Sağlık Kuruluşlarının ve Sağlık İnsan Gücünün Ülke Genelinde Dengeli Dağılımının Sağlanması Amacıyla Planlama Yapılması Yasal Gerekliliktir

T.C.
DANIŞTAY
Onbeşinci Dairesi

Esas No : 2013/10913
Karar No : 2017/6613
Tarih : 14.11.2017

Davanın Özeti : Ayakta Teşhis ve Tedavi Yapılan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmeliğin 06/01/2011 tarihli ve 27807 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Yönetmelikle değişik Ek 1. maddesinin 9. fıkrasında yer alan “Ancak Bakanlıkça planlama kapsamına alınmış olan teknoloji yoğunluklu tıbbî cihazların eklenmesine Planlama ve İstihdam Komisyonu görüşü alınarak planlama çerçevesinde Bakanlıkça izin verilir.” ibaresinin, Yönetmekte teknoloji yoğunluklu cihazların neler olduğunun tek tek liste halinde belirtilmediği, bu cihazların neler olduğunu belirleme kriterlerinin de belli olmadığı, hükmün mesleğini icra etmesine engel olduğu, belirsizliğin bundan sonrası için mesleğini planlamasını engellediği iddia edilerek; 06/01/2011 tarihli ve 27807 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Yönetmelik ile eklenen Geçici 9. maddesinin 4. fıkrasının (c) bendinin, serbest meslek icrasının ve teknoloji yoğunluklu tıbbi cihaz kullanımının planlama adı altında engellenemeyeceği, bunun çalışma hakkının ihlali anlamına geleceği iddia edilerek; 11/07/2013 tarihli ve 28704 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Yönetmelikle değişik Geçici 2. maddesinin 9. fıkrasında yer alan “Tıp merkezi, poliklinik, laboratuvar ve müesseselerin birbirleriyle ve/veya özel hastanelerle birleşme/dönüşüm talebiyle Bakanlığa başvuru süresi 31/12/2013 tarihi bitiminde sona erer. 31/12/2013 tarihinden sonra özel sağlık kuruluşları birleşme/dönüşüm talebinde bulunamaz. Birleşme işlemi tamamlanan özel sağlık kuruluşları tekrar ayrılma talebinde bulunamaz.” ibaresinin, hukuk devleti ilkesi gereği Devletin sağlık işletmelerinin birleşme ve dönüşmesine yönelik hizmet sunumunu engelleyici kurallar koyamayacağı, bu durumun sağlık işletmecileri arasında serbest rekabeti de engelleyeceği, ticaretin temel unsurlarını bozucu uygulama niteliğinde olduğu, Yönetmeliğin hiç bir maddesinde birleşme ve dönüşümlerin belli bir tarihe kadar serbest olması ile belli bir tarihten sonra yasaklanmasının sebebinin ortaya konulmadığı, birleşme işlemi tamamlanan özel sağlık kuruluşlarının tekrar ayrılma talebinde bulunabilmesi gerektiği, aksi takdirde tarafların hukuki haklarının ihlal edilmiş olacağı, hakkı olmayana hak devri ve imtiyaz yaratılacağı iddia edilerek iptali istenilmektedir.

Savunmanın Özeti : Ayakta Teşhis ve Tedavi Yapılan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmeliğin 06/01/2011 tarihli ve 27807 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Yönetmelikle değişik Ek 1. maddesinin 9. fıkrasında yer alan “Ancak Bakanlıkça planlama kapsamına alınmış olan teknoloji yoğunluklu tıbbî cihazların eklenmesine Planlama ve İstihdam Komisyonu görüşü alınarak planlama çerçevesinde Bakanlıkça izin verilir.” ibaresi bakımından, davacının herhangi bir uygulama işlemini dava konusu etmediği, bu madde bakımından davanın süresinde olmadığı, sağlık tesislerinde bulundurulması gereken cihazların öncelikle sağlık hizmet bölgeleri çerçevesinde planlandığı, bu planlamada, öncelikli ihtiyacı olan sağlık tesisleri (eğitim ve araştırma hastaneleri gibi), uzmanlık dalları, beklenen hasta sayısı, cihazın birden fazla merkezde kullanılmasının planlanması durumu, tesislerin sektörel oranları, kapasiteleri ve cihazların sektörel dağılımının esas alındığı, Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı ile yapılan görüşmeler sonucu 25 Mayıs 2011 tarihinde Yataklı Sağlık Tesisleri Yatırım Planlama Rehberinin yayımlandığı; 06/01/2011 tarihli ve 27807 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Yönetmelik ile eklenen Geçici 9. maddesinin 4. fıkrasının (c) bendi bakımından, davacının herhangi bir uygulama işlemini dava konusu etmediği, bu madde bakımından davanın süresinde olmadığı, 1219 sayılı Kanun ve Yönetmeliğin 7. maddesi hükmü gereği, hekimlerin serbest meslek icra ettiği kuruluşların muayenehaneler olduğu, laboratuvar ve müesseselerin Yönetmeliğin 7/A maddesinde düzenlendiği ve bu kuruluşların statü bakımından birbirlerinden farklı olduğu, laboratuvar, müessese ve polikliniklerin serbest meslek icrası kapsamında değerlendirilemeyeceği, dava konusu düzenlemede planlama kapsamındaki kuruluşların laboratuvar, müessese ve poliklinikler olduğu, muayenehanelerin planlama kapsamında olmadığı, düzenlemenin serbest meslek icrasına engel olmadığı; 11/07/2013 tarihli ve 28704 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Yönetmelikle değişik Geçici 2. maddesinin 9. fıkrasında yer alan “Tıp merkezi, poliklinik, laboratuvar ve müesseselerin birbirleriyle ve/veya özel hastanelerle birleşme/dönüşüm talebiyle Bakanlığa başvuru süresi 31/12/2013 tarihi bitiminde sona erer. 31/12/2013 tarihinden sonra özel sağlık kuruluşları birleşme/dönüşüm talebinde bulunamaz. Birleşme işlemi tamamlanan özel sağlık kuruluşları tekrar ayrılma talebinde bulunamaz.” ibaresi bakımından, Bakanlıklarının sağlığa ayrılan kaynakların dengeli dağılımını sağlayarak bunları etkin ve verimli bir şekilde kullanabilmek amacıyla sağlık hizmet sunumunda bölge merkezli sağlık uygulaması anlayışını benimsediği, sağlık hizmetinde tıbbi gelişmelere bağlı olarak sağlık hizmetinin en iyi şartlarda, kaliteli ve verimli sunulabilmesi için hizmet sunumu konusunda yükün kamu ve özel sağlık kuruluşları arasında dengeli olarak paylaştırılmasının hedeflendiği, bu amaçla başta sağlık insan gücü olmak üzere, sağlık tesisi, ileri tıbbi teknoloji ve finansman gibi alanlarda sağlık planlaması yapıldığı, planlama hükümlerinin daha evvel dava konusu edildiği ve davanın reddine karar verildiği, düzenlemenin planlama prensipleri çerçevesinde mevcut kuruluşların gelişimi ve böylece vatandaşların daha nitelikli hizmet almasını sağlamak amacıyla ihdas edildiği, düzenlemenin diğer bir amacının da sağlık kuruluşlarının kuruluş statülerini kaybetmemelerini sağlamak olduğu belirtilerek, dava konusu düzenlemelerin hukuka uygun olduğu, davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.

