YARGITAY
DOKUZUNCU HUKUK DAİRESİ
Esas | : 2022/764 |
Karar | : 2022/1820 |
Tarih | : 16.02.2022 |
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 19. İş Mahkemesi
TARİHİ : 23/03/2021
NUMARASI : 2020/48-2021/185
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili; müvekkilinin 01.03.2010-13.01.2020 tarihleri arasında davalı Sendikanın Ankara Şubesinde şube başkanı olarak çalıştığını, Şubenin 13.01.2020 tarihinde kapatıldığını, Şubenin kapatılma nedeninin kararda yazılı gerekçelerin aksine genel başkan Z…. N….’ın yolsuzluklarla anıldığı ve müvekkilinin usulsüzlüklere ve sendikal ahlaka sığmayacak eylemlere göz yummadığı ve bu konuları diğer şube başkanlarıyla paylaştığı için genel merkez tarafından şubenin kapatılarak cezalandırıldığını, davalı Sendikanın 09.01.2020 tarihli 552 karar sayılı Ankara Şubesinin kapatılmasına dair genel yönetim kurulu kararının hukuka uyarlığı bulunmaması nedeniyle iptaline karar verilmesi istemiyle Ankara 36. İş Mahkemesinde 2020/36 esas sayılı davayı açtığını, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 2020/10739 soruşturma numarasıyla genel başkan hakkında şikayet başvurusunda bulunduğunu, halen yöneticiyken şubesine girmesine ve özel eşyalarını almasına izin verilmediğini, 2020 yılı Ocak ayında 13 günlük ücretinin ödenmediğini, görev süresi dolmadan ve kusuru olmaksızın şube kapatılarak görevden alındığını, bu nedenle 02.10.2020 tarihine kadar alacağı ücretlerden mahrum bırakıldığını, profesyonel yönetici olduğunu, 2019 yılı Aralık ayı ücretinin net 16.309,00 TL olduğunu, ücretlerin bankadan ödendiğini, 20.01.2016 tarihli Sendika Tüzüğünün 46/d. maddesinde yazılı izinlerin görev süresi boyunca kullandırılmadığını, 46/f maddesinde yazılı 02.10.2016-13.01.2020 tarihleri arası dönemine ait hizmet tazminatının eksik ödendiğini, önceki başkanlık dönemine ait hizmet tazminatının da eksik ödendiğini iddia ederek 01.01.2020-13.01.2020 tarihleri arası ücret alacağından 7.000,00 TL, görev süresinin olağan şekilde biteceği 02.10.2020 tarihine kadar alması gereken ücret alacağından 2.000,00 TL, yıllık ücretli izin alacağından 200,00 TL, 02.10.2016-13.01.2020 tarihleri arası dönemine ait hizmet tazminatından 400,00 TL, önceki başkanlık dönemine ait hizmet tazminatından 400,00 TL olmak üzere toplam 10.000,00 TL alacağın tahsilini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili; alacakların zamanaşımına uğradığını, müvekkili Sendikanın 20. Olağan Genel Kurulunda Sendika Tüzüğünün 17 ve 20. maddelerine istinaden ihtiyaç duyulması halinde şubeler açılması, birleştirilmesi ve kapatılması hususunda Genel Kurulca Genel Yönetim Kuruluna yetki verilmesinin teklif edildiğini, telifte davacının imzasının bulunduğunu, teklifin oy birliği ile kabul edildiğini, Sendika Merkez Yönetim Kurulunun 09.01.2020 tarih ve 552 sayılı kararı ile Sendika Ankara Şubesine bağlı işyerlerinin fiziki dağılımının farklı bölgelerde olması, şubeye bağlı çimento fabrikalarının bağlı oldukları holdingler itibariyle yönetim birliğinin sağlanamaması nedeniyle yürürlükte bulunan toplu iş sözleşmelerinin yürütümü ve bu işyerlerinde çalışan üyelerin sorunlarına cevap verme konularında Ankara Şubesi tarafından verilen hizmetin yetersiz kaldığı değerlendirilerek, şube faaliyet alanları ile ilgili geçmiş dönemdeki uygulamaya geri dönülmesine Ankara Şubesine bağlı işyerlerinin diğer şube faaliyet alanlarına dahil edilmesine Ankara Şubesinin kapatılmasına, şubenin kapatılması nedeniyle şube başkanlığı görevini yürütmekte olan davacının profesyonel şube başkanlığı görevinin sona erdirilmesine karar verildiğini, 09.01.2020 tarihinde görevinin sona erdiğini, 2020 yılı Ocak ayının 9 günlük ücretinin ödendiğini, profesyonel yönetici olarak hizmet akdiyle çalışmadığını, vekalet akdiyle hizmet gördüğünü, görev süresinin olağan şekilde biteceği 02.10.2020 tarihine kadar olan ücret alacaklarını talep etmesinin vekalet akdi hükümleri gereğince mümkün olmadığını, şube başkanlığı görevini sona ermesini haklı gerekçelere dayandığını, hakettiği izinlerini kullandığını, izin süresi için ödenen izin harçlıklarını talep ettiğini ve ödendiğini, görevin sona ermesinin Sendika Tüzüğünün 46/f maddesinde sayılan sebeplerden olmadığını, Sendika Tüzüğünün 46/f maddesinde sayılan hizmet tazminatlarının ödendiğini, önceki dönemlere ilişkin tüm hizmet tazminatlarının ödendiğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
