Sezaryenle Doğan Bebeklerin Mikrobiyomları Farklı Oluyor

Yapılan yeni bir çalışmanın bulgularına göre, sezaryenle doğan bebeklerin bağırsak bakterileri, normal doğumla dünyaya gelen bebeklerinkinden farklı oluyor ve bu bebekler mikroplarını anneleri yerine, hastane ortamından alıyorlar.

Nature’da yayınlanan çalışmanın sonuçları, doğum yöntemleri ve bu yöntemlerin bebeklerin mikrobiyomları üzerindeki etkileri konusunda yapılan daha önceki araştırmaların bulgularını doğruluyor. Araştırmacı bilim insanı Meghan Azad, bazı yönlerden ulaştıkları sonuçları zaten bildiklerini ama bu çalışmanın neredeyse 600 bebeği kapsayan geniş çaplı bir çalışma olması ve bebeklerin bağırsak bakterilerini analiz etmek için ileri dizileme tekniklerini kullanması nedeniyle bu bilgileri daha iyi bir şekilde kanıtladığını söylüyor.

Çalışmada normal yolla doğan 314 ve sezaryenle doğan 282 bebekten, hayatlarının ilk ayındaki çeşitli zamanlarda bağırsak mikrobiyomlarının örnekleri alındı ve bulunan farklı bakteri türleri tanımlandı. Bebeklerdeki bakteri türleri çok çeşitliydi ve hayatlarının ilk birkaç haftası içinde sıkça değişim gösterdikleri görüldü. Doğum yönteminin hayatın ilk zamanlarındaki bakteriyel değişimin en önemli etkeni olduğu ve en büyük etkiyi doğumdan sonraki dördüncü günde yaptığı bulundu. Daha küçük bir ölçüde de olsa, anne sütüyle beslenme ve antibiyotiğe maruz kalmanın da bu değişimlere etki ettiği saptandı.

Anne Sütüyle Beslenmek Mikrobiyomun Normalleşmesine Yardımcı Oluyor

Bebeklerden alınan mikrobiyom örneklerine ek olarak, araştırmacılar 175 anneden de örnekler topladı ve bunları bebeklerinin örnekleriyle karşılaştırdı. Bu, araştırmacıların sezaryen yöntemiyle dünyaya gelen bebeklerin mikrobiyomlarının daha zayıf ve düzensiz olduğunu ve bunun nedeninin de normal yolla doğan bebeklerin annelerinin mikrobiyomlarını alması ve aynı şeyin sezaryenle doğan bebeklerde geçerli olmaması olduğunu iyi bir şekilde ortaya koymasını sağladı.

Araştırmacılar daha önceden de bu fikre sahip olduklarını ancak bu çalışma sayesinde bu bilginin kanıtlandığını söylüyorlar. Örneğin, çalışmada normal yolla doğan bebeklerin yaklaşık yarısının, bağışıklık gelişimi için önemli olan Bacteroides bakterisine yüksek oranda sahip olduğu ama bu bakterinin sezaryenle dünyaya gelen bebeklerin neredeyse tamamında az miktarda bulunduğu ya da hiç bulunmadığı görüldü. Diğer yandan, sezaryenle doğan bebeklerde bu bakteriler ve normal yolla doğan bebeklerde bulunan diğer bazı bakteriler yerine, hastane ortamlarında yaygın olan bakteri türlerinin bulunduğu sonucuna ulaşıldı. Araştırmacılar bu bakteri türlerinin bağışıklık sisteminin zayıflaması halinde hastalıklara neden olabilen fırsatçı patojenler olduğunu ve genetik olarak annelerdeki bakterilerle yakından ilişkili olmadığını belirtiyorlar.

Çalışma sonuçları, zaman içinde doğum yönteminin etkilerinin azaldığını ve anne sütüyle beslenmenin mikrobiyom içeriğine katkı sağlayan daha önemli bir faktör haline geldiğini de ortaya koydu. Azad, “Anne sütüyle beslenmek mikrobiyomun normalleşmesine yardımcı olabiliyor. Yaptığımız çalışmada sezaryenle dünyaya gelen bebeklerin mikrobiyomlarının anneleri tarafından emzirilmeleri halinde daha çabuk iyileştiğini bulduk. Doğumun sezaryen yöntemiyle gerçekleştirilmesi bazen kaçınılmaz olabilir ama anneler bebeklerini emzirmeye teşvik edilebilir,” diyor.

Sezaryenle doğan bebeklerin büyüdüklerinde normal yolla doğanlardan önemli ölçüde farklı olmadıklarını belirten araştırmacılar, bu yöntemin hayat kurtarıcı bir prosedür olabildiğinin altını çizmenin de önem taşıdığını söylüyorlar.

Bu Yazıyı Paylaşın