Düşüncesi : Ayakta Teşhis ve Tedavi Yapılan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmeliğin 06/01/2011 tarihli ve 27807 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Yönetmelikle değişik Ek 1. maddesinin 9. fıkrasında yer alan “Ancak Bakanlıkça planlama kapsamına alınmış olan teknoloji yoğunluklu tıbbî cihazların eklenmesine Planlama ve İstihdam Komisyonu görüşü alınarak planlama çerçevesinde Bakanlıkça izin verilir.” ibaresi ile yine Yönetmeliğe 06/01/2011 tarihli ve 27807 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Yönetmelik ile eklenen Geçici 9. maddesinin 4. fıkrasının (c) bendi bakımından, bu düzenlemelere dayanılarak tesis edilmiş bir uygulama işlemi bulunmadığından davanın süreaşımı nedeniyle reddi gerektiği; 11/07/2013 tarihli ve 28704 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Yönetmelikle değişik Geçici 2. maddesinin 9. fıkrasında yer alan “Tıp merkezi, poliklinik, laboratuvar ve müesseselerin birbirleriyle ve/veya özel hastanelerle birleşme/dönüşüm talebiyle Bakanlığa başvuru süresi 31/12/2013 tarihi bitiminde sona erer. 31/12/2013 tarihinden sonra özel sağlık kuruluşları birleşme/dönüşüm talebinde bulunamaz. Birleşme işlemi tamamlanan özel sağlık kuruluşları tekrar ayrılma talebinde bulunamaz.” ibaresi bakımından, düzenlemenin üst hukuk normlarına, hizmet gereklerine ve hukuka uygun olduğu, davanın reddi gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı :

Düşüncesi : Dava; Ayakta Teşhis ve Tedavi Yapılan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmeliğin 06/01/2011 günlü, 27807 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Yönetmelikle değişik Ek 1. maddesinin 9. fıkrasında yer alan “ancak Bakanlıkça planlama kapsamına alınmış olan teknoloji yoğunluklu tıbbî cihazların eklenmesine Planlama ve İstihdam Komisyonu görüşü alınarak planlama çerçevesinde Bakanlıkça izin verilir.” ibaresi ile Geçici 9. maddesinin 4. fıkrasının (c) bendinin ve 11/07/2013 günlü, 28704 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Yönetmelikle değişik Geçici 2. maddesinin 9. fıkrasında yer alan “Tıp merkezi, poliklinik, laboratuvar ve müesseselerin birbirleriyle ve/veya özel hastanelerle birleşme/dönüşüm talebiyle Bakanlığa başvuru süresi 31/12/2013 tarihi bitiminde sona erer. 31/12/2013 tarihinden sonra özel sağlık kuruluşları birleşme/dönüşüm talebinde bulunamaz. Birleşme işlemi tamamlanan özel sağlık kuruluşları tekrar ayrılma talebinde bulunamaz.” ibaresinin iptali istemiyle ‘na karşı açılmıştır.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 7. maddesinde, Danıştay’da ve idare mahkemelerinde idari dava açma süresinin, kural olarak yazılı bildirimin yapıldığı tarihi izleyen günden itibaren altmış gün olduğuna işaret edilmiş; 11. maddesinde de “İlgililer tarafından idari dava açılmadan önce, idari işlemin kaldırılması, geri alınması, değiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılması üst makamdan, üst makam yoksa işlemi yapmış olan makamdan idari dava açma süresi içinde istenebilir. Bu başvurma, işlemeye başlamış olan idari dava açma süresini durdurur. Altmış gün içinde bir cevap verilmezse istek reddedilmiş sayılır. İsteğin reddedilmesi veya reddedilmiş sayılması halinde dava açma süresi yeniden işlemeye başlar ve başvurma tarihine kadar geçmiş süre de hesaba katılır…” hükmüne yer verilmiştir.

Aynı Kanunun 8. maddesinde sürelerin tebliğ, yayın veya ilan tarihini izleyen günden itibaren işlemeye başlayacağı, 7. maddesinin 4. fıkrasında, ilanı gereken düzenleyici işlemlerde dava süresinin ilan tarihini izleyen günden itibaren başlayacağı, ancak bu işlemlerin uygulanması üzerine ilgililerin, düzenleyici işlem veya uygulanan işlem yahut her ikisi aleyhine birden dava açabilecekleri hükme bağlanmıştır.

Ayakta Teşhis ve Tedavi Yapılan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmelik 15/02/2008 tarih ve 26788 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiş olup; Ek 1. madde 06/01/2011 – 27807 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Yönetmeliğin 16. maddesi ile değiştirilmiş ve 9. fıkrasında “Tabip ve uzman eklenmemesi ve uzmanlık dallarıyla ilgili olmak kaydıyla, sağlık kuruluşlarına tıbbî cihaz, tıbbî hizmet birimleri ve alanlar ile tıp merkezlerine cerrahi müdahale birimi eklemesi yapılabilir. Ancak Bakanlıkça planlama kapsamına alınmış olan teknoloji yoğunluklu tıbbî cihazların eklenmesine Planlama ve İstihdam Komisyonu görüşü alınarak planlama çerçevesinde Bakanlıkça izin verilir. Ayrıca (Değişik ibare: 27/05/2012 – 28305 S.R.G. Yön./7. md.) özel hastane veya tıp merkezinde kurulmuş ve işletilmekte olan teknoloji yoğunluklu tıbbî cihazlar devir yoluyla aynı il içinde başka bir sağlık kuruluşunda kurdurulabilir. Bulunduğu il dışındaki devirlerde Planlama ve İstihdam Komisyonu görüşü alınarak Bakanlıkça izin verilebilir. Bu durumda devreden kuruluşun ruhsatından ilgili tıbbi cihaz çıkarılır.” hükmü getirilmiş; Geçici 9. madde ise 6/1/2011 tarih 27807 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Yönetmeliğin 19. maddesi ile eklenmiş, (4). fıkrasının (c) bendinde; “06/01/2011 tarihinden önce; Ruhsat/uygunluk belgesi alan laboratuar, müessese ve polikliniklere tabip/uzman kadrosu ve teknoloji yoğunluklu tıbbi cihaz eklenmesi 9 uncu maddeye göre yapılacak planlamaya tâbidir. (b) bendine göre ruhsatlandırılacak kuruluşlar da bu bent kapsamında değerlendirilir.” hükmü getirilmiş ve bu hükümle birlikte Ek 1. maddenin 9. fıkrasındaki koyu renkle yazılmış olan (“Ancak….izin verilir.”) cümlesinin iptali istemiyle 01.08.2013 tarihinde işbu dava açılmıştır.

Gerek öğretide, gerekse yargı kararlarında idari işlemin genel kabul gören, “kamu kurumu ya da idare örgütü içinde yer alan bir idari makamca verilmiş ve idarenin idare hukuku alanında gördüğü idari faaliyetlerle ilgili olarak tek taraflı tesis ettiği resen uygulanabilir hukuki tasarruflar” şeklindeki tanımı karşısında, davacı hakkında iptali istenilen hükümlere dayanılarak tesis edilen idari bir işlem bulunmadığından; Yönetmeliğin yayım tarihi dikkate alındığında düzenleyici işleme karşı açılan davada süre aşımı bulunduğu sonucuna varılmıştır.

Bu durumda, 06.01.2011 tarihinden itibaren hesaplanacak altmış günlük dava açma süresi geçirildikten uzun bir süre sonra 01.08.2013 tarihinde açılan davanın bu kısmının esasının incelenmesi olanağı bulunmamaktadır.

