DAVA :
Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma ve özel belgede sahtecilik suçlarından sanığın mahkumiyetine ilişkin hükümler, katılan vekili ve sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR :
Gerekçeli karar başlığında suç tarihi olarak, hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçu açısından; katılan tarafından sanığa banka aracılığıyla en son paranın gönderildiği “26/02/2013” tarihi ve özel belgede sahtecilik suçu açısından ise; en son dekont tarihi olan 26/11/2012 yerine, “Mayıs 2010- Mart 2013 tarihleri arası” yazılmış ise de, bu hususun mahallinde düzeltilmesi mümkün görülmüştür.
Serbest muhasebeci olan sanığın, muhasebeciliğini yaptığı katılandan farklı tarihlerde katılana ait şirketin vergi borçları ile Sosyal Sigortalar Kurumuna olan borçlarını yatırmak üzere banka aracılığıyla teslim aldığı paraları, ilgili kurumlara yatırmayıp internet bankacılığı yöntemiyle yatırmış gibi sahte banka dekontları düzenleyerek bu dekontları katılana verdiği, bu suretle hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma ve özel belgede sahtecilik suçlarını işlediğinin iddia edildiği olayda;
1-) Özel belgede sahtecilik suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hükme yönelik temyiz incelemesinde:
Sanık savunmaları, katılan ve tanık beyanları, banka dekontları, bilirkişi raporu, suça konu dekontlara kayıtlarda rastlanılmadığına dair ilgili bankadan gelen cevabi yazı ve tüm dosya kapsamına göre; atılı suçun sanık tarafından işlendiği sabit olmakla, bu gerekçelere dayanan mahkemenin kabul ve uygulamasında bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre; katılan vekilinin sanık hakkında üst sınırdan ceza tayin edilmesi gerektiğine ilişkin; sanık müdafiinin ise, eksik incelemeye, sübuta ve lehe hükümlerin uygulanmadığına ilişkin temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün ONANMASINA,
2-) Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hükme yönelik temyiz incelemesinde:
Serbest muhasebecilerin, 3568 Sayılı Serbest Muhasebeci ve Mali Müşavirlik Kanunu’nun 2/A maddesinde belirtilen görevleri arasında “vergi ve prim borcunu yatırmak” gibi bir görevlerinin olmadığı, ayrıca Türkiye Serbest Muhasebeciler Mali Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirler Odaları Birliği’nin Mecburi Meslek Kararları’na ilişkin 26/01/1996 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 1996/1 Sayılı genelgesinin 1. maddesinde yer alan “meslek mensupları, müşteri adına üçüncü kişilere ödeme yapmak üzere her ne isim altında olursa olsun mali değerler alamazlar” şeklindeki hükmü de dikkate alınmak suretiyle; sanığa isnat edilen eylemin, TCK’nın 155/1. maddesinde düzenlenen güveni kötüye kullanma suçu kapsamında kaldığı, bununla birlikte 24/10/2019 tarih ve 30928 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 7188 Sayılı Kanun’un 26. maddesiyle 5271 Sayılı CMK’nın 253. maddesinin üçüncü fıkrasına “birlikte” ibaresinden sonra gelmek üzere “aynı mağdura karşı” ibaresi eklenmiş olup, anılan yasa maddesinde yapılan değişiklikle uzlaştırma kapsamına giren bir suçun, bu kapsama girmeyen bir başka suçla birlikte aynı mağdura karşı işlenmiş olması halinde uzlaşma hükümlerinin uygulanamayacağının düzenlendiği dikkate alınarak, somut olayda sanığın üzerine atılı özel belgede sahtecilik suçunu kamuya karşı işlediği, güveni kötüye kullanma suçunun mağdurunun ise katılan … Turçalı olduğu, bu itibarla atılı suçlar açısından mağdurların farklı olduğu anlaşılmakla, sanığa yüklenen güveni kötüye kullanma suçu nedeniyle, hükümden sonra 02.12.2016 tarih ve 29906 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 6763 Sayılı Kanun’un 34. maddesiyle değişik 5271 Sayılı CMK’nın 253. ve 254. madde fıkraları gereğince uzlaştırma işlemleri için gereği yapılarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini zorunluluğu,
SONUÇ :
Bozmayı gerektirmiş, katılan vekilinin ve sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 Sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 Sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca sair hususlar incelenmeksizin BOZULMASINA, 02/072020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.