Sendika Genel Kurul Toplantısına İlişkin Duyuru Sadece Web Sitesinden Yapılamaz

T.C.
YARGITAY
DOKUZUNCU HUKUK DAİRESİ
 
Esas : 2022/5504
Karar : 2022/6669
Tarih : 26.05.2022

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

DAVA TÜRÜ : GENEL KURUL İPTALİ / GENEL KURUL KARARININ İPTALİ

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen genel kurul iptali davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı Sendikanın üyesi olduğunu, davalı Sendika tarafından 27.07.2019 tarihinde…Kongresi adı altında bir kongre yapıldığını, kongreye sadece Sendika şube başkanları ve Sendika Genel Merkez Yönetim Kurulu üyelerinin katıldığını, Üst Kurul delegelerinin davet edilmediğinin haricen öğrenildiğini, 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunu’nun (4688 sayılı Kanun) 12 nci maddesinin ikinci fıkrasına göre Tüzük değişikliğinin Sendika Genel Kurulunun görev ve yetkileri arasında sayıldığını, 4688 sayılı Kanun’da sendika tüzük değişikliklerinin hangi toplantı ve karar yeter sayısı ile yapılacağı hususunda açık bir düzenlemenin mevcut olmadığını, aynı Kanun’un 43 üncü maddesinde Kanun’da hüküm bulunmayan hallerde 2821 sayılı Sendikalar Kanunu (yeni 6356 Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu) hükümlerinin uygulanacağının düzenlendiğini, 6356 sayılı Kanun’un 3 üncü maddesinin üçüncü fıkrasının “Genel Kurulun karar yeter sayısı toplantıya katılan üye veya delege sayısının salt çoğunluğudur. Ancak bu sayı üye veya delege tam sayısının dörtte birinden az olamaz. Tüzükte daha yüksek bir yeter sayı belirlenmemişse, tüzük değişikliği, fesih, birleşme, katılma, üst kuruluşun veya uluslararası kuruluşun kurucusu olma, üst kuruluşlara ve uluslararası kuruluşlara üyelik ile üyelikten çekilme hâllerinde karar yeter sayısı üye veya delege tam sayısının salt çoğunluğudur.” şeklinde olduğunu, kongreden önce yürürlükte bulunan davalı Sendikanın “Sendikanın Ana Tüzüğü ve Değiştirilmesi” başlıklı 4 üncü maddesinin ise “Tüzük değişikliği, Genel Kurula katılan delegelerin 1/10’u tarafından Genel Kurul Divan Başkanlığına verilen yazılı önergenin katılan delegelerin 2/3’ü tarafından kabul edilmesiyle gerçekleştirilir. Tüzük değişikliğinin gündem maddeleri arasında yer aldığı genel kurulda, toplantı yeter sayısı ilk toplantı için 2/3 olarak uygulanır. İlk toplantıda bu sayıya ulaşılamazsa, ikinci toplantıda 2/3 oranı aranmaz, ancak bu toplantıya katılanların sayısı Yönetim Kurulu ve Denetleme Kurulu asil üyelerinin toplamının iki katından az olamaz. Tüzük değişiklikleri, ayrı bir yürürlük tarihi belirtilmemiş olması halinde genel kurul tarafından kabul edildiği tarihten itibaren yürürlüğe girer ve ilgili iş-işlemler hakkında uygulanır. İlgili makamlarca veya mahkemelerce düzeltilmesi islenen tüzük hükümleri, yapılacak ilk genel kurula sunulmak ve geçmişe etkili olmamak üzere, Genel Kurul tarafından yetki verilmiş olmak kaydıyla Genel Yönetim Kurulu tarafından değiştirilebilir.” şeklinde olduğunu,…Kongresinde bu düzenlemenin daha da geriye götürülerek 2/3 olan oranın 1/2’ye indirildiğini, Sendika Ana Tüzüğü’nün 4/2 maddesi hükmü ve Genel Kuruldan sonraki şeklinin 6356 sayılı Kanun’un 13 üncü maddesinin üçüncü fıkrası hükmüne açıkça aykırı olduğunu, 6356 sayılı Kanun’un tüzük değişikliği ile ilgili toplantı ve karar yeter sayılarının emredici düzenleme niteliğinde olduğunu, emredici düzenleme içeren kanun hükmüne aykırı tüzük düzenlemesinin ise geçerli olamayacağının izahtan vareste olduğunu, bu bağlamda kanuna aykırı tüzük hükmü uyarınca sadece birkaç kişi ile toplandığı haricen öğrenilen…Kongresinde alınan tüm kararların, yapılan Tüzük değişikliklerinin geçersiz olduğunu, davalı Sendikanın Üst Kurul delege sayısının 310 kişi iken bu delegelerin kongreye