DANIŞTAY
VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas | : 2019/915 |
Karar | : 2021/203 |
Tarih | : 24.02.2021 |
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
(… Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına, hakkında düzenlenen vergi inceleme raporu uyarınca tutulması zorunlu yasal defterlerden olan işletme defterinin tasdikinin bulunmadığından bahisle katma değer vergisi indirimleri reddedilmek suretiyle yeniden düzenlenen beyan tablosuna göre 2011 yılının Ocak, Kasım ve Aralık dönemleri için re’sen salınan katma değer vergisi ile sahte olduğu ileri sürülen faturalar haricindeki diğer faturalar içeriği katma değer vergilerinin reddi sonucunda re’sen tarh edilmesi gereken vergi üzerinden Ocak, Kasım ve Aralık dönemleri için bir kat; sahte olduğu ileri sürülen faturalar içeriği katma değer vergilerinin reddi sonucu re’sen tarh edilmesi gereken vergi üzerinden Kasım dönemi için üç kat kesilen vergi ziyaı cezasının kaldırılması istemiyle dava açılmıştır.
… Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı:
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun “Defter Tutma” başlıklı ikinci kısmında yer alan 171. maddesinde; mükelleflerin bu Kanuna göre tutacakları defterleri, vergi uygulaması bakımından, maddede sayılan maksatları sağlayacak şekilde tutacakları belirtilmiş, 220. maddesinde, tasdiki zorunlu defterler arasında işletme defteri de sayılmış, 221. maddesinde ise öteden beri işe devam etmekte olanların, yasal defterlerini, defterin kullanılacağı yıldan önce gelen son ayda tasdik ettirmeleri gerektiği belirtilmiştir.
Davacının tasdiksiz işletme defterinin, vergi uygulamasının beklediği amaçları sağladığından söz edilemeyeceği gibi bu defterin yasal defter, yapılan kayıtların da yasal defterlere kayıt olarak kabulü mümkün değildir.
Dolayısıyla tasdiksiz işletme defterine kaydedilen emtia alış ve gider faturalarında yer alan katma değer vergilerinin 3065 sayılı Kanun’un 29 ve 34. maddeleri uyarınca indiriminin kabul edilemeyeceği açıktır.
Bu durumda, tasdiksiz yasal deftere kayıtlı alış faturalarındaki katma değer vergisi indirimlerinin reddi suretiyle 2011 yılının Ocak, Kasım ve Aralık dönemleri için re’sen salınan bir kat vergi ziyaı cezalı katma değer vergisinde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Öte yandan, davacıya fatura düzenleyen … Gıda Pazarlama Otomotiv Petrol Ürünleri Madeni Yağ Nakliye Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi hakkında düzenlenen vergi tekniği raporundaki tespitlerden, bu mükellef tarafından düzenlenen faturaların gerçek bir emtia teslimine dayanmadığı ve söz konusu mükelleften temin edilen faturaların davacı tarafından bilerek kullanıldığı sonucuna ulaşılmış ise de adı geçen şirket tarafından davacı adına düzenlenen faturaların 2011 yılının Aralık dönemine ilişkin olmasına karşın değinilen faturalardan kaynaklanan üç kat vergi ziyaı cezasının, 2011 yılının Kasım dönemine ilişkin olarak kesilmesi hukuka uygun düşmemiştir. Bu durumda dava konusu vergi ziyaı cezaların verginin bir katını aşan kısımlarının kaldırılması gerekmektedir.
Vergi Mahkemesi bu gerekçeyle, dava konusu vergiler ile verginin bir katı tutarında kesilen vergi ziyaı cezası yönünden davayı reddetmiş, vergi ziyaı cezasının verginin bir katını aşan kısmını kaldırmıştır.
Tarafların temyiz istemini inceleyen Danıştay Dokuzuncu Dairesinin 27/04/2018 tarih ve E:2015/2463, K:2018/2588 sayılı kararı:
Temyize konu kararın kabule ilişkin hüküm fıkrasına yönelik olarak davalı idare tarafından ileri sürülen iddialar vergi mahkemesi kararının sözü edilen hüküm fıkrasının bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemiştir.
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 29 ve 34. maddelerine göre mükelleflerin yüklendikleri katma değer vergisini indirim konusu yapabilmeleri için iki koşul gerekmektedir. Birincisi, indirim konusu yapılacak verginin fatura veya benzeri belgeler ile gümrük makbuzu üzerinde gösterilmesi, ikincisi ise, söz konusu belgelerin kanuni defterlere kaydedilmiş olmasıdır.
Dosyanın incelenmesinden, davacının 2011 yılı işletme defterini, 213 sayılı Kanun’un 221. maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendi uyarınca, işletme defterlerini kullanılacağı yıldan önce gelen son ayda tasdik ettirmesi gerekirken hiç tasdik ettirmediğinden ve 2011 yılının Ocak ilâ Aralık dönemlerinde yüklendiği ve indirim konusu yaptığı katma değer vergilerini gerçekte yüklenip yüklenmediği ve indirim hakkı kazanıp kazanmadığının tespiti mümkün olmadığından hareketle katma değer vergisi indirimlerinin reddi suretiyle dava konusu tarhiyatın yapıldığı anlaşılmıştır.
