorlardı.
İşte çok prim ödenirse az emekli maaşı bağlanmasına yol açan da bu. Yaşı beklerken ekonomik şartlar sebebiyle çalışmaya devam edip, dolayısıyla prim ödemeye de devam etmek.
BÖYLE İŞ OLUR MU?
Ne yazık ki böyle iş oluyor. Bunun sebebi emekli aylıklarının hesaplanmasında 3 ayrı dönemin dikkate alınması.
- Dönem: 31.12.1999 günü ve öncesinde yapılan çalışmalar ve prim ödeyenler.
- Dönem: 01.01.2000 – 30.09.2008 arasındaki çalışmalar ve prim ödeyenler.
- Dönem: 01.10.2008 ve sonrasındaki çalışmalar ve prim ödeyenler.
Burada uygulanan güncelleme katsayıları ve aylık bağlama oranları emekli maaşınızın belirlenmesinde etkili oluyor.
Bu dönemler arasında en az maaş bağlanan dönem 3.dönem, yani 01.10.2008 ve sonrası. Bu özetle şu demek: Bu tarih sonrası prim ödeme gün sayınız arttıkça, bağlanacak emekli maaşınız da düşüyor. Siz ödemeye 1 ay daha mı devam etmek istiyorsunuz? Ödeyin, maaşınız biraz daha düşsün. Sistem bu.
NE YAPMALI?
Siz önce prim gün sayınızın ne durumda olduğunu öğrenerek işe başlayabilirsiniz.
Bu çarkı tersine çevirmenin tek yolu, şu an için prim ödemelerinizi taban miktarlardan değil, tavan ya da tavana yakın miktarlardan yapmanız, ki bu da ek ödeme demek. Bilmem, bugünkü ekonomik şartlar bunu kaldırır mı?
Ticaretle uğraşıp, Bağ-Kurlu olanlar, prim gün sayıları dolduysa, prim ödemeyi durdurmak için işletmelerini eşlerinin üzerine devredebilirler. Hem emekli maaşları düşmez, hem de eşlerine bir sigortalılık imkânı sağlayabilirler. Zaman çabuk akıp geçiyor, yarın bir gün doğum borçlanması, şu bu derken eşiniz de emekli maaşı alabilir.
SSK’lılar içinse durum biraz daha sıkıntılı. Bekleme sürelerinde çalışmaya devam edeceklerse ya primlerini taban ücret yerine tavan ücretten göstertecekler, ya taban ücreti aynı tutup gün sayılarını yarıya düşürecekler ya da bugüne kadar “Aman beni sigortalı yap.” dedikleri işverenlerine bu sefer “Sakın sigortalı gösterme.” diyecekler.
BEKLEME SÜRESİNDE SAĞLIK NE DURUMDA?
Eğer sizin yerinize eşiniz SGK kapsamındaysa, sorun yok. Siz geliriniz olmadığı için eşinizin sağlığından yararlanabilirsiniz.
Ancak siz beklerken, eşiniz de SGK kapsamında değilse, o zaman sağlıktan yararlanmak için Genel Sağlık Sigortası kapsamına alınmanız ve bir sağlık primi ödemeniz gerekebilir.
PAC-MAN HER YERDE
Uzun lafın kısası, günlük hayatımızı sürdürebilmek için çeşit çeşit pac-manlerle mücadele ettiğimiz yetmiyormuş gibi, bir de emeklilik maaşımıza göz diken pac-manle de uğraşmak zorunda kalıyoruz.
Sanırım bu kafayla daha çok pac-man kovalar bizi.