katılması bir şekilde engellenerek kongrenin sadece şube başkanlarının katılımı ile ikinci toplantıda herhangi bir çoğunluk aranmaksızın gerçekleştiğini, sendikalar hukukunun en temel ilkelerinden birisinin demokratik esaslara uygunluk ilkesi olduğunu, Sendika Tüzüğü’nün değiştirilmesi gibi sendika için hayati nitelikteki bir düzenlemenin birkaç kişinin iradesiyle gerçekleştirilemeyeceğini ileri sürerek davalı Sendika Ana Tüzüğü’nün 4 üncü maddesinin Kanun’a aykırılığının tespiti ile iptaline, davalı Sendikanın 27.07.2019 tarihli…Kongresinin usul ve kanuna aykırı toplanıp karar alınması nedeniyle tüm sonuçları ile birlikte iptaline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın ya Kongrede düzenlenen ilgili tutanaktan itibaren iki gün içinde itiraz etmesi gerektiğini ya da tüm Kongre süreci sonuçlandıktan sonra 30 gün içinde iş mahkemelerinde dava açması gerektiğini, üzerinden yaklaşık üç ay geçen Kongre hakkında dava açılmasının açıkça kanuna aykırı olduğunu, davanın hak düşürücü süre içinde açılmamış olması nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, davacının beyanlarının gerçeklikten ve hukuki mesnetten yoksun, subjektif olarak ileri sürülen iddialar olduğunu, 27.07.2019 tarihinde gerçekleştirilen Genel Kurul için Sendika Genel Merkez Yönetim Kurulunun Sendika Tüzüğü’ne uygun şekilde karar aldığını ve yine süresi içinde ilan yoluyla bildirimde bulunduğunu, dava konusu Genel Kurula ilişkin Sendika internet sitesinden de duyurulduğunu, davalı Sendikanın bir kamu görevlileri sendikası olup tabi olduğu özel kanunun 4688 sayılı Kanun olduğunu, anılan bu özel kanun olan 4688 sayılı Kanun’da da davalı Sendikanın Tüzük’ü ile çelişen bir madde bulunmadığını, 6356 sayılı Kanun’un uygulanabilmesi için 4688 sayılı Kanun’da bir boşluk hâlinin olması gerektiğini, ancak müvekkili Sendikanın tabi olduğu özel kanun olan 4688 sayılı Kanun’da konu ile ilgili kanuni boşluk bulunmadığını, 4688 sayılı Kanun’da sendika genel kurulunun ne şekilde ve hangi çoğunlukla toplanacağı ve karar alacağının açıkça düzenlendiğini, davalı Sendika Tüzüğü’nün de kendi özel kanunu olan 4688 sayılı Kanun’a uygun olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 19.03.2021 tarihli ve 2021/140 Esas, 2021/295 Karar sayılı kararıyla; “Davanın KISMEN KABULÜ İLE; Davalı sendikanın 27/07/2019 tarihli…kongresinde alınan karara istinaden Ana tüzüğün 4.mad. Yasaya aykırılığının tespiti ile iptaline, Davacı vekilinin 27/07/2019 tarihli…kongresinin usul ve yasaya aykırı toplanıp karar alınması nedeniyle tüm sonuçları ile iptaline ilişkin talebinin reddine” karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 16.09.2021 tarihli ve 2021/2035 Esas, 2021/1980 Karar sayılı kararıyla özetle “6356 sayılı Yasanın 13. Maddesinde düzenlenen 2/3 oranın 1/2’ye çekilmesi demokratik hak aramaya getirilen kısıtlama olup mahkemenin iptal kararının yerinde olduğu, toplantının 4688 sayılı Yasanın 10. maddesine uygun olarak gerçekleştirildiği anlaşılmış, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, vakıa mahkemesi hakiminin objektif, dosyadaki verilerle çelişmeyen tespitlerine ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleriyle sınırlı olarak ve resen kamu düzeni yönünden yapılan inceleme sonucu; ilk derece mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı” gerekçesiyle istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

Dairemizin 15.12.2021 tarihli ve 2021/11641 Esas, 2021/16608 Karar sayılı ilâmında özetle “1-Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunu’nun 3 üncü maddesinde sendikalar “Kamu görevlilerinin ortak ekonomik, sosyal ve meslekî hak ve menfaatlerini korumak ve geliştirmek için oluşturdukları tüzel kişiliğe sahip kuruluşlar” olarak tanımlanmıştır.

