Türkiye’nin ne cari açık sorunu var; ne de mali ve özel kesimin yüksek borcu… İhracat da canlanıyor, faizle enflasyon da önümüzdeki ay düşmeye başlayacak. Aylardır aynı şeyi dinliyoruz.
Yaşadıklarınızla örtüşüyor mu bilmiyorum ama söyleyen bizzat ülkenin Kalkınma Bakanı… Peki nereden çıkıyor bu enflasyon? Kriz tellallığı yapanlar varmış. Bu nasıl bir tellallık ki yıllardır tüm uyarıları bunlar yapıyor ve hepsi doğru çıkıyor.
İster şehircilik deyin, ister ekonomik model, her şey bu tellâllar yüzünden ortaya çıkıyor. Eski iktidarların da enflasyon canavarı vardı. Bir de unutmadan elbette her şeyin sebebi olan dış güçler.
Bir sorun çıktığında boşluğa sallanan parmak ve hep aynı söylem: O… Onu da sadece onlar görüyor, biliyor, ama söylemiyor. İktidarlar değişiyor, sistem aynı kalıyor.
Doları da bunlar arttırıyor; enflasyonu yükseltiyor, eti yok ediyor, benzini içip zam yapılmasına neden oluyor; Suriye’yi karıştırıyor; ülkeyi kutuplaştırıyor; işsizliği yükseltiyor; insanları borçlandırıyor vs. vs. vs… Hepsini bunlar yapıyor.
Ülkenin başına terör örgütlerini de bunlar musallat etti; onların palazlanmasını da bunlar sağladı. Kim bunlar peki? Klasiklerin dışında adreslendirme yok. MİT yaratıp, üzerine tüm suçları atıyorlar. Oysa belki de bazı finansçılarla buluşup, ters yönlendirme yapanlar vardır. Biraz sağa sola bakmak lazım.
Ülkeyi 15 yıldır yönetenlerin tüm yetkileri var; imzaları var; ama herhangi bir sorumlulukları yok.
Dün üretim ekonomisine geçelim diyenlere, bankacılığı yabancılara vermeyin, özelleştirme böyle olmaz, tüketim ekonomisiyle duvara toslarız diyenlere hakaret yağdıranlar, bugün iş işten geçtikten sonra aynı noktaya gelmedi mi?
Ama halen kuyruğu dik tutmak adına ‘ben demedim, kedi söyledi’ yapıyorlar. Bakan tellâl olarak kimi kast ediyor bilmiyorum. Esasen birini kast ettiğini de sanmıyorum. Sadece görünmez düşman yaratıp, sorumluluğu üzerinden atmaya çalışıyor.
Ne güzel dünya değil mi, her şeye yetkiniz olacak, ama sonuçların hepsinden başkaları sorumlu olacak. Şayet ekonomi yönetiminin kafasında bir tellâl varsa, hodri meydan…
Akıllarındaki insanların mal varlıklarını incelesinler. Bakalım onlar enflasyonun, doların artmasından çıkar sağlayan 3-5 milyonun içinde mi, faturayı ödeyen 75 milyon ile birlikte borç içinde mi yaşıyor?
Bunun adı karşı tellallıktan başka bir şey değil. Olmayanın reklamını yapıp, zeytinyağı gibi üste çıkma mücadelesidir. Ama bu kadarı da ayıp değil mi? Eski ozanlar olsa bu duruma ne derdi diye düşündüm ve şu dizeler döküldü kalemimden; hem de bazılarının hayranı oldukları dilden.
O münâdi ki alır edebi eline,
Tekdir verir karşısındakine.
Sokak fakirlikten kıvranırken,
İhsaiyatı hedef eder kendine.
Katığa peynir bulunmaz ama
Nümayişe bekler övgü,
Bir nefeslik canı kalmışken halkın
Ey hak bilmez âmir-i hatâdar
Onu da hisse et evşenine.
münâdi: Tellal
Tekdir: Uyarı
İhsaiyat: İstatistik
Nümayiş: Gösteriş
âmir-i hatâdar: Hatalı yönetici
evşen: Dalkavuk
Kaynak: paraanaliz.com-Çetin Ünsalan