Vicdani Red Bir Haktır

T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
ONBİRİNCİ CEZA DAİRESİ
 
Esas : 2020/1745
Karar : 2021/1166
Tarih : 26.03.2021

İNCELENEN KARARIN;

MAHKEMESİ :Bursa 3. Asliye Ceza Mahkemesi

TARİHİ :13/11/2019

NUMARASI :2017/957 (E) ve 2019/924 (K)

İlk Derece Mahkemesince verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmakla, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:

İstinaf başvurusunun reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.

Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;

Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen ve değerlendirilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonucunda oluşan inanç ve taktirine, gösterilen gerekçe ve uygulamaya oluşa ve dosya içeriğine göre; mahkemenin beraat kararında usule ve esasa ilişkin herhangi bir hukuka aykırılığın bulunmadığı, delillerde ve işlemlerde herhangi bir eksiklik olmadığı, ispat bakımından değerlendirmenin yerinde olduğu,

Kararda bir isabetsizlik görülmediği anlaşıldığından, istinaf başvurusunda bulunan Cumhuriyet savcısının istinaf itirazları yerinde görülmemiş olmakla, İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE,

Dosyanın hükmü veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine,

5271 sayılı CMK’nun 286. maddesi uyarınca kesin olmak üzere 26.03.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

[GEREKÇELİ YEREL MAHKEME KARARI]

T.C.

BURSA

3. ASLİYE CEZA MAHKEMESİ

E.  2017/957

K. 2019/924

Yukarıda açık kimliği yazılı sanık hakkında mahkememizde yapılan duruşma sonunda:

İDDİA: Bursa C.Başsavcılığının 10/10/2017 tarih, 2017/18070 esas iddianamesi ile sanık hakkında Askeri Ceza Kanuna Muhalefet suçunu işlediği iddiasıyla 1632 Sayılı Yasanın 63/1-2-1 maddesi ve TCK’nın 53/1 maddeleri gereğince cezalandırılmasına karar verilmesi talebiyle cezalandırılması iddia olunmuştur.

Aynı olay nedeniyle Bursa C.Başsavcılığının 26/02/2018 tarihli iddianamesi ile de sanık hakkında Askeri Ceza Kanuna Muhalefet suçunu işlediği iddiasıyla 1632 sayılı kanunun 63/1-B ve TCK’nın 53/1 maddesi gereğince cezalandırılmasına karar verilmesi talebiyle davası açılmış ve yapılan yargılama sonunda mahkememizin 2017/957 Esas sayılı dosyası ile birleştirme kararı verilerek yargılamaya mahkememizce devam olunmuştur.

SAVUNMA: Sanık savunmasında,” Daha önceki dilekçemde belirttiğim gibi Yehova şahidiyim, küçüklüğümden beri eğitimim ve sahip olduğum ahlaki ve vicdani değerlerin askerlik yapmama müsaade etmemesi nedeniyle askere gitmedim. Her fırsatta askerlik şubesine gidip dilekçelerimi verdim, askerliğimi sivil bir hizmette çalışmak üzere yapmak istediğimi belirttim. Bana yüklü miktarda para cezaları kesildi. Şuan bu durum nedeniyle de işe giremiyorum, çünkü askeriye girdiğim iş yerlerine mektup gönderip işten çıkartılmamı istiyor, bu nedenle işten çıkartılıyorum. Suçlamayı kabul etmiyorum, beraatimi talep ediyorum ” şeklinde kendisini savunmuştur.

DELİLLER, DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:

Şüpheli …. ….. hakkında yoklama kaçağı kalmak suçundan Yıldırım Kaymakamlığının 10/11/2016 tarih 109 sayılı kararı ile 21.519 TL idari para cezası verildiği, kararın 28/11/2016 tarihinde şüpheliye tebliğ edildiği, şüphelinin 1111 sayılı Askerlik Kanununun 89’uncu maddesi gereğince verilen idari para cezası kesinleştikten sonra yoklamasını emsallerinin son celp döneminin son gününe kadar yaptırmayarak yada mazeretine ilişkin belgeyi sunmayarak 8 Ay 4 gün yoklama kaçağı kalmak suretiyle üzerine atılı olan suçu işlediği tüm dosya kapsamından anlaşılmakla soruşturma başlatılmış ve sanık hakkında kamu davası açılmıştır.