4688 sayılı Kanun’un 8 inci maddesinde, genel kurulun, sendika ve şubelerin zorunlu organlarından olduğu belirtilmiştir. Genel kurulun görev ve yetkileri, 4688 sayılı Kanun’un 12 nci maddesinde düzenlenmiştir. Söz konusu hükme göre;

“a) Organların seçimi.

b) Tüzük değişikliği.

c) Yönetim ve denetleme kurulu raporlarının görüşülmesi ve aklanması.

d) Yönetim kurulunca hazırlanan çalışma programı ve bütçenin görüşülerek karara bağlanması.

e) Sendika ve konfederasyonların tüzüklerinde belirtilen konularda yönetim kuruluna yetki verilmesi.

f) Taşınmaz malların satın alınması veya mevcut taşınmaz malların satılması konusunda yönetim kuruluna yetki verilmesi.

g) Sendika ve konfederasyon yönetim kurulu üyelerine verilecek her türlü ücret ve diğer görevlilerin huzur hakkı ve yolluklarının belirlenmesi.

h) Sendika şubesi açma, şubeleri birleştirme veya kapatma; sendika şubesi açma ve başlangıçtaki kuruluş şartlarını kaybeden şubeleri kapatma konularında yönetim kuruluna yetki verme.

i) Aynı hizmet kolunda bulunmak koşuluyla başka bir sendika ile birleşme ve katılma.

j) Başka bir konfederasyonla birleşme ve katılma.

k) Konfederasyonlara üye olma veya üyelikten çekilme.

l) Amaçlarına uyan uluslararası kuruluşlara üye olma veya çekilme.

m) Fesih kararı verme.

n) Mevzuatta veya sendika tüzüklerinde genel kurulca yapılması belirtilen diğer işlemlerin yerine getirilmesi ve herhangi bir organın görev alanına girmeyen konuların karara bağlanması”

Hususları genel kurulun görev ve yetkileri arasındadır.

Buna göre sendikanın en üst karar organı olan genel kurulların demokratik esaslar doğrultusunda icra edilmesi, sendika içi demokrasinin gerçekleşmesi yönünden son derece önemlidir. Belirtmek gerekir ki, bir sendikanın demokratik yapıya sahip olup olmadığına ilişkin en somut ölçüler genel kurulun yapısı ve işleyişinde aranmalıdır (ŞAHLANAN, Fevzi: Sendikaların İşleyişinin Demokratik İlkelere Uygunluğu, … 1980, s.119).

Nitekim Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 51 inci maddesinin son fıkrası da; “Sendika ve üst kuruluşlarının tüzükleri, yönetim ve işleyişleri, Cumhuriyetin temel niteliklerine ve demokrasi esaslarına aykırı olamaz” şeklindedir.

Bu genel açıklamalar ışığında değerlendirme yapılması gerekmektedir.

Somut uyuşmazlıkta davalı Sendika genel yönetim kurulunun 17/06/2019 tarihli kararı ile tüzük tadilatının gerçekleştirilmesi için sendika genel merkez genel kurulunun ilk toplantısının 20/07/2019 tarihinde, gerekli çoğunluğun sağlanamaması durumunda ikinci toplantısının ise 27/07/2019 tarihinde icra edilmesine karar verildiği anlaşılmaktadır.

Dosya içeriğine göre toplam delege sayısının 304 olduğu, ilk toplantıda gerekli çoğunluk sağlanamadığı için genel kurulun 27/07/2019 tarihinde 66 delege ile toplanmak suretiyle icra edildiği görülmektedir.

Diğer taraftan dosyada mevcut bilgi ve belgelere göre, genel kurul toplantısı için sadece web sitesinde duyuru yapıldığı, delegelere başka suretle genel kurul için bildirimde bulunulmadığı anlaşılmaktadır.