Geçici 2. maddesinin 9. fıkrasında yer alan “Tıp merkezi, poliklinik, laboratuvar ve müesseselerin birbirleriyle ve/veya özel hastanelerle birleşme/dönüşüm talebiyle Bakanlığa başvuru süresi 31/12/2013 tarihi bitiminde sona erer. 31/12/2013 tarihinden sonra özel sağlık kuruluşları birleşme/dönüşüm talebinde bulunamaz. Birleşme işlemi tamamlanan özel sağlık kuruluşları tekrar ayrılma talebinde bulunamaz.” ibaresinin iptali istemine gelince;

3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu’nun 3. maddesinin (a) bendinde; sağlık kurum ve kuruluşlarının yurt sathında eşit, kaliteli ve verimli hizmet sunacak şekilde Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığınca, diğer ilgili bakanlıkların da görüşü alınarak planlanacağı, koordine edileceği, mali yönden destekleneceği ve geliştirileceği, (c) bendinde; bütün sağlık kurum ve kuruluşları ile sağlık personelinin ülke sathında dengeli dağılımı ve yaygınlaştırılmasının esas olduğu, sağlık kurum ve kuruluşlarının kurulması ve işletilmesinin bu esas içerisinde Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığınca düzenleneceği, (e) bendinde; tesis edilecek eğitim, denetim, değerlendirme ve oto kontrol sistemi ile sağlık kuruluşlarının tespit edilen standart ve esaslar içinde hizmet vermesinin sağlanacağı, (i) bendinde; sağlık hizmetlerinin yurt çapında istenilen seviyeye ulaştırılması amacıyla, bakanlıklar seviyesinden en uçtaki hizmet birimine kadar kamu ve özel sağlık kuruluşları ile kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları arasında koordinasyon ve işbirliği yapılacağı, sağlık kurum ve kuruluşlarının coğrafik ve fonksiyonel hizmet alanlarının, verecekleri hizmetler, yönetim, hizmet ilişki ve bağlantıları gibi konularda tespit edilen esaslara uymak ve verilen görevleri yapmakla yükümlü oldukları belirtilmiştir.

02.11.2011 tarih ve 28103 sayılı (1. Mükerrer) Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 663 sayılı ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin 2. maddesinin ikinci fıkrasının (e) bendinde; ‘nın, insan gücünde ve maddî kaynaklarda tasarruf sağlamak ve verimi artırmak, sağlık insan gücünün ülke sathında dengeli dağılımını sağlamak ve bütün paydaşlar arasında işbirliğini gerçekleştirmek suretiyle yurt sathında eşit, kaliteli ve verimli hizmet sunumunun sağlanması, (f) bendinde; kamu ve özel hukuk tüzel kişileri ile gerçek kişiler tarafından açılacak sağlık kuruluşlarının ülke sathında planlanması ve yaygınlaştırılması ile ilgili olarak sağlık sistemini yöneteceği ve politikaları belirleyeceği, aynı maddenin üçüncü fıkrasında; ‘nın bu amaçla, strateji ve hedefleri belirleyeceği, planlama, düzenleme ve koordinasyon yapacağı, rehberlik, izleme, değerlendirme, teşvik, yönlendirme ve denetleme yapacağı, müeyyide uygulayacağı, bölgesel farklılıkları gidermeye ve herkesin sağlık hizmetine erişimini sağlamaya yönelik tedbirler alacağı, ilgili kurum ve kuruluşların insan sağlığını doğrudan ve dolaylı olarak etkileyen faktörler ve sosyal belirleyicilerle ilgili uygulamalarına ve düzenlemelerine yön vereceği, bunu teminen gerekli bildirimleri yapacağı, görüş bildireceği ve müeyyide uygulayacağı, görevin ve hizmetin gerektirdiği her türlü tedbiri alacağı hüküm altına alınmış, 8. maddesinin (f) bendinde; planlama ve standartlar oluşturulması için gerekli komisyonları kurmak, (l) bendinde; sağlık insan gücü planlaması yapmak, sayı ve nitelik olarak ihtiyaca uygun insan gücü yetiştirilmesi için ilgili kurum ve kuruluşlarla işbirliği yapmak, (m) bendinde; mevcut sağlık insan gücünü, kamu ve özel kurum ve kuruluşlar düzeyinde planlamak ve istihdamın bu plan çerçevesinde yürütülmesini denetlemek, Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nün görevleri arasında sayılmış, aynı Kanun Hükmünde Kararnamenin “Düzenleme Yetkisi” başlıklı 40. maddesinde ise; Bakanlık ve bağlı kuruluşların görev, yetki ve sorumluluk alanına giren ve önceden kanunla düzenlenmiş konularda idarî düzenlemeler yapabilecekleri belirtilmiştir.

… tarafından, 1219 sayılı Tababet ve Şuabatı San’atlarının Tarzı İcrasına Dair Kanun, 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu ve 663 sayılı nın Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameye dayanılarak, kaynak ısrafı ve atıl kapasiteye yol açılmaksızın ülke düzeyinde dengeli, verimli ve kaliteli sağlık hizmeti sunulmasını sağlamak üzere ayakta teşhis ve tedavi yapılan özel sağlık kuruluşlarının yapılandırılmaları, ruhsatlandırma işlemleri, faaliyetleri ve faaliyetlerine son verilmesi, denetimleri ve diğer hususlar ile ilgili usûl ve esasları düzenlemek amacıyla 15.02.2008 tarih ve 26788 sayılı Resmî Gazetede Ayakta Teşhis ve Tedavi Yapılan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmelik yayımlanmıştır.

11.07.2013 tarihinde yürürlüğe giren yönetmelikle değiştirilen ve işbu davanın açılmasından sonra da değişiklik yapılan Geçici 2.maddenin (9). fıkrasında; “Tıp merkezi, poliklinik, laboratuvar ve müesseselerin birbirleriyle ve/veya özel hastanelerle (Değişik ibare:RG-30/1/2015-29252) birleşerek dönüşme talebiyle Bakanlığa başvuru süresi 31/12/2013 tarihi bitiminde sona erer. 31/12/2013 tarihinden sonra özel sağlık kuruluşları (Değişik ibare:RG-30/1/2015-29252) birleşerek dönüşme talebinde bulunamaz. Birleşme işlemi tamamlanan özel sağlık kuruluşları tekrar ayrılma talebinde bulunamaz. Başvurusu Bakanlıkça uygun görülen özel sağlık kuruluşları, Bakanlıkça verilen izin kapsamında; (Değişik ibare:RG-30/1/2015-29252) birleşerek dönüşme işlemlerini iki yıl içinde tamamlar. Asgari dört klinisyen uzman kadrosu sağlanmak kaydı ile tıp merkezine (Değişik ibare:RG-30/1/2015-29252) birleşerek dönüşme halinde ise iki yıl içerisinde ön izin belgesi alınmak ve ön izin tarihinden itibaren üç yıl içerisinde ruhsatlandırılmak zorundadır. Bu süre içerisinde sağlık kuruluşu, faaliyetine mevcut kapasitesi ile devam edebilir veya faaliyetini askıya alabilir ve Müdürlüğe tebligat adresi bildirerek kuruluş binasını boşaltabilir. (Değişik ibare:RG-30/1/2015-29252) Birleşerek dönüşme suretiyle; tıp merkezi olarak faaliyet gösterecek olanlar, A veya B tipi tıp merkezi olarak, poliklinik olarak faaliyet gösterecek olanlar ise A tipi poliklinik olarak ruhsatlandırılmak zorundadır. Ancak, il dışındaki özel sağlık kuruluşu ile birleşme talebi halinde başvuru, Planlama ve İstihdam Komisyonuna sunulur. Komisyon başvuruyu, Bakanlıkça belirlenen planlama ilkeleri çerçevesinde sağlık kuruluşu hizmeti sunulması için öngörülen asgari nüfus ve/veya ilde verilmesi hedeflenen sağlık hizmetleri ile uzman/tabip dağılımı yönünden daha az yoğunluklu bölgeleri öncelikle dikkate alarak değerlendirir. Başvuru uygun görülür ise Bakanlıkça (Değişik ibare:RG-30/1/2015-29252) birleşerek dönüşmeye izin verilir. ” hükmü getirilmiş ve koyu renkle yazılan kısım dava konusu yapılmıştır.