Olayda, inceleme elemanınca, tasdiksiz işletme defterine kaydedilen işlemlerle ilgili mal alışlarının gerçeği yansıtmadığı, söz konusu alımlar sırasında katma değer vergilerinin ödenmediği veya hazine zararının bulunduğu ayrıca ilgili dönemde verilen katma değer vergisi beyannameleri ile ibraz edilen belgeler ve işletme defteri arasında bir uyumsuzluk olduğu yönünde bir tespit yapılmamıştır.
Öte yandan, gelir ve gider belgelerinin mevcut bilgisayar kayıtları ile karşılaştırılması mümkün olduğundan ve indirime konu belgelerin gerçek olmadığı yolunda da bir tespitin bulunmadığı anlaşıldığından davacının anılan dönemdeki işlemleri, diğer yasal defterlerle karşılaştırılmaksızın, sadece tasdiksiz işletme defterinin Kanun’un aradığı anlamda kanuni bir defter olarak kabulünün mümkün olmadığından bahisle katma değer vergisi indirimlerinin reddi suretiyle salınan vergi ve kesilen vergi ziyaı cezalarında hukuki isabet bulunmamaktadır.
Daire, bu gerekçeyle, kararın kabule ilişkin hüküm fıkrası yönünden davalının temyiz istemini reddetmiş, davanın reddine ilişkin hüküm fıkrasına yöneltilen davacının temyiz istemini ise kabul ederek, değinilen hüküm fıkrasını bozmuştur. Daire, davalının kararın düzeltilmesi istemini reddetmiştir.
… Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:… K:… sayılı kararı:
213 sayılı Kanun’un 221. maddesi, kullanılacak defterlerin tasdiki için zorunlu olan süreyi belirleyerek vergilendirme işleminin sağlıklı bir şekilde yürütülmesi için mükelleflere sorumluluk yüklemiştir. Bu yükümlülüğün yerine getirilmemesi veya süresinden sonra yerine getirilmesi hali re’sen takdir sebebidir.
Katma değer vergisinin indirim konusu yapılabilmesi için fatura ve benzeri belgelerde ayrıca gösterilmesinin yanında bu belgelerin kanunun aradığı koşulları taşıyan defterlere kaydedilmesi gerekmektedir. Aksi halde bu katma değer vergileri indirim konusu yapılamayacağından ve tasdiksiz deftere itibar edilemeyeceğinden, defterde yer alan kayıtların doğruluğunun araştırılmasına, davacının beyanname ve belgeleriyle karşılaştırma yapılmasına lüzum bulunmaksızın sırf defter tasdikinin yapılmaması nedeniyle 213 sayılı Kanun’un 30. maddesi uyarıca dönem matrahının re’sen takdir edilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Vergi Mahkemesi, ilk kararında yer alan hukuksal nedenler ve gerekçeye ek olarak bu gerekçeyle bozulan hüküm fıkrası yönünden ısrar etmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Emtia aldığı mükellefler hakkındaki vergi incelemesinin devam ettiği dolayısıyla değinilen alışlarının gerçek bir teslime dayandığı hususunda herhangi bir ihtilaf bulunmadığı, aksinin ispat külfetinin davalı idareye ait olduğu, vergi inceleme raporundaki soyut tespitlerden yola çıkarak tarhiyat yapılmasının hem hukuki güvenlik ve hukuk devleti ilkesine hem de Danıştay’ın içtihatlarına aykırı düşeceği, gerçek bir emtia teslimi/hizmet ifasında bulunmaksızın fatura düzenleyen mükelleflerle ticari ilişkide bulunanların olaya mutlak olarak iştirak ettiğinin kabulü Anayasa’nın 38. maddesinde yer alan cezaların şahsiliği ilkesine uygun düşmeyeceği, emtia alışı yaptığı mükelleflerin vergisel ödevlerini yerine getirip getirmediğini bilmelerinin mümkün bulunmadığı, vergi ziyaı cezasının uygulanmasında Türk Ceza Kanunu’nun genel hükümleri dikkate alınmak suretiyle cezanın manevi unsurunun ortaya konulması gerektiği halde kusuru bulunmamasına rağmen kesilen vergi ziyaı cezasında hukuki isabet bulunmadığı belirtilerek aksi yöndeki kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Cevap verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …’İN DÜŞÜNCESİ: Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, ısrar kararının dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçe karşısında, yerinde ve kararın bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığından, istemin reddi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçesi yukarıda açıklanan ısrar kararı, aynı hukuksal nedenler ve gerekçe ile Kurulumuzca da uygun bulunmuş olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, kararın bozulmasını gerektirecek durumda görülmemiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1- Davacının temyiz isteminin REDDİNE,
2- … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararının ONANMASINA,
3- Davacıdan, temyiz istemi reddedilen tutar üzerinden mahkemece karara bağlanan nispi harç ile daha önce yatırılan … TL temyiz karar harcı mahsup edilmek suretiyle 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun ilgili hükümleri ve Kanun’a ek (3) sayılı Tarife uyarınca nispi harç alınmasına,
2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren on beş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24.02.2021 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
X – KARŞI OY:
Temyiz isteminin kabulü ile ısrar kararının Danıştay Dokuzuncu Dairesinin kararında yer alan hukuksal nedenler ve gerekçe uyarınca bozulması gerektiği oyu ile karara katılmıyoruz.