4688 sayılı Kanun’un 10 uncu maddesinin beşinci fıkrasına göre “Genel kurula çağrı yönetim kurulu tarafından yapılır.”

Gerek 4688 sayılı Kanun’da gerekse 6356 sayılı Kanun’da genel kurul çağrısının yöntemine dair bir düzenleme mevcut değil ise de, sendikaların işleyişinin demokrasi esaslarına aykırı olamayacağı gözetildiğinde, genel kurul tarihinin, toplantıya katılma hakkı olan tüm delegelere bireysel olarak bildirilmesi gerektiği ve bu hususun da sendika tarafından kanıtlanması gerektiği tartışmasızdır.

Bu itibarla, sadece web sitesinde duyuru yapılması suretiyle genel kurulun toplanması hukuka aykırı olduğundan, mahkemece davanın kabulü ile 27/07/2019 tarihli genel kurulun tüm sonuçları ile birlikte iptaline karar verilmesi gerekmektedir. Belirtmek gerekir ki, genel kurulun tüm sonuçları ile birlikte iptaline karar verilmesi gerektiğinden, davacının Sendika Tüzüğünün 4 üncü maddesinin iptali talebi ile ilgili ayrıca hüküm kurulmaması gerektiği de dikkate alınmalıdır.

Anılan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme sonucunda İlk Derece Mahkemesince yazılı şekilde hüküm tesisi ve bu karara karşı davacı tarafından yapılan istinaf başvurusunun esastan reddi kararı hatalı” gerekçesiyle bozma kararı verilmiştir.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile uyulan bozma kararı sonrasında bozma kararında belirtilen gerekçelerle “…Davanın KABULÜ ile; 27.07.2019 tarihli Genel Kurulun tüm sonuçları ile birlikte iptaline…” karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle sunulan üyelik formu ile Sendika Genel Kurul delege listesinden de görüleceği üzere davacının sendika üyesi olmakla beraber Genel Kurul delegesi olmadığını, müvekkili Sendikanın ülke genelinde yetkili, sağlık hizmet kolunda faaliyet gösteren Kamu Görevlileri Sendikası olduğunu, bu büyüklükte ve yetkili olan bir sendikanın, kanunun ve kendi tüzüğünün belirttiği sayılara ve usullere itibar etmeden karar aldığı iddiasının gerçeği yansıtmadığını, 4688 sayılı Kanun ile Sendika Tüzüğünde çelişen bir madde bulunmadığını, Sendika Tüzüğü’nün 15 inci maddesinin ikinci fıkrasında genel kurula çağrı usulünün belirlendiğini, hükümde “Genel Kurula çağrı, Genel Yönetim Kurulu tarafından yapılır. Genel Kurul toplantı tarihinden en az on beş (15) gün önce toplantının günü, saati, yeri ve gündemi internet sitesinde ilan edilir”denildiğini, 27.07.2019 tarihinde gerçekleştirilen Genel Kurul için müvekkili Sendika Genel Merkez Yönetim Kurulunun Sendika Tüzüğüne uygun şekilde karar aldığını, yine süresi içinde ilan yoluyla bildirimde bulunduğunu, dava konusu Genel Kurula ilişkin duyurunun Sendika Tüzüğüne uygun olarak internet sitesinden de duyurulduğunu, Mahkemenin uyma kararı vererek davanın kabulüne karar verdiğini, Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin ilâmı sonucunda Türkiye Cumhuriyeti’nde kurulan tüm siyasi parti, sendika, üretici ve ıslah birlikleri, dernekler ile kooperatiflerin genel kurullarının tamamının usulsüz yapılmış olması nedeniyle hükümsüzlüğünün gerekeceğini, hem Yargıtayın hem de Mahkemenin müvekkili Sendikanın Tüzüğünü ve Tüzükte belirlenen düzenlemeleri yok saydığını, Sendika Genel Kurulunun 312 delegesi olduğunu, 4688 sayılı Kanun’a göre 15 günlük ilan süresi içerisinde işbu delegelere tebliğ yapmak, tebligatın parçasını beklemenin mümkün olmadığını, Türkiye Cumhuriyeti’nde kanun koyucunun Türkiye Büyük Millet Meclisi olduğunu, Yargıtayın vermiş olduğu bu karar ile Kanuna aykırı olarak hukuk yarattığını, Mahkemenin bu usul ve kanuna aykırı kararının taraflarınca T.C Cumhurbaşkanlığına, TBMM’ne, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına, Adalet Bakanlığına üst yazı ile gönderilerek Tüzükte düzenlenen çağrı hükümlerinin Yargıtay tarafından hükümsüz sayıldığını ve dolayısıyla aynı durumda olan tüm siyasi parti, sendika, üretici ve ıslah birlikleri, dernekler ile kooperatiflerin genel kurullarının tamamının hükümsüzlüğüne ilişkin inceleme yapılması gerektiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık, sendika genel kurulunun iptali istemine ilişkindir.