İlk Derece Mahkemesince, “… davacının, davalı Sendikanın Ankara şubesi başkanı olarak görev yaptığı; Ankara Şubesinin kapatılması üzerine davacının görevinin sona erdiği, taraflar arasındaki ilişkinin vekalet ilişkisi olup, kıdem tazminatı koşullarının oluşmadığı; davalı Sendika Tüzüğü’nün 46/f maddesi uyarınca hizmet tazminatı ödenmesi gerektiği; ödenmesi gereken hizmet tazminatının, 4857 Sayılı Kanun’un 112.maddesi uyarınca kıdem tazminatı niteliğinde olup, hizmet tazminatına esas alınan ücretin, kıdem tazminatı için Yasada öngörülen tavan ücretin üzerinde olmaması gerektiği, emsal nitelikte olan Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2020/4123 karar ve 11/03/2020 tarihli kararının da bu yönde olduğu, buna göre hesaplama yapıldığında davacıya 65.842,19 TL hizmet tazminatı ödenmesi gerekirken, davalı Sendikaca faiziyle birlikte 155.253,88 TL ödeme yapıldığı; davacının ödenmeyen ücret alacağının bulunmadığı; taraflar arasındaki ilişki hizmet akdinden kaynaklanmadığından yıllık izne hak kazanmadığı; davalı Sendika Tüzüğünde aksi yönde bir düzenleme bulunmadığı, hal böyle olunca yıllık izin ücreti alacağına ilişkin davanın bu yönden reddi gerektiği; kaldı ki davacı asil beyanından yasal dayanağı olmadığı halde yıllık izin ücreti adı altında davalı tarafından davacıya ödeme yapıldığı; taraflar arasındaki sözleşmenin belirli süreli olmadığı, bu bağlamda bakiye ücret alacağı davasının reddi gerektiği , bir an için bakiye ücrete hak kazanıldığı düşünülecek olsa dahi, usulen ödenen yıllık izin ücreti alacağı ile fazladan ödenen hizmet tazminatı tutarı, bakiye ücret alacağı tutarından tenzil edildiğinde bakiye alacak bulunmadığı” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İstinaf başvurusu:
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti :
Bölge Adliye Mahkemesince, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu gerekçesiyle, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Temyiz başvurusu :
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nun 28. maddesinin altıncı fıkrasında, sendikaların, gelirlerini, bu Kanunda ve tüzüklerinde gösterilen faaliyetler dışında kullanamayacağı ve bağışlayamayacağı hususu belirtilmiştir. 2821 sayılı Sendikalar Kanunu’nun 44. maddesi de aynı doğrultudadır.
6356 sayılı Kanun’un 8. maddesinde, sendika tüzüklerinde, sendika yöneticilerinin ücretleri ile ilgili usul ve esasların yer alması gerektiği belirtildikten sonra, aynı Kanun’un 11. maddesinde, yönetim kurulu, denetleme kurulu ve disiplin kurulu üyelerine verilecek ücret, tazminat, ödenek ve yolluklar ile sosyal hakların belirlenmesi konusundaki görev ve yetkinin genel kurulda olduğu ifade edilmiştir. Yine 2821 sayılı Kanun’un 45. maddesinin birinci fıkrasında da aynı hususlar ifade edilmiştir.
Sendika ile sendika yöneticileri arasındaki ilişkinin kural olarak vekalet ilişkisi olduğu kabul edilmelidir. Ücret, vekalet sözleşmesinin zorunlu unsuru değildir. Buradan hareketle sendikalarda profesyonel sendika yöneticisi ve amatör sendika yöneticisi olmak üzere iki tip yöneticinin söz konusu olduğunu söylemek gerekir. Sendika yöneticilerine verilecek ücretler ile sağlanacak diğer menfaatleri belirleme yetkisi ise münhasıran genel kuruldadır.
Bu genel açıklamalar ışığında temyiz itirazlarının değerlendirilmesi gerekmektedir.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Davalı Sendika’nın Ankara Şubesi’nde şube başkanı olarak çalışmakta iken davacıya her ay ödenen ücretin miktarı tarafların arasında uyuşmazlık konusudur.
