Ekonomik krizin etkilerinin her geçen arttığı Türkiye’de, 2022 yılının ilk 6 aylık döneminde icra dairelerine ulaşan dosya sayısı 4 milyon 209 bine ulaştı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, eylül ayında yaptığı açıklamada; 5.5 milyon vatandaşa ait 30 milyar TL’ye yakın borç yükünden vatandaşları kurtaracağız ve 10 milyon icra dosyası temizlenecek açıklaması yapmıştı. Meclis’in açılması ile beraber Cumhurbaşkanı’nın yaptığı açıklamaya ilişkin yasal değişiklik teklifi 07.10.2022 tarihinde Meclis’e sunuldu.
BORÇLULAR BORÇTAN KURTULABİLİR
Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun teklifinin geçici 2’nci maddesiyle, borçlusu gerçek kişi olan ve İcra ve İflas Kanunu veya Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun kapsamında icra takibi başlatılmış olan küçük alacakların tasfiyesi amacıyla düzenleme yapılmaktadır.
Buna göre; 15.08.2022 tarihine kadar icra takibi başlatılmış bulunan ve her bir takip dosyası itibarıyla asıl alacak ve ferileri dâhil 2.000 Türk Lirası ve altındaki alacaklar “küçük alacak” olarak dikkate alınacaktır. Bu tutarın üzerinde takip başlatılmış olmakla birlikte aynı tarih itibarıyla takip bakiyesi bu tutar ve altına inmiş icra takipleri de küçük alacak kapsamında olacaktır.
Düzenleme ile küçük alacak olarak tanımlanan alacaklarından feragat eden mükelleflere, bu alacaklarını Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre “değersiz alacak” kabul ederek kayıtlarından çıkarma olanağı sağlanmaktadır.
Bu şekilde kayıtlardan çıkarılan alacaklara ilişkin daha önce hesaplanarak beyan edilen katma değer vergisi ve özel iletişim vergisi, Katma Değer Vergisi Kanunu ve Gider Vergileri Kanunu hükümlerine istinaden söz konusu vergilerden indirim konusu yapılabilecektir.
Böylece, alacaklısının gerçek veya tüzel kişi olup olmadığına veya alacakların abonelik sözleşmelerinden kaynaklanıp kaynaklanmadığına bakılmaksızın icra takibinden feragat edilen alacaklara ilişkin daha önce yerine getirilmiş vergisel yükümlülükler telafi edilmeye çalışılmıştır. Ancak alacaklı olan gerçek kişi ya da tüzel kişilerin bu düzenlemeye uyma zorunlulukları söz konusu değildir. İstemeleri halinde, bu alacaklarını değersiz alacak kabul ederek kayıtlarından çıkarabileceklerdir.
Kanun teklifinin geçici 3’üncü maddesi ile varlık yönetim şirketlerince takip edilen ve anaparası 2.500 Türk Lirası ve altında bulunan alacakların, anaparasının yarısı Hazine ve Maliye Bakanlığı bütçesinden karşılanarak ödenmek suretiyle; kalan kısmının, vekâlet ücreti, faiz ve benzeri ek yükümlülüklerin takibinden vazgeçilmesi sağlanmak isteniyor.
Ekonomik krizin etkisiyle 2.000 TL’nin altında borcu olan vatandaşların sayısının 4.5 milyona ulaşması ve varlık yönetim şirketlerine 2.500 TL ve altı borcu olan vatandaş sayısının 1 milyon kişi olması oldukça düşündürücüdür. Enflasyonun etkisiyle satın alma gücü eriyen vatandaşın borcunu, alacaklarını “değersiz alacak” sayarak firmalara sildirmek, hangi liberal anlayışa sığıyor? Enflasyon düşürülmediği, halkın satın alma gücü artırılmadığı sürece; siz sileceksiniz 5 ay sonra tekrar bu kadar dosya oluşacak. Bir şirketin 2.000 TL’nin altında 300.000 kişiden alacağı var ise; bu alacağını sildiğinde hem sermaye kaybı hem de nakit akışına ilişkin ciddi problemler oluşacaktır.
Gelelim varlık yönetim şirketlerine olan borçların yarısının vergi gelirlerinden karşılanmasına. Anayasa’nın 73. maddesinde “verginin kamu giderlerinin karşılığı olması” ilkesi tanımlanmıştır. Bazı vatandaşların varlık yönetim şirketlerine olan borçları kamu gideri değildir.
Anayasa’nın 73’üncü maddesi ve Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nun 3’üncü maddesi çerçevesinde; kamu gideri olarak tanımlanmayan bir ödemenin 84 milyondan toplanan vergilerle ödenmesi mümkün değildir.