İlgili Hukuk

4688 sayılı Kanun’un 10 ve 43 üncü maddesi.

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 77 inci maddesi.

31.03.2005 tarihli ve 25772 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Dernekler Yönetmeliği’nin 14 üncü maddesi.

Sendika Özgürlüğüne ve Örgütlenme Hakkının Korunmasına İlişkin 87 sayılı ILO Sözleşmesinin 3 üncü maddesi.

Değerlendirme

Somut uyuşmazlıkta davalı Sendika Genel Yönetim Kurulunun 17.06.2019 tarihli kararı ile Tüzük tadilatının gerçekleştirilmesi için Sendika Genel Merkez Genel Kurulunun ilk toplantısının 20.07.2019 tarihinde, gerekli çoğunluğun sağlanamaması durumunda ikinci toplantısının ise 27.07.2019 tarihinde icra edilmesine karar verildiği anlaşılmaktadır.

Dosya içeriğine göre toplam delege sayısının 304 olduğu, ilk toplantıda gerekli çoğunluk sağlanamadığı için Genel Kurulun 27.07.2019 tarihinde 66 delege ile toplanmak suretiyle icra edildiği görülmektedir.

Bozma ilâmında, sadece web sitesinde duyuru yapılması suretiyle genel kurulun toplanmasının hukuka aykırı olduğu hususu belirtilmiştir.

4688 sayılı Kanun’un “Genel kurulların toplantı zamanı ve karar yeter sayısı” başlıklı 10 uncu maddesinin beşinci fıkrasında yer alan düzenleme “Genel kurula çağrı yönetim kurulu tarafından yapılır” şeklindedir.

4688 sayılı Kanun’un “Diğer kanunların uygulanması” başlıklı 43 üncü maddesine göre de “Bu Kanunda hüküm bulunmayan hallerde 2821 sayılı Sendikalar Kanunu, 2908 sayılı Dernekler Kanunu, 743 sayılı Türk Medeni Kanunu ile sendika ve konfederasyonlarda görev alacaklar hakkında kamu görevlilerinin tabi oldukları personel kanunlarının ilgili hükümleri uygulanır.”

Bu noktada belirtmek gerekir ki, genel kurula çağrının yöntemine ilişkin 4688 sayılı Kanun ve 6356 sayılı Kanun’da bir düzenleme bulunmadığından atıf yapılan diğer mevzuat dikkate alınmalıdır.

4688 sayılı Kanun’un 43 üncü maddesi atfı ile somut olayda uygulanması gereken 4721 sayılı Kanun’un dernek genel kuruluna dair hükümlerin yer aldığı ikinci kısmının ikinci bölümünün (II) numaralı ayrımında yer alan “Toplantıya çağrı” başlıklı 77 nci maddesi “Genel kurul, yönetim kurulunca, en az onbeş gün önceden toplantıya çağrılır. Bu amaçla toplantının günü, saati, yeri ve gündemi, (…) üyelere (…) bildirilir. Toplantıya çağrı usulü ve toplantının ertelenmesine ilişkin konular, yönetmelikle düzenlenir.” şeklindedir.

Görüldüğü üzere 4721 sayılı Kanun’un 77 nci maddesinde de açık bir şekilde genel kurul toplantısının “günü, saati, yeri ve gündemi”nin toplantıya katılacaklara bildirilmesi gerektiği belirtilmiş, konunun yönetmelik ile düzenleneceği ifade edilmiştir.

