Hayatta en büyük hata rakibini keriz yerine koymak ve maça “nasıl olsa kazanırım” diye çıkmaktır. AKP bu hatayı yaptı, yapmaya devam ediyor ve bedelini yalnız parti değil, 80 milyon vatandaş ödeyecek.
Kardeşim, muhalefet bir yıldır erken seçim diye bastırıyor, sen “bak, baskın seçim kararı aldık, nasıl afalladılar” diye kendi mahallende tatava yapıyorsun. Bir yandan yabancıya “Gel, bak burada yatırım yap, sana her türlü imkanı sağlayacağız” diyorsun, öte yanda en büyük şikayetler olan OHAL ve sorumsuz ekonomi yönetiminden taviz vermiyorsun. Vatandaşa ulufe dağıtarak seçim kazanacağını sanıyorsun, ama döviz elinde patlayınca, köy meydanlarında adayların kazığa oturtulacak.
Bu döviz şokundan sonra, AKP-MHP genel seçimi meşru yollardan kazanamaz. RTE de ilk turda kazanamaz, ikinci turda Kürt oyunun rengi maçın kaderini belirler.
AKP-MHP kaybedeceğini anlayarak CHP’nin 2015 seçim bildirgesini copy-paste’yle uygulamaya başladı. Türkiye’de yoksulluk maaşı alan 700 bin civarında yaşlı var. Gazi-şehit, dul ve engelli gibi özel imtiyazı olması gereken kesitleri da saydığımızda takriben 12.5 milyon emekliye de yılda TL2 bin ikramiye dağıtılacak. Kanala-köprüye yüz milyarlarca dolar harcayabilen bir devlet en az bu kadarını dar gelirlisiyle paylaşmaya mükelleftir, sosyal devlet ve adalet anlayışı bunu gerektirir. Seçim telaşıyla da olsa, çoğu sefalet sınırında yaşayan bu geniş kitleyi rahatlattığı için AKP’ye minnet duyarım. Mesele, yılda bu harcamaların maliyeti olan 22-26 milyar TL değil (yuvarlak hesap TL 30 milyar diyelim), bunun nasıl finanse edileceği. Harcamaya gelince lira-kuruş nokta vuruşu yapan AKP kaynak sorulduğunda orta sahada top çeviriyor. Verilen cevaplar öyle komik ki, yalnız yatırımcı değil, işdünyası da paniğe kapılıyor.
2918 için planlanan bütçe açığı TL 67 milyar. Bunun üstüne bir TL 30 daha koyarsan, Türkiye’de “mali çıpa” kalmaz, yani enflasyona karşı son savunma hattı olan mali disiplin mevta olur. Gevşek para ve bütçe politikası dehşetli enflasyonist ve devaluasyonisttir.
AKP “merak etmeyin, ben bu harcamaları
- Şeker Fabrikaları’nın satışı
- İmar Affı
- Yeni ve çok geniş kapsamlı Vatandaşla Barış Projesi (yani Vergi, Prim ve Ceza Affı)
- Bu gelirlerin ekonomide yaratacağı çarpan etkisi sayesinde toplanan ek vergilerle
finanse edeceğim” diyor.
Böyle saçma bir hesabı yalnız bir Muz Cumhuriyeti ya da Kabile Devleti yapar.
Bir kere, bir sefere mahsus gelirlerle ebedi bir gider akımını finanse edemezsin. O yüzden Aflar ve Şeker Fabrikalarının satışını atalım bir kenara. En fazla bir sene ikramiyeyi öder, ikinci sene Hazine el kapısında borçlanıp bizi Duyun-u Umumi’ye muhtaç eder.
Eğer ekonomide %50 çıktı açığı olsaydı, belki ona-buna gelir dağıtmak çarpan etkisi yaratırdı, yani 1 TL’lik harcamayla ile 1.5-2 TL nihai GSYİH üretir, bunun vergisiyle de harcamaların bir kısmını telafi ederdiniz. TCMB dahi ekonomide çıktı açığının kapandığını itiraf ettiğine göre, ek harcamalar ek üretim değil, cari açık ve enflasyon üretir.
Şu Aflara biraz daha yakından bakalım. Linkte size Perşembe günüme malolan araştırmayı sunayım. 30 kadar akademik makaleyi taradım, Vergi ve Prim Barışı Hazine’ye ek hasılat üretmiyor. Vergi disiplinini bozup ahlaki riziko yaratıyor.
