Temyiz Davasının Görülebilmesi İçin, Temyiz Kanun Yoluna Başvuru Hakkı Bulunanların Tamamının, Kararı Tefhim veya Tebliğ Yoluyla Öğrenmelerinin Sağlanması Kanuni Bir Zorunluluktur

T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu

Esas No : 2017/1-177
Karar No : 2019/486
Tarih : 20.06.2019

İÇTİHAT METNİ

DAVA :

Sanık … hakkında kasten yaralama suçundan açılan kamu davasında yapılan yargılama sırasında, Kütahya 1. Asliye Ceza Mahkemesince 14.10.2011 tarih ve 603-717 sayı ile eyleminin kasten öldürme suçuna teşebbüsü oluşturabileceği gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmesi üzerine dosyanın gönderildiği Kütahya 1. Ağır Ceza Mahkemesince 15.12.2011 tarih ve 213-249 sayı ile sanığın eyleminin kasten yaralama suçunu oluşturduğu kabul edilerek TCK’nın 86/1, 86/3-e, 87/1-d-son, 29, 62, 53, 63 ve 54/1. maddeleri uyarınca 3 yıl 1 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna, mahsuba ve müsadereye karar verilmiştir.

Hükmün sanık müdafisi ve katılan tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 25.11.2013 tarih ve 2089-6812 sayı ile;

“…Dosya kapsamına göre, birbirleri ile dünür olan mağdur sanıklar K. ve O. arasında tarlalarının kenarında bulunan çeşmenin kullanımı konusunda çekişmeler yaşandığı, olay günü bu çekişmelerin etkisiyle başlayan tartışmanın, tarafların birbirlerine ateş etmeleri ile kavgaya dönüştüğü, kavga sırasında K.’in namlu uzunluğu 9 cm, sap uzunluğu 10 cm olan bıçakla, karın sağ yan duvarına, sol üst karın ve sol arka koltuk altı bölgelerine üç kez vurduğu O.’ı bağırsak yaralanmasına ve hayati tehlikeye neden olacak şekilde yaraladığı, etraftan yetişenlerin araya girip etkisiz hâle getirmeleri üzerine, K.’in eylemini tamamlayamadığı, O.’ın taş atmak suretiyle K.’i basit şekilde yaraladığı ve mağdur …’ın yapılan acil ameliyat sonucu hayata döndürüldüğü, olayda;

Suçta kullanılan aletin öldürmeye elverişliliği, hedef alınan vücut bölgeleri, sağ karın bölgesindeki darbenin şiddeti, yaraların nitelikleri ve engel hâlin varlığı dikkate alındığında, eylemine bağlı olarak ortaya çıkan kastının öldürmeye yönelik olduğu anlaşılan sanık …’in meydana gelen zarar ve tehlikenin ağırlığı birlikte değerlendirilerek öldürmeye teşebbüs suçundan makul bir ceza ile cezalandırılması yerine, suçun niteliğinde yanılgıya düşülerek, yazılı biçimde kasten yaralama suçundan cezalandırılmasına hükmedilmesi,” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.

Kütahya 1. Ağır Ceza Mahkemesi ise 03.02.2014 tarih ve 304-12 sayı ile;

“…Sanıklar arasındaki geçmişe yönelik ufak tartışmalar olsa da öldürmeyi gerektirecek bir husumetin bulunmadığı, olay sırasında ise yine sanıkların önce sözlü tartışmaya bilahare karşıklıklı birbirilerine taş atmak suretiyle ve daha sonra ise fiili olarak kavgaya başladıkları ve sanık …’in bu kavga sırasında bıçağını kullandığı ve kendisinin de atılan taşlar nedeniyle birçok yerinden yaralandığının doktorun raporu ile tespit edildiği anlaşılmakla, tüm bu deliller çerçevesinde şüphenin sanık lehine değerlendirileceğinden hareketle sadece bozma ilamında da belirtildiği gibi vücuttaki üç adet yaralanmadan ve bu yaralanmaların niteliğinden bahsedilerek sanığın eylemini öldürme kastı ile gerçekleştirdiğini kabul etmenin mümkün olmayacağı,” gerekçesiyle bozmaya direnerek önceki hüküm gibi sanığın kasten yaralama suçundan mahkûmiyetine karar vermiştir.

Direnme kararına konu bu hükmün de sanık müdafisi ve Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 08.09.2015 tarihli ve 98370 Sayılı “bozma” istekli tebliğnamesiyle Yargıtay Birinci Başkanlığına gelen dosya, Ceza Genel Kurulunca 07.12.2016 tarih ve 767-701 sayı ile; 6763 Sayılı Kanun’un 38. maddesiyle 5320 Sayılı Kanun’a eklenen geçici 10. madde uyarınca kararına direnilen Daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 1. Ceza Dairesince 14.02.2017 tarih ve 116-407 sayı ile, direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına iade edilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.

KARAR :

Sanık … hakkında katılan …’ya yönelik kasten yaralama suçundan verilen mahkûmiyet hükmü Özel Dairece onanmak suretiyle kesinleşmiş olup direnme kararının kapsamına göre inceleme sanık … hakkında katılan …’ya yönelik kasten yaralama suçundan kurulan mahkûmiyet hükmü ile sınırlı olarak yapılmıştır.

Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık sanığa atılı suç niteliğinin belirlenmesine ilişkin ise de Yargıtay İç Yönetmeliği’nin 27. maddesi uyarınca öncelikle yokluğunda verilen hükmün katılana tebliğinin gerekip gerekmediğinin değerlendirilmesi gerekmektedir.