EK MADDE 1 – (Ek:RG-11/3/2009-27166) (Değişik:RG-6/1/2011-27807)in 13. fıkrasında; “(Ek:RG-21/3/2014-28948) Birleşme talep tarihi itibariyle aktif olarak faaliyet gösteren planlama kapsamındaki özel sağlık kuruluşları ile tıp merkezleri, aynı il sınırları içinde tıp merkezi bünyesinde birleşebilir. Birleşerek taşınma durumunda ise tıp merkezi A veya B tipi tıp merkezi olarak ruhsatlandırılır. Tıp merkezinin bulunduğu il dışındaki başka bir kuruluşla birleşmesi için Bakanlığa başvurulur. Başvuru, Planlama ve İstihdam Komisyonuna sunulur.

Komisyon başvuruyu, Bakanlıkça belirlenen planlama ilkeleri çerçevesinde sağlık kuruluşu hizmeti sunulması için öngörülen asgari nüfus ve/veya ilde verilmesi hedeflenen sağlık hizmetleri ile uzman ve tabip dağılımı yönünden daha az yoğunluklu bölgeleri öncelikle dikkate alarak değerlendirir. Başvuru uygun görülür ise Bakanlıkça birleşmeye izin verilir. Birleşme işlemi iki yıl içerisinde tamamlanır. Ancak tıp merkezlerinde birleşerek taşınma söz konusu ise birleşme işlemi birinci fıkranın (a) bendinde belirlenen süre içerisinde tamamlanır. Bu süre içerisinde sağlık kuruluşu, faaliyetine mevcut kapasitesi ile devam edebilir veya faaliyetini askıya alabilir ve Müdürlüğe tebligat adresi bildirerek kuruluş binasını boşaltabilir. Birleşme işlemi tamamlanan özel sağlık kuruluşları tekrar ayrılma talebinde bulunamaz.” şeklinde işbu davanın açılmasından sonra birleşmeye ilişkin benzer hükümler getirilmiş ise de; iptali istenilen düzenleme yerinde kaldığından değerlendirmeyi buna göre yapmak gerekmektedir.

Buna göre, yukarıda belirtilen mevzuat hükümleri birlikte değerlendirildiğinde, sağlık kuruluşlarının ve sağlık insan gücünün ülke genelinde dengeli dağılımının sağlanması amacıyla davalı idarece planlama yapılmasının yasal gereklilik olduğu; planlama ile sağlık hizmetlerinin kaliteli, hakkaniyete uygun ve verimli şekilde sunulması, sağlık kurum ve kuruluşlarının hizmet kapasiteleri, sağlık insan gücü ile çağdaş tıbbi bilgi ve teknolojinin ülke düzeyinde dengeli dağılımının sağlanması, kaynak israfı ve atıl kapasiteye yol açılmaması amaçları doğrultusunda, faaliyetine ihtiyaç duyulan sağlık kurum ve kuruluşları ile bunlara ait sağlık insan gücü, tıbbi hizmet birimleri ve nitelikleri ile teknoloji yoğunluklu tıbbi cihaz dağılımı alanlarında kamu ve özel sektörü kapsayacak şekilde sağlık hizmetlerinin dengeli sunulabilmesinin sağlanması amacıyla düzenleme yapılması gerektiği açık ise de; iptali istenilen düzenleme yapılırken; şehirlerdeki nüfusa göre kamu ve özel sağlık kurumlarına başvu oranı, özel sağlık kurumlarının nüfusa oranı, uzman/tabip dağılımı, kaynak ısrafı ve atıl kapasite olup olmadığı gibi hususlarda inceleme ve istatistiki bir çalışma yapılmadan; birleşmelerin 31.12.2013 tarihinden sonra yasaklanması ve pek çok sorunları bünyesinde taşıyan birleşmenin neden tekrar ayrılamayacağının gerekçeleri ortaya konulmadan birleşenlerin tekrar ayrılmasının yasaklanmasında hukuka uyarlık bulunmadığı sonuç ve kanaatine ulaşılmaktadır.

Savunmada; sağlık tesislerinin dağılımıyla ilgili çeşitli oranlar verilmiş ise de: asıl kaynak ısrafı ve atıl kapasite olup olmadığına ve birleşme ve ayrılmaların bu durumu nasıl etkileyeceğine dair bir çalışma yapılmadığı ve 31.12.2013 tarihinin belirlenmesine etkili olan verilerin ayrıntılı olarak ortaya konulmadığı görülmektedir.

Açıklanan nedenlerle, Ayakta Teşhis ve Tedavi Yapılan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmeliğin 06/01/2011 günlü, 27807 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Yönetmelikle değişik Ek 1. maddesinin 9. fıkrasında yer alan “ancak Bakanlıkça planlama kapsamına alınmış olan teknoloji yoğunluklu tıbbî cihazların eklenmesine Planlama ve İstihdam Komisyonu görüşü alınarak planlama çerçevesinde Bakanlıkça izin verilir.” ibaresi ile Geçici 9. maddesinin 4. fıkrasının (c) bendi yönünden davanın SÜRE AŞIMI YÖNÜNDEN REDDİ; 11/07/2013 günlü, 28704 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Yönetmelikle değişik Geçici 2. maddesinin 9. fıkrasında yer alan “Tıp merkezi, poliklinik, laboratuvar ve müesseselerin birbirleriyle ve/veya özel hastanelerle birleşme/dönüşüm talebiyle Bakanlığa başvuru süresi 31/12/2013 tarihi bitiminde sona erer. 31/12/2013 tarihinden sonra özel sağlık kuruluşları birleşme/dönüşüm talebinde bulunamaz. Birleşme işlemi tamamlanan özel sağlık kuruluşları tekrar ayrılma talebinde bulunamaz.” ibaresinin ise İPTALİ gerektiği düşünülmektedir.

Hüküm veren Danıştay Onbeşinci Dairesince tetkik hakiminin açıklamaları dinlenildikten sonra dosyadaki bilgi ve belgeler incelenerek gereği görüşüldü:

Dava, Ayakta Teşhis ve Tedavi Yapılan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmeliğin 06/01/2011 tarihli ve 27807 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Yönetmelikle değişik Ek 1. maddesinin 9. fıkrasında yer alan “Ancak Bakanlıkça planlama kapsamına alınmış olan teknoloji yoğunluklu tıbbî cihazların eklenmesine Planlama ve İstihdam Komisyonu görüşü alınarak planlama çerçevesinde Bakanlıkça izin verilir.” ibaresi ile yine 06/01/2011 tarihli ve 27807 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Yönetmelik ile eklenen Geçici 9. maddesinin 4. fıkrasının (c) bendinin ve 11/07/2013 tarihli ve 28704 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Yönetmelikle değişik Geçici 2. maddesinin 9. fıkrasında yer alan “Tıp merkezi, poliklinik, laboratuvar ve müesseselerin birbirleriyle ve/veya özel hastanelerle birleşme/dönüşüm talebiyle Bakanlığa başvuru süresi 31/12/2013 tarihi bitiminde sona erer. 31/12/2013 tarihinden sonra özel sağlık kuruluşları birleşme/dönüşüm talebinde bulunamaz. Birleşme işlemi tamamlanan özel sağlık kuruluşları tekrar ayrılma talebinde bulunamaz.” ibaresinin iptali istemiyle açılmıştır.

Anayasanın 56. maddesinin 1. fıkrasında, herkesin, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahip olduğu; 3. fıkrasında, Devletin, herkesin hayatını, beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlamak; insan ve madde gücünde tasarruf ve verimi artırarak, işbirliğini gerçekleştirmek amacıyla sağlık kuruluşlarını tek elden planlayıp hizmet vermesini düzenleyeceği; 4. fıkrasında da, Devletin, bu görevini kamu ve özel kesimlerdeki sağlık ve sosyal kurumlarından yararlanarak, onları denetleyerek yerine getireceği hükme bağlanmıştır.