İmar Affına karşı değilim, ama “2B” yani Orman Arazileri satışını hatırlayın. Kaç milyar gelir bekleniyordu, ne kadar elde ettik?
16 Kasım 2011, TRT Haber: 25 milyar dolarlık gelir hedeflenen 2B arazilerinin satışıyla ilgili yasa Kasım sonu Meclis’e geliyor. Taslağa göre öncelikle oturana teklif edilecek 2B arazileri 4 yıl ve 8 taksitle satılacak.
8 Ocak 2018, Hazal Ateş, SABAH: Buna göre devlet 2B taşınmazlarının satışından yaklaşık 10 milyar liralık rekor gelir elde etti. Bu yılın bütçesinde de 2B taşınmazların satışından 3 yılda 2.5 milyar lira gelir elde edilmesi hedefleniyor. Böylece devletin kasasına giren 2B geliri yaklaşık 12.5 milyara ulaşacak. (Tahsil edilen: TL7.2 milyar)
Hadi kur etkisini bir kenara koyalım, 25 milyar dolar 1.25TL’den TL 31 milyar diyelim. Elde edilen TL7.2 milyar! Yani, 40-50 milyar TL beklenen İmar Affı en fazla TL10 milyar, o da 6-7 senede üretir. Zaten bu gelirin nereye harcanacağı hiç belli değil. Kentsel dönüşüme kaynak mı aktarılacak, emekli ve yaşlı yoksula mı denecek?
Aflar’ın hiç bir şekilde gelir üretemediğini de ispat edeyim. Yılını hatırlamıyorum, birkaç yıl önce Af ilan edildiğinde, Maliye’nin alacak stoğu TL70 milyardı, şimdi olmuş TL183 milyar. Hani Af, hani Barış?
AKP’nin sözüm ona kaynakları Şeker ve Kurban Bayramı ikramiyesinin bütçe açığı üretmeden öder. “Sonrası Allah kerim” diyenler için Mart’ta en az genel seçim kadar önemli bir yerel seçim var. Hazine tam takır kuru bakır, seçmen yine aç.
Devam edelim, Nisan enflasyonu, TÜFE, yıllık %11. Yılbaşından Cuma’ya birikimli Döviz Sepeti devaluasyonu %12.5. Enflasyona etkisi %2 civarında. Yani, parasal ve mali tedbir alınmadığı takdirde senenin son çeyreğinde %13 hızında bir TÜFE makul bir senaryo.
Son altı yılın ortalama devaluasyonu çekirdek TÜFE’nin 2 katı civarında. Yine kaba hesap, %13 çekirdek TÜFE varsa, bu sene devaluasyon %25 civarında olur. Yani sene sonunda dolar/TL (Euro/dolar sabit kalıyor varsayımıyla) 4.75 civarına tırmanır.
“Yanlış hesap!” diyeceksin, “TCMB faiz artıracak, hükümet seçimden sonra sıkı bir bütçe politikasına geçecek” diyeceksin. İyi ama nasıl? Dedim ya Mart 2019’da en az genel seçim kadar önemli yerel seçim var. Temmuz’da TCMB faizi 200-300 puan yükseltip, Maliye de hemen TL30 milyar harcama tasarrufuna gitse, ekonomi geberir. Seçmen tek bir oy vermez.
Bakın Gezici anketi ne diyor: “Sayın Recep Tayyip Erdoğan’nın kesinleştirdiği erken seçim Türk halkının yakın dönemde yüzleştiği en derin ekonomik ve siyasal sorunlarla çevrildiği bir dönemde gerçekleşecektir. AK Parti’ye oy veren seçmenlerin üçte birinin geçmiş dönemde merkeze yakın partiye oy vermiş, ekonomik ve sosyal göstergelerden hızlı şekilde etkilenen, tam anlamıyla sadık olmayan bir kitle olduğu görülmektedir. Bu seçmen her geçen gün ‘cumhur ittifakı’ndan yani AK Parti iktidarından uzaklaştığını söyleyebiliriz.”
Beslemediğin seçmen, seni seçmeyen oluverir bir günde. Seçimden sonra da ekonomik tedbir alınamayacağını yavaştan çakan yatırımcı da ufaktan uzuyor. Ne olur peki? Valla, seçim ertelenirse hiç şaşırmam.
Kaynak: paraanaliz.com-Atilla Yeşilada