Muhasebe Ortaklık Ofislerinde Ortaklardan Biri Ayrılsa Dahi Bu Süreler İçin Çalışana Karşı Sorumluluklar Her İki İşverene de Aittir

T.C.
YARGITAY
Dokuzuncu Hukuk Dairesi

Esas No : 2015/26342
Karar No : 2018/22977
Tarih : 12.12.2018

İÇTİHAT METNİ

DAVA :

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı Y. ve davacı vekilleri tarafından istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

A) Davacı İsteminin Özeti:

Davacı vekili, müvekkilinin ortak muhasebe ofisi işleten davalılar arasında çalışmaya başladığını, müvekkilinin, davalılardan hiçbir maaş alamadığı aylar bulunduğunu, müvekkilinin çalıştığı sürelerde günde 4 saat fazla mesaiye kaldığı halde fazla mesai ücreti alacaklarının ödenmediğini, bu nedenle iş akdini feshederek, kıdem tazminatı, alamadığı yıllık ücretli izin ücreti alacakları, fazla mesai alacakları ve sair alacaklarının ödenmesini istediğini, ancak herhangi bir ödeme yapılmadığını iddia ederek kıdem tazminatı, yıllık izin ücreti, ücret alacağı, fazla çalışma ücretinin davalı işverenden tahsilini talep etmiştir.

B) Davalı Cevabının Özeti:

Davalılar vekili, müvekkilleri arasında herhangi bir ortaklık bulunmadığını, davacının müvekkilleri yanında farklı tarihlerde çalıştığını, bu nedenle ayrı dava açması gerekirken tek dava açmasının usul kurallarına aykırı olduğunu, zamanaşımı itirazında bulunduklarını, davacının herhangi bir neden bildirmeksizin istifa etmesi nedeni ile sona erdiğini, davacının çalıştığı süre boyunca hak ettiği tüm işçilik alacaklarının kendisine ödendiğini, fazla mesai yapmadığını, davacının işten ayrıldıktan birkaç gün sonra kendi muhasebe ofisini kurduğunu savunarak davanın reddini talep etmiştir.

C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti ve Yargılama Süreci:

Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, taraflar arasında gider ortaklığından öte, davacının her iki işverenin emir ve talimatlarında çalıştığına dair delil bulunmamakla, davacının davalılar nezdinde farklı farklı dönemlere ait çalışmasının var olduğunu, Luca kayıtları ve taraf tanıklarının fazla mesaiye ilişkin beyanları doğrulanmış olmakla, davacının iş akdinin 4857 sayılı İş Kanunun 24 maddesi uyarınca haklı nedenle feshedildiği anlaşılmış, davalı N. nezdinde davacının çalışmasına ilişkin yıllık izin ücret alacağı, ücret alacağı, fazla çalışma ücret alacağı taleplerinin zamanaşımına uğradığı, davacının davalı N. yanında 01/05/2005-01/07/2009 tarihlerinde çalışması olup söz konusu çalışmasına yönelik iş akdinin feshine yönelik delil bulunmadığı değerlendirilerek davalı N. yanında çalışmasına yönelik kıdem tazminatı talebinin bulunamayacağı anlaşılmış, davalı N.aleyhine açılan davanın reddine karar vermiştir. Davacının 01/07/2009-01/05/2010 tarihleri arasındaki çalışmasına ilişkin herhangi bir tanık beyanı ve sair delil bulunmadığını, davacının davalı Y. . nezdinde 900,00 TL ücretle çalıştığının kabulü ile, 27/01/2015 havale tarihli bilirkişi raporu değerlendirilerek davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiştir.

D) Temyiz:

Kararı davacı vekili ile davalı Yaşar. vekili temyiz etmiştir.

E) Gerekçe:

1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı yasal gerektirici nedenlere göre davalı Y. vekilinin tüm davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.