3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu’nun; 3. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde, sağlık kurum ve kuruluşlarının yurt sathında eşit, kaliteli ve verimli hizmet sunacak şekilde Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığınca, diğer ilgili bakanlıkların da görüşü alınarak plânlanacağı, koordine edileceği, malî yönden destekleneceği ve geliştirileceği; (c) bendinde, bütün sağlık kurum ve kuruluşları ile sağlık personelinin ülke sathında dengeli dağılımı ve yaygınlaştırılmasının esas olduğu, sağlık kurum ve kuruluşlarının kurulması ve işletilmesinin bu esas içerisinde Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığınca düzenleneceği; (e) bendinde, tesis edilecek eğitim, denetim, değerlendirme ve oto kontrol sistemi ile sağlık kuruluşlarının tespit edilen standart ve esaslar içinde hizmet vermesinin sağlanacağı; (i) bendinde, sağlık hizmetlerinin yurt çapında istenilen seviyeye ulaştırılması amacıyla, bakanlıklar seviyesinden en uçtaki hizmet birimine kadar kamu ve özel sağlık kuruluşları ile kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları arasında koordinasyon ve işbirliği yapılacağı, sağlık kurum ve kuruluşlarının coğrafik ve fonksiyonel hizmet alanları, verecekleri hizmetler, yönetim, hizmet ilişki ve bağlantıları gibi konularda tespit edilen esaslara uymak ve verilen görevleri yapmakla yükümlü oldukları düzenlenmiştir.

Ayakta Teşhis ve Tedavi Yapılan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmeliğin Resmî Gazete’de yayımlandığı 15/02/2008 tarihinde yürürlükte olan -663 sayılı KHK ile mülga- 181 sayılı nın Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin 2. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde, herkesin hayatını bedenen, ruhen ve sosyal bakımdan tam iyilik hali içinde sürdürmesini sağlamak için fert ve toplum sağlığını korumak ve bu amaçla ülkeyi kapsayan plan ve programlar yapmak, uygulamak ve uygulatmak, her türlü tedbiri almak, gerekli teşkilatı kurmak ve kurdurmak ‘nın görevleri arasında sayılmış, 43. maddesinde ise, Bakanlığın, kanunla yerine getirmekle yükümlü olduğu hizmetleri tüzük, yönetmelik, tebliğ, genelge ve diğer idari metinlerle düzenlemekle görevli ve yetkili olduğu belirtilmiştir.

Yine, 02/11/2011 tarih ve 28103 sayılı (1. Mükerrer) Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 663 sayılı ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin 2. maddesinin ikinci fıkrasının (e) bendinde de; ‘nın, insan gücünde ve maddî kaynaklarda tasarruf sağlamak ve verimi artırmak, sağlık insan gücünün ülke sathında dengeli dağılımını sağlamak ve bütün paydaşlar arasında işbirliğini gerçekleştirmek suretiyle yurt sathında eşit, kaliteli ve verimli hizmet sunumunun sağlanması, (f) bendinde; kamu ve özel hukuk tüzel kişileri ile gerçek kişiler tarafından açılacak sağlık kuruluşlarının ülke sathında planlanması ve yaygınlaştırılması ile ilgili olarak sağlık sistemini yöneteceği ve politikaları belirleyeceği, aynı maddenin üçüncü fıkrasında; ‘nın bu amaçla, strateji ve hedefleri belirleyeceği, planlama, düzenleme ve koordinasyon yapacağı, rehberlik, izleme, değerlendirme, teşvik, yönlendirme ve denetleme yapacağı, müeyyide uygulayacağı, bölgesel farklılıkları gidermeye ve herkesin sağlık hizmetine erişimini sağlamaya yönelik tedbirler alacağı, ilgili kurum ve kuruluşların insan sağlığını doğrudan ve dolaylı olarak etkileyen faktörler ve sosyal belirleyicilerle ilgili uygulamalarına ve düzenlemelerine yön vereceği, bunu teminen gerekli bildirimleri yapacağı, görüş bildireceği ve müeyyide uygulayacağı, görevin ve hizmetin gerektirdiği her türlü tedbiri alacağı hüküm altına alınmış, 8. maddesinin (f) bendinde; planlama ve standartlar oluşturulması için gerekli komisyonları kurmak, (l) bendinde; sağlık insan gücü planlaması yapmak, sayı ve nitelik olarak ihtiyaca uygun insan gücü yetiştirilmesi için ilgili kurum ve kuruluşlarla işbirliği yapmak, (m) bendinde; mevcut sağlık insan gücünü, kamu ve özel kurum ve kuruluşlar düzeyinde planlamak ve istihdamın bu plan çerçevesinde yürütülmesini denetlemek, Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nün görevleri arasında sayılmış, aynı Kanun Hükmünde Kararnamenin “Düzenleme Yetkisi” başlıklı 40. maddesinde ise; Bakanlık ve bağlı kuruluşların görev, yetki ve sorumluluk alanına giren ve önceden kanunla düzenlenmiş konularda idarî düzenlemeler yapabilecekleri belirtilmiştir.

… tarafından, kaynak israfı ve atıl kapasiteye yol açılmaksızın ülke düzeyinde dengeli, verimli ve kaliteli sağlık hizmeti sunulmasını sağlamak üzere ayakta teşhis ve tedavi yapılan özel sağlık kuruluşlarının yapılandırılmaları, ruhsatlandırma işlemleri, faaliyetleri ve faaliyetlerine son verilmesi, denetimleri ve diğer hususlar ile ilgili usûl ve esasları düzenlemek amacıyla Ayakta Teşhis ve Tedavi Yapılan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmelik hazırlanmış ve 15/02/2008 tarihli ve 26788 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.

Anılan Yönetmelikle, sağlık kurum ve kuruluşları ile bunlara ait sağlık insan gücü, tıbbi hizmet birimleri ve nitelikleri ile teknoloji yoğunluklu tıbbi cihaz dağılımı alanlarında kamu ve özel sektörü kapsayacak şekilde planlama yapılmasına yönelik hükümler getirilmiş, Yönetmelikte yayımı tarihinden itibaren birçok kez değişiklik yapılmış, 06/01/2011 tarihli ve 27807 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Ayakta Teşhis ve Tedavi Yapılan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmekte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik ile, laboratuvar ve müesseseler asıl Yönetmeliğin kapsamına alınmış, sağlık kuruluşu tanımına laboratuvar ve müesseseler de eklenmiş, Yönetmeliğe 7/A maddesi eklenerek laboratuvar ve müesseselerin açılış ve çalışma şartları belirlenmiş, anılan Yönetmeliğin 16. maddesi ile asıl Yönetmeliğin sağlık kuruluşlarının kalite ve verimliliğini artırmak amacıyla izin verilen hususların düzenlendiği Ek 1. maddesi değiştirilmiş ve maddenin 9. fıkrasında, “Tabip ve uzman eklenmemesi ve uzmanlık dallarıyla ilgili olmak kaydıyla, sağlık kuruluşlarına tıbbî cihaz, tıbbî hizmet birimleri ve alanlar ile tıp merkezlerine cerrahi müdahale birimi eklemesi yapılabilir. Ancak Bakanlıkça planlama kapsamına alınmış olan teknoloji yoğunluklu tıbbî cihazların eklenmesine Planlama ve İstihdam Komisyonu görüşü alınarak planlama çerçevesinde Bakanlıkça izin verilir. Ayrıca bir sağlık kuruluşunda kurulmuş ve işletilmekte olan teknoloji yoğunluklu tıbbî cihazlar devir yoluyla aynı il içinde başka bir sağlık kuruluşunda kurdurulabilir. Bulunduğu il dışındaki devirlerde Planlama ve İstihdam Komisyonu görüşü alınarak Bakanlıkça izin verilebilir. Bu durumda devreden kuruluşun ruhsatından ilgili tıbbi cihaz çıkarılır.” hükmüne yer verilmiştir.