Konuya ilişkin ayrıntılı düzenleme Dernekler Yönetmeliği’nde “Genel Kurul Toplantıları”na ilişkin üçüncü bölümde yer alan “Çağrı usulü” başlıklı 14 üncü maddede düzenlenmiştir. Söz konusu hükmün birinci fıkrası “Yönetim kurulu, dernek tüzüğüne göre genel kurula katılma hakkı bulunan üyelerin listesini düzenler. Genel kurula katılma hakkı bulunan üyeler; en az onbeş gün önceden, toplantının günü, saati, yeri ve gündemi en az bir gazetede veya derneğin internet sayfasında ilan edilmek, yazılı olarak bildirilmek, üyenin bildirdiği elektronik posta adresine ya da iletişim numarasına mesaj gönderilmek veya mahalli yayın araçları kullanılmak suretiyle toplantıya çağrılır…” şeklindedir.

Açıklanan düzenlemeler karşısında, genel kurul toplantısının günü, saati, yeri ve gündeminin toplantıya katılma hakkı bulunan üyelere bildirilmesi gerektiği tartışmasızdır.

Diğer taraftan, sendikaların yönetim ve işleyişlerinin demokrasi esaslarına aykırı olamayacağı gözetildiğinde, yukarıda ayrıntılı şekilde açıklanan mevzuatta açıkça düzenlenen bildirim şartının, sendika tüzüğünde yapılacak düzenleme ile kaldırılması ve değiştirilmesi de olanaklı değildir.

Sendika Özgürlüğüne ve Örgütlenme Hakkının Korunmasına İlişkin 87 sayılı ILO Sözleşmesi’nin 3 üncü maddesinin birinci fıkrasında “Çalışanların ve işverenlerin örgütleri tüzük ve iç yönetmeliklerini düzenlemek, temsilcilerini serbestçe seçmek, yönetim ve etkinliklerini düzenlemek ve iş programlarını belirlemek hakkına sahiptirler” düzenlemesi mevcut ise de, niteliği gereği demokratik kuruluş olması gereken sendikaların, kendi iradeleri ile tüzük ve iç yönetmeliklerini belirleme hakkı da, özgür ve serbest bir şekilde faaliyet yürütmelerinin ön koşulu olan sendika içi demokrasi ilkesi ile sınırlıdır.

Uluslararası sözleşmeler, hukukun genel ilkeleri ve demokratik hukuk devleti ilkesi ile bağdaşmayan düzenlemelerin, sendika içi demokrasiye zarar verecek olması nedeniyle, çağcıl hukuk düzenince korunması düşünülemez. Nitekim 87 sayılı ILO sözleşmesinin 3 üncü maddesinin ikinci fıkrasında da, sendikaların tüzüklerini düzenleme hakkının, kanuna uygun şekilde kullanılması gerektiği ifade edilmiştir.

Diğer taraftan sendikanın en üst karar organı olan, sendikanın feshine dahi karar vermeye yetkili olan genel kurulun demokratik ilkeler çerçevesinde toplanması, genel kurulu oluşturan üye yahut delegelerin toplantıya katılma haklarını kullanabilmelerinin temini bakımından son derece önemlidir.

Genel kurul toplantısına ilişkin duyurunun sadece web sitesinde yapılması, delegelerin genel kurul toplantısından haberdar olmasının tesadüfe bağlı olması sonucunu doğuracaktır ki, demokratik bir işleyiş ve yürürlükte olan mevzuat bakımından bu durumun kabulü mümkün değildir.

Son olarak belirtmek gerekir ki, Yargıtayın kökleşmiş içtihadı doğrultusunda genel kurulun iptali talebi bakımından dava açılmasındaki hukuki yarar sadece delegelere ait olmayıp her bir sendika üyesinin de bu davayı açmakta hukuki yararı mevcut olduğundan, davalının bu yöne ilişkin temyiz itirazları da yerinde görülmemiştir.

Açıklanan bu maddi ve hukuki olgulara göre Mahkemece uyulan bozma ilâmı doğrultusunda, yukarıda yapılan açıklamalara uygun şekilde hüküm kurulduğu, bozma gereklerinin de yerine getirildiği anlaşıldığından, İlk Derece Mahkemesi kararında bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Uyulan bozma kararı gereğince tesis edilmiş İlk Derece Mahkemesi kararında hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik olmamasına, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkan bulunmamasına göre yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın yukarıda açıklanan ilâve gerekçelerle ONANMASINA,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

05.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

KAYNAK:CORPUS
FOTOĞRAF:BursART
Bu Yazıyı Paylaşın