Sevdiğiniz birinin komaya girdiğini öğrendiğiniz korkunç bir telefon görüşmesi gibi, hayatın sizi hiçbir zaman hazırlayamayacağı kimi şeyler var; ve örneğin, bu kişinin uyanmaması halinde, yaşamına son verme kararını almaktan siz sorumlusunuz.
Bu tür kararlar, bilinci ölçecek gerçek bir test olmaması nedeniyle daha da karmaşık bir hal alıyor. Ve ne yazık ki, doktorların kimin uyanıp kimin uyanmayacağını öngörmesi çok zor.
Fakat şimdi, Columbia Üniversitesi Irving Tıp Merkezi’nde çalışan bir araştırma ekibi, dünyanın her yerindeki neredeyse tüm hastanelerde kolayca bulunabilen bir aracın, koma durumundaki hastalardaki “gizli bilinç” belirtilerini saptamada etkili olduğunu açıkladı. Beyin aktivitesinde gözlemlenen bu ince modeller, kişinin olan bitenin farkında olduğunu ama fiziksel olarak tepki gösteremediğini ortaya koyuyor.
New England Tıp Dergisi’nde yayınlanan bir çalışmaya göre, beyinde gerçekleşen elektriksel faaliyetleri algılayabilen bir makine olan bir ‘elektroensefalogram’ın (EEG), ciddi bir beyin hasarı yaşamasından yalnızca birkaç gün sonra, kontrol edilen yedi kişiden birinde gizli bilince ilişkin ipuçları bulabileceği keşfedildi. Ve araştırmacılar, bir yıl sonra yapılan hasta muayenelerinde, en başta gizli bilinç belirtileri gösteren hastaların iyileşme ihtimalinin daha yüksek olduğunu gözlemlediler.
GRİ BÖLGE
Bir insan günler ya da haftalar boyunca tepkisiz kaldığında, doktorlar, hastanın komadan çıkma olasılığını anlayabilmek amacıyla çeşitli testler gerçekleştirirler. Buna karşın araştırmacılar, bu öngörülerin yanlış olma eğilimi taşıdıklarını söylüyor; bilincin ne kadar anlaşıldığı söz konusu olduğunda, neredeyse tamamen karanlıkta olduğumuzu varsaymak şaşırtıcı olmaz.
Bilinç ve beynin onu nasıl yarattığı, anlaşılmış olmaktan uzak bir konu. Bununla beraber, gizli bilinç, araştırmacılar arasında gittikçe büyüyen bir ilgi alanı haline geldi. En az bir çalışmada, görünüşte bitkisel hayatta olan bir hasta grubunun, sağlıklı ve normal yetişkinlerinkine benzer beyin aktiviteleri ve bağlantıları olduğu ortaya kondu. Ancak kimi sebeplerden ötürü bu hastalar uyanamıyorlar. Bu tür görünmez bilinç işaretlerini saptamak amacıyla yapılan testler, gelecekte doktorların bu hastaların bakımlarını daha doğru biçimde yönlendirmelerine yardım edebilir.
Açık olan şey, gizli biliş biçimlerinin iyileşme hususunda güçlü belirleyiciler olduğu. Diğer yandan, araştırmacılar, bu gri bilinçlilik alanını klinik ortamlarda saptamak için en doğru yolu henüz belirleyemediler.
Bir araştırma ekibi, bu yılın ilk haftalarında, kısaca fMRI denen fonksiyonel manyetik rezonans görüntüleme cihazının, bilincin işareti olan beyin sinyallerini tespit edebileceğini keşfetti. Buna karşın fMRI işleminin pahalı olmasının yanı sıra, bu testleri klinik açıdan stabil olmayan, beyni hasar gören kişilerde uygulanması da zordur. Hastaların fMRI makinesine taşınması için, yoğun bakım ünitesinin ve potansiyel olarak hastanenin güvenli ortamından ayrılması gerekiyor.
Öte yandan, EEG testi bu tür uyarılardan bağımsız durumda. EEG yöntemi, kafa derisine tutturulan ve cihaza tellerle bağlı haldeki küçük diskler kullanarak beyin dalga modellerini ölçtüğü için, bu test hastanın yatağında da uygulanabilir. EEG’nin kolay kullanılabilirliği ve daha düşük maliyeti, komada olan bir kişinin zihninde neler olup bittiğini yakından izlemek söz konusu olduğunda, fMRI’ya oranla daha fazla avantaj sağlar.
İYİLEŞMENİN ERKEN BELİRTİLERİ
Araştırmacılar, yeni yayınlanan çalışmada, kanama, travma ya da oksijen yoksunluğunun sebep olduğu bir beyin hasarı yaşayan 104 tepkisiz hastadan toplanan EEG bulgularını incelemek için bir makine öğrenme sistemi (bir tür yapay zekâ) kullandılar. Yazılım, hastanın ellerini hareket ettirmesi için verilen talimatları anlayabildiğini gösteren beyin faaliyetleri aradı. Komutlar farklı beyin faaliyeti modelleri ürettiğinde, bu, tepkisiz hastanın verilen komutu anlayabildiğini ama bu hareketleri fiziksel olarak gerçekleştiremediğini gösteriyordu.
Araştırmacılar, tepki vermeyen hastaların yüzde 15’inin, yaralanmalarından sonraki dört gün içinde gizli bilinç işaretleri sergilediklerini ifade ediyorlar. Bu hastaların yaklaşık yarısı iyileşti ve hastaneden taburcu edilmeden önce sözlü komutları takip edebildikleri tespit edildi. Bir yıl sonra, hastaların yüzde 44’lük bölümü, günde yaklaşık sekiz saat, yardım almadan çalışabiliyordu.
Gizli bilince dair erken belirtiler göstermeyen insanların bir kısmı da düzeldi; buna karşın, sonuçlar çok da olumlu değildi. Bu tür beyin aktiviteleri göstermeyen kişilerin yaklaşık yüzde 26’sı, en nihayetinde hastaneden taburcu edildi. Bu grup içinde yalnızca yüzde 14’lük bir kesim sonraki bir yıllık takiplerinde yardım almadan sekiz saate kadar çalışabilir hale geldi.
Grupların her ikisinde de hastaların yaklaşık üçte biri beyin hasarlarını sürdürdükten sonra, bir noktada hayatını kaybetti.
Araştırmacılar, eldeki ilk sonuçlar cesaret verici olsa dahi, beyin hasarının farklı nedenleri arasında iyileşme oranlarını öngörmek amacıyla EEG’nin nasıl kullanılabileceğini daha iyi anlamak için daha fazla çalışma yapılmasına ihtiyaç olduğunu belirtiyorlar.