Yine, 06/01/2011 tarihli ve 27807 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Yönetmeliğin 19. maddesi ile asıl Yönetmeliğe Geçici 9. madde eklenerek getirilen yeni düzenlemeler çerçevesinde geçiş hükümlerine yer verilmiş ve maddenin 4. fıkrasında, “(4) 6/1/2011 tarihinden önce;

a) Müstakil olarak açılmış olan laboratuvar ve müesseseler, en geç iki ay içerisinde bu Yönetmeliğe göre kuruluş ruhsatı ve mesul müdür belgesi almak için müdürlük aracılığıyla Bakanlığa müracaat eder. Bakanlıkça bu kuruluşların birinci fıkraya göre kadroları belirlenerek kuruluş ruhsatı ve mesul müdür belgesi düzenlenir. İki ayın sonunda ruhsat ve mesul müdür belgesi müracaatında bulunmayan kuruluşların faaliyeti müracaatta bulunana kadar valilikçe süresiz durdurulur.

b) Usulüne uygun olarak müdürlüğe ruhsat başvurusu yapılan laboratuvar, müessese ve poliklinikler 9 uncu maddedeki planlamadan muaf tutularak işlemleri sonuçlandırılır.

c) Ruhsat/uygunluk belgesi alan laboratuvar, müessese ve polikliniklere tabip/uzman kadrosu ve teknoloji yoğunluklu tıbbi cihaz eklenmesi 9 uncu maddeye göre yapılacak planlamaya tâbidir. (b) bendine göre ruhsatlandırılacak kuruluşlar da bu bent kapsamında değerlendirilir. ” hükmüne yer verilmiştir.

11/07/2013 tarihli ve 28704 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Yönetmelik ile de Ayakta Teşhis ve Tedavi Yapılan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmeliğin muhtelif maddelerinde değişiklik yapılmış ve anılan Yönetmeliğin 26. maddesi ile asıl Yönetmeliğin Geçici 2. maddesi tamamen değiştirilmiş ve 9. fıkrada, “Tıp merkezi, poliklinik, laboratuvar ve müesseselerin birbirleriyle ve/veya özel hastanelerle birleşme/dönüşüm talebiyle Bakanlığa başvuru süresi 31/12/2013 tarihi bitiminde sona erer. 31/12/2013 tarihinden sonra özel sağlık kuruluşları birleşme/dönüşüm talebinde bulunamaz. Birleşme işlemi tamamlanan özel sağlık kuruluşları tekrar ayrılma talebinde bulunamaz. Başvurusu Bakanlıkça uygun görülen özel sağlık kuruluşları, Bakanlıkça verilen izin kapsamında; birleşme/dönüşüm işlemlerini iki yıl içinde tamamlar. Asgari dört klinisyen uzman kadrosu sağlanmak kaydı ile tıp merkezine birleşme/dönüşüm halinde ise iki yıl içerisinde ön izin belgesi alınmak ve ön izin tarihinden itibaren üç yıl içerisinde ruhsatlandırılmak zorundadır. Bu süre içerisinde sağlık kuruluşu, faaliyetine mevcut kapasitesi ile devam edebilir veya faaliyetini askıya alabilir ve Müdürlüğe tebligat adresi bildirerek kuruluş binasını boşaltabilir. Birleşme/dönüşüm suretiyle; tıp merkezi olarak faaliyet gösterecek olanlar, A veya B tipi tıp merkezi olarak, poliklinik olarak faaliyet gösterecek olanlar ise A tipi poliklinik olarak ruhsatlandırılmak zorundadır. Ancak, il dışındaki özel sağlık kuruluşu ile birleşme talebi halinde başvuru, Planlama ve İstihdam Komisyonuna sunulur. Komisyon başvuruyu, Bakanlıkça belirlenen planlama ilkeleri çerçevesinde sağlık kuruluşu hizmeti sunulması için öngörülen asgari nüfus ve/veya ilde verilmesi hedeflenen sağlık hizmetleri ile uzman/tabip dağılımı yönünden daha az yoğunluklu bölgeleri öncelikle dikkate alarak değerlendirir. Başvuru uygun görülür ise Bakanlıkça birleşme/dönüşüme izin verilir.” hükmüne yer verilmiştir.

Davacı tarafından, 11/07/2013 tarihli Yönetmelik değişikliğinden bahisle, Ayakta Teşhis ve Tedavi Yapılan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmeliğin 06/01/2011 tarihli ve 27807 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Yönetmelikle değişik Ek 1. maddesinin 9. fıkrasında yer alan “Ancak Bakanlıkça planlama kapsamına alınmış olan teknoloji yoğunluklu tıbbî cihazların eklenmesine Planlama ve İstihdam Komisyonu görüşü alınarak planlama çerçevesinde Bakanlıkça izin verilir.” ibaresinin ve 06/01/2011 tarihli ve 27807 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Yönetmelik ile eklenen Geçici 9. maddesinin 4. fıkrasının (c) bendinin, bu maddelerde yer alan planlama hükümlerinin mesleğini icra etmesini ve bundan sonrası için mesleğini planlamasını engellediği, serbest meslek icrasının ve teknoloji yoğunluklu tıbbi cihaz kullanımının planlama adı altında engellenemeyeceği, bunun çalışma hakkının ihlali anlamına geleceği iddia edilerek; 11/07/2013 tarihli ve 28704 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Yönetmelikle değişik Geçici 2. maddesinin 9. fıkrasında yer alan “Tıp merkezi, poliklinik, laboratuvar ve müesseselerin birbirleriyle ve/veya özel hastanelerle birleşme/dönüşüm talebiyle Bakanlığa başvuru süresi 31/12/2013 tarihi bitiminde sona erer. 31/12/2013 tarihinden sonra özel sağlık kuruluşları birleşme/dönüşüm talebinde bulunamaz. Birleşme işlemi tamamlanan özel sağlık kuruluşları tekrar ayrılma talebinde bulunamaz.” ibaresinin ise, birleşme ve dönüşümlerin belli bir tarihe kadar serbest olması ile belli bir tarihten sonra yasaklanmasının sebebinin ortaya konulmadığı, birleşme işlemi tamamlanan özel sağlık kuruluşlarının tekrar ayrılma talebinde bulunabilmesi gerektiği, bunun aksinin hukuka aykırı olduğu iddia edilerek iptali istenilmektedir.

Ayrıca davacı tarafından, Yönetmeliğin dava konusu edilen tüm maddelerine yönelik olarak da; planlamaya ilişkin olarak yapılan Yönetmelik değişikliklerinin halkın sağlığını korumak amacıyla değil, sağlık üzerinden Devlet kaynaklarını sınırlı sayıdaki ticari kuruluşlara aktarmak, piyasaya yeni sağlık hizmeti sunucularının girmesini önlemek amacıyla yapıldığı, düzenlemeler ile tüzel kişiler adına müessese ruhsatı düzenlenmesinin sağlandığı, oysa 3153 sayılı Kanun’un buna müsaade etmediği, dava konusu düzenlemelerin yürürlükte kalması halinde doktorların tek başına işletme açmasının engelleneceği, ancak bir tüzel kişi bünyesinde çalışabilecekleri, yeni işyeri ve teknoloji yoğunluklu tıbbi cihaz kullanımının sınırlanmış olacağı, halkın standardın altında tıbbi hizmet alacağı, planlama adı altında yüksek teknolojinin kullanıldığı ve bizzat doktorlar tarafından çalıştırılan yerlerin açılmasına ve SGK ile sözleşme yapmalarına engel olunduğu, serbest rekabetin engellendiği, bu düzenlemeler sonrası kendi işletmesini bir tıp merkezi ile birleştirmek zorunda kaldığını, ayrıldığında ise kadrosunu ve tıbbi cihazlarını geri alamadığını ve kadrosu için idari yargıda, tıbbi cihazlar için ise adli yargıda dava açmak zorunda kaldığı yönünde hukuka aykırılık iddialarında bulunulmaktadır.