Dava mahkememizin esasına kaydedilerek yargılamaya başlanmış, sanık yukarıdaki şekilde kendisini savunmuş, savunma doğrultusunda araştırma yazısı yazılmış, İzmir Yehovanın şahitleri hristiyan cemaatinin cevabi yazısında sanığın bu cemaatin aktif üyesi olduğu, tespit edilmiş, sanık vekili tarafından ibraz edilen benzer olaylardaki beraat kararlarına ilişkin örnekler, ve bu yöndeki görüşleri içeren yazı örnekleri dosyaya eklenmiştir.

Elde edilen deliller ve tüm dosya kapsamına göre; Sanığın bakaya kalmak suçundan cezalandırılması iddia edilmiş olup, aşamalarda benzeyen beyanları ile özetle, ” Daha önceki dilekçemde belirttiğim gibi Yehova şahidiyim, küçüklüğümden beri eğitimim ve sahip olduğum ahlaki ve vicdani değerlerin askerlik yapmama müsaade etmemesi nedeniyle askere gitmedim. Her fırsatta askerlik şubesine gidip dilekçelerimi verdim, askerliğimi sivil bir hizmette çalışmak üzere yapmak istediğimi belirttim. Bana yüklü miktarda para cezaları kesildi. Şuan bu durum nedeniyle de işe giremiyorum, çünkü askeriye girdiğim iş yerlerine mektup gönderip işten çıkartılmamı istiyor, bu nedenle işten çıkartılıyorum” diyerek suçsuz olduğunu savunduğu,

Sanığın savunmasının ilgili cemaat yazıları ile doğrulanarak adı geçen cemaatin üyesi olduğunun bildirildiği, sanığın bu cemaatin inanışları kapsamında inancına aykırı olduğu için askerlik yapmadığını bildirdiği, bu şekilde ” vicdani red ” din Avrupa İnsan hakları Sözleşmesinin 9. Maddesinden kaynaklanan bir hak olduğu ve bu sözleşmenin mevcut anlaşmalar gereği hukukun bir parçası olduğu bu nedenle bağlayıcı olduğu, bu şekilde yorum ve uygulamanın dosyada mevcut yargı kararları ve ilgili görüşlerde de yansıtıldığı böylece sanığın suç kastının bulunmadığı ve müsnet suçun yasal unsurları oluşmadığı kanaatine varıldığından sanığın beraatine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulması uygun bulunmuştur.

HÜKÜM:

Sanığın bakaya kalmak suçundan cezalandırılması iddia edilmiş ise de inançları gereği askere gitmediğine dair araştırma yazıları ile doğrulanan ısrarlı savunmasına karşılık askerlik görevinden kaçtığına dair kesin deliller elde edilemediği bu nedenle müsnet suçun yasal unsurları oluşmadığı , ısrarlı savunma, savunmayı doğrulayan araştırma yazısı, uluslararası sözleşmeler, mahkememizin gözlemleri ve tüm dosya kapsamı ile subuta erdiğinden CMK 223/2-a maddesi gereğince müsnet suçu işlemediği subuta erdiğinden BERAATİNE,

Yargılama giderinin kamu üzerine bırakılmasına

Dair sanığın yüzüne karşı hükmün tefhiminden itibaren 7 gün içinde hükmü veren mahkemeye veya bulunulan yerdeki eşit mahkemeye bir dilekçe verilmesi veya zabıt katibine bir beyanda bulunulması, bu beyanın tutanağa geçirilmesi ve tutanağın hakime onaylattırılması suretiyle, Bursa Bölge Adliye mahkemesi nezdinde İSTİNAF yasa yolunun açık olduğuna, süresinde yasa yoluna başvurulmaması halinde hükmün kesinleşeceğinin ihtarına, ilişkin açık oturumda verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 13/11/2019

Bu Yazıyı Paylaşın