Murisin Ölüm Tarihi İtibariyle İşletmesinde Kayıtlı Bulunan Mal ve Demirbaşın, Ölümünden Sonra Yasal Mirasçılar Tarafından İşletmenin Faaliyetine Devam Olunmaması Nedeniyle İşletmeden Çekildiğinin Kabulü ile Emsal Bedeliyle Değerlendirilerek Vergilendirilmesi Verginin Kanuniliği Prensibine Aykırıdır

T.C.
DANIŞTAY
ÜÇÜNCÜ DAİRE
 
Esas : 1997/982
Karar : 1998/2168
Tarih : 04.06.1998

Temyiz İsteminde Bulunan : … Vergi Dairesi Müdürlüğü

Karşı Taraf: … Varisleri …., …., …., …., ….

İstemin Özeti : … bayiliği ve dayanıklı tüketim malları ticaretinden dolayı gelir vergisi mükellefi bulunan …”in 20.4.1991 tarihinde vefatı üzerine 1991 yılı defter ve belgelerinin veraset ve intikal vergisi yönünden incelenmesi sırasında inceleme raporu ile tespit edilen matrah farkı üzerinden varisleri adına ikmalen salınan gelir vergisi ile kesilen kaçakçılık cezasına karşı açılan davayı: Danıştay Üçüncü Dairesinin bozma kararına uyularak yapılan inceleme sonucu murisin ölüm tarihi itibariyle işletmesinde kayıtlı bulunan 78.235.290.-liralık mal ve 6.800.000.- liralık demirbaşın, ölümünden sonra yasal mirasçıları tarafından işletmenin faaliyetine devam olunmaması nedeniyle, işletmeden çekildiğinin kabulü ile bu mal ve demirbaşın emsal bedeliyle değerlendirilerek vergilendirilmesinin, verginin kanuniliği prensibine aykırı olduğu, Türk Medeni Kanununun 586. maddesinde bazı sınırlamalar saklı kalmak kaydıyla mirasçıların terekeyi diledikleri gibi taksim edebilecekleri öngörüldüğünden, miras yoluyla intikal eden malların satışı halinde elde edilecek gelirin değer artış kazancı olarak vergiye tabi tutulmasına olanak bulunmadığı gerekçesiyle kabul ederek yapılan cezalı tarhiyatı kaldıran Denizli Vergi Mahkemesinin 15.10.1996 gün ve E:1996/218, K:1996/298 sayılı kararının; 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 81. maddesi ne göre yapılan ikmal tarhiyatta yasal isabetsizlik bulunmadığı ileri sürülerek bozulması istemidir.

Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.

Tetkik Hakimi : F. G.

Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar dairemizin bozma kararına uyularak verilen vergi mahkemesi kararının bozulmasını sağlayacak durumda bulunmadığından, temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.

Savcı: Cavit Zeybek

Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49. maddesinin 1. Fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp vergi mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.

Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin reddiyle vergi mahkemesi kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Üçüncü Dairesince işin gereği görüşülüp düşünüldü:

Mahkeme kararlarının Danıştay tarafından bozulması hallerinde, mahkemelerce bozmaya ilişkin kararlar üzerine yeniden verilmiş olan kararlara karşı yapılacak temyiz başvurulan, mahkemece bozma kararındaki esaslara uyulmuş olup olmadığı yönünden incelenebileceği, dosyadan da temyiz konusu mahkeme kararının dairemizin 21.3.1996 günlü ve E:1995/545, K:1996/879 sayılı kararındaki esaslar doğrultusunda verildiği anlaşıldığından temyiz dilekçesinde ileri sürülen sebepler sözü edilen kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin reddine ve kararın onanmasına 4.6.1998 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Bu Yazıyı Paylaşın