1) Ayakta Teşhis ve Tedavi Yapılan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmeliğin 06/01/2011 tarihli ve 27807 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Yönetmelikle değişik Ek 1. maddesinin 9. fıkrasında yer alan “Ancak Bakanlıkça planlama kapsamına alınmış olan teknoloji yoğunluklu tıbbî cihazların eklenmesine Planlama ve İstihdam Komisyonu görüşü alınarak planlama çerçevesinde Bakanlıkça izin verilir.” ibaresi ve yine 06/01/2011 tarihli ve 27807 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Yönetmelik ile eklenen Geçici 9. maddesinin 4. fıkrasının (c) bendi yönünden;

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 7. maddesinin birinci fıkrasında, dava açma süresinin, özel yasalarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştay’da ve idare mahkemelerinde altmış gün olduğu; aynı maddenin dördüncü fıkrasında, ilanı gereken düzenleyici işlemlerde dava süresinin, ilan tarihini izleyen günden itibaren başlayacağı, ancak bu işlemlerin uygulanması üzerine ilgililerin, düzenleyici işlem veya uygulanan işlem yahut her ikisi aleyhine birden dava açabilecekleri düzenlenmiştir.

Buna göre, ilanı gereken düzenleyici işlemlerde dava açma süresi ilan tarihini izleyen günden itibaren işlemeye başlar. Kural olarak dava açma süresi geçtikten sonra düzenleyici işlemlerin iptali istenilemez. Ancak, bu düzenlemelere dayanarak tesis edilmiş bir uygulama işlemi varsa ya yalnızca uygulama işlemine karşı veya yalnızca uygulama işlemine dayanak olan düzenleyici işleme karşı yahut hem uygulama işlemine hem de düzenleyici işleme karşı birlikte dava açılabilir. Bu durumda, dava açma süresi uygulama işleminin bildirim tarihini izleyen günden itibaren başlar.

Diğer taraftan, 2577 sayılı Kanun’un 10. maddesinde; ilgililerin, haklarında idari davaya konu olabilecek bir işlem veya eylemin yapılması için idari makamlara başvurabileceği, altmış gün içinde bir cevap verilmezse isteğin reddedilmiş sayılacağı, ilgililerin altmış günün bittiği tarihten itibaren dava açma süresi içinde, konusuna göre Danıştaya, idare ve vergi mahkemelerine dava açabileceği, altmış günlük süre içinde idarece verilen cevap kesin değilse ilgilinin bu cevabı, isteminin reddi sayarak dava açabileceği gibi, kesin cevabı da bekleyebileceği, bu takdirde dava açma süresinin işlemeyeceği, ancak, bekleme süresinin başvuru tarihinden itibaren altı ayı geçemeyeceği, dava açılmaması veya davanın süreden reddi hallerinde, altmış günlük sürenin bitmesinden sonra yetkili idari makamlarca cevap verilirse, cevabın tebliğinden itibaren altmış gün içinde dava açılabileceği düzenlenmiştir.

Dava dosyasının incelenmesinden, fizik tedavi ve rehabilitasyon uzmanı olan davacının, sahibi olduğu ve fizik tedavi müessesesi olarak faaliyet gösteren Laboratuvarını Müdürlüğü’nün 14/10/2011 tarihli ve 85051 sayılı işlemi ile .. Merkezi bünyesinde Ayakta Teşhis ve Tedavi Yapılan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmeliğin 06/01/2011 tarihli Yönetmelik ile değişik Ek 1. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında birleştirdiği, anılan Tıp Merkezi ile Hekim Sözleşmesi ve Belirli Süreli İş Sözleşmesi imzaladığı, Hekim Sözleşmesi olarak adlandırılan sözleşmede davacıya ait ruhsata kayıtlı cihazların ruhsat birleştirme nedeniyle bilabedel … Merkezi mülkiyetine kaydedileceği, hekimin merkez ile ilişiğinin kesilmesi halinde yine bu cihazların bilabedel kendisine teslim edileceği yönünde sözleşme hükümlerine yer verildiği, bu birleşme sonucunda …Merkezi’nin uygunluk belgesinin haiz olduğu kapasite formuna (1) adet tam zamanlı fizik tedavi ve rehabilitasyon uzmanı kadrosu eklendiği; davacının müessesini birleştirdiği tıp merkezi ile arasında anlaşmazlık çıkması üzerine hekim sözleşmesinin davacı tarafından tek taraflı feshedildiği; akabinde davacının 21/01/2013 tarihinde… Müdürlüğü’ne başvurarak, ruhsat birleştirme işleminin ve adına düzenlenen mesul müdürlük belgesi ve çalışma belgesinin iptalini, …Merkezi envanterindeki cihazların kendisine iade edilene kadar kullanılmasının engellenmesini, ruhsat birleştirme sözleşmesi sonucunda… Merkezi tarafından unvanı, kadrosu ve tıbbi cihazları kullanılarak yeni ruhsat düzenlenmesi için başlatılan işlemlerin iptalini, fizik tedavi ve rehabilitasyon uzmanı kadrosunun tarafına iadesi ile bu kadroya başka bir uzman için çalışma belgesi düzenlenmemesini istediği; … Müdürlüğü’nün 12/02/2013 tarihli ve 15282 sayılı işlemi ile, fizik tedavi ve rehabilitasyon uzmanı kadrosunun tıp merkezinin uygunluk belgesinin haiz olduğu kapasite formuna eklendiği, ruhsat birleştirme işleminin iptaline dair mevzuatta hüküm bulunmadığından ruhsat birleştirme işlemi iptal edilerek başka bir adreste tekrar faaliyete geçme talebinin uygun bulunmadığı, birleşme işlemi neticesinde … Merkezi bünyesine kurulan tıbbi cihazlara ilişkin olarak da Asliye Ticaret Mahkemesi’ne başvurulabileceğinin davacıya bildirildiği; davacı tarafından, anılan işlemin iptali istemiyle … İdare Mahkemesinde dava açıldığı, anılan Mahkemenin .. tarihli ve E:…, K:.. sayılı kararı ile işlemin iptaline karar verildiği, kararın Dairemizin 17/03/2015 tarihli ve E:2014/4012, K:2015/1557 sayılı kararı ile bozulduğu, bozma kararına uyularak davanın reddi yönünde verilen kararın kesinleştiği; bilahare davacının 05/04/2013 tarihinde aynı taleplerle bu defa da ’na başvurduğu, başvurusuna cevap verilmediği, 01/08/2013 tarihinde kayıtlara giren dava dilekçesi ile, Ayakta Teşhis ve Tedavi Yapılan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmelikte 11/07/2013 tarihli ve 28704 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Yönetmelikle değişiklik yapıldığından ve yukarıda bahsedilen bireysel işlemlerden bahisle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Bakılan davada, davaya konu Yönetmeliğin Ek 1. maddesinin 9. fıkrasında yer alan “Ancak Bakanlıkça planlama kapsamına alınmış olan teknoloji yoğunluklu tıbbî cihazların eklenmesine Planlama ve İstihdam Komisyonu görüşü alınarak planlama çerçevesinde Bakanlıkça izin verilir.” ibaresi ile Geçici 9. maddesinin 4. fıkrasının (c) bendi hükmü, 2577 sayılı Kanun’un 7. maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca, Resmî Gazete’de yayımlandıkları 06/01/2011 tarihini izleyen günden itibaren 60 gün içerisinde dava konusu edilmemiş, dava bu süre geçirildikten sonra 01/08/2013 tarihinde açılmıştır.