İncelenen dosya kapsamından;

Kütahya Cumhuriyet Başsavcılığınca 12.10.2011 tarih ve 2739-950 sayı ile; sanık …’nın tarla sulamasından kaynaklanan kavga sırasında katılanı bıçakla yaşamsal tehlike geçirecek şekilde yaraladığı iddiasıyla, kasten yaralama suçundan cezalandırılması istemiyle Kütahya 1. Asliye Ceza Mahkemesinde kamu davası açıldığı,

Yargılama sırasında sanığın eyleminin kasten öldürme suçuna teşebbüsü oluşturabileceği gerekçesiyle Kütahya 1. Asliye Ceza Mahkemesince 14.10.2011 tarih ve 603-717 sayı ile verilen görevsizlik kararı üzerine dosyanın Kütahya 1. Ağır Ceza Mahkemesine gönderildiği,

Yargılamanın yürütüldüğü Kütahya 1. Ağır Ceza Mahkemesinde, 15.12.2011 tarihli oturumda mağdur …’nın sanıktan şikâyetçi olduğunu ve kamu davasına katılmak istediğini beyan ettiği, Yerel Mahkemece bunun üzerine suçtan zarar görme ihtimaline binaen …’nın katılan olarak davaya kabulüne karar verildiği, yargılama sonucunda 15.12.2011 tarih ve 213-249 sayı ile sanığın kasten yaralama suçundan TCK’nın 86/1, 86/3-e, 87/1-d-son, 29/1, 62, 53, 63 ve 54. maddeleri uyarınca 3 yıl 1 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna, mahsuba ve müsadereye karar verildiği,

Hükmün sanık müdafisi ve katılan tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 25.11.2013 tarih ve 2089-6812 sayı ile sanığın eyleminin kasten öldürme suçuna teşebbüsü oluşturduğunun gözetilmemesi isabetsizliğinden bozulmasına karar verildiği,

Yerel Mahkemece, katılanın bulunmadığı oturumda yapılan yargılama sonunda 03.02.2014 tarih ve 304-12 sayı ile bozma kararına direnilerek sanığın önceki hükümdeki gibi cezalandırılmasına karar verildiği,

Gerekçeli kararın, katılan …’ya tebliğ edilmediği,

Anlaşılmaktadır.

Temyiz mahkemesince bir temyiz davasının görülebilmesi için, temyiz kanun yoluna başvuru hakkı bulunanların tamamının kararı tefhim veya tebliğ yoluyla öğrenmelerinin sağlanması kanuni bir zorunluluktur. Nitekim 5271 Sayılı CMK’nın “Kararların açıklanması ve tebliği” başlıklı 35. maddesinin ikinci fıkrasında; “Koruma tedbirlerine ilişkin olanlar hariç, aleyhine kanun yoluna başvurulabilecek hâkim veya mahkeme kararları, hazır bulunamayan ilgilisine tebliğ olunur” hükmü yer almaktadır.

Yerel Mahkemece katılana gerekçeli karar tebliğ olunmamış ise temyiz aşamasında bu eksikliğin Özel Dairece 2797 Sayılı Yargıtay Kanunu’nun 40. maddesi uyarınca verilecek, uygulamada “tevdi kararı” adı verilen kararla mahallinde mahkemesince giderilmesinin istenilmesi gerekir; yoksa temyiz incelemesine geçilerek bozma kararı verilmek suretiyle bu eksiklik giderilemez. Aksi hâlde temyiz kanun yoluna başvuru hakkı bulunan bir tarafın kararı öğrenmesi sağlanmadan temyiz incelemesi yapılmış olur ve aleyhe temyiz bulunmayan hâllerde bozulan hükümdeki ceza miktarı sanık lehine kazanılmış hak teşkil eder.

Kişilerin hak arama hürriyetlerinin Anayasa ve diğer kanunlarla güvence altına alındığı ve bu hakkın kullanılabilmesi için devlet işlemlerinin kişilere usulüne uygun olarak bildirilmesi gerektiği, bu bağlamda direnme kararına konu hükmün kurulduğu 03.02.2014 tarihli oturuma katılmayan katılanın yokluğunda verilen kararın katılana tebliğ edilmediği anlaşıldığından 5271 Sayılı CMK’nın 35 ve 260. maddelerine göre hükmün katılana usulünce tebliğ edilmesi gerekmektedir.

Bu itibarla, Kütahya 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 03.02.2014 tarihli ve 304-12 Sayılı gerekçeli kararının katılana tebliğinin sağlanarak yasal temyiz süresinin başlatılması, kararın katılan tarafından temyiz edilmemesi durumunda dosyanın Ceza Genel Kuruluna gönderilmesi, katılan tarafından temyiz edilmesi durumunda ise Özel Dairece Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca ek tebliğname düzenlenmesi sağlanıp temyiz istemlerinin birlikte ve tek seferde incelenerek temyiz davasının sonuçlandırılması gerektiğinden dosyanın, Yerel Mahkemece verilen 03.02.2014 tarih ve 304-12 Sayılı gerekçeli kararın katılana tebliğinin sağlanması için Mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdi edilmesine karar verilmesi gerekmektedir.

SONUÇ :

Açıklanan nedenlerle;

Dosyanın, Kütahya 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 03.02.2014 tarihli ve 304-12 Sayılı gerekçeli kararının katılana tebliğinin sağlanması için Mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 20.06.2019 tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.

Bu Yazıyı Paylaşın