4 Kanser Tipi 16’ya Çıktı

“Bereketli Topraklar Üzerinde”ki kara bulutlar ölüm saçıyor. Termik santrallerin tehdidi altındaki Adana Yumurtalık’ta 2009’da 4 kanser tipi görülürken bu sayı 2014’te 16’ya çıktı…

Adana’nın Yumurtalık ilçesinde Çinli enerji firmaları tarafından yapılması planlanan EMBA kömürlü termik santralinin lisans iptaline karşı açılan davada bilirkişi raporu açıklandı. Sağlık Bakanlığı’nın bölgedeki kanser oranlarıyla ilgili resmi verilerini de içeren rapor, termik santrallerle ilgili korkunç gerçeği ortaya koydu. Yumurtalık’ta 2003 yılında faaliyete geçen mevcut bir termik santralın yaklaşık 2 kilometre yakınında inşa edilmek istenen EMBA Termik Santralinin halk sağlığını ve tarımsal üretimi olumsuz etkileyeceği uyarısında bulunulan bilirkişi raporunda, Yumurtalık’ta 2009 yılında 5 kanser vakası ve 4 kanser tipi görülürken, 2014’te 60 kanser vakası ve 16 kanser tipi görüldüğüne dikkat çekildi. Organik buğday ve çilek üretiminde başarı sağlayan bölgede termik santral yüzünden on yıldır organik üretim yapılamıyor. Doğu Akdeniz Çevre Dernekleri Gönüllü Avukatı İsmail Hakkı Atal, EPDK’nın neredeyse her başvuruya termik santral lisansı verdiğine dikkat çekerek, enerji üretim lisansı verilmesiyle ilgili sürece Sağlık Bakanlığı başta olmak üzere ilgili diğer bakanlıkların da dahil olması gerektiğini dile getirdi.

ÇİNLİ ENERJİ FİRMALARI TÜRKİYE’DE TERMİK SANTRAL İŞLETECEK

Çinli enerji firmaları Şanghay Elekirik ve CPI Power Engineering Co. Ltd. tarafından gerçekleştirilmesi planlanan EMBA Hunutlu Termik Santralı da bunlardan biri. Türk firması Mor Grup tarafından inşa edilmesi planlanan termik santralin insan yaşamı ve tarımsal üretime vereceği zararlar bilirkişi raporuyla ortaya konuldu.

LİSANS İPTALİ İÇİN DAVA AÇILDI

Sanayi ve enerji tesisleriyle ağır bir kirlilik yükü altında bulunan İskenderun Körfezi üzerindeki baskıyı artıracak olan EMBA Hunutlu Termik Santraline verilen üretim lisansının iptal edilmesi için bölgedeki baro, sivil toplum kuruluşları ve meslek odaları dava açtı. Türkiye Barolar Birliği, Doğu Akdeniz Çevre Dernekleri (DAÇE) Adana Barosu, Adana Tabip Odası, Ziraat Mühendisleri Odası Adana Şubesi ve Hatay Barosu’nun açtığı davayı gören Ankara 7. İdare Mahkemesi, termik santralın bölgeye vereceği muhtemel zararları saptamak üzere uzmanlardan oluşan bilirkişi heyeti görevlendirdi.

BİLİRKİŞİ RAPORUNDA KANSERLE İLGİLİ KORKUNÇ GERÇEK ORTAYA ÇIKTI

Mahkemenin atadığı bilirkişi heyetinin bölgede yaptığı incelemelerin ardından hazırladığı raporda, Sağlık Bakanlığı’ndan Sağlık Bakanlığı’ndan talep edilen Yumurtalık ilçesindeki kanser oranlarına ilişkin verilere de yer verildi.

ÇİN’DE ALTI BÖLGEDE KÖMÜR KULLANIMI YASAKLANDI

Bölgede kömürlü termik santral inşa etmek isteyen Çinli firmaların ülkesinde bulunan Huainan kentindeki kömürlü termik santral çevresindeki toprakta ve çevrede ortaya çıkan arsenik, civa, kurşun, kadminyum, nikel ve çinko gibi elementlerin ortalama yoğunluklarının yüksek bulunduğuna dikkat çekilen bilirkişi raporunda, “Pekin Belediye Çevre Koruma Bürosu, 2020 sonuna kadar altı ana bölgede kömür kullanımını yasaklamıştır. Bu bölgelerdeki ilçelerde kömür kullanımı bıraktırılacak ve kömür tesisleri de kapatılacaktır. Resmi istatistiklere göre 2012 yılında enerji üretiminin dörtte birini kömürden sağlayan Pekin’de bu oranın 2017’de yüzde 10’un altına düşürülmesinin beklendiği açıklanmıştır” bilgisine yer verilmesi dikkat çekti.