Uygulama işlemi olarak …Müdürlüğü’nün 12/02/2013 tarihli ve 15282 sayılı işlemi ile 05/04/2013 tarihinde ’na yapılan başvurunun zımnen reddine dair işlem gösterilmiş ise de; davacının, 2577 sayılı Kanun’un 10. maddesi kapsamında …Müdürlüğü’ne yaptığı 21/01/2013 tarihli başvurunun reddine dair 12/02/2013 tarihli ve 15282 sayılı işlemden, en geç İstanbul 6. İdare Mahkemesi’nde bu işlemin iptali istemiyle dava açtığı 11/04/2013 tarihinde haberdar olduğu gözönünde bulundurulduğunda, 01/08/2013 tarihinde açılmış olan iş bu davanın 2577 sayılı Kanun’un 7. maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca uygulama işleminin öğrenildiği tarihten itibaren 60 gün içerisinde açılmadığı da ortadadır.

Her ne kadar, dava dilekçesinde 05/04/2013 tarihinde ’na yapılan başvurudan ve bu başvurunun zımnen reddinden bahsedilmekte ise de,… Valiliği’ne yapılan başvuru sonrası davacının hukuki durumunda veya uygulanan mevzuatta herhangi bir değişiklik yokken aynı istemlerle ‘na yapılan bu başvuru da dava açma süresini canlandırmayacaktır. ‘na yapılan başvuruda, “haklarının iadesi için mevzuatta bir boşluk var ise bu boşluğun doldurulması” yönünde bir talep de yer almakla birlikte, bu tür talepler sonucu tesis edilen işlemlerin, 2577 sayılı Kanunun 7. maddesinde sözü edilen, kural koyucu nitelikteki düzenleyici işlemlere dayanılarak ilgililer hakkında tesis edilen ve onların menfaatlerinin ihlâl edilmesi sonucunu doğuran, başka bir ifadeyle hukuksal durumlarında değişiklik doğuran bireysel işlem niteliğinde bir uygulama işlemi olarak kabulü mümkün değildir.

Açıklanan nedenlerle, Ayakta Teşhis ve Tedavi Yapılan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmeliğin 06/01/2011 tarihli ve 27807 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Yönetmelikle değişik Ek 1. maddesinin 9. fıkrasında yer alan “Ancak Bakanlıkça planlama kapsamına alınmış olan teknoloji yoğunluklu tıbbî cihazların eklenmesine Planlama ve İstihdam Komisyonu görüşü alınarak planlama çerçevesinde Bakanlıkça izin verilir.” ibaresine ve yine 06/01/2011 tarihli ve 27807 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Yönetmelik ile eklenen Geçici 9. maddesinin 4. fıkrasının (c) bendine yönelik açılan davanın süreaşımı sebebiyle incelenemeyeceği sonucuna varılmaktadır.

2) 11/07/2013 tarihli ve 28704 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Yönetmelikle değişik Geçici 2. maddesinin 9. fıkrasında yer alan “Tıp merkezi, poliklinik, laboratuvar ve müesseselerin birbirleriyle ve/veya özel hastanelerle birleşme/dönüşüm talebiyle Bakanlığa başvuru süresi 31/12/2013 tarihi bitiminde sona erer. 31/12/2013 tarihinden sonra özel sağlık kuruluşları birleşme/dönüşüm talebinde bulunamaz. Birleşme işlemi tamamlanan özel sağlık kuruluşları tekrar ayrılma talebinde bulunamaz.” ibaresi yönünden;

Bu Yönetmelik kapsamındaki sağlık kuruluşlarının birleşme, özel hastaneye dönüşme, kadro devri ve uzmanlık dalı değişimine ilişkin hükümler Yönetmeliğin Geçici 2. maddesinde düzenlenmiş, maddenin dava konusu edilen 9. fıkrasında, tıp merkezi, poliklinik, laboratuvar ve müesseselerin birbirleriyle ve/veya özel hastanelerle birleşme/dönüşüm talebiyle Bakanlığa başvuru süresinin 31/12/2013 tarihi bitiminde sona ereceği, bu tarihinden sonra birleşme/dönüşüm talebinde bulunulamayacağı, birleşme işlemi tamamlanan özel sağlık kuruluşlarının tekrar ayrılma talebinde bulunamayacağı düzenlenmiştir.

Sağlık kuruluşlarının ve sağlık insan gücünün ülke genelinde dengeli dağılımının sağlanması amacıyla davalı idarece planlama yapılmasının yasal gereklilik olduğu; planlama ile sağlık hizmetlerinin kaliteli, hakkaniyete uygun ve verimli şekilde sunulması, sağlık kurum ve kuruluşlarının hizmet kapasiteleri, sağlık insan gücü ile çağdaş tıbbi bilgi ve teknolojinin ülke düzeyinde dengeli dağılımının sağlanması, kaynak israfı ve atıl kapasiteye yol açılmaması amaçları doğrultusunda, faaliyetine ihtiyaç duyulan sağlık kurum ve kuruluşları ile bunlara ait sağlık insan gücü, tıbbi hizmet birimleri ve nitelikleri ile teknoloji yoğunluklu tıbbi cihaz dağılımı alanlarında kamu ve özel sektörü kapsayacak şekilde sağlık hizmetlerinin dengeli sunulabilmesinin amaçlandığı; dava konusu düzenleme ile de, tıp merkezi, poliklinik, laboratuvar ve müesseselerin birbirleriyle ve/veya özel hastanelerle birleşme/dönüşüm talebiyle Bakanlığa başvuru süresinin 31/12/2013 tarihinde sona ereceği ve birleşme işlemi tamamlanan özel sağlık kuruluşlarının tekrar ayrılma talebinde bulunamayacağı belirtilerek yukarıdaki amaçların gerçekleştirilmesinin hedeflendiği anlaşılmaktadır.

Bu durumda; planlama hükümlerinin uygulanabilmesi amacına yönelik olarak, tıp merkezi, poliklinik, laboratuvar ve müesseselerin birbirleriyle ve/veya özel hastanelerle birleşme/dönüşüm talebiyle Bakanlığa yapacakları başvurulara süre sınırlaması getirilmesinde ve birleşme işlemi tamamlanan sağlık kuruluşlarının tekrar ayrılma talebinde bulunamayacağına ilişkin düzenlemede hukuka aykırılık görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle, Ayakta Teşhis ve Tedavi Yapılan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmeliğin 06/01/2011 tarihli ve 27807 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Yönetmelikle değişik Ek 1. maddesinin 9. fıkrasında yer alan “Ancak Bakanlıkça planlama kapsamına alınmış olan teknoloji yoğunluklu tıbbî cihazların eklenmesine Planlama ve İstihdam Komisyonu görüşü alınarak planlama çerçevesinde Bakanlıkça izin verilir.” ibaresi ile yine 06/01/2011 tarihli ve 27807 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Yönetmelik ile eklenen Geçici 9. maddesinin 4. fıkrasının (c) bendi yönünden DAVANIN SÜREAŞIMI NEDENİYLE REDDİNE, 11/07/2013 tarihli ve 28704 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Yönetmelikle değişik Geçici 2. maddesinin 9. fıkrasında yer alan “Tıp merkezi, poliklinik, laboratuvar ve müesseselerin birbirleriyle ve/veya özel hastanelerle birleşme/dönüşüm talebiyle Bakanlığa başvuru süresi 31/12/2013 tarihi bitiminde sona erer. 31/12/2013 tarihinden sonra özel sağlık kuruluşları birleşme/dönüşüm talebinde bulunamaz. Birleşme işlemi tamamlanan özel sağlık kuruluşları tekrar ayrılma talebinde bulunamaz.” ibaresi yönünden DAVANIN REDDİNE, aşağıda dökümü yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen …-TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine, artan posta ücretinin istemi halinde davacıya iadesine, bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 30 gün içerisinde İdari Dava Daireleri Kuruluna temyiz başvuru yolu açık olmak üzere, 14/11/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Bu Yazıyı Paylaşın