2- Taraflar arasında işçiye ödenen aylık ücretin miktarı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

İş sözleşmesinin tarafları, asgari ücretin altında kalmamak kaydıyla sözleşme özgürlüğü çerçevesinde ücretin miktarını serbestçe kararlaştırabilirler. İş sözleşmesinde ücretin miktarının açıkça belirtilmemiş olması, taraflar arasında iş sözleşmesinin bulunmadığı anlamına gelmez. Böyle bir durumda dahi ücret, Borçlar Kanunu’nun 401. maddesine göre tespit olunmalıdır. İş sözleşmesinde ücretin kararlaştırılmadığı hallerde ücretin miktarı, işçinin kişisel özellikleri, işyerindeki ya da meslekteki kıdemi, meslek unvanı, yapılan işin niteliği, iş sözleşmesinin türü, işyerinin özellikleri, emsal işçilere o işyerinde ya da başka işyerlerinde ödenen ücretler, örf ve adetler göz önünde tutularak belirlenir.

KARAR :

Çalışma yaşamında daha az vergi ya da sigorta pirimi ödenmesi amacıyla zaman zaman, iş sözleşmesi veya ücret bordrolarında gösterilen ücretlerin gerçeği yansıtmadığı görülmektedir. Bu durumda gerçek ücretin tespiti önem kazanır. İşçinin kıdemi, meslek unvanı, fiilen yaptığı iş, işyerinin özellikleri ve emsal işçilere ödenen ücretler gibi hususlar dikkate alındığında imzalı bordrolarda yer alan ücretin gerçeği yansıtmadığı şüphesi ortaya çıktığında, bu konuda tanık beyanları gözetilmeli ve işçinin meslekte geçirdiği süre, işyerinde çalıştığı tarihler, meslek unvanı ve fiilen yaptığı iş bildirilerek sendikalarla, ilgili işçi ve işveren kuruluşlarından emsal ücretin ne olabileceği araştırılmalı ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir sonuca gidilmelidir.

Somut uyuşmazlıkta, davacının muhasebe elamanı olduğu tartışmasızdır. Davacı dava dilekçesinde ücretinin ne kadar olduğunu açıklamamış, yargılama aşamasında 2.000,00 TL. ücret aldığına ilişkin Garanti Bankası’ nın bir yazısını ibraz etmiş, davalı asgari ücretle çalıştığını savunmuştur.

Mahkemece ücret bordrolarına itibar edilerek davacının aylık brüt 900,00 TL. ücret aldığı kabul edilmiş ise de, işçinin meslekte geçirdiği süre, işyerinde çalıştığı tarihler, meslek unvanı ve fiilen yaptığı iş bildirilerek yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda sendikalarla, ilgili işçi ve işveren kuruluşlarından emsal ücretin ne olabileceği araştırılmalı, tazminat ve alacaklara esas ücret belirlenmeli ve bu ücrete göre alacaklar hesaplanarak hüküm altına alınmalıdır. Eksik inceleme ve araştırma ile karar verilmesi hatalıdır.

3-Davacı işçinin davalılara ait işyerinde birlikte istihdam hükümlerine tabi olarak her iki işverende hizmet verdiği dosya içeriği ile ispatlanmış olup davalılardan N. hakkında açılan davanın reddine karar verilmesi hatalıdır. Adı geçen işverenin işyerinden 2010 yılında ayrıldığı sonrasında fesih tarihine kadar diğer davalı Y .’na karşı iş görme edimini yerine getirdiği anlaşılmakla işçilik alacaklarından bu fiili duruma göre hesaplanarak sorumluluklar paylaştırılmalıdır.

Kıdem tazminatından 2010 yılına kadar geçen süre için her iki işverenin birlikte sorumluluğu kabul edilmeli, sonrasında geçen hizmetler bakımından davalı Yaşar .’nun tek başına sorumluluğuna gidilmelidir.

Ücret alacağı ile ilgili fazla mesai ücreti bakımından devreden işverenin sorumluluğu devir tarihine kadar belirlenmeli, devralan işveren ise tamamından sorumlu tutulmalıdır.

Yıllık ücretli izin alacağından ise, son işveren şimdiki gibi tek başına sorumlu tutulmalıdır. Açıklanan nedenlerle yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ :

Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenlerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 12.12.2018 gününde oybirliği ile karar verildi.

Bu Yazıyı Paylaşın