SU KAYNAKLARI, TARIM ARAZİLERİ VE ZEYTİNLİKLER TEHLİKE ALTINDA

“Termik santrallerin suya ihtiyaç duyması, su kaynaklarının da civarında genellikle verimli tarım arazilerinin bulunması nedeniyle kurulan her santral uygun planlanmaz ve takip edilmezlerse bölge insanlarının yegane geçim kaynağı olan tarım alanlarını üretim yapamaz hale getirmektedir” görüşüne yer verilen bilirkişi raporunda, “Yumurtalık’taki çiftçilerin tarım ürünlerinden para kazanamamalarının en büyük nedeni, Yumurtalık’ta 2004 yılında yapılan İSKEN Termik Santralı kaynaklı tarım alanlarına düşen asit yağmurları nedeniyle özellikle zeytinde çiçek döneminde çiçeklerin kuruması ve döllenmenin aksamasıdır. Bu durum bölgede yapılan keşif ve akademik çalışmalarla gözlenmiştir. Uzaktan bakıldığında sağlıklı görülen zeytinlerden ürün alınamaması ya da döllenmenin ve meyve tutumunun aksamasıyla verimin düşük olması, zeytin ve zeytinyağı konusunda önemli ülkeler arasında olan ülkemiz için oldukça büyük bir tehlikedir” denildi.

YUMURTALIK’TAKİ ORGANİK ÜRETİM TERMİK YÜZÜNDEN BİTTİ

İSKEN Termik Santralının yeni inşa edildiği yıllarda Yumurtalık Meslek Yüksek Okulu’nda oldukça başarılı şekilde organik tarım yapıldığı ve organik buğday ve çilek üretildiği bilgisine yer verilen bilirkişi raporunda, son 10 yıldır organik üretimden vazgeçildiği belirtilerek, “Şu an yine aynı bölgede ikisi işleyen, dokuzunun ÇED sürecinde olduğu 11 termik santral son derece verimli olan bu tarım arazileri için oldukça büyük bir tehdittir. Yumurtalık, geçimini balıkçılıkla da sağlayan ve en güzel deniz balıklarının bulunduğu bir bölgedir. Bölgede yapılması düşünülen Hunutlu Termik Santralı, İSKEN Temik Santralı ve diğer tesislerin deniz canlıları üzerinde yaptığı olumsuz etkileri biraz daha körükleyecektir” ifadelerine yer verildi.

AV. ATAL: BUĞDAYIMIZA, ETİMİZE VE SÜTÜMÜZE ZEHİR KARIŞIYOR

Termik santrale ilişkin uyarı niteliğinde bilgilere yer verilen bilirkişi raporunun açıklanmasının ardından bir açıklama yapan Doğu Akdeniz Çevre Dernekleri gönüllü avukatı İsmail Hakkı Atal, nüfusu her yıl azalan Yumurtalık’ta 2009 yılında 5 olan kanser vakasının 2014’te katlanarak 60’a çıktığına dikkat çekti. Sağlık Bakanlığı’ndan gelen yazılı cevabın ortaya çıkardığı bölgedeki kanser gerçeğine karşın, 2003 yılından bu yana faaliyette olan Yumurtalık Sugözü Termik Santralinin 1800 metre güneybatısında inşa edilmek istenen EMBA Termik Santralı ile halk sağlığının daha çok olumsuz etkileneceğini vurgulayan Atal, şöyle konuştu:

“Türkiye’de termik santraller başta olmak üzere kirletici projelerin yarattığı kirlilik hepimizin hayatını tehdit eder hale gelmiştir. Toprağa ve yer altı suyuna karışan asit yağmurları, radyoaktif maddeler, ağır metaller, zehirli baca gazları; buğdayımıza, etimize, sütümüze karışarak besin zincirimize dahil olmakta ve köylü-kentli hepimizi zehirlemektedir. Termik, nükleer ve madencilik projeleri başta olmak üzere kirletici tesisler için mutlaka ‘sağlık etki değerlendirme’ raporu alınmalıdır. Kirletici tesislerin kümülatif (bütüncül) etkisinin değerlendirileceği stratejik ÇED raporları alınmalı, stratejik ÇED yönetmeliğinde enerji sektörüne 2023 yılına kadar verilen muafiyet kaldırılmalıdır. Termik, nükleer santral ve madencilik lisansları Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu’nun (EPDK) inisiyatifine bırakılmamalıdır.”

“EPDK, HER BAŞVURUYA TERMİK SANTRAL LİSANSI VERİYOR”

Çukurova, Amik, Arsuz, Mersin, Silifke ve Erdemli gibi bölgede yer alan ovaların Aralık 2016’da Bakanlar Kurulu Kararı ile koruma altına alınarak tarımsal SİT alanı ilan edildiğine dikkat çeken Avukat İsmail Hakkı Atal, “Ayrıca Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın yayınladığı ‘İskenderun Körfezi Bütünleşik Kıyı Alanları Planı Açıklama Raporu’nda, İskenderun Körfezinin ağır bir kirlilik yükü altında olduğu belirtilmiştir. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, bölgenin ağır kirliliğini tespit ederken, Bakanlar Kurulu verimli ovaları termik santrallere karşı koruma altına alırken, EPDK’nın neredeyse her başvuruya termik santral lisansı vermesi tezat oluşturmaktadır” diye konuştu.

“LİSANS SÜRECİNDE İLGİLİ BAKANLIKLAR DA DAHİL OLMALI”

Enerji ve madencilik projelerinde sağlık etki değerlendirme süreci uygulanması gerekliliğini yineleyen Atal, lisans verme sürecinde başta Sağlık Bakanlığı olmak üzere Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Orman ve Su İşleri Bakanlığı, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ile Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın da dahil olması gerektiğini kaydetti. Atal, termik ve nükleer santral projelerine verilecek lisanslar konusunda EPDK’nın tek karar mercii olmaktan çıkarılması gerektiğinin de altını çizdi.

Kaynak: Odatv.com-Yusuf Yavuz

 

Bu Yazıyı Paylaşın