Davacı dava dilekçesinde, en son aldığı ücretin 16.309,00 TL. olduğunu ve bankaya ödendiğini açıklayarak dava konusu alacaklarını talep etmiştir. Bu iddiasının ispatı için de banka kayıtlarına dayanmıştır.
Davalı Sendika vekili ise cevap dilekçesinde davacının profesyonel sendika yöneticisi olarak görev yaptığını vekâlet akdi çerçevesinde hizmet verdiğinden görev süresinin sona erdiği tarihe kadar bakiye süre ücret alacağı talep edemeyeceğini ve görev yaptığı sürece de bütün alacaklarının ödendiğini savunmuş, ayrıca ve açıkça aylık ödenen ücretin miktarına ilişkin bir açıklama bulunmamıştır.
İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunda, ücret bordrolarından davacının ücretinin net 7.342,94 TL., brüt 10.386,83 TL. olduğu tespit edilerek buna göre alacak kalemlerinin hesaplandığı, ancak burada hangi bordroların esas alındığına ilişkin bir somutlaştırma yapmadan bu saptamanın yapıldığı anlaşılmıştır.
Bölge Adliye Mahkemesi ise davacının ücret miktarına ilişkin itirazının, dosya kapsamındaki sendika cevabî yazısını esas alarak yerinde görmemiştir.
Oysa ki dosya kapsamında yer alan ve yargılama safhasında İlk Derece Mahkemesince celbedildiği anlaşılan banka kayıtlarından, davacıya 31.01.2019 ilâ 30.12.2019 tarihleri arasında her ay düzenli olarak 16.309,55 TL. maaş adı altına ödeme yapıldığı, keza 30.01.2018 ilâ 31.12.2018 yılları arasında da düzenli olarak 14.779,9 TL. maaş adı altında ödemelerin yapıldığı anlaşılmıştır.
Bu durumda, banka kayıtlarının aylık ücret miktarına ilişkin davacı iddiasını doğruladığı görülmekle bu iddianın ispatlandığı kabul edilmelidir.
Açıklanan nedenlerle; ücret miktarı yönünden denetime elverişli olmayan bilirkişi raporu esas alınarak ve yanılgılı değerlendirmeyle davanın tarafı olan Sendikanın sunduğu belgelere üstünlük tanınarak yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
3-Diğer bir uyuşmazlık konusu ise davacının bakiye süre ücreti alacağına hak kazanıp kazanmadığı noktasındadır.
Davacı başkanlığını yaptığı Sendika Şubesinin hukuka aykırı olarak kapatılması nedeniyle görev süresi dolmadan ve kusuru olmaksızın görevden alındığını iddia ederek görev süresinin olağan şekilde biteceği 02.10.2020 tarihine kadar mahrum kaldığı ücret alacaklarını istemiştir.
Dosya içeriğinden, davacının şube kapatılması kararının iptali talebiyle dava ikame ettiği ve bakiye süre alacağı için açılan bu davanın da bekletici mesele yapılmasını talep ettiği anlaşılmıştır.
İlk Derece Mahkemesince, taraflar arasında sözleşmenin belirli süreli olmadığı gerekçesiyle bakiye süre alacağı talebi reddedilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince de, davacının görevinin şube kapatılması ile sona erdiğinden ve aralarında vekâlet ilişkisi olduğundan bakiye süre ücretine hak kazanamayacağı ve şube kapatılma kararının iptali için açılan davanın sonucunun da bekletici mesele yapılmasında hukukî yarar bulunmadığı gerekçesiyle bu yöne ilişkin istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir.
Anayasamızın 2’nci maddesinde “hukuk devleti” ilkesi devletin temel niteliği olarak düzenlenmiş olup, bu ilke hukuka aykırı eylem ve işlemler nedeniyle kişilerin uğradığı zararların giderilmesini gerekli kılmaktadır.
Davacının bakiye ücret alacağı talebi ise davalının hukuka aykırı kapatma kararına dayandırılmıştır. Davacının görevi 09.01.2020 tarihli kapatma kararı ile sona erdirilmiştir. Dava ise 03.02.2020 tarihinde açılmıştır. Dava tarihi itibariyle muacceliyet şartı gerçekleşmiştir. Burada çözülmesi gereken diğer bir husus şube kapatma kararının hukuka aykırı olup olmadığıdır. Bu sorun ise kapatma kararına karşı açılan davanın sonucuna göre belirlenecektir.
Dolayısıyla, şube kapatma kararına karşı açılan davanın sonucu beklenilmeden (bekletici mesele yapılmadan), yazılı gerekçeyle bakiye süre ücret alacağının reddi bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının ve bu karara karşı istinaf başvurusunu esastan reddeden Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin ise